Süleyman Kazmaz'ın Biyografisi
Süleyman
Kazmaz Tez - Nilüfer Kutanoğlu
Süleyman
Kazmaz’ın Halk Kültürüne Yönelik Çalışmalarının Derlenmesi Ve Halk Bilimsel
Açısından İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018
Önsöz
Süleyman Kazmaz’ın makalelerinde yer alan
konular Atatürk ve milli kültür etrafında şekillenmiştir. Onun inandığı; Atatürk’ün
hayalden hakikate dönen Türkiye’si ancak onun açtığı yolda ilerleyebilirdi. Bu
noktada yapılması gereken tek şey milli kültürün gücüne inanmak, geleceğin Türk
medeniyetini geçmişten alınan kuvvetle meydana çıkarmaktır.
Süleyman
Kazmaz Hayatı: 1915-2013
Süleyman Kazmaz’ın ilk folklor derleme
çalışmalarına başladığı yıllarda, halkbilimi ülkemizde genel kabul gören bir
disiplin değildi. Folklor çalışmaları bilindiği gibi ülkemizde 19. Yüzyılın
sonu ve 20. Yüzyılın başlarında aydın insanların öncülüğünde Türk milli
kimliğini ayakta tutmak amacıyla Türkçülük fikriyle bağlantılı olarak ortaya
çıkmıştır (s. 20).
Kazmaz, milliyetçilik fikrinin sonucu olarak
folklor çalışmalarına başlamış, milli bütünlük düşüncesini ve folkloru
birbirinden güç alarak beslediği fikirlerle halk biliminde önemli çalışmalara
imza atmıştır (s. 21).
Kazmaz, Türk Folklor derleme çalışmalarında
ağırlıklı olarak şiir, türkü, destan, hikâye bunun yanı sıra mesleki folklor,
yemek kültürü, inanç ve pratikler vb. ürünleri kayıt altına almıştır.
Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk dönem genç
aydınlardan Süleyman Kazmaz’ın folklor çalışmaların(ın) Gayesi folklor
çalışmalarından yola çıkarak ilmi sonuçlar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin
geleceğine ışık tutmaktır (s. 21).
…
Süleyman Kazmaz, resmi kayıtlara göre 2
Mart 1915 tarihinde Rize’nin küçük bir ilçesi olan eski adıyla “Mapavri”
bugünkü ismiyle Çayeli’nde beş çocuklu bir ailenin dördüncü evladı olarak
dünyaya gelmiştir (s. 21).
Süleyman Kazmaz’ın doğumu, ülkenin sosyo
ekonomik ve siyasi açıdan perişan olduğu bir dönemine denk gelmiştir. Çocukluk
çağları bu sebeple yokluk ve sıkıntılar içinde geçmiştir.
Kazmaz’ın babası, Hacı Hafız Osman Kazmaz
Annesi, Hüsniye Kazmazdır. Hacı Hafız Osman Kazmaz ve Hüsniye Kazmaz’ın
aileleri, dönemin Rize eşrafının köklü ve hatırı sayılır ailelerindendir.
…ailenin bilinen en eski kuşak atasının adı
Ahmet’tir. Rivayetlere göre Ahmet, sınır boylarında bekçi ve din görevlisi
olarak çalışmıştır.
Süleyman Kazmaz’ın naklettiği başka bir
rivayete göre ise; babasının soyu, Bağdat’tan veya Buhara’dan gelip Rize’ye
yerleştiğidir (Kazmaz, 2004: 58-59; Kara, 2013: 245). / s. 22
Annesi Hüsniye Kazmaz (…) dönemin zengin ve
aydın ailelerinden biridir (Kara, 2013: 246; Kazmaz, 2004: 324).
Hacı Hafız Osman Kazmaz (…) Edirne
Medresesinden müderrislik payesi alır. Medine ve Şam vilayetlerinde kısa süren
bir memuriyettin ardından (…) İttihat ve Terakki Fırkasına katılır.
Mihalgazi ve Bozüyük’teki kadılık görevi…
Cihan Harbi’nden sonra memleketi olan
Rize’ye döner. Hemşin ve Çayeli’nde kadılık, naiplik görevlerinin yanı sıra
ticaretle de uğraşır.
Çayeli’nde ilk Kuvayı Milliye Beyannamesini
Hacı Hafız Osman, imamlık yaptığı camide, bütün cemaatin önünde okumuştur. Hacı
Hafız Osman, milli mücadelenin ardında Çayeli’nde görevine devam etmiş, bir
süreliğine Oltu’da kadılık yaptıysa da Çayeli’ne geri dönmüş, bir daha da
ayrılmamıştır. Mezarı Çayeli’ndedir (Kazmaz, 2004: 188-189; Kara, 2013: 246). /
s. 23
Süleyman Kazmaz ilk eğitimine, Rize’nin
Kale Camii medresesinde başlar. Ardından Çayeli/Mapavri İlçesi’nde bulunan
ilkokula kayıt olur.
1 Kasım 1928’deki Harf İnkılâbına kadar,
Arap harfleri ile öğrenim görmesi neticesinde bu alfabeyle yazma ve okumayı iyi
derecede öğrenir (s. 24).
İlkokulu bitirdikten sonra (…) maddi imkânsızlıklar
ve ulaşımdaki güçlüklerden dolayı bir yıl eğitimine ara vermek zorunda kalır
(Kazmaz, 1989: 8; Sofu, 2012: 8).
1930 yılının Eylül ayında Rize Ortaokuluna
kayıt yaptırır. 1933 yılında buradan mezun olur.
Türkçe öğretmenleri olan Sıtkı Can ve Okul
Müdürü yapan İsmail Uguz, Kazmaz ile yakından ilgilenir, yazma konusunda onu
teşvik ederler.
Kazmaz, ortaokuldan mezun olduğu sene,
Trabzon Lisesine kayıt yaptırır.
1933 yılında devletin açtığı Öğretmen
Okulları sınavına girer ve Trabzon Erkek Öğretmen Okulunu kazanarak kayıt
yaptırır. Bir yıl burada eğitim görür, okulun kapatılması üzerine eğitimine
İstanbul’da devam etmek durumunda kalır (Kazmaz, 1989: 8; Kara, 2013: 246).
1934’te İstanbul Erkek Öğretmen Okuluna
nakil olur.
…kaldığı okulun, yaşam şartlarını (…) dönemin
gazetelerine şikâyet eder (…) Okul müdürünün olaya verdiği tepkisi ağır olur.
Öğrencileri okuldan atma kararı alır.
…neticesinde Kazmaz’ın da içinde bulunduğu
öğrenci gurubu Nisan 1936 yılında Edirne Erkek Öğretmen Okuluna nakledilir
(Sofu, 2012: 9; Kara, 2013: 246).
1936 da Edirne Erkek Öğretmen Okulundan
mezun olur.
1937 yılında vatani görevini tamamlayarak
eğitim hayatına kaldığı yerden devam eder. Aynı yıl Yüksek Öğrenim sınavına
girer. Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü kazanır. İki yıl eğitim gördüğü
Türkçe Bölümü’nden 1939 yılında mezun olur. …Ahmet Kutsi Tecer öğretmenidir (s.
26).
…hocası Tecer’in de yardımlarıyla,
Ankara’da öğretmenliğe başlar.
1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Şubesine girer. Aynı zamanda Ankara Bölge
Sanat Okulu Türkçe Öğretmenliği görevine atanır (Kazmaz, 1989: 8; Kara, 2013:
247).
…ikinci kez, ihtiyati olarak askere
çağrılır, bu sebeple felsefe bölümünü iki yıl gecikmeli olarak 1946 yılında
bitirir (s. 27).
1946 yılında felsefe bölümünden mezun
olduğu yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girer. 1950 yılında Hukuk
Fakültesinden mezun olur (Sofu, 2012: 9; Toygar, 2009: 5).
Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra
tamamıyla kendisini, iş ve edebiyat çalışmalarına verir.
Süleyman Kazmaz öğrenim hayatına devam
ettiği dönmelerde üç kez askeri vazifesinde bulunur.
1936-1937’de İstanbul’da bulunan Halıcıoğlu
Yedek Subay Okulunda subaylık eğitimi alır. Nisan 1937’de askerlik vazifesi
için Asteğmen olarak Trabzon’a gönderilir (s. 28).
Eylül 1940 yılında, Kazmaz, ihtiyati
olarak, on dört ay Sarıkamış’ta askerlik yapar. Görevi bittikten kısa bir süre
sonra üçüncü ve son kez askere çağrılan Kazmaz, 45 günlük askeri eğitimin
ardından terhis olur.
İlkokul bitirdikten sonra bir yıl eğitimine
ara verdiği dönemde Süleyman Kazmaz, belediye kâtibi olan Bayraktar Hafız
İsmail Efendi yanında, belediyenin yazı işlerinde çalışmaya başlar.
Düşüncelerinde çok yönlü fikir yapısının ilk
adımlarının bu süreçte kazandığını dile getirmiştir.
1931 yılında Çayeli Mahkemesi İcra
Dairesi’nde icra memurunun yanında yarı zamanlı olarak çalışmıştır (Sofu, 2012:
9). / s. 29
Edirne Öğretmen Okuldan 1937’de mezun
olunca Çayeli’nin Çukurluhoca Köyü’nde bulunan ilkokula tayin edilir. Buradaki
okulun, ulaşım olanaklarının yetersizliği ve yüksek öğrenim imtihanını
kazanması ile ilk öğretmenlik görevini,
Kazmaz başlamadan bırakır (Kara, 2013:
246).
1939’da Ankara Birinci Erkek Sanat
Okulu’nda Türkçe Öğretmenliği görevine atanır. (Aynı yıl) Erkek Meslek Öğretmen
Okulu’nun Türkçe öğretmenliği görevini de üstlenir. Bu görevlerde 11 yıl hizmet
verir.
Ardından Ankara Erkek Teknik Yüksek
Öğretmen Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak atanır, 1960 yılına kadar bu görevde
kalır. Aynı yıl Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu Türkçe ve Hukuk Başlangıcı
Öğretmenliği görevine getirilir (Kazmaz, 1989: 8; Sofu, 2013: 9). /s. 30
1950 yılında Hukuk Fakültesinden mezun
olur. İki yıl içerisinde avukatlık stajını tamamlayarak 1952 yılında Ankara
Avukatlık Barosu’nda, serbest avukatlığa başlar.
1964’te kendi isteğiyle öğretmenlikten
emekliye ayrılsa da 1966-1970 yılları arasında Ankara Gevher Nesibe Sağlık
Eğitim Enstitüsü’nde Türkçe, Ankara Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu’nda
hukuk başlangıcı ve icra, iflas hukuku derslerine girer.
Öğretmenliği 1970’te tamamen bırakır. Bu
tarihten itibaren kendini avukatlık mesleğine ve yazı çalışmalarına veren
Süleyman Kazmaz 2007 yılında avukatlık mesleğini de bırakır.
Bilgi ve tecrübesi sayesinde özel ve resmi
kurumlarında çeşitli görevlerde bulunmuş, 1980 yılında Ticaret Bakanlığı
Başmüşavirliği yapmış (s. 31),
3. Milli Eğitim Şuarası 2-12 Aralık 1946
tarihleri arasında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Milli Eğitim
Bakanı Reşat Şemsettin başkanlığında toplanmıştır. Bu toplantıya Ankara Erkek
Teknik Öğretmen Okulu’nu temsilen Süleyman Kazmaz katılmıştır (Dinç, 1999:
167).
1951-1960 yılları arasında Ankara
Radyosu’nda görev alır. İlk olarak 1951 yılında haftada bir yayımlanan “Köyün
Saati’nde”, adlı programı 1957 yılına kadar hazırlar ve sunar. 1957-1960 arası
yapılan 15 günde bir yayımlanan “Eğitim Saati” adlı programda da eğitim konuşmaları
yapar (Toygar, 2009: 6; Sofu, 2012: 10).
Kazmaz için Türk halkının ilerlemesine ve
halk kültür çalışmalarının gelişmesine katkıda bulunacak her türlü çalışma
önemlidir. Kendisi de bu çalışmaların içerisinde bulunmaya gayret etmiş, halk
kültürünün kurumsal bir şekilde gelişip ilerlemesine önemli katkılar
sağlamıştır. Bu kurumlarda başkan ve üye olarak aktif görevlerde bulunmuş,
maddi ve manevi yönden destek vermiştir (s. 32-33).
15 Mart 1955 yılında Prof. Dr. Fuat Köprülü
tarafından kurulan Türk Kültürünü Araştırma Kurulu, Süleyman Kazmaz,
kuruluşunun ilk yıllarından itibaren çalışmalarıyla kurula katkı sağlamıştır.
Ayrıca kurulun, 11 Nisan 1978, 26 Nisan 1980 tarihleri arasında yönetim kurulu
başkanlığına üstlenmiştir (Kara, 2013: 245). / s. 33
Süleyman Kazmaz, halk kültür çalışmalarının
gelişimine destek olmak için (çalışma arkadaşlarıyla) Türk Halk Kültürünü Araştırma
ve Tanıtma Vakfı’nı kurar. Vakıf 2013 yılına kadar aktif olarak hizmette
bulunmuştur. Vâkıf, bu süre içerisinde kırktan fazla kitabın yayımlanmasını
sağlamıştır.
Vakıf, 2013’te Süleyman Kazmaz’ın ölünün ardından
kapatılmıştır (dergipark.gov.tr/download/issue-file/4026 / Erişim Tarihi: 12
Şubat 2018). S. 33-34
Süleyman Kazmaz 22 Şubat 2013’te
yaşlılıktan kaynaklanan hastalıklar nedeniyle Ankara’daki evinde vefat
etmiştir.
Süleyman Kazmaz 27 Haziran.1960 yılında
Muazzez Kazmaz ile hayatını birleştirir. Bu evlilikten tek çocukları olan Cem
Kazmaz 1963’te dünyaya gelir (s. 34).
O, Türk insanının aklına, cesaretine,
insani özelliklerine güvenerek, ülkenin çağdaş medeniyetler seviyesine
çıkacağına dair ümitlerini her daim taze tutmuştur.
Atatürk’ün gösterdiği yol; Avrupa değil
Batı medeniyetinin seviyesinin üstüne çıkarmaktır, der ve bu görüşü asla
tartışmaz. Hiçbir konuda karamsarlığa düşmez. Bu millet, büyük gülcükler ve
yokluklarla bağımsızlık savaşı vermiş ve bu günlere gelmiştir ifadesini her
zaman dile getirir, ümitsizlik ifade eden kelimeleri asla kullanmazdı (Toygar,
2009: 150). / s. 39
Şiirleri
Rize Vilayeti Gazetesi’nin yazı işleri
sorumlusu da olan Türkçe öğretmeni Sıtkı Can’ın teşvik ve yardımıyla Kazmaz’ın,
ilk şiiri “ Yeşil Rize” 6.8.1931 tarihinde vilayet gazetesinde yayımlanır
(Kazmaz, 1989: 8; Toygar, 2009: 9). / s. 41
Aynı gazetede Kazmaz’ın, ikinci şiiri
21.1.1932 tarihinde “Vatandaş” ismiyle yayımlanır.
“İnan”
ve “Ülkü” dergilerinde de şiirleri yayınlanmıştır.
…yazı hayatının son anına kadar şiir
yazmaya devam eder (s. 42).
Öyküleri
(1938-1939) yıllarda Ankara Halkevi, genç
yazarlar arasında (…) yarışma açar. Kazmaz, “Soğuksu” öyküsüyle ile yarışmaya
katılır ve yarışmada dereceye girerek 100 lira para ödül kazanır.
Ortaokul yıllarında şiirin yanı sıra öykü
de kaleme alır. 1932 yılında Rize Gazetesinde “Bir Mektup” adlı ilk öyküsü
yayımlanır (Kazmaz, 1989: 8; Toygar, 2009: 11). / s. 43
Romanları
İlk romanı “Seninle” 1944 yılında yayımlanmıştır
(s. 44).
Romanlarında milli kültür değerlerini öne
çıkarmak suretiyle Türk toplumunu muasır medeniyet seviyesine ulaşmasını
sağlamak eserlerindeki temalardan birdir (s. 46).
Eğitim
İle İlgili Çalışmaları
Ülkedeki kalkınma hamlesinin ancak eğitimle
olacağını düşünen Kazmaz, Erkek Teknik Öğretmen Yüksek Okulu’nda görev yaptığı
sıralarda müfredat programına alınan okul kitabını kaleme almıştır.
Okuma
ve Yurt Bilgisi adlı kitap bu alandaki
ilk yayınıdır. Erkek Teknik Öğretim Okulları, Akşam Erkek Sanat Okulları
Birinci Sınıflar için Maarif Vekâlet tarafından bastırılmıştır. 1. Baskı, Ankara 1944.
Türkçe
Ders Kitabı; Milli Eğitim Bakanlığı
Mesleki ve Teknik Öğretim, Mektupla Öğretim Merkezi. Milli Eğitim Bakanlığı
teksir yöntemiyle yayımlanmıştır (1.Basım, Ankara 1963). / s. 50
Halk
Bilimi İle İlgili Kitapları
Kazmaz 1937 yılında yüksek öğrenim gördüğü
dönemde hocası Tecer ile tanışır.
…halkevlerinin açtığı öykü yarışmasından
sonra Kazmaz, Tecer’in dikkatini çeker.
Bu tarihten itibaren Tecer, Kazmaz’ı kendi
asistanıymış gibi yanından ayırmaz, halk kültürü çalışmalarında kendisine
yardımcı olmasını ister. Bu sayede Kazmaz, halk kültürü derleme ve araştırma
çalışmalarına başlar. Bu çalışmaların ilki, Tecer’in isteği üzerine
Sarıkamış’ta yedek subay olduğu dönemde, erler arasında derlediği köy
temsilleridir (Kazmaz, 1967: 3; Toygar, 2009: 5). / s. 51
Köylü
ile Baş Başa
Süleyman Kazmaz’ın 1951-1957 yılları
arasında TRT Ankara Radyosu’nda sunuculuğunu yaptığı “Köylü ile Baş Başa” adlı
radyo programda “Maarif Vekâleti” adına yaptığı konuşmaların bir kısmını içeren
çalışmadır. Eserde Kazmaz’ın on konuşma metini yer alır. Bu metinler karşılıklı
konuşma şeklinde olup Atatürk İlke ve İnkılâplarının halk arsında yayılması, benimsenmesi
ve kökleşmesi amacına yöneliktir. Süleyman Kazmaz. Köylü ile Baş Başa. 1.
Basım. İstanbul: Maarif Vekâleti köy yayını, 1955, s.59.
İlk makalesi Fransızcadan yaptığı çeviri eserdir. Makale 1932 yılında Rize
Vilayet Gazetesi’nde yayımlanır.
1942-2009 yılları arasında eğitim, tarih,
hukuk, iktisat, edebiyat ve halkbilimi üzerine 137 makale ve araştırma yazısı (kaleme almıştır). / s. 71
Ülkü dergisinde düzenli olarak yazıları
yayımlanmıştır (s. 71).
1943’te arkadaşları Cevdet Ekemen ve Adli
Kısagün’le birlikte Ankara’da “Kök Dergi”sini çıkarır (s. 73).
Süleyman
Kazmaz’ın Halk Bilimi Düşüncesi
Kazmaz’ın halkbilimi alanında yazdığı
eserlerde önemle üstünde durduğu fikir; Türk milletinin çağdaş bir toplum olma
yolunda siyasi, iktisadi, eğitim konularında gereken hamleleri yapmasıdır (s.
74).
…Atatürk ilke ve inkılâplarına sıkı sıkıya
bağlılık duymuş bunu Atatürk sevgisiyle bütünleştirmiştir.
Kazmaz göre, Atatürk sevmek, Atatürk’ün
açtığı yolda ilerlemek modern, çağdaş ve uygar bir Türkiye demektir (s. 76).
Halkevleri, Atatürk İlke ve İnkılaplarının halka benimsetilmesinde ve halkın
milli birlik ve beraberlik içinde bir bütün olarak yaşamasında, toplum olabilme
bilincini oluşturmuş, Anadolu insanını; sosyal yaşantı, ekonomik faaliyetler,
uygar toplum olma konusunda bilgilendirmiştir. Ayrıca halkevleri dil, tarih ve
folklor araştırmaları yapmış, halkı kendi kültür değerlerine sahip çıkma konusunda
bilinçlendirmişlerdir. (Özdemir, & Ataş, 2011: 235-240). / s. 77
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder