Korkmaz
Alemdar & İrfan Erdoğan - Öteki Kuram
Kitle
İletişim Kuram ve Araştırmalarının Tarihsel ve Eleştirel Bir Değerlendirmesi
2. Baskı, Erk Yayınları, Ankara, 2005
İletişim ilişkinin doğasına ve kullanılan araçlara
göre çeşitli biçimler alır. Bu biçimlerden biri de kitle iletişimi olarak
isimlendirilen yönetimsel iletişimdir.
Bu iletişimle eski imparatorluklardan beri
sözden, yazıdan ve görüntüden geçerek kitlelerin bilinçlerinin
biçimlendirilmesine ve insanların yönetilmesine önemli katkılarda bulunulmaktadır.
…her iletişim yönetimseldir. Fakat kitle
iletişimi tek yönlü bir karaktere sahiptir (s. 11).
İnsan kendini ve toplumunu üretebilmek için
giriştiği etkinliklerde hem doğal hem de kendi yarattığı teknolojik araçları
kullanır (s. 15).
Teknolojiyle aracılanmış iletişim
kullanılan aracın yapılandırılmış özelliklerine göre şekillenir ve
adlandırılır.
Radyo ve televizyondan geçerek, bir
örgütsel yapı (şirket veya devlet kurumu) hazırladığı ürünle potansiyel olarak
var olan kitlelerle ilişki kurmaktadır. Kitlelere yönelik bu iletişim kitle
iletişimi olarak adlandırılır (s. 16).
Kitle iletişimi kitle denilen insanlara
yönelik bir faaliyettir.
Kitle iletişimi araçları kitle iletişimi
olgusunu gerçekleştiren teknolojik araçlardır. Bu araçlar büyük sermaye gerektirir
ve kullanılması uzmanlık ister. Kitle iletişim araçları denilince öncelikle basın
(gazete, dergi, magazine, kitap), radyo, televizyon ve sinema yoluyla
iletişimin gerçekleştirildiği araçlar akla gelir (s. 17).
Televizyon, radyo ve gazete gibi iletişim
araçları belli bir siyasal, ekonomik ve kültürel yapının, egemen grup, sınıf ve
çıkarların egemenlik altındaki insanları yönetim aracı oldukları için zaman ve yerde
egemen ile egemenlik altında olan (göndericiyle alıcı, politikacıyla seçmen,
tüccarla müşteri, iş adamıyla işçi vb.) ilişki bu araçlarla aracılanmaktadır
(s. 20).
Radyo hava yoluyla zamanın ve yerin
kontrolünü sağlayan, sesin kulakla duyulabilirliğin ötesinde uzaydan alınmasına
olasılık veren insanın kulağının teknolojik uzantısıdır.
Almanya ve İtalya gibi ülkelerde 1920
sonrasında kitlelerin siyasal yönetiminde güçlü bir araç olarak rol aldı.
Radyonun bu tür kullanım gerçeği Avrupa ve Türkiye gibi ülkelerde devlet kontrolü
gerekliliğini getirdi (s. 22).
1920'1erdeki Avrupa ve Amerika'daki siyasal
ve ekonomik koşullara uygun bir şekilde propaganda ve kamuoyu biçimlendirme
yoluyla kitleleri yönetme sosyal bilimlerde egemen gündemi oluşturuyordu Psikoloji
temelli uyarak-tepki (stimuli-response) kuramı zamanın egemen yaklaşımıydı. Bu
egemenlikten kitle iletişimiyle ilgili olarak "pasif izleyici" ve
doğrudan etkiyi anlatan "taşıma kemeri" (transportatiôn belt),
"hipodermik iğne" (hypodermic needle) ve 'sihirli mermi" (magic
bullet) kuramları türemiştir (s. 44).
Kitle iletişiminde ilk araştırma, Harold
Laswell'in 1927'deki Dünya Savaşında Propaganda Teknikleri (The Propaganda
Techniques in the World War) yapıtıdır.
Lasswell 1939'daki Dünya Devrimci
Propagandası (World Revolutionary Propaganda) yapıtıyla propaganda
doktrinlerini popülerleştirdi.
1930'1arda faşist kışkırtma propagandasıyla
(agit-prop) birlikte psikolojik savaş fikri gelişmeye başladı.
Goebbels, Hitler'in doğrudan-polemikçi
propaganda tekniği düşüncesi aksine, eğlenceyi en etken propaganda biçimi
olarak gördü ve Hitler'le çatışmasına rağmen bu yönde film, müzik ve
unewsreal" (kısa haber filmleri) üretimini teşvik etti (s. 45).
Hitler döneminde yapılan propagandanın en
tanınmış incelenmesi ve eleştirisi Alman sosyalisti Serge Tchakotine tarafından
yapılmıştır (Siyasal Propaganda ile Kitlelerin İğfali).
1940'1ar kitle iletişiminde dinleyicilerin,
okuyucuların ve izleyicilerin tercihlerinin ticari çıkarlar için bilinmesiyle
ilgili alan araştırmalarının yaygınlaştığı (…) yıllar oldu (s. 46).
İkinci Dünya Savaşında propagandanın
psikolojik etkisi geleneği hem savaş sırasındaki alan araştırmaları hem de laboratuvar
araştırmalarıyla sürdürüldü.
Kısa dalga radyo propagandasının
yoğunlaşmasıyla birlikte, bu radyoların izleyici araştırmaları yapılmaya başlandı.
Bu araştırmaların önde gelen amacı araştırma bulgularına dayanarak etkili
propaganda politikaları çizmekti (s. 57).
Uyaran-tepki kuramı, özlüce bir uyarana o
uyaranın yüklü olduğu amaç doğrultusunda karşılık vermekti (s. 59).
Waren Weaver'in Matematikse/ İletişim
Kuramı (1949) pozitivist-deneyci yaklaşımın temelini oluşturur.
Shannon ve Weaver, iletişim sistemini
soyut, sürekli ve karışık sistemler olarak üçe ayrılırlar. Soyut sistemde (örneğin
telgrafta) ileti ve sinyal birbirini izleyen farklı simgelerden meydana gelir.
Telgrafta ileti, birbiri ardı sıra gelen noktalar, çizgiler ve aralıklardan
oluşur. Sürekli sistemde ileti ve sinyal radyo ye televizyonda olduğu gibi sürekli
değişir (s. 63).
…
(Bundan
sonra iletişim kuramları / modelleri üzerinde duruluyor)
KÜLTÜR
VE KİTLE İLETİŞİMİ
Konusal: Kültür, sosyal örgütlenme, din veya ekonomi gibi, konular
veya kategoriler listesindeki her şeyi içerir.
Tarihsel: Kültür gelecek nesillere aktarılan sosyal miras veya geleneklerdir
(s. 215).
Davranışsal: Kültür paylaşılan, öğrenilmiş insan davranışıdır; yaşam
yoludur.
Normatif: Kültür idealler, değerler veya yaşam kaideleridir.
Fonksiyonel: Kültür çevreye uyma veya birlikte yaşama problemlerini
çözme yoludur.
Mental: Kültür insanları hayvanlardan ayıran fikirler veya öğrenilmiş
alışkanlıklar birleşimidir.
Yapısal: Kültür kalıplaşmış ve birbiriyle ilişkili fikirler,
semboller veya davranışlardan oluşur.
Sembolsel: Kültür aynı zamanda paylaşılan, öğrenilmiş, sembolsel,
kuşaktan kuşağa aktarılan, genel olarak alışılan ve bütünleşiktir (s. 216).
Kültür ve iletişim birbiriyle kaçınılmaz bağla bağlıdır. Kültürün materyal
veya zihinsel üretimi ancak iletişimle olabilir. Kültür iletişimden geçerek
üretilir (s. 218).
İdeoloji denildiğinde, değerler, kavramlar, düşünceler ve sembol
sistemlerinden geçerek düzeni meşrulaştırmak için egemen yapıların nasıl
çalıştığı akla gelir. İdeoloji şeylerin nasıl olduğu, dünyanın
"gerçekte" nasıl çalıştığı ve çalışması gerektiği hakkında fikirleri
verir (s. 237).
Toplumsal yaşamdaki günlük pratiklerle ve
pratikler içinde bilinçler sürekli üretilir. Kitle iletişimi bilinçlerin
yönetimsel amaçlar bağlamında bilinçli olarak üretildiği örgütlü faaliyetleri
içerir (s. 325).
Kültür kavramı Latincede ekme, yetiştirme,
koruma ve onur anlamları taşıyan "colere" kelimesinden gelir. İlk
kullanımı "ürünlere veya hayvanlara bakma" anlamınaydı. Sonradan
"düşünceyi besleme" anlamına kullanılmaya başlandı. Böylece kültür
'uygarlığa" bağlandı. Endüstriyel devrim sırasında kavram yüksek kültür ve
"halk kültürü" diye ayrıldı. Yüksek kültür önemli kitaplar, müzik,
sanat, estetik ve ruhsal gelişme ile ilişkilendirildi. Halk kültürü ise alt
sınıfların kültürü olarak nitelendi. Halk kültürü 19. Yüzyılın sonlarında kitle
kültürü oldu ve "alçak kültür" olarak nitelenmeye başlandı. Alçak
kültür ürünlerine yüksek kültür dışında olan ve yüksek kültürün savunucuları
tarafından tehlikeli veya değersiz olarak kabul edilen her şey verilebilir (s.
327).
Habermas iletişimsel davranış üzerinde
durur. İletişimi kültürün tanımlanmasının merkezine koyar ("Theory of
Communicative Action" (1981)).
(Kültür
merkezli okumalar)
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder