27 Eylül 2014 Cumartesi

Modernite ve Kapitalizm


Toplumsal Değişme
Toplumun yapısını oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bunları belirleyen kurumların değişmesi, toplumsal değişme başlığı altında ele alınır.
Ekonomik göstergelerle ifade edilen ve daha çok ekonomi ile ilgili olan kalkınma ve gelişme kavramları toplumsal değişmenin yön ve niteliğini gösterir. 
Coğrafi durum ve özellikler, kültürel faktörler, teknolojik faktörler, demografik faktörler toplumsal değişme ile iç içe geçen unsurlardır.

Aydınlanma
Kökleri Rönesans ve reforma dayanan bir düşünce hareketidir. Hıristiyan merkezi dünya görüşüne bir tepki olarak gelişmiştir. Toplumda yerleşik olan dini sistemlere karşı akıl ve bilime öncelik veren bir yapıyı savunmuştur. Bu noktada Aydınlanma düşüncesi rasyonel düşünceye sırtını yaslar. Rasyonel düşünce doğa kanunlarını ilke edinir ve insanı da doğa düzeninin bir parçası olarak görür. Bu çerçevede insana metafizik bir imkân sunulmaz. Zira fizik ötesi olgular doğa da mevcut değildirler. Aydınlanma düşüncesi, metafizik olgulara yönelik inancın ilerlemeye engel teşkil ettiğini savunur.
Aydınlanma düşüncesinin temel ilkeleri:
1) İnsanlığın epistemolojik birliğinin sağlanması.
2) Aklın kılavuzluğunda insanlığı bağlayıcı ahlak ve yargı ilkelerinin oluşturulması.
3) Rasyonel bir toplumun önünde engel olarak beliren bütün metafizik değerlerin ortadan kaldırılması.
4) Rasyonel bilginin yüceltilmesi.

Aydınlanma Düşünürleri
Aydınlanma, temel olarak dünyayı rasyonel çerçevede anlamaya ve açıklamaya çalışır.
Thomas Hobbes
Bir arada yaşama yeteneği olmayan insan bu sebeple toplumsal sözleşme çerçevesinde örgütlenme yoluna gitmiştir. Hobbes, devletin ontolojisini bu şekilde temellendirir.
John Locke
Mülkiyet başta olmak üzere insanın bir takım haklarının korunması için bir sözleşme çerçevesinde örgütlenme sonucunda devlet ortaya çıkmıştır.
Jean Jacques Rousseau
Bireyin davranışların kökeninde insan doğası değil, yaşanılan toplum belirleyicidir. Toplumun ortak çıkarları bir sözleşme çerçevesinde tespit edilir ve devlet ortaya çıkar.
David Hume
İnsan davranışının kökeninde toplumsallık belirleyicidir.
Montesguieu
Toplum yapısı ve yönetim biçimleriyle ilgilenmiştir. Toplum, iklim ve coğrafi şartlarla biçimlenir.
Voltaire
Düşünce özgürlüğü ve adalet kavramlarıyla ilgilenmiştir.
Adam Ferguson
Toplumsal iş bölümü ve emeğin yabancılaşması konularında çalışmıştır. Sanayi, ilerleme için kaçınılmazdır ancak sanayi sonucunda yabancılaşma da kaçınılmazdır.
Aydınlanma düşüncesi, akıl, eşitlik, özgürlük gibi kavramlarının yüceliğini korumakla beraber değişimi olumlu karşılamıştır.

Devrimler
Bilimsel Devrim
Isaac Newton’un evrensel yerçekimi yasası bilimsel devrimin temelidir. Çünkü bu sayede evrenin tümünü kapsayan rasyonel bir açıklama mümkün olmuştur. İnsan, doğa ve evren mekanik bir düzenek şeklinde tasavvur edilmiştir.
Bilimsel devrimle birlikte insanın ve onun dünyasının olgusal ve yetkin bilgisine ancak bilimin ilerleyişiyle ulaşılacağı savunulmuştur.

Endüstri Devrimi
Güç kaynağı olarak mekanik düzeneklerin kullanıma geçmesiyle birlikte endüstri devrimi başlar ve bundan sonra çok hızlı biçimde toplumsal hayatta dönüşümler görülür. Makineleşmeyle birlikte insan emeğine dayalı ekonomiden makinelerin gücüne dayalı ekonomiye geçilmiştir. Böylelikle iş gücü tarımsal alandan sanayiye kaymıştır. Artı değer, sanayiciyi zenginleştirirken emekçi sınıfta yabancılaşmaya yol açmıştır.

Fransız Devrimi
Uluslararası etkileri en geniş devrimdir.
Özgürlük ve eşitlik sloganlarıyla aristokratik yapıların yıkılıp yeni bir toplumsal düzen kurmayı hedeflemiştir. Devrimin en önemli sonuçlarından biri, otorite ve iktidarın kaynağının değişmesi sonucunda ortaya çıkan demokrasi kavramdır. Devrimle birlikte demokrasi bir tercih değil devletin tek rasyonel biçimi haline gelmiştir.

Modernite
Aydınlanma ile Avrupa’da başlayan ekonomik, toplumsal ve siyasi değişimi ifade eder. Modernitenin temelleri bilim, ilerleme, nesnellik ve evrensellik sözcüklerine dayanır.

Modernitenin Kurumsal Boyutları
Anthony Giddens, moderniteyi dört temel kurum aracılığıyla tanımlar. Bunların ilki kapitalizmdir. İkinci önemli kavram endüstrileşmedir. Endüstriyalizm malların üretimi için makinelerin kullanımını önceler. Doğanın dönüştürülmesi temel amaçtır. Üçüncü önemli kavram gözetimdir. Gözetim çok boyutlu olup öncelikle toplulukların siyasal alandaki faaliyetlerinin denetim altında tutulmasını ifade etmektedir. Modernitenin son kurumsal boyutu olarak askeri güç, savaş araçlarının kontrolü, savaşın endüstrileşmesini ifade eder.

Modernizm
Modern düşüncenin sanat ve kültür alanındaki faaliyetlerini ifade eder. Kültür ve sanatı kapitalizmin güdümüne sokma teşebbüsleri olarak özetlenebilir.

Modernleşme
Akılcılığın gündelik pratiklerde bütün değerlerin önüne geçmesi sürecini ifade eder. Büyüyen kapitalizm, tüm dünyayı pazar haline getirirken insanları, tüm pratikleriyle birlikte bu pazara entegre etmek durumundadır. Modernleşme tam olarak bu dönüşümü ifade eder.

Geleneksel ve Modern Toplumlar
Modern kavramı nitelik olarak modernleşmeyi takip eden toplum biçimlerini göstermektedir. Buna göre tarımsal üretimin ağırlıkta olduğu bölgeler modern öncesi olarak telakki edilir. Buna karşılık olarak şehirleşmiş bölgeler modern olarak tanımlanır.
Sömürgecilik günümüz dünyasını şekillendiren en önemli olgudur. ABD ve Batı Avrupa ülkeleri sömürgecilik faaliyetlerinde öne çıkan ve kendi endüstrilerini ilk olarak kuran ülkeler olarak birinci dünya olarak tanımlanırlar. SSCB güdümündeki sosyalist merkezli ekonomiler ikinci dünya olarak tanımlanır. Bunların dışında kalan ve endüstrileşmede nispeten geri kalmış ülkeler ise üçüncü dünya olarak tanımlanır.
Üçüncü dünya kavramı az gelişmiş toplumları işaret etmektedir.

Endüstrileşme ve Kapitalizm
Kapitalizm: merkezinde özel mülkiyetin yer aldığı üretim sistemidir.
Endüstrileşme: sanayileşme ve buna paralel olarak ortaya çıkan büyük miktarda servet üreten ekonomik yapılanmayı ifade eder.
Kapitalizm, endüstrileşmenin baş aktörü olmasına rağmen bu iki kavram aynı anlama gelmez.

Sosyoloji ve Modernite İlişkisi
Sosyolojinin kurucuları Saint Simon ve Auguste Comte’un çalışmalarının merkezi, Aydınlanmaya paralel gelişim gösteren pozitivizm ve toplumsal bir kuram olarak Fransız ve Endüstri devrimleri sonrası Avrupa’da ortaya çıkan modern toplum hakkındadır.
Geleceğin toplumunu Saint Simon, sanayi devleti olarak tanımlamıştır.
Çalışmalarının odağına moderleşmeyi alan ilk sosyolog G. Simmel’dir.
Simmel’e göre ileri derecede kişisel özgürlüğün sonucu olarak insanlar başkalarını nesne ya da araç olarak algılayacaklardır.
Marx, Weber, Durkheim dünyayı şekillendirmekte olan değişimin geleceğini ön görmeye çalışmışlardır.
Marx’a göre modern dünyayı biçimlendiren asıl güç kapitalizmdir.
Durkheim’a göre modern dünya endüstrileşmenin temelinde şekillenmektedir.

Modernite ve Postmodernite
Aydınlanma sonrasında yaşanalar bazı düşünürleri Aydınlanma konusunda şüpheye bazılarını ise Aydınlanma düşüncesinin hatalı olduğu sonucuna getirmiştir.
Habermas, Aydınlanma düşüncesine olan inancın azaldığına işaret etmiştir. Bununla birlikte modernliğin en güçlü savunucularındandır.
Elen M. Wood, Aydınlanma düşüncesine yöneltilen eleştirilerin moderniteyle birlikte ele alınmasına karşı çıkar. Wood’a göre, Aydınlanmanın yıkıcı sonuçlarının sorumlusu modernite değil kapitalizmdir. Bu bağlamda post-moderniteyi Aydınlanma projesine bir tepki olarak ele alır. Post-modernizm dünyayı evrensel önermelerle tanımlama girişimlerine şiddetle karşı çıkar.
Kültürel söylemin yeniden yapılandırılmasında heterojenliği ve farklılığı özgürleştirici motifler olarak öne çıkarır. Bu noktada sosyal bilimlerin dünyayı kuşatıcı önermelerini reddeder.

Küreselleşme olgusu sonucunda post-modernite popülaritesini yitirmiştir.
---
 TOPLUMSAL DEĞİŞME KURAMLARI
Editör: Hatice Yeşildal
Anadolu Üniversitesi, Eylül 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder