4 Eylül 2014 Perşembe

Coetzee - Barbarları Beklerken

John Maxwell Coetzee - Barbarları Beklerken


Sömürge topraklarında bölgeyi idare/kontrol eden sınır karakolunda/birliğinde başlıyor olaylar. Anlatıcı karakter bir sulh yargıcı. Yaşlı biri ancak yaşı hakkında bilgi verilmiyor.
Sömürge yönetimi, yerli halkı kontrol edebilmek için sanal bir düşman üretir ve kendi varlıklarını bu sanal düşmana karşı güvence olarak temellendirir. Romanın hemen başında kim oldukları belirsiz düşman topluluğu barbarlar olarak işaret edilir. Karakolun görevi barbarların saldırısına karşı tetikte olmaktır. Coetzee’nin vurgusu da bu noktada belirginleşiyor; romanın ikinci bölümünde kendi birliğindeki askerler tarafından işkence görmüş bir kızı yanına alıyor. Kızın yaralarını sarıyor ve onunla ilişkiye giriyor. Okurlarına kimin barbar olduğuna dair sorular sormaları için uygun motifler kullanıyor.
Romanın üçüncü bölümünde sulh yargıcı alıkoyduğu kızı ait olduğu yere, kendi kabilesine teslim etmek üzere küçük bir gurup askerle birlikte zorlu bir yolculuğa çıkıyor. Barbar denen guruba ulaşıp kızı teslim ediyor.
Sonraki bölümde sulh yargıcının vatan haini olarak suçlanmasına tanık oluyoruz. Kızla olan ilişkisi ve barbar kabileyle temas kurması şüphe uyandırmış bu şüphenin sonucunda da hainlikle suçlanmıştır. Sorguya ve dolayısıyla işkenceye alınır. Barbar kimmiş iyice anlatıyor Coetzee.
Beşinci bölümde sınır karakolu, hiçbir şey olmamışçasına sulh yargıcını serbest bırakır. Yargıç, sokaklarda dilenci hayatı yaşamaya başlar. Barbarların istilasından paranoya biçiminde romanın sonuna dek söz ediliyor ancak mevsimler geçtiği halde ortalıkta barbar görünmeden roman sona eriyor.

Notlar
Acı gerçektir.
Söylentilere göre barbar kabileler silahlanıyordu.
Kendimi önceden yapılmış bir planla kısıtlamak istemiyorum.
Niye sınırdaki huzursuzluğu soruşturmak için deneyimli insanlar göndermiyorsunuz?

-bana bak
-bakıyorum. Ben böyle bakarım.
Handaki kızı düzenli olarak ziyaret etmeye başlıyorum.
Baharda barbarları sınırdan dağlara sürmek için büyük bir harekât başlatılacakmış.
Tuzak kurma mevsimindeyiz.

Düşmanla işbirliği yaparak vatana ihanet ettiniz.

Bir hayvana bile çekiçle vuramazsın, bir hayvana bile!
Darbenin geldiğini işitiyor ve onu karşılamak üzere dönüyorum. Suratımın tam ortasına iniyor.
Daha sonra ne söylemek istediğimi anımsamıyorum. Yaratılışın bir mucizesi – bu düşünceyi takip ediyorum, ama benden ince bir duman gibi kaçıyor.

-Karşımızda iyi organize olmuş bir düşman var.
-Düşman sizsiniz Albay!

Kızı ailesinin yanına geri götürmek istiyordum. Başka bir amacım yoktu.

Hayat geleceği düşünüp endişelenilmeyecek kadar kısa.

Waiting for the Barbarians
Türkçeleştiren: Dost Körpe
Can Yayınları

Mart 2006

2 yorum:

  1. elinize saglik , okumayi cok iatedigim ve merak ettigim bir kitapti, konusu gordugum kadariyla tahmin ettigim gibi nitelikli ve kayda deger derecede onemli bir hususta sekillenmis :) saygilarimla :)

    YanıtlaSil
  2. Dino Buzatti'nin Tatar Çölü'nün ilk 100 sayfası bu romandan çok daha güzeldir. Ama sadece ilk 100 sayfası.

    YanıtlaSil