RÖNESANS FELSEFESİ
Aristoteles putu yıkıldı.
İstanbul’un fethedilmesi
Hümanizm
retoriğin diyalektik üzerinde kazandığı zafer
Platon araştırmalarının merkezi olan Floransa Akademisi
Montaigne (1533-1592)
Kuşkucuların argümanlarını yeniden ele aldı. İnsana canlılar
dünyasının herhangi bir türü olmak dışında bir nitelik atfetmedi.
…kişinin bilgisizlik bilinci, geleneksel sosyal, politik ve
dini form ya da yapılara bağlanmasının en temel nedenini oluşturur…
Ona göre kuşku, şeylerin hakikatine bağlanmaya karşı insanı
korur.
Nikolaus Cusanus, şüphecilikten negatif teolojiye…
Rönesans düşüncesi çeşitlilikteki birliğe, doğanın çok
çeşitli görünüşlerinin gerisine saklanmış güçlere bilgi ile sokulmak ister.
Giordano Bruno, evrenin merkezi diye adlandırılabilecek bir
yıldız ya da gezegen bulunmadığını söyler.
Dünya sonsuz sayıda minimum ya da monaddan meydana gelir.
Giardano Bruno monad ya da minimumları üç düzeyde ele alır. Buna göre
matematiksel minimumlar birimlerdir; fiziksel minimumlar bölünemez ve bir
anlamda canlı olan atomlardır; minimumlar, metafiziksel düzeyde ise ölümsüz
ruhlara karşılık gelir.
Agrippa küçük evren olarak insanın kendisinde üç
dünyayı bir araya getirdiğini öne sürer. Bu dünyalar da sırasıyla elementlerin
bulunduğu maddi dünya, göksel cisimlerin meydana getirdiği dünya ve nihayet
manevi dünyadır.
Rönesans’ta Aristoteles’in metinlerine beslenen güvenin
yerini olguların doğrudan gözlemi almış, teolojik önyargılarla Skolastik düşünüş
yerini ampirik verilerle doğrudan tanışıklığa bırakmıştı.
Nikholas Kopernik (1473-1543) aslında bir din
adamıydı.
…madde-ruh düalizmi ya da Hobbes’ta olduğu gibi materyalizm
şeklinde tezahür ettiği söylenebilir.
politik mutlakçılık
…tüccarlar / feodal soyluluktan kurtulmak için (feodallerin
tasallutundan demek gerek) iktidarın merkezileşmesinin yanında oldu.
Machiavelli (1469-1527)
…ahlaki bir bakış açısıyla olması gereken üzerinde
yoğunlaşmak yerine, tanık olduğu veya gördüğü şekliyle fiili politik hayatı
konu almış ve politik olguları incelemiştir.
İnsanın özü gereği bencil olduğunu öne süren Machiavelli /
toplumun doğal olmadığını ve onun bir sözleşmeden doğmadığını ilan eder…
…toplumun kaynağı / toplumun kurucusu
…herhangi bir ahlaki ilkeden hareket etmeyi reddederek,
rasyonalizmden tam bir kopuşu gerçekleştirir. / yasa koyma ediminde egemenin
iradesini serbest bırakır.
…güçlü ve birliği olan bir devlet için ihtiyaç duyulan
erdemi ortak yarar çerçevesinde yaratan şey hukuktur, hukukun ortaya konması
ise bir yasa koyucuyu gerektirir. Machiavelli buradan mutlak yasa koyucunun bu
amaca ulaşmak için her yolu kullanabileceği sonucunu çıkarır; o, hukukun da
ahlakın da nedeni veya yaratıcısı olduğu için politik işlevini yerine
getirirken, kendisini bunlardan hiçbiriyle bağlamaz.
…özgür bir cumhuriyet mutlak monarşiden daha üstün ve iyi
bir yöntemdi.
Papalığın etkisinin ortadan kaldırılması için de mutlak bir
hükümdara ihtiyaç duyar.
Thomas More (1478-1535)
Ütopya gerçekten de giderek yükselen ticari sömürü ruhuna
karşı radikal bir protesto olarak kaleme alınmıştır.
…güç politikasının iktisadi ve toplumsal bozukluk ve
kötülükleri artırdığını öne sürer.
…din ve ahlakın doğrularının sorgulanmasına / More, hiçbir
şekilde izin vermez.
Richard Hooker (1553-1600)
Aquinalı Thomas’tan yararlanarak bir doğal hukuk öğretisi
geliştiren Hooker’ın esas amacı, İngiltere’de Kraliçe Elizabeth’in
hükümdarlığını temellendirmekti.
…doğa durumundan toplumsal yaşama geçişi “rıza” kavramına
dayanarak açıklar.
Jean Bodin (1530-1596)
…politik düşünceye “egemenlik” kavramını armağan etmiş
…monarşiyi felsefi ve hukuksal temeller üzerine oturtur…
…devleti “birçok ailenin ve bu ailelere ortak olan şeylerin
doğrulukla yönetilmesi” olarak tanımlar.
…devletin kökenini, zapt etmek isteğinin yol açtığı “güç ve
şiddete” dayandırır.
…devletin iktidarını eşkıya veya zorbaların iktidarından
ayıran özelliğin devlet yönetiminin adaleti içermesi,
…ailedeki otorite ile devletteki otorite arasında bir
paralellik kurar.
Tiranlığın iktidarının yalnızca köleler, kullar, serfler
üzerinde olduğu yerde, devlette egemen güç özgür yurttaşlar üzerinde hüküm
sürer.
Bodin’e göre, en yüksek buyurma-yönetme gücü olarak
egemenlik mutlaktır,
Egemen, kendisini ne koyduğu yasalarla ne de kendinden
öncekilerin yaptıklarıyla bağlar.
…süreyle kısıtlanmış olan ya da istendiği zaman geri
alınabilen bir iktidar, egemenlik olmayıp, sadece bir yetkidir. Söz konusu
yetkiyi kullanan ise egemen olmayıp, sadece bir yönetici olarak kalır.
Johannes Althusius (1557-1638) bütün cemaat ya da
toplumların temeline sözleşmeyi koyar.
…bir topluluğun amacına erişmesi için ortak bir otoriteye
sahip olması gerekir.
Althusius’a göre, egemenlik ancak halkın elinde bulunabilir
Hugo Grotius (1583-1645)
…doğal hukuk kurallarını insanın rasyonel ve toplumsal bir
doğaya sahip olduğu ilkesinden çıkartır
...beşeri hukuk, yasa üç türlüdür. Birinci / bir babanın,
efendinin veya benzer amirlerin emirlerini ifade eden yasadır. İkincisi ise
sivil güçten çıkan ve özel bir politik toplum içinde yaşayan insanların
birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen sivil yasa olarak pozitif hukuktur.
Üçüncü beşeri hukuk türü ise ulusların yasası, yani zorlayıcı gücünü
milletlerin iradesinden alan uluslararası hukuktur.
…insan, doğasını meydana getiren rasyonalite uyarınca uyum
ve barış içinde yaşamak isteyen bir varlık olduğundan, barışı sağlayacak bir
otorite tesis etmek amacıyla bir birleşme sözleşmesiyle toplumu yaratır ve bir
politik sözleşme ile toplumun yönetim biçimini ve yöneticilerini belirler.
…
17. yüzyıl felsefesi, özne temelli / düşünce, duygu ve eylem
yönünden mutlak ve kesin bir özgürlük talebini dile getirip somutlaştırır.
17. ve 18. yüzyıldaki bütün büyük özgür filozofları
üniversiteden uzak durmuşlardır.
17. yüzyılın bütün büyük filozoflarına göre, hakikat dini
otorite veya kutsal metinler tarafından aktarılan bir şey değildir; hakikat
akla dayalı, özgür ve tarafsız araştırma ile keşfedilen bir şeydir.
…bilime modern zamanlarda, pratik değeri, sağladığı yarar
için değer verilmiştir.
Francis Bacon (1561-1626)
…doğayı doğrulukla bilmenin tek güvenli yolunun bilim
olduğunu, bilimsel yöntemin insana doğayı denetleyeceği bilgiyi sağlayacağını
ileri sürmekteydi.
Novum Organum bilimsel yöntem ve metodolojideki, Nova
Atlantis [Yeni Atlantis] ise toplum ve politik alandaki reform teşebbüsünü
ifade eder
…bilginin farklı dalları veya çeşitli bilimler insan
zihninin farklı meleke ya da yetilerini temsil eder veya yansıtır; buna göre,
tarih belleğe, şiir ya da edebiyat hayal gücü ya da imgeleme, felsefe de akla
karşılık gelir.
Gerçek bir ilerleme için teoriyle pratiğin kesinlikle
birleştirilmesi gerektiğini savunan Bacon, ilke olarak spekülatif her
disiplinin yanına pratik bir sanat getirmeye çalışmıştır. Örneğin, fiziğin
pratik karşılığı mekaniktir.
…bilginin özsel özelliğini, doğruluk yerine, faydada gören
Bacon, bütün bir geçmişin bilgeliğini inkâr edip, bilimlerin, bütün bir insani
bilginin yeni baştan inşasını kendisinin en büyük amacı yapar.
Bacon Machiavelli’yle, siyaset felsefesinin insanların ne
yapmaları gerektiği üzerinde değil de ne yaptıkları üzerinde uzmanlaşmak
durumunda olduğu konusunda tam bir uyuşma içinde oldu.
Bacon Anglikanizme bağlılığını hep sürdürdü.
Thomas Hobbes (1599-1679)
Leviathan’da pek çok Aristotelesçi kavram ve düşünceyle özel
olarak alay etti.
Machiavelli’nin realizmini takip ederek, doğal hukuk
öğretisini insanın yetkinliği düşüncesinden ayırmaya özen gösterdi.
(insanlarda) baskın olanın, Sokratik geleneğin öne sürdüğü gibi, akıl değil de
duygu ve tutkular olduğunu öne sürdü.
…mekanik materyalizmine uygun olarak üç ayrı cisim olduğunu
öne sürüyordu: Evreni meydana getiren madde, diğeri insanı oluşturan beden ve
sonuncusu da bir vatandaşlar topluluğunu meydana getiren politik gövde.
…her şey maddi olduğuna, olup bitenler mekanik nedenlerin
bir sonucu olarak vuku bulduğuna göre, bilinecek olan her şeyin duyularımız
aracılığıyla bilinmesi gerekir.
(Hobbes’a göre) Düşünce dilden önce gelir,
…hayatın korunması ve sürdürülmesinin insan eyleminin
biricik ve temel amacı olduğunu söylemiş ve etik görüşünü, bu öz varlığını
koruyup devam ettirme itkisi, çabası, eğilimi ya da istemi üzerine inşa
etmiştir.
…insan aklını, değeri tanıyacak, değer yaratacak veya
taşıyacak bir melekeden ziyade, iştihanın veya arzuların muhtemel sonuçlarını
hesaplama yetisine indirger.
Hobbes, doğallıkla hazcılığa ve göreciliğe varır. Onun
gözünde iyi, insan tarafından istenilir olanla özdeştir.
Doğa durumuna, yani “herkesin herkesle savaşına” son verecek
olan şey, her insanın her şey üzerinde sahip olduğu doğal haktan başkalarıyla
aynı ölçüde vazgeçmesi, yani sahip olduğu hakkın başkalarının hakkıyla eşit
ölçüde sınırlandırılmasına rıza göstermesidir. Bu sınırlandırma, insanların
sahip oldukları doğal hakkı karşılıklı olarak tek bir kişiye devretmelerini ve
onu egemen olarak tanımalarını öngören bir sözleşme sayesinde gerçekleşir.
…egemenin ya da devletin ilk ve en temel hakkının ceza verme
ve polis gücü tesis etme hakkı olduğu söylenebilir.
…egemenliğin temel ilkeleri; onun “mutlak”, “bir”, “sürekli”
ve “bölünmez” olmasından çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder