25 Nisan 2018 Çarşamba

İngiliz Konsolosluk Raporlarına Göre Samsun


Kaya Tuncer Çağlayan - İngiliz Konsolosluk Raporlarına Göre Samsun

Samsun Konsolosluğuna ait İngiliz arşivinde tespit ettiğimiz ilk kayıtlar 1837 ile başladığına göre bu tarihte İngiltere adına faaliyet bir konsolos vekili bulunmuş olmalıdır. Konsolos vekil dememizin sebebi asıl konsolosun Trabzon'da bulunması Samsun'daki konsolosun ona vekil olarak görev yapmasıdır.

…ilk konsolos belgeleri Samsun'da konsolos vekilliği yapan R. W. Stevens imzasını taşımaktadır.

Çok güzel bir kasaba olarak tarif ettiği Ünye'de 1730 hane olduğunu bunun 1200'nün Türk, 80'inin Ermeni 450'sinin ise Rum evi olduğunu (yazar) (s. 455).

Ünye tepelerinde zengin demir madeni olduğu, madende demir satışının yapıldığı not edilmiştir.

Ünye'den Terme'ye gelince Stevens'in olumlu kanaati değişir. Terme'yi acınacak zavallı bir kasaba olarak tanımlar.

Halk, Yeşilırmak'a Çarşamba suyu demektedir.
Kasabada takriben 750 hane vardır. 500 hane Türk, 150 hane Ermeni ve 110'u ise Rum'dur. Türk mahallesi ve Pazar nehrin doğu yakasındadır (s. 456).

Demir, Samsun'a ithal edilen tek maddedir.

Canik'in ticari ürünleri olarak pirinç, fındık, ceviz, buğday, fasulye, mısır, ipek, kereste, arpa, büyük baş hayvan, demir, bal mumu, keten tohumu, kendir, tütün başta gelmektedir. Özellikle ceviz, pirinç, keten tohumu, bal mumu, fasulye, hamsi ve tütün bol miktarda üretilmekte, vilayetin ihtiyaç fazlası İstanbul'a pazarına gönderilmektedir (s. 457).

Buğday ise ihraç edilecek oranda Samsun'da üretilmemekle birlikte komşu Çorum, Yozgat, Bozok gibi vilayetlerden ihraç edilecek bol üretim söz konusudur.

İngiltere ile yapılan 1838 Ticaret Sözleşmesi gereği bu (buğday) ve benzeri bütün tekellerin kaldırılması gerekmekteydi. Tekeller kaldırıldığında Samsun'un önemi hayli artacaktır. Ancak, Bab-ı Ali ne emrederse emretsin Stevens'e göre mutasarrıf Abdullah Bey'in üzerinde hiçbir etkisi olmadığı, işleri kendi menfaati veya anlayışına göre yürütmeyi devam ettirdiği sabittir.

Steven'in değerlendirmeleri daha çok Abdullah Bey'in yanlışları üzerinde yoğunlaşmıştır. Bab-ı Ali'den gelen emirlere uymada Abdullah Bey gayet isteksizdir. Avrupalılara karşı da sempatisi olan birisi değildir. Stevens, mutasarrıf hakkında kanaatini beyan ederken İngiliz diplomasi sınırlarını zorlayan sıfatlar kullanır: saygısız, kaba ve vilayeti tamamen kendi keyfine göre yönetmektedir. Onun yolsuzlukları ve yanlışları İstanbul'da bilinmesine rağmen, payitahta gönderdiği rüşvet ve ağabeyi olan Trabzon eyalet valisi Osman Paşa'nın himayesi ile İstanbul'da konumunu korumayı başarmıştır.

Haznedaroğulları ailesinin en büyüğü Osman Paşa neredeyse Canik'teki bütün mülkün sahibidir. Çarşamba ve çevresindeki bütün kırsal alan Osman Paşa'nındır. Samsun, kardeşi Abdullah Bey'in, Bafra ise diğer kardeşi Memiş Paşa'nındır. En genç kardeşi Bafra'da müsellimdir. Babaları Trabzonlu Süleyman Paşa, Canik'in en zenginiydi. Oğulları bu zengin mirasa bir hayli yeni mülkler ilave ettiler. Bu zenginliği elde ederken adil ve insani olmayan yöntemleri kullandıkları Samsun halkı tarafından seslendirilmekteydi (s. 459).

20.yy başında Samsun'u mukayese etmek İngiliz konsolosluğu raporlarında mümkündür. Trabzon konsolosu Longvvorth'un İstanbul'daki büyükelçi Sir Nicholas O'Conor'a Samsun'u da içine alan bölge hakkında kaleme aldığı bir rapor önemli bilgiler içermektedir (s. 460).

Ülke içinde seyahat etme bazı şartlara bağlanarak serbest bırakılmıştı. İstanbul'a gitmek isteyen bir kimse seyahat gerekçesini ve kalacağı süreyi mülki makamlara bildirmek zorundaydı. ABD veya bir başka ülkeye göç etmek isteyenler Osmanlı Devleti'ne vergi borçlarını ödemek ve Osmanlı vatandaşlığından çıkmaya ve bir daha geri dönmemeye razı olmak durumundaydı (s. 462).

Alaçam'daki Ortodoks Rumlar, Alaçam'da Protestan bir okulun açılmasına şiddetle karşı çıkmışlardır. Buna benzer çok örnek olduğunu söyleyen Longworth, Karadeniz bölgesindeki Ortodoks, Katolik ve Protestanlar arasında sevgisizlik ve gerginliğin hakim olduğuna dikkat çeker.

Özellikle toprak gasp etme (devletin veya komşusunun) davar hırsızlığı ve genç kadın ya da kız kaçırma suçları muhacirler tarafından işlenmektedir. Bu yüzden komşuları tarafından istenmeyen kişi ilan edildikleri; hatta jandarmanın takibinden ve yerli ahalinin tepkilerinden dolayı Kastamonu taraflarına göç ettikleri belirtilmektedir (s. 463).

---
Çağlayan, Kaya Tuncer. (2011), “İngiliz Konsolosluk Raporlarına Göre Samsun,” Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 3, s. 455-463, Samsun 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder