Parapsikoloji, Olağanüstü Yetenek ve Duyular
Bilimi
Parapsikoloji, paranormal (normal ötesi)
güçleri, olguları ve yetenekleri inceleyen bilim dalıdır.
Parapsikolojinin inceleme sahası
Duyu-Dışı Algılama (ESP) = Telepati,
Durugörü,
Kehanet
Psikokinezi
(PK): Telekinezi
Rüyada ESP
Hipnoz ve Hipnoz Altında ESP
Hayvanlarda ESP (ANPSI)
Bitkilerde Parapsikoloji
Duruişiti
Psikometri
Levitasyon
Işınlama: Teleportasyon
Paranormal Şifacılık ve Cerrahi (PSI-TIP)
Paranormal Teşhis ve Otoskopi, Alteroskopi,
Telemnezi
Gezici Durugörü
Astral Seyahat (OOBE)
Beden Enerji Merkez ve Alanları: Şakralar ve
Auralar
Enerji Bedenleri
Kirlian Fotoğrafçılığı
Biyo-Kozmik Enerji ve Psikotronik Bilimi
Geller Etkisi
Şuurlu Beden Kontrolleri
Değişik Şuur Halleri (ASC)
Tekinsizev: Kendiliğinden PK (RSPK)
Düşünce Fotoğrafçılığı
Gözsüz Görüş
Radyestezi ve Radyonik Bilimi
Telkinbilim.
Parapsikoloji araştırmalarının yakın tarihi,
başlıca iki kuruluşa dayanmaktadır: 1 — ’Klâsik’ anlamda deneyleri ile ilk
adımları atan, 1882 kuruluş tarihli İngiliz Psişik Araştırma Derneği (SPR). Aralarında
Freud, Janet ve Jung'un da bulunduğu ilk psikoterapistlerin çoğu derneğin
üyesiydi.
2 — Parapsikolojik olayları, istatistik,
matematik analiz ve mekanik kontroller uygulaması şeklinde katı bilimsel
yöntemlerle incelemeyi yeğleyen Dr. J.B. Rhine’ın 1932’de North Carolina, Duke
Üniversitesi Psikoloji Fakültesinde kurduğu Parapsikoloji Laboratuvarı.
SPR’nin kuruluşundan bir kaç yıl sonra,
1885'de Boston’da, özellikle psikolog William James'in (1894-95’de SPR başkanı)
çabalarıyla, parapsişik araştırmalar yapmak üzere yeni bir dernek kuruldu:
Amerikan Psişik Araştırma Derneği (ASPR: American Society for Psychical
Research).
1953’de ilk Parapsikoloji Kürsüsü
Hollanda’da tesis edildi. Kürsünün ilk sahibi, Hollanda Psişik Araştırma
Derneği üyesi, psikolog Dr. W.H.C. Tenhaeff oldu. (s. 25)
Rüya üzerine modern araştırmaların kökeni,
Chicago Üniversitesi'nden Dr. Nathaniel Kleitman ile Dr. Eugene Aserinsky'nin
çalışmalarına dayanmaktadır.
PARAPSİKOLOJİ
KURAMLARI
İngiliz fizikçisi ve matematikçisi Adrian
Dobbs'un geliştirdiği kehanet kuramı
Dobbs, değişik mekân ve zaman boyutlarını
katedebilen psitronların mevcudiyetini öne sürmüştür. Dobbs’a göre, ESP enformasyonunu
taşıyan bu psitronlar, insanların beyinlerindeki nöronları etkileyerek, beyin
içerisindeki enformasyon aktarımını sağlayabilirler. (s. 35)
Fransız filozofu Henri Bergson, 1896'da
yazmış olduğu “Madde ve Hatıra” (La Matiere et La Memoire) adlı kitabında,
beynin bilgi ile ilgili olmadığını, bilgi uzvunun zihin, hatıra ya da ’ruh’
olduğunu ve beyin ile sinir sisteminin sadece, davranışlar ve faaliyet ile
ilgili olduğunu ileri sürüyordu. (s. 37-38)
3. BÖLÜM
PARAPSİKOLOJİ VE HASSAS KİŞİLER
Bu hassas (psişik) kişilerin, yakın zamanlarda
yaşamış olan en önemli bir örneğini de Amerika’nın ünlü Uyuyan kâhin’i Edgar
Cayce oluşturmaktadır.
Düşünce Fotoğrafçılığının en önde gelen
kişisi olan Ted Serios’un bu yeteneği oldukça çarpıcıdır. Zihinde oluşan
vizyonları fotoğraf filmi üzerine aktarıp, resmedebilen Serios, bu
çalışmalarında değişik yöntemler kullanmaktadır.
Jack Schwarz
Kansas’taki Menninger Kliniği'nde,
Schwarz'ın 'şuurlu ağrı kontrolü’ ve 'hastaların auralarını algılayarak
hastalıklarını teşhis etme’ teknikleri üzerinde araştırmalar yapılmıştır. (s.
42)
Ingo
Swann ve Astral Seyahatleri
Swann, istediği zaman 'astral seyahat'
dediğimiz bedendışı deneyimleri (OOBE) kendisinde tezahür ettirebilmekte ve
olağan duyularını kullanarak elde edemeyeceği bazı bilgiler edinerek geriye
gelmektedir. Bunun yanısıra, SRI'deki deneyler sırasında, psikokinetik yeteneklerini
kullanarak, tecrit edilmiş bir manyetometreyi etkileyebilmiştir. Ayrıca,
Schmeidler'in uyguladığı PK deneyleri sırasında, bir vakum şişesi içindeki ısı
derecesini yükseltme işini de başarmıştır.
Peter
Hurkos ve Psikometri Yeteneği
Peter Hurkos'un bir zamanlar badanacılıkla
yaşamını kazanırken, (…) merdivenden yuvarlanıp da baş üstü düştükten sonra,
hastanede diğer hastalara kendileri hakkında bilgi vermeye, kehanetlerde
bulunmaya başladı. (s. 43)
Hurkos, psikometri yeteneği sayesinde,
üzerinde konsantre olduğu bir objeden izlenimler alarak, örneğin bu objenin ait
olduğu kişiyi tanımlayabilir. Bu yöntemle polise de yardım ederek, kayıp
kişilerin yerini saptamış ve birçok cinayeti çözmüştür. (s. 44)
G.
Croiset ve Klervoyans-Pstkornetri Yetenekleri
Croiset, ilginç bir dizi deney sırasında,
kendisine verilen fosil parçalarının ait oldukları devir ve kültürleri doğru
olarak tanımlayabilmiştir.
Uri
Geller
Dr. Puharich, “Uri”de, Uri Geller’in bizden
çok ileri seviyedeki bir ’Galaktik Uygarlık’ (Hoova) ile temas halinde
olduğunun çeşitli kanıtlarını vermekte, ’Geller Etkisin in arkasındaki
'paranormal gücün/ bu Uygarlığın temsilcilerinin Dünya atmosferinde bulunan
devasa Uzay Gemisi’nden (Spectra) kaynaklanmakta olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır. (s. 47)
Uri Geller, Psychic dergisinin Haziran 1973
tarihli sayısına şu açıklamayı yapmıştır:
[bendeki] bu kuvvetin benden gelmeyip, benim
vasıtamla kanalize edildiğini sanıyorum. Bu gücün, benim vasıtamla olaylar
oluşturan bir zekî [Varlık] olduğuna; belirli bir nedenden ötürü [de] benim
aracılığımla iş gördüğüne inanıyorum.
Yaklaşık bir buçuk yıl öncesine kadar, bir
’dış güç' ihtimalini aklıma dahi getirmiyordum. İki yıl kadar önce İsrail’de
Andrija Puharich’le karşılaştıktan sonradır ki, bir 'dış güç' hakkında daha
fazla düşünmeye başladım (…) hiçbir zaman ölmediğimize inanıyorum. İnancım şu
ki, beden ölür ama, bizler, enerji olarak ve kendilerimiz olarak devam ederiz.”
(s. 48)
4.
BÖLÜM
PARAPSİKOLOJİK
ENERJİLER VE ARAŞTIRI CİHAZLARI
Her geçen gün, bilimin emrindeki cihazlarda
ve yöntemlerde, insan bedeninin içinde ve çevresinde yer alan ’enerji olaylarının
hiç olmazsa bir kısmını ortaya çıkarmaya yardımcı olabilecek teknik gelişmelere
bir yenisi daha eklenmektedir. (s. 49)
’Kirlian’ yöntemiyle, yüksek frekanslı bir
elektrik alanı içine yerleştirilen herhangi bir canlının ya da bir objenin
çevresindeki, şerarelerden oluşmuş haleyi
(corona) ve bu halenin gösterdiği
değişimleri gözlemlemek mümkündür. (s. 51)
5.
BÖLÜM
ÇEŞİTLİ
ESP DENEYİMLERİ
Çoğu ESP deneyimleri ‘kendiliğinden’ (spontaneous)
oluşur. Kişiler, günlük hayatın alışılmış akışına kendilerini kaptırmışlarken,
beklenmeyen bir şekilde ‘alıcı’ durumuna geçerler ve ‘duyu-dışı bir algılama’ deneyimlerler.
(s. 52)
Birçok kendiliğinden-ESP deneyiminin uyku
sırasında, trans halinde ya da uyku ile uyanıklık arasındaki geçiş safhasında
ortaya çıktığı görülmektedir.
6.
BÖLÜM
İLKEL
TOPLULUKLARDA PARANORMAL TEZAHÜRLER
Avustralya, Sidney Üniversitesi antropologlarından
Dr. A.P. Elkin, Taş Çağı şartları içinde yaşayan Avustralya Buşmanları'nın yaşamı
üzerine bilimsel bir araştırma yaptıktan sonra, bu insanlarda, keskin bir koku alma
duyusunun yanısıra, telepati ve kehanet gibi Duyu-dışı Algılamaların bulunduğunu
da ortaya koymuştur. (s. 55)
Dr. Elkin'in kitabından öğrendiğimize göre,
yeni bir köye girişinde daima köy halkını kendisini karşılamak üzere hazır
buluyordu.
«Avustralya yerlilerine göre, kendi
düşünceleri, görünmez olmasına rağmen, uçarak havadan gönderilebilirdi.» (s.
56)
7.
BÖLÜM
HAYVANLARDA
VE BİTKİLERDE ESP TEZAHÜRLERİ
İnsanların düşüncelerini telepatik olarak
algılayabilmelerinin yanısıra, ESP'nin diğer türlerim de değişik şekillerde
hayvanlarda gözlemlemek mümkündür. Sovyetler’in ünlü zooloji psikologu V.L.
Durov, hayvanlardaki bu telepatik yeteneği kullanarak, en vahşi hayvanları bile
ehlileştirmiş ve eğitmiştir. (s. 58)
Çeşitli bitkilerin neşrettiği, kendilerine
özgü enerji biçimlerini Kirlian Fotoğrafçılığı ile saptayarak incelemek mümkündür.
8.
BÖLÜM
PARAPSİKOLOJİ'YE
İLİŞKİN BAZI SORU VE CEVAPLAR
Psi’ye inanan ya da gerçekleşmesini dileyen
kişiler, çoğunlukla, psi olaylarını oluşturmada daha başarılıdırlar.
Birbirlerine karşı yakınlık hisseden ve
aralarında belirli bir bağ olan kişiler arasında ESP iletişimi daha etkindir.
(s. 64)
C.
G. Jung ve Parapsikoloji'nin Geleceği
Parapsikoloji / Bilinçdışının psikolojisi
Soru — Psişik fenomenlerin meydana gelme
ihtimalinin lehinde ya da aleyhindeymiş gibi görünen, özel psikolojik şartlara
ilişkin herhangi bir yorumunuz var mı?
Cevap — Parapsikolojik olayların meydana
gelişinin lehinde olan faktör, bir 'aktif arşetip’in, yani, psişe’nin daha
derin, içgüdüsel katmanlarının faal hale getirildiği bir durumun
mevcudiyetidir. Arşetip, «Eşzamanlılık: Gayri-Nedensel bir İrtibatlandırma
Prensibi» («Synchronicity: An Acausal Connecting Principle») başlıklı tezimde
bahsettiğim Albertus Magnus’un (De mirabilibus mundi) değinmiş bulunduğu
şekilde, mekân ve zamanın ilişkilendirilmesi ile tebarüz eden bir sınır fenomenidir.
(s. 67)
---
Bilim Araştırma Merkezi
2. Baskı, Mayıs 1980
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder