Fransız Devrimi savunucuları Almanya'da özellikle Kantçı felsefeden ilham almışlardır.
Ahlaki kategorilerin rolünü güçlü bir şekilde daraltarak doğa sürecinin nesnelliğine dayanırlar. (s. 56)
Tinin Fenomenolojisi'nin 'Mutlak Özgürlük ve Korku' bölümünün başında dendiği gibi, bir devrimle ancak gerçekliğin hakikatten dönüşümü yönünde bir ilerleme varsa karşı karşıya bulunuruz.
Aslında doğada tam anlamıyla yeni olan hiçbir şey meydana gelmemektedir, çünkü doğadaki değişim temelde döngüseldir ve bu yüzden kendisini aynı olanın yinelenmesi olarak gösterir. (s. 60)
Tinin yolu dolayımdır, dolambaçlı yoldur. Tarih düz bir çizgi halinde ilerlemez, aksine zikzaklar çizer.
Tinsel ilerleme 'basitçe uzam ve zamanın dirençsiz ortamındaki bir hareket değildir; tersine, mevcut olana karşı iştir, emektir. (s. 64)
Hegel, 'yadsımanın korkunç gücü'nü yüceltmektedir ve 'yadsıma' Mantık'ta merkezi bir kategoridir. (s. 67)
Hegel, terörü, tam da nesnenin tüm unsurlarına, eş deyişle mevcut, s,yasi ve toplumsal düzenin her alanına 'sızmış' 'yadsıma'nın zaferi olarak betimler; onda trajik olansa, yeni bir olumluluk inşa edememektir.
Hegel'e göre yadsıma sadece öznenin bir etkinliği değildir; her şeyden önce, bizzat nesnelliğin içinde barınmaktadır. (s. 68)
Hegel'e göre Reformasyon bir 'ana devrim'di (hauptrevolution).
Olanaklılıktan edimselliğe geçiş -Hegel bir kez daha Fransız Devrimi'ni ve büyük tarihsel değişimleri düşünmektedir- çelişkilerin bir çeşit barut fıçısında birikmesiyle dolayımlanmaktadır; onun patlamasını ancak yüzeysel bir bakış açısı rastlantısal diye belirleyecektir. (s. 70)
Hegel, Mantık ile Fransız Devrimi arasındaki bağlantıyı bizzat kendisi vurgulamaktadır. (s. 71)
Mantık -> Çelişki
Devrim -> Giyotin
Çeviren: Gülsüm Depeli
Baykuş, Sayı: 4, Haziran 2009 (s. 65-76)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder