Serkan Özdemir - Ömer Seyfettin Hikâyelerinde Alt Metinler
…çalışma Ömer Seyfettin’in
eserlerini, yazarın hayatından yola çıkmak yerine metinlerin göndergelerinden
hareketle anlamayı ve açıklamayı hedeflemektedir.
Giriş
Hatıra/anı/günlük formundaki
yazılarını askerlik hayatı sonrasında çeşitli dergi ve makalelerde çıkan
siyasî, toplumsal, edebî tenkit içerikli yazıları takip eder. Bunlarla eş
zamanlı olarak Batı klasiklerinden yaptığı tercümeler, yazdığı şiir ve mensur
şiirler de onun eser verdiği edebî formları oluşturur. Hikâyeciliği kadar
siyasî ve ideolojik düşünceleriyle de birçok edebiyat araştırmacısının ilgi
odağı haline gelir.
…yazınsal faaliyetlerini birden
fazla edebî türde sürdürmesine karşın, hikâyeleriyle ön plana çıkar (s. 1).
Sağlam bir kurgu üzerinde yükselen
hikâyeler çoğunlukla ‘edebî realizm’ ile ‘gündelik realite’ arasında seyreder.
Ömer Seyfettin’in edebiyatımızda
Mauppasant tarzı hikâye geleneğinin öncülerinden olduğunu söylememiz gerekir.
…iki yazarın hikâyelerinde gündelik
olaylara ve hayata bağlılığı da dikkat çeker.
…sanat anlayışı üç kavram etrafında
şekillenir, “Hakikat, hayat, müşahede...” / s. 2
‘Hayat’ı, etrafında hikâye teşkil
edebileceği her şey olarak değerlendiren Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde
gündelik realite (hayattan alınan hakikat parçaları), edebî realizme dönüşür.
…gündelik hayattan kurmaca hayata
geçiş ‘müşahede’ ile sağlanır (s. 3).
Ömer Seyfettin, bir yazısında
Antoine Albalat’ın “Yazmak istediğiniz vakit okuyunuz; yazabileceğiniz vakit
okuyunuz; artık yazamayacağınız vakit de okuyunuz ...” sözlerine yer vererek
sürekli bir okuma etkinliğini önemsediğini gösterir (s. 7).
Ömer Seyfettin’in okumaları edebî
metinler temel alındığında genel olarak iki ayrı kanaldan beslenir. Bunlardan
birini Batı edebiyatı metinleri, diğerini Türk edebiyatı metinleri oluşturur.
“Nesrin, nazmın tekniği garptadır.
Modeller garptadır. En büyük şaheserler garptadır.” diyen Ömer Seyfettin okuma
eyleminin başına Yunan ve Latin klasiklerini koyarak sanatın sırrının bu
eserlerdeki sadelik, saflık, samimilik ve vuzuhta olduğunu iddia eder. Ömer
Seyfettin için en önemli klasik yazarların başında Odisse ve İliada gibi şaheserler
yazan Homer gelir.
Ömer Seyfettin onun İliada adlı
eserinden tercümeler yapar.
Çeşitli bağlamlarda göndermeler
yapılan Shakespeare (Othello), Emile Bergeret (Lyre Brise), Gaston Deschamps
(La vie et Livres), Cervantes (Don Kişot), Maurice Leblanc (Arsen Lüpen
serisi), Sir Artur Canon Doyle (Sherlock Holmes), Daniel Defo (Robinson
Crusoe), Piere Loti’nin (Aziyade, Desenchantee) metinleri Ömer Seyfettin’in
okuma yelpazesinin sınırları hakkında bir fikir verir.
Ömer Seyfettin’in okuma edimini
yönlendiren diğer kültürel alanı, Divan edebiyatı, Batı tesirindeki Türk
edebiyatı (Tanzimat, Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti dönemleri) ve millîleşme
sürecine giren Türk edebiyatı metinleri (Millî edebiyat), Halk edebiyatı
metinleri oluşturur.
…kültürel bir miras olarak gördüğü
divan edebiyatını dil yönünden eleştirir.
Bir insan kendi edebiyatının
tarihini bilmezse mümkün değil millî bir satır yazı yazamaz.
2.Metinlerarası İlişkiler (Intertextualıty)
Metinlerarasılık, terim olarak ilk
defa 1960’lı yıllarda Fransız edebiyat kuramcısı Julia Kristeva tarafından
ortaya atılır (Saussure ve Bakhtin’e rağmen).
…tüm kuramcılar metinlerarasılığın
iki metin arasında meydana gelen ilişki olduğu düşüncesinde birleşirler. Bu
ilişki/bağlantının gerçekleşebilmesi için bir ‘alt metin’ (hypotext) ile bir
‘ana metin’e (hypertext) gerek duyarlar. Bu iki metin arasındaki ilişkiler
farklı kuramcılar tarafından çeşitli şekillerde açıklanmaya çalışılır.
Metinlerarası bağlantılar:
yer/bağlam değiştirme
(transposition)
değişim /dönüşümler
(transformation)
Taklit/tekrar (imitation)
‘Sosyal metin’(social text) ve
‘yer/bağlam değiştirme’ (transposition) kavramları Kristeva’nın en çok üzerinde
durduğu konulardır.
‘Sosyal metin’, metinlerin kendi
içinde incelenip anlamlandırıldıktan sonra sosyal ve tarihî metinlerle
ilişkilendirilerek metinlerin sosyal ve tarihî bir ortama oturtulmasıdır.
‘Yer/bağlam değiştirme’
(transposition) Kristeva’ya göre herhangi bir metin parçasının başka bir metne
taşınmasıdır.
Kendisinden önceki metinlerden
yapılan alıntılar Kristeva metinlerarasılığının omurgasını oluşturur.
Barthes’in konuyla ilgili olarak
ortaya attığı ‘açık metin/yapıt’ kavramı metinleri başka metinlere açarak,
kapalı bir sistem olmaktan uzaklaştırır.
Roland Barthes’a göre “yazar
ölmüştür.”
…anlamlama sürecinde hakimiyet
okurun eline geçer.
“Her metin bir metinlerarasıdır.”
diyen Barthes metinlerin bir “yeniden üretme” işi olduğu düşüncesiyle onları
“eski alıntıların yeni bir örgüsü” olarak nitelendirir.
…metinlerarasılık Harold Bloom’da
“kendisinden önceki metinlerden etkilenme” olarak belirir.
Gerard Genette’e göre toplam beş
ayrı metinsel aşkınlık kategorisinden söz edilebilir.
1) Metinlerarasılık (intertextuality),
2) Ana metinsellik
(hypertextuality),
3) Yan metinsellik
(paratextuality),
4) Üst metinsellik
(architextuality),
5) Yorumsal üst metinsellik
(metatextuality)
3.Ömer Seyfettin’in
Hikâyelerinde Alt Metinlerin Tespiti ve Metinlerarasılık Uygulamaları
Ömer Seyfettin hikâyelerinde
aşağıdaki metinlearasılık unsurları şeklinde karşımıza çıkar:
1) Epigraflar
2) Alıntılar (Gizli
Alıntılar/Plagiat-Anıştırmalar/Allusion)
3) Notlar
(Açıklamalar/Dipnotlar/Başlık Altı Notlar)
4) Göndermeler (Metinlere ve
Şahıslara Yapılan Göndermeler)
5) Çağrışımlar (Okur Merkezli
Çağrışımlar/Yazar Merkezli Çağrışımlar )
6 ) Dönüşümler/Değişimler (Konuya
Bağlı Değişimler/Türe Bağlı Dönüşümler) / s. 35
İki Mebus
Hikâyenin başlığı bir yan metinsel
unsur olarak okurda bazı siyasî çağrışımlar meydana getirir.
…Bu zavallı Tevfik Fikret de
taab-ı tahassüsle ihtiyarlayınca edebiyattan nefrete başlamış…
Bu ifadelerde Tevfik Fikret’in ruh
haline yapılan açık bir gönderme göze çarpar.
Tevfik Fikret’e yapılan gönderme,
Feylesof ile Fikret’in duygu ve düşünce dünyasındaki paralellik, hikâyeyi
Rübâb-ı Şikeste’nin anlam sahasını da çağrıştıran bir konuma eriştirir.
İsim anma yöntemiyle yapılan açık
gönderme sonucunda Rübâb-ı Şikeste ve İki Mebus adlı eserler arasında meydana
gelen metinlerarası ilişki, alt metinlerin ana metin içine girmesi ve onun
anlam alanını etkilemeyi amaçlamasına dayalı bir anametinselliktir (s. 38).
Erkek Mektubu
Hikâyede bir başka yazarın ve
eserinin adının anılması yöntemiyle tesis edilen metinlerarası ilişki kendisini
“Erkek Mektubu” adlı hikayede bir alt metnin açığa çıkmasıyla belirginleştirir.
Bu alt metin Pierre Loti’nin “Les Desenchatee”sidir.
Loti’nin “Mutsuz Kadınlar” adlı
romanında sözü geçen mektuplarda ve Ömer Seyfettin’in Erkek Mektubu adlı
hikâyesindeki mektupta bir bayan memnuniyetsizliği ve serzeniş vardır.
Busenin Şekl-i İptidaîsi
Hikâyede bir erkeğin hayat
kadınıyla yaşadığı bir gecelik aşk konu edilir.
…hayat kadını öpmeyi sadist bir
temele dayandırır…
Sadizm, Fransız yazar ve düşünür
Marguis De Sade’nin isim babalığını yaptığı ve eserlerinde incelediği bir
kavram olarak karşımıza çıkar. Zaten Ömer Seyfettin’in hikâyesinin ileriki
sayfalarında da adı zikredilen Sade ve konuyla ilgili eseri ‘Justine/Erdemin
Felâketleri’ bu hikayede bir metinlerarasılığın varlığını kaçınılmaz kılar (s.
41).
Sade ve Ömer Seyfettin arasındaki
metinlerarasılık doğrudan gönderme ve etkilenme vasıtasıyla gerçekleşir…
Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür
Ömer Seyfettin’in Tarih Ezeli Bir
Tekerrürdür adlı hikayesinde Heredote Tarihi’nde yer alan bir vak’a edebî
dönüştürmeler çerçevesinde konu edilir. ‘Anlatı içinde anlatı’ olarak da
niteleyebileceğimiz bu hikâyede hem Ömer Seyfettin’in kurmaca olarak naklettiği
olaylar dizisi hem de Heredote Tarihi’ndeki gerçek bir vak’a olan Candole’un başından
geçenler anlatılır.
…yazar, ‘Heredote Tarihi’den hem
‘alıntı’ aracılığıyla hem de hikayesine konu/kaynak olarak kullanır.
Alt metin olarak ele aldığımız
Heredote Tarihi’ne anametinden (Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür) yapılan sapmalar,
okuru bu metinden haberdar olmaya mecbur bırakır.
Bu hikâyede meydana getirilen
metinlerarasılık uygulamalar anametinsel değişim/dönüşümlere verilebilecek en
güzel örnekler arasında yer alır. Çünkü bu hikâyede metinlerarasılık yalnızca
gönderme veya bir yönüyle iki metni ilişkilendirme biçiminde tesis
edilmemiştir. Gerek alt metin veya kaynak metin üzerinde yapılan kesme ve
dönüştürme, gerekse ana metinde gerçekleştirilen alıntılama, genişletme ve
değiştirmeyle „’Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür’’ adlı hikâye tamamıyla anametinsel
uygulama alanı görünümündedir (s. 49).
Bahar ve Kelebekler
…hikâye yaşlı bir kadın ve
torununun arasında geçen konuşmalar nedeniyle bir kuşak çatışmasına dönüşür.
…genç kız Pierre Loti’nin ‘Desenchantee’
(Mutsuz Kadınlar) adlı kitabını okuyor.
Hikâyede yaşlı kadın aracılığıyla
Pierre Loti’nin düşünceleri ve kitabı eleştirilir Bu eleştiri temelli gönderme
bir metinlerasılığa neden olur.
Mauppasant’ın kısa hikâyesi “Jadis”
ve “Bahar ve Kelebekler ” arasındaki benzerlikler yapısal ve şematik olduğu
kadar karakterlerin sayısı, bazı ana hatlar, kurgu ve anlatım tekniği
bakımından da ilişkilidir
İrtica Haberi
Ömer Seyfettin, hikâyede küçük bir
nota yer vererek, konunun “Bir zabitin cep defterinden” alındığını belirtir. Bu
not metnin okuruna bir yön tayin eder ve metnin anlam dairesinin sınırlarının
çizilmesine yardımcı olur.
…okur, sözünü ettiğimiz notu
gördüğünde doğal olarak Ömer Seyfettin’in hayatı ile eseri bağlantı içine
sokar.
…hikâyede metinlerarasılık
kategorilerinden bir diğeri anametinselliktir. Anametinselliği sağlayan
unsurlar, kendisini üç alt metin çevresinde gösterir. Gönderme yoluyla adı
anılan Roland De Mares’ın “Mal Ottoman” adlı makalesi ve Mithad Paşa’nın
Kanun-i Esasi’si ile özetleme ve çağrışım yöntemiyle ana metne sokulan Pierre
Loti’nin “Aziyade” adlı romanı bahsettiğimiz alt metinlerdir.
Primo Türk Çocuğu
s. 59 vd.
Piç
Osmanlı’nın Mısır ve diğer
bölgelerden çekilme zorunda kalmasıyla: “…hain ve zehirli bir çekirge bulutu
gibi oraya üşüşen Avrupalılar bu zavallı İslam memleketinin bütün hayat
damarlarını ellerine geçirmişler…”
Ömer Seyfettin kurmaca karakterler
üzerinden milli hassasiyetini bu ifadelerle ortaya koymaktadır.
Küçük Hikâye
Hikaye kişisi aracılığıyla alıntı
yapılan şiir Ziya Paşa’nın “Terkib-i Bend”idir.
Hikayedeki Max Nordau, Namık Kemal,
Hristo Bertof göndermelerini ikinci metinlerarasılık kategorisinde
değerlendirmek gerekir. Medeniyetimizin Ekâzib-i Mevzuası ve Terkib-i Bend’i
birinci kategoride değerlendirilmelidir.
Başını Vermeyen Şehit
…hikâyenin çıkış noktası ve arketipi
Peçevî tarihinde yer alan Grijgal kadısı destanıdır.
Ömer Seyfettin hikayesini kurarken
Peçevi Tarihi’ndeki Grijgal kadısı destanında anlatılan olayların kronolojisine
sadık kalmıştır. İki eserin de iskeletini meydana getiren olaylar dizisi
aynıdır.
Bu tarz anametinsellik özelliği
taşıyan metinlerin okuma işlemi ancak iki metnin karşılaştırmalı olarak ele
alınmasıyla tamamlanabilir.
Harem
Sermet ile Nazan’ın gün geçtikçe
kıskançlık nedeniyle çekilmez bir hal alan evlilik hayatları konu edilir.
…okuduğu hikayede çiftlerin
birbirini aldattığını düşünen okur, hikayenin sonunda böyle bir şeyin
olmadığını, yaşananların sanılanın aksine bir ‘cürm-i meşhut’ hadisesi
olmadığını anlayacaktır.
Nazan’in hikayede yaptığı Don Kişot
benzetmesi, aslında yazar tarafından Cervantes’in Don Kişot adlı eserine
yapılmış bir göndermedir.
…eşinin kıskançlığı için Sermet’e
“Vay Othello Bey !” şeklinde hitap eder. Othello ismi duyan okur,
Shakespeare’in bir trajedisine gönderme yaparak, okuru ilgili metni düşünmeye,
iki metin arasındaki bağlantıyı çözmeye yöneltir.
Shakespeare’in Othello’su, aynı
zamanda Harem adlı hikayeye konu bakımından kaynaklık eder. Bu nedenle iki
metin arasında birçok yönden metinlerarası ilişkiye dayalı benzerlik mevcuttur.
…iki metnin temelini de kıskançlık
oluşturur.
Fon Sadriştayn’ın Oğlu
Fon Sadriştayn’ın Oğlu adlı hikaye
aslında Ömer Seyfettin’in bir başka hikayesi olan Fon Sadristayn’ın Karısı adlı
hikayenin devamıdır.
(Fon Sadriştayn’in Oğlu), altmetnin
(Fon Sadriştayn’ın Karısı) devamı olarak kurgulanmıştır. Bu iki metin
arasındaki ilişki metinlerarsılık terminolojisinden hareketle ‘uzatma’ işlemi
olarak nitelendirilebilir. Çünkü yazar aynı şahıslar kadrosunu kullanarak, aynı
konu üzerinde, zamansal bir devamlılık içinde anametni kurgular.
Yalnız Efe
Hikayenin başında (…) göndermeler
okura halk anlatılarını, destanları ve koşmaları çağrıştırır.
Bundan sonra okur elindeki metni
bir hikaye olarak değil bir yiğitlik destanı olarak algılamaya başlar.
Ashab-ı Kehfimız
Hikâyede bir Ermeni gencinin günlüğü/hatıraları
şeklinde oluşturulan hikâye kurgusuyla, onun bakış açısından Osmanlı’nın
Tanzimat ile başlayıp Meşrutiyet ile son bulan süre içindeki bir takım siyasi,
sosyal ve toplumsal olaylar anlatılır.
Hikayede defalarca “bila tefrik-i
cins u mezhep” vurgusu yapılması, Kanun-i Esasi’ye yapılan gönderme olarak
metinde yerini alır.
Kehf suresinde Ashab-i Kehf ile
ilgili bir menkıbe yer alır. Çeşitli dinî kaynaklarda ve hadislerde de
anlatılan “Ashab-ı Kehf’ ile ilgili menkıbe metnin anlam dairesinde metinlerarası
okura kutsal kaynakları çağrıştırır.
Göndermenin din değiştirmeleri
istenilen Ashab-ı Kehf (gençler) ile Türklüğünü unutması istenen Türkçüler
arasında bir bağlantı kurmak için hikâyeye konulduğu anlaşılır.
Ömer Seyfettin’in Rene Pinon’dan
alıntıyla hikayede yer verdiği “Türkler, aldıkları askerlerin içinden ırkça
Türk olanları İstanbul’da, Edirne’de, Makedonya’nın mutedil, güzel yerlerinde
istihdam ederler, gayri Türkleri Yemen’e Fizan’a en uzak yerlere gönderirler.”
şeklindeki sözler bir metinlerarasılığa neden olur. Yazarın kendi metninde
başka bir yazara ait ifadeleri tırnak içinde ve isim belirterek kullanmakla
açık bir şekilde alıntı yapar. Burada metinlerarasılık açısından altmetin
haline gelen Rene Pinon’un eseriyle ilgili bilgi verilmez.
Yazar kurmaca karakter vasıtasıyla
Tevfik Fikret’e ve şiirine yönelik bir eleştiri yapar.
Hikâyede ismi anılarak gönderme
yapılan bir isim de Ahmet Mithat Efendi’dir.
Açık Hava Mektebi
s. 106 vd.
Bilgi Bucağında
s. 116 vd.
Şîmeler
s. 128 vd.
Sonuç
Tüm edebî faaliyetlerde olduğu gibi
Ömer Seyfettin’in hikâyeleri de metinlerararasılık niteliğine sahiptir.
Hikâyelerinin önemli bir bölümü alt metinler (hypotext) üzerine inşa edilir.
Ömer Seyfettin’in hikâyeleri,
okurlarını farklı metinlere yönlendiren, onları farklı anlam ve çağrışım
alanlarına sevkeden yapılardır.
Ömer Seyfettin’in metinlerinde yer
verdiği metinlerarası göndergeler geniş bir okuma birikimine sahip olduğunu
gösterir.
Ömer Seyfettin’in hikâyeleri
çoğunlukla yer/bağlam değiştirme (transposition), değişim/dönüşüm
(transformation), tekrar/taklit/yeniden yazma (imitation) gibi anametinsel
uygulamaların yer aldığı bir kurgusal oyun sahasıdır.
…
Serkan Özdemir - Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder