İNSAN ÜZERİNE FELSEFE
MÖ 5. yüzyılın ortalarında, felsefenin merkezine insan
geçirilir.
İyonyalı filozofların varlığın temeline maddeyi, Pythagorasçılar,
varlığın arkhesi olarak formel bir ilkeyi, sayıyı, Herakleitos değişmenin
gerçek olduğunu iddia etmiş; Elea Okulu değişmenin bir yanılsamadan başka bir
şey olmadığını söylemiş…
Sofistler
“Her isteyene para karşılığında bilgelik satanlar”
Sofistler, her şeyden önce eğitimcilikleriyle, gezgin
öğretmenler olma özellikleriyle öne çıkarlar.
Sofist Protagoras’a göre, insanlar işbirliği yapmaya
mecburdurlar.
…farklı bakış açılarına, ilgi ve çıkarlara sahip insanların,
bir toplum düzeni içinde bir araya gelmelerini ve barış içinde yaşamalarını
mümkün kılacak yetenekleri, siyaset sanatı ve politik erdemleri öğretenler
Sofistlerdir.
Sofistlere göre, toplum temelini bir sözleşmeden, bireylerin
ortak iradelerinden alır.
Varlığa dair kesin bilgiye ulaşılamayacağını söyleyen
sofistlerin bilgi kuramları şüphecidir.
Fenomenoloji söz konusu olduğunda duyusal algının
göreliliğine vurgu yaparlar; ölçü insandır nihayetinde.
Sofistler deneyimci bir yaklaşımı benimsemişler / bilginin
kaynağında duyu-deneyi vardır.
Mutlak ve değişmez bir hakikat olmayıp bilgi ve hakikat
bireyin algılarına, toplumsal, kültürel ve kişisel eğilimlerine görelidir.
…
Sokrates
MÖ 399 yılında idam edildi.
kent-devletinin varlık nedeni, / yurttaşlarına iyi bir hayat
temin etmektir.
demokrasiyi şiddetle eleştirmiş
politika ona göre bir sanattır / bilgiden yoksun çoğunluğun
veya meclise kura ile seçilmiş görevlilerin kararlarıyla hayata geçirilecek
demokratik bir yönetim, bir sanat olan siyasetin ne özüne veya ruhuna ne de
amacına uygun düşer.
anayasal monarşi veya aristokrasiyi kabul edilebilir yegâne
yönetim biçimi olarak görür…
ruh karşısında, beden sadece
bir araç olmak durumunda
ruhu akılla, insanın rasyonel meleke ya da yetileriyle
özdeşleştirir.
psukhe’nin özü akıldır.
İnsanın aretesi (varoluş gayesi), yalnızca insanda bulunan,
insana özgü olan akılla ilgili olmak durumundadır.
kişinin hayatını, kendisine mal etmesi gereken bir moral
bilgiyle düzenlemesi gerektiğini savunur.
…“sorgulanmamış bir yaşam süren” insanların hayatları kendi
ellerinde ya da kendi kontrollerinde değildir; onların denetimi dışarıdan gelmektedir.
Toplumun kendilerine sunduğu değerler üzerinde bir an bile
düşünmeden, sosyal baskıyla, bedenin arzularıyla sürüklenirler.
(Yönetimin bir yöntemi: Kamuoyu /
kitle bilinci / toplum içinde bireyin bilincini kuşatan bilgi-anlam örüntüsünün
imali / kendini koruyan bilincin süreklilikte kararlı kalması)
(Hakikat) Sokrates’e göre, insanın doğasını
gerçekleştirmesini ve gerçek amacına ulaşmasını sağlayan tek bilgi, iyi ve
kötüye, neyin gerçekten iyi ve neyin kötü olduğuna ilişkin bilgidir.
Sistematik Felsefe
Platon’un gözünde, filozofun devleti kontrol etmesi ve onun
eğitimsel amaçlarını şekillendirmesi kaçınılmazdır.
mutlak gerçeklikler / idealar vardır.
Öze dair bilgi ve bir de görünüşlere dair bilgi (sanı) var.
Mağara benzetmesi / insanların çoğu / başkaları tarafından
manipüle edilen biçare ve pasif / kendi durumlarına alışmış olup, bundan çok
hoşnutturlar
Dört kademeli varlık kategorileri
En üstte idealar – idealler / bu ikisi soyut alanda /
düşünce alanındalar;
üçüncü kategori ideaların gölgeleri olarak tasvir edilen
dönüşüm/değişme içindeki bireysel varlıklar – son kategori duyu algıları
aracılığıyla algılanan ve anlamlandırılan görünüşler / temsiller dünyası. Son
iki kategori fenomenlere dairdir.
İdealar sadece düşünce / akıl aracılığıyla bilinebilir.
Algı verileri / doksalar, bunlar bilgiye konu olamayacak
kadar değersiz… çünkü sürekli değişim halindeler.
Hakiki olan idealardır ve dolayısıyla bilginin konusu da
idealar olmalıdır.
Bilginin dört kategorisi
Hayal / eikasia. Bilginin en alt kademesi tahmin / hayaldir.
İnanç / pistis. Duyu algısına dayalı inanmadır kastedilen.
Düşünme, bilgi kategorilerinin üçüncü basamağıdır. Bununla
kastedilen matematiksel bilgi, dianoiaya yani diskürsif bilgi…
Son aşama yetkin bilgi: sezgisel ve diyalektik bir bilgi
olarak noesis’tir. Bu bilgi, İdealarla doğrudan bir tanışıklığa dayanan
rasyonel bir kavrayışa dayanır; özlerin ya da genel kavramların akla dayanan
saf bilgisine karşılık gelir.
İdea bir şey hakkında olan bir kavram değil fakat bir şeyin
özüdür, mahiyetidir.
Adaletin özü güçtür
ruhta akıl, tin ve iştaha gibi üç parça söz konusudur.
…insan ruhunda bir değer ya da amacın bilincinde olma / söz
konusudur ve bu açıktır ki aklın edimidir. İkinci olarak, ruhta bir eylem
yönelimi vardır (ve bu da) aklın yönlendirmesi altında bulunan tinin
etkinliğini ifade eder.
Üçüncü olarak da maddi şeyler için duyulan bir arzu söz
konusudur
…aklın görevi bilmek, tinin görevi kişiye gerçekten gurur
kazandıracak şeyler için ölesiye mücadele etmek, iştihanın görevi ise fiziki
tatminlerde aşırıya kaçmayıp, ölçülü olmaktır.
Platon birey ile devlet, insan ruhu ile politik otorite
arasında bir benzerlik kurar
…temel gerçekliğin insan ruhu olduğu, bütün toplumsal
fenomenlerin onun ürünlerine tekabül ettiği, sosyal-politik her şeyin bu temel
gerçekliğin görünüşü veya tezahürü olduğunu ifade eder.
Devlet, devletin hükümran olduğu topraklarda ikamet eden
bireylerin karakterlerinden çıkar
Yöneticiler, koruyucular ve çiftçiler: Platon’un ideal
devletinin üç sınıfı.
…mimetik şiir, ruhumuzun iyiyi gözeten akıllı yüksek
bölümüne değil fakat akıldışı, “coşkun ve taşkın”, gerçek hayattaki olaylara
aşırı bir tepkide bulunan parçasına hitap eder.
Bu aşırı duygulanımsal etkiler ruhun düzenini bozmakla
kalmaz fakat aklı da devre dışı bırakır.
Aristoteles
Thales’ten başlayıp atomculara kadar uzanan önemli bir
damar, gerçekliği maddede bulmuş, / Materyalist yaklaşım, aynı zamanda bir
değer ve inanç varlığı olan insan doğasıyla ilgili olarak tatmin edici bir
açıklama getiremediği gibi, değeri mümkün kılacak bir varlık yorumundan da
yoksundu.
Aristoteles’e göre yapılması gereken aklı fiili bütün
tehditlerden kurtaracak bir metafizik kuram, bir gerçeklik teorisi inşa
etmekti.
Aristoteles’e göre, doğa hiçbir şeyi gelişigüzel ya da
amaçsız yapmaz ve doğadaki bütün süreçler bir amaca hizmet eder.
Aristoteles ilerlemenin ancak bir şeye, telos ya da hedefe
doğru bir ilerleme şeklinde varolabileceğini ve söz konusu telos ya da amacın
olmaması durumunda gelişme ve ilerlemeden söz edilemeyeceğini savunur.
Platon’un düalizmine şiddetle karşı çıkan Aristoteles
gerçekliği İdea ya da forma eşitlemeye kesinlikle karşı çıkmıştır. Onun gözünde
gerçekten varolan, şu diye gösterdiğimiz bireysel varlık ya da tözleriyle, bu
dünya idi.
İdealar kuramının, Aristoteles’e göre, değişmeyi açıklaması
mümkün değildi.
Platon için bilginin yetkin örneği matematikti / Aristoteles’in
bilim modeli ise biyolojidir.
(Platon’da mutlak kesinlik önerilebilir fakat Aristoteles’te
her zaman “daha iyi” mümkündür.)
Aristoteles mantığı, bilimin ulaştığı sonuçları formüle
ederken kullanılacak bir araç olarak düşünüyordu.
Aristoteles’e göre, var olmak öncelikle töz yani çeşitli
nitelik ya da yüklemlerin dayanağı olmaktır.
Özü ile kaim olan bir şey olarak tözün dışında dokuz
kategori daha olup, onlar toplam ilinekler olarak anlaşılırlar. Bunlar ancak
töze bağlı olarak var olabilirler.
Tözden sonra; nicelik, nitelik (şeyin nasıl olduğunu
bildiren nitelik), bağıntı, mekân, zaman, mevcut durum, sahiplik/iyelik hali, etkinlik
Aristoteles’te demek ki gerçekten var olan, Platon’da olduğu
gibi tümeller değil de bireylerdir, “şu” diye gösterdiğimiz belirli bir doğaya
sahip olan varlıklardır.
Aristoteles’e göre, sadece haber kipinde olan cümleler, yani
hüküm veren, bir şeyin var ya da vakıa olduğunu veya olmadığını bildiren
yargılı cümleler veya önermeler bir doğruluk değeri alabilir.
bilimsel bilgi her şeyden önce nedenlerin bilgisidir
Aristoteles açısından değişme, niceliksel ve niteliksel
bakımından değişmeye, harekete ek olarak, varlığa geliş, büyüme, çürüme ve yok
oluş anlamlarına gelir.
var olan şeylerdeki oluşum ve değişimi açıklayabilmek için
dört nedene ihtiyaç duyarız. Madde, form/biçim, hareket, neden/gaye
Aristoteles’te metafizik, var olanı var olmak bakımından ele
alan, var olan bir şey olmanın ne anlama geldiğini araştıran bilimdir.
töz bir madde ve bir formdan oluşur
Madde değişmiyor fakat form/biçim değişiyor.
Nesneler, kendilerinde var olan potansiyel güçlere göre
değişirler, kendi doğalarında söz konusu olan değişebilme imkânlarına göre
gerçekleşirler.
…saf ya da ilk madde mümkün tüm formları alma potansiyeli
sergiler. (modern evren tasavvuruna kaynak olmuştur)
Aristoteles’e göre, mutlak bir değişmezlik haline ulaşabilen
nesne kendisinde potansiyel olan hiçbir şey bulunmayan, dolayısıyla maddeden
yoksun olan bir varlık olacaktır. / saf form
…hazcılığa büyük bir güçle karşı çıkan Aristoteles,
mutluluğu akla uygun erdemli faaliyetin belirlediği bir hayat olarak tanımlar.
Aristoteles, erdemi bir varlığın fonksiyonunu en iyi biçimde
yerine getirme hali, mutluluğu da ruhun akıllı parçasının erdeme uygun
faaliyeti olarak tanımlar.
Aristoteles’te, aklın biri pratik, diğeri kuramsal olmak
üzere, iki boyutu olup / insanı insan yapan, hatta onu Tanrıya yaklaştıran
şeyin kuramsal aklın etkinliği olduğunu düşünüyordu.
İnsanın kuramsal aklının gerçekleştiği veya hakikati
keşfettiği beş farklı düzey bulunduğunu söyleyen, bu düzeyleri sırasıyla
bilimsel bilgi, sanat, pratik bilgelik, sezgisel akıl ve felsefi bilgelik…
kent-devleti belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan,
belli birtakım doğal fonksiyonlara ve ortak çıkarlara sahip parçaların,
ailelerin veya sınıfların ya da en azından yurttaşların toplamı ya da politik
topluluğudur. İşte bütün bunlar, elbette birtakım doğal kaynaklarla birlikte,
kent-devletinin maddi nedenini oluşturur. Kent-devletinin formel nedeni ise
onun politik yapısı, daha doğrusu anayasasıdır.
doğru politik adaletin aristokratik olması gerektiğini
savunur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder