GENÇ HEGELCİLER
…materyalizm / mülkiyetsiz ve sınıfsız bir toplum oluşturma
amacının bir parçası olarak tasarlanmıştı.
…sosyalizmi meşrulaştırmak için tarihi oldukça farklı bir
şekilde yorumlayan Marx / tarihsel materyalizm adı altında yeni bir tarih
düşüncesi ortaya koyar / tarihsel materyalizme temel olacak bir materyalist
evren telakkisi geliştirdi.
…genç bir Hegelci olarak Marx’ı en fazla etkileyen şey,
Hegel’in Tanrıyı doğa ya da dünya ile özdeşleştirmesi olmuştur.
(genç Hegelciler) Hegel’deki özdeşliğin bir ayağını
değiştirerek, Tanrının yerine insanı veya insanlığı koyarken, doğallıkla tam
bir ateizme vardılar.
Ludwig Feuerbach (1804-1872)
…en önemli başarısı / din çözümlemesi
Feuerbach’a göre, felsefenin bir bilim, yani antropoloji
haline gelmeye ihtiyacı vardır.
Feuerbach, modern felsefenin özü itibariyle teoloji
tarafından çizilen yolu izlediğini düşünür.
Spinoza / maddeyi Tanrının bir sıfatı ya da ana niteliği
haline getirmiş / dolayısıyla da maddenin Tanrılaştırılmasıyla sonuçlanmıştır.
…panteizm / dinin gelecekteki çözülüşü veya yıkılışını haber
verir.
…tinin Tanrısallaştırılması / teizm
…tinin çözülüşü / panteizm
…rasyonalizm, özü itibariyle tamamen seküler bir tavır
olduğu için duyular tarafından keşfedilen dünyanın hesabını vermek durumunda
kalmıştır.
…rasyonalizm bunu zihin dünyası ile duyu dünyası arasında mutlak
bir boşluk bulunduğunu öne sürerek yapabilirdi
Hegel / bu boşluğu Descartes’ta tanrısallaştırılan aklı bir
bütün olarak dünyaya yaymak suretiyle kapayabildi.
Descartes ve Kant tarafından tanrılaştıran akıl
Spinoza eliyle tanrılaştırılan madde
Hegel tarafından tanrılaştırılan bilinç
Feuerbach / bilincin, insanların gerçek benliği, zihnin özü olduğunu
savunur
İnsan / izlenimlerin pasif bir alıcısı değildir, fakat
deneyimin oluşumuna aktif ve yaratıcı bir biçimde katılan bir varlıktır.
Karl Marx
Marx / daha sonraki sosyal teoriyi fazlasıyla etkileyecek
bir tarihsel gelişme öğretisi ortaya koyan bir sosyal bilimcidir.
Proletarya devrimi ve sınıfsız toplum, onun gözünde
kapitalist bir ekonominin özünde var olan çelişkilerin zorunlu sonuçları olmak
durumundadır
(Diyalektik) Hegel gibi Marx için de insanlık tarihinin,
içinde barındırdığı her sosyal sistemin kaçınılmaz olarak karşıtına dönüştüğü
bir zorunlu gelişme süreci
Marx bir toplumsal sistem içinde belli öğeleri birbirinden
ayırır:
(1) İnsanların kendileriyle hayat için gerekli araçları
sağladıkları aletlerden, beceri ve tekniklerden meydana gelen “üretim güçleri”
(teknoloji);
(2) üretenlerin üretim sürecinde birbirlerine bağlanma
biçimlerinden oluşan ve “toplumun ekonomik yapısını” oluşturan “üretim
ilişkileri” (iktisat).
(3) Toplumun hukuki ve politik kurumları ve nihayet
(4) toplumun üyelerinin kendilerini ve birbirleriyle olan
ilişkilerini kendileri aracılığıyla düşündükleri düşünceler, düşünsel
alışkanlıklar ve idealler.
Marx, bu sonuncuların yani düşüncelerin toplumsal
gerçekliğin tahrif edilmiş resimleri olduğunu düşünür ve onları “ideolojiler” olarak
tanımlar.
(Marx) insanların geçim araçlarını üretirken, dolaylı olarak
kendi maddi yaşamlarını ürettiklerine işaret eder.
Marx açısından tarihsel diyalektiğin itici gücünü üretim
ilişkileri meydana getirir.
…ilk evre / “ilkel toplum” veya “kabile toplumu”
…kabile toplumunda, ataerkil aşiret reislerden, aşiret
üyeleri ve kölelerden meydana gelir.
Marx’ın analizinde aşiret mülkiyetinden sonra gelen mülkiyet
şekli, köleci mülkiyettir.
Marx’ta üçüncü mülkiyet biçimi, Ortaçağ’da gördüğümüz feodal
mülkiyettir.
Marx’ın mülkiyet biçimlerine ilişkin analizinde, bundan
sonra yer verdiği iki mülkiyet tipi: kapitalist mülkiyet ile sosyalist ve
komünist mülkiyettir.
…başlangıçtaki ilkel komünizmi köleci toplum, köleci toplumu
da feodalizm izler. Feodalizmin ardından da kapitalizm gelmek durumundadır.
Marx’ın tarihsel materyalizm öğretisine göre, kapitalizmde
sınıf mücadelesinin en az üç temel özelliğinden söz etmek mümkündür.
(Sistemde iki sınıf var) Burjuvalar / işçiler
…kapitalist sistemde ürünün emeğin maliyetinden daha yüksek
bir bedelle satılması ve böylelikle artı değerin üretim araçlarına sahip olan
burjuvalar tarafından alınması, işçinin sömürülmesine ve emeğin
yabancılaşmasına yol açar.
Ona göre, insanın özü her şeyden önce, onun bir türün yani
insan türünün üyesi olmasından başka, bu durumun bilincinde olan bir varlık
olmasıyla belirlenir.
Kapitalizm Eleştirisi
…burada, mübadele ve kapital insanlar arasına girer, onlara aracılık
edip, etkileşimlerini kontrol altına alır.
Marx’a göre, mübadele insani erdemleri de bozar; ahlaki
erdemler burada peşinden koşulmaları gereken hedefler veya amaçlar olmaktan
çıkıp, sadece pazar ekonomisinin belirlediği amaçlara ulaşmak için kullanılan
araçlar haline gelirler.
Yabancılaşma
Marx, insanın özünü ancak gerçek cemaat içinde
gerçekleştirebileceği düşüncesini daha açık bir biçimde ifade etmek amacıyla,
nesne ve nesneleştirme kavramlarına başvurur.
İnsanın emeğiyle yavaş yavaş ihtiyacı karşılayan nesnelere
dönüştürülen doğanın, insandan bağımsız çıplak varoluşundan, nesnelerin insana
yabancı olabilmelerinden söz edebilmek mümkün değildir.
İşçi üretim sürecinin ürününü bilinçli bir şekilde kontrol
altında tutamıyorsa, / bu faaliyet sadece bir bireyin, kapitalistin çıkarına
hizmet edecek bir araç haline gelir. Bu koşullar altında, işin kendisi de anlamsız
hale gelir.
İşçi kapitalist düzende, yoğun işbölümünden dolayı üretim
eylemine de yabancılaşır.
Yabancılaşmanın bu üç düzeyi, yani insanın emeğinden, üründen
ve üretim sürecinden yabancılaşması, onda yabancılaşmanın birinci boyutunu
ortaya koyar: Tinsel ya da manevi yabancılaşma yani bireylerin kendilerini
hiçbir şekilde olumlayamamaları, doğrulayamamaları ve fiilen gerçekleştirememeleri
durumu.
Yabancılaşmanın Marx’taki dördüncü düzeyi olan insanın
türsel varlığına, türe yabancılaşması ise üründen ve üretim sürecinden
yabancılaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar.
…kapitalist üretim tarzı hâkim olduğu veya varlığını devam
ettirdiği sürece ortadan kaldırılamaz; dolayısıyla, yabancılaşmış insanların,
bu düzende özgürleşebilmeleri ya da kendilerini gerçekleştirebilmeleri mümkün
değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder