YARARCILIK
19. yüzyılın başlarında, tüketim kültürü, dünyayı artık
değiştirmeye başlamıştı. Kişisel tatmine yapılan vurgunun yeni bir felsefe
telakkisini, kişisel mutluluğun maksimizasyonunu nihai amaç haline getirecek
bir felsefe anlayışını tetiklemesi kaçınılmazdı.
…bu anlayış, yararcı bir ahlak görüşü temelinde, her türlü
sosyal ve politik teorinin insandaki hazcı güdülenmeye dayandırılması
gerektiğini savunur.
Jeremy Bentham
Yararcılığın ilk büyük filozofu
…hukukun doğrudan doğruya etikten türetilmesi gerektiğini
savunur…
…dinin yalnızca yararına bakan Bentham, onu yararsız bulmakla
kalmaz, zararlı olduğunu ve topluma sıkıntı verdiğini düşünür.
Bentham’ın söz konusu hazcılığının temelinde, kendi çıkarını
gözeten rasyonel bir kendilik olarak belli bir birey görüşü bulunur.
Doğa insanı iki hükmedici efendinin yönetimine vermiştir:
Acı ve haz. Ne yapacağımızı belirlemek kadar, ne yapmamamız gerektiğine işaret
etmek de sadece onlara düşer.
…önemli olan hazzın niteliği değil, niceliğidir
(Hayvan-insan)
…insanlar, eğitim sayesinde kişinin kazandığı mutluluğun
başkaları için sevgi, iyi niyet ve hayırhahlığı da içine aldığını anlayabilirler.
Devlet birey için bireyin mutluluğu, yurttaşlarının refahı
için vardır.
John Stuart Mill
…toplumsal planlamayla pratik eylemin doğrudan doğruya
bilimsel bilgiye dayandırılması gerektiği inancıyla, / ampirist epistemolojiye bağlanır.
…ona göre, gerçekten var olan yegâne şeyler duyu-deneyleri
veya duyumlardır. O, varlığından emin olabileceğimiz biricik şeyin söz konusu izlenimler
veya duyumlar olduğunu öne sürer.
…yararcı etik anlayışını benimsemişti.
Mill’in teorisine göre de ahlaki eylemin ve dolayısıyla
hayatın amacı, “summum bonum” olarak mutluluktur:
(Hayvan-insana karşı) Ona göre, hazlar niteliklerine göre
sıralanır ve birtakım entelektüel, estetik ve ahlaki nitelikteki daha yüksek düzeyden
hazların, salt hayvani içgüdülerin tatminine tercih edilmesi gerekir.
Özgürlükten anladığı, öncelikle negatif özgürlüktü; yani
kişinin düşüncelerine ve eylemlerine, başkaları veya birtakım kurumlar
tarafından getirilecek bir kısıt, tahdit ya da sınırlamanın olmaması durumunu, özgürlük
olarak değerlendirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder