Ölümü yadsıyara, unutarak, yaşamı körleştiriyoruz. Hep varolacakmış gibi düşünüp yaşama aktif biçimde katılamıyoruz. Ölümü unutmakla yaşamı mülk ediniyoruz.
Ölüme yanıt yolları
a) İnsanı dışarıdan bir nesne olarak gözlemleyen materyalist görüş.
b)İnsanı içeriden bir özne olarak gözlemleyen varoluşçu ya da dinsel görüş.
Ölüm otantiktir.
Cesaret ve bütünlük için gerekli kararları mümkün kılar.
İçimizde sonsuz boyutun keşfedilmesiyle varoluşumuzu büyük bir sessizlik ve huzur kaplar.
Bazı davranış bilimcileri gibi kendini dünyadan çeken ayıran bir bilincin mutlaka otistik ya da şizofren olduğunu iddia edemeyiz. Bu yorumlama varoluşun sonlu olma olasılığını en son değişmez ve kesin gerçeklik durumuna yükseltmek demektir.
Jung olgun bireyi, yaşamında kendini bir bütün hisseden ve birbirine karşıt kutuplardan birini seçme gereksinimi yapmış olan biri olarak tanımlar.
Bu kişi yaşamın belirsizliklerini ve çelişkilerini varoluşunda bütünleştirebilmektedir.
Aşkın fenomenoloji saf bilinçliliktir.
İnsan varoluşunu fenomenolojik açıdan incelediğimizde üç önemli sonuçla karşılaşırız.
a) Birey olmanın anlamının tam bir felsefi anlayışını geliştirebiliriz.
b) Bir dünya görüşünden diğerine geçiş bilincin özgürlüğüyle bağlantılıdır ve bireyselliğin tanımlayıcı özelliğidir.
c) Birey olmayı seçebiliriz ancak üzerimizden akıp geçen evrensel ve kozmik bilinçliliğe katılmayı da seçebiliriz. Bu bize ölümsüzlüğü kazandıran tercihtir.
Haz ve Umutsuzluk
Mekanik haz -> Para için mücadele etmek.
Bedensel haz -> Seks
Ruhsal haz -> Felsefe, gizemcilik vs.
Olumsuz deneyimler bizi anlama ulaştırdıkları için yapıcı deneyimlerdir.
"Ölüm, ufkun hemen ötesindedir."
Heidegger.
Ölüme verilen tepkiler
- Depresyon
- Yer değiştirme
- Korku
- Yenkem
- Katılmak
Tanımlamak -> sınırlandırmak, sonlandırmak
Bilinç, doğal dünyanın kendisi değil onun tanığıdır.
Bilinç, dünyanın kendisi değil onu görüştür.
İnsan, rastgele bir varlık değil, aşkındır, dünya dışıdır.
İnsan dünyada anlam arar.
Anlam, görünende değildir.
Bu nedenle kaçınılmazdır.
Yabancılık, insan özdeşleşme girişimlerinde daima başarısız olacaktır.
İnsanın varoluş sorunları dediğimiz şey özne ve nesne arasındaki karmaşanın doğal bir sonucudur.
Dünyevi benlik, gözlemlenen bilinçdışıdır.
Aşkın benlik, bilinçdışını gözlemleyendir.
Bilinç, kendisinin nesnelerinden farklıdır.
Varoluşçuluğun temeli olan fenomenoloji, Descartes felsefesinin yeniden canlandırılmasıdır.
Manastır yeminleri;
Bekarlık
İtaat
Fakirlik
Çeviren: Yılmaz Akgünlü
Mavi, 98
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder