31 Temmuz 2023 Pazartesi

Ahmet Cevizci - Felsefe Tarihi - RASYONALİSTLER

RASYONALİSTLER

Descartes, Spinoza ve Leibniz gibi rasyonalist filozofların / programı, matematiksel akıl yürütme yöntemini genelleştirmek ve onu, hiçbir sınırlama olmaksızın, felsefe ve bilimin tüm problemlerine uygulamaktan meydana gelir.

…bir diğer ortak noktaları, düşünce ve kafa karışıklığının ve dolayısıyla yanlışın ilk ve en önemli kaynağını imgelem olarak görmeleridir.

 

René Descartes

…modern dünyanın inşasını özne eliyle gerçekleştirdi.

Descartes’a göre, doğal dünya tek bir şeyden, mekânın her yerine yayılmış olan maddeden meydana gelir.

(temel yapı madde ise) Dünyanın nihai gerçekliği / duyumsal olmayan, matematiksel bir tasvir yoluyla ortaya konabilir.

Skolastik gelenek içinde yetişti / mezun olunca Aristotelesçi felsefeyi reddetti.

…cisimlerin hareketlerini ve özelliklerini onları meydana getiren küçük parçacıkların şekil, büyüklük ve hareketleriyle açıklayan mekanistik dünya görüşüne bağlandı.

Descartes açısından bilgi, metafizikle, metafiziğin kendisi de benlikle başlar.

…benlikten daha sonra Tanrıya, Tanrıdan da cismin bilgisine ulaşılacağını dile getirir.

…matematikten yola çıkarak yeni bir yöntem önerir. / matematikte kullanılan tümdengelimsel yöntem,

…insan zihnine apaçık doğruları, / dolayımsız olarak bilme imkânı veren entelektüel sezgidir.

Aklın ikinci gücü, sezgi yoluyla bilinen apaçık doğrulardan yeni ve başka doğrular çıkarma ve böylelikle de bilgimizi artırma imkânı veren dedüksiyon ya da tümdengelimdir.

Metot Üzerine Konuşma: “doğru olduğu açık ve seçik bir biçimde bilinmeyen hiçbir şeyi doğru kabul etmemek gerektiğini” bildiren ünlü “Apaçıklık Kuralı

“düşünceleri mümkün olduğu ve gerektiği kadar bölümlere ayırmak gerektiğini” öne süren “Analiz Kuralı

“bileşik şeylerin bilgisine en basit ve anlaşılması en kolay şeylerden başlayarak yükselmenin önemine işaret eden” “Sentez Kuralı

“bütün bu işlemler sırasında hiçbir şeyin unutulmadığından emin olmak için eksiksiz sayımlar yapmak gerektiğini” bildiren “Sayma kuralı

 

Yöntemsel Kuşku

Descartes sahip olduğu tüm inanç ve bilgileri üç başlık altında, genel inanç türleri olarak toplar. Buna göre, birinci sırada duyulara veya duyu-deneyine dayanan inançlar, ikinci sırada gerçek “basit doğalara” ilişkin bilgi ve üçüncü sırada da akıl yürütmeye dayanan inançlar veya matematiksel doğrular bulunur.

…her şeyden kuşku duyulabilir, fakat bir şeyden kuşku duyulamaz. / varoluş…

Zihin içeriklerini inceleyip, önce ide türlerini ve sonra da bu idelerin kaynaklarını belirler, yani bilgi teorisi yapar. En nihayetinde, bu teoriye uygun bir varlık görüşüne ulaşabilmek için dış dünyaya geçer. Fakat bu sonuncu adımı atabilmek için kendisini solipsizmden kurtaracak bir Tanrıya, bir nevi atlama tahtasına ihtiyaç duyar.

 

Descartes’ın sisteminde Tanrı / evrenin muhafazası ve himayesi fonksiyondan yoksun deistik Tanrı anlayışıdır.

 

Baruch Spinoza

Geometrik Yöntem

Euklides’in geometri için yapmış olduğunu, metafizik, epistemoloji, fizik, psikoloji ve hatta etik için yapmak istedi.

Spinoza’da farklı olan noktalar, kuşkuya hiç yer verilmemesi ve analiz yerine sentezin ön plana çıkmasıdır.

…bir şeyi bilmek, o şeyin nedenini bilmektir,

Ona göre, tek töz ya da Tanrı, zorunlulukla varolur.

Tanrı söz konusu olduğunda, öz ve varoluş birbirine eşdeğerdir.

Tanrının varolan her şeyin, aşkın ve geçici değil de içkin ve kalıcı nedeni olduğunu ifade eder.

 

Spinoza’da özgürlük bilgiyle, doğada hüküm süren nedenselliğe ilişkin bilgiyle gerçekleşir.

…siyasal fenomenleri, değerden bağımsız bir biçimde, tıpkı başka herhangi bir bilim dalının fenomenlerini inceler gibi ele alır.

…bütün insanların zorunlulukla kendi varlıklarını koruma ve sürdürme, güç ve özgürlüklerini arttırma amacı peşinde koştuklarını öne sürer ve bu temel hakikatin politika teorisinin vazgeçilmez başlangıç noktasını meydana getirdiğini iddia eder.

 

Gottfried Wilhelm Leibniz

Ona göre, Kartezyanizm / madde ile ruhu, bilim ve dinden /  tümden koparmıştır…

 

Yöntem

Çelişmezlik İlkesi: Bu ilkeye dayanan önermelere, Leibniz zorunlu doğrular adını verir. / özdeşlik önermeleri veya totolojiler

 

Öznedeki Yüklem İlkesi: mevcudiyet (in esse) ilkesi” olarak da bilinir…

…bütün önermelerin son çözümlemede özne-yüklem formundaki önermelere indirgenebileceğini dile getirir / bütün doğru önermelerde yüklemlerin özne konumundaki kavramda ihtiva edildiğini, tüm analitik önermelerin doğru ve tüm doğru önermelerin de analitik olduğunu ifade eder…

 

Yeter Sebep İlkesi / Yetkinlik İlkesi / Ayırt Edilemezlerin Özdeşliği

 

Leibniz’e göre madde bir töz değil çünkü madde bölünebilir, parçalara ayrılabildiği için başka bir şeyin varlığına muhtaç ve ayrıca yer kaplıyor hülasa madde temel olamaz. Ona göre gerçek veya temel olan güçtür.

…dört temel güç vardır: (i) İlkel etkin güç, (ii) ikincil etkin güç, (iii) ilkel pasif güç ve (iv) ikincil pasif güç. Etkin gücü de Leibniz, canlı güç (vis viva) ve ölü güç olarak ikiye ayırır. Ölü güç, yer çekimi / canlı güç hareket halindeki top…

 

…tözü bağımsız eylem yoluyla tanımlar.

…var olmanın eylemde bulunmak olduğunu öne sürer.

Varlığı görünüş ve gerçeklik diye ikiye ayırır…

…cisimler basit tözlerden meydana gelen bileşik varlıklardır. / fenomenal düzeyin gerisindeki esas gerçeklik düzeyini temsil eden bağımsız güç ya da eylem merkezlerine / monad adını verir.

Monadlar gerçek varlığı meydana getiren temel ve nihai metafiziksel birimlerdir.

Atomdan farklı olarak Yer kaplama ve şekilden yoksun oldukları için monadlar bölünebilir de değildirler.

Leibniz’in monadı tinsel bir tözdür.

Monadlar birbirlerinden niceliksel olarak değil de Leibniz’in ünlü “ayırd edilemezlerin özdeşliği ilkesi”ne göre, niteliksel olarak farklılık gösterirler.

…her monad, küçük ölçekli bir dünya, bir mikrokozmostur; “evrenin canlı bir aynası”, yoğunlaşmış bir âlem, kendi içinde bir dünyadır.

 

“Tanrı vardır” / kişi bu önermenin öznesini, yani Tanrı kavramını ya da idesini kavradığı takdirde, varoluş yükleminin onda içerildiğini görür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder