4 Nisan 2014 Cuma

Guy Debord – Gösteri Toplumu

Guy Debord – Gösteri Toplumu ve Yorumları


(Bu, birkaç kişinin ürünü olamayacak kadar geniş ölçekli bir oyun,
Oyunun geniş çaplı oluşu, bizlerin de bir yerinden oyuna dâhil olmamızla mümkün olmuştur.)

Notlar
Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür.

Genel anlamda gösteri, yaşamın somut tersyüz edilişi olarak, canlı olmayanın özerk devinimidir.

Gösteri bir imajlar toplamı değil (…) nesnelleşmiş bir dünya görüntüsüdür.

Gerçek anlamda altüst edilmiş dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır. (s. 15)

Gösteri, kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. “Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür” der, başka bir şey demez. (s. 16)

Gerçek dünyanın basit imajlara dönüştüğü yerde basit imajlar gerçek varlıklar ve hipnotik bir davranışın etkili motivasyonları haline gelir.

Gösteri, felsefeyi gerçekleştirmez, gerçekliği felsefileştirir. Spekülatif evrende değerini yitirmiş olan şey, herkesin somut yaşamıdır. (s. 17-18)

Zorunluluk toplumsal olarak düşlendiği ölçüde düş zorunlu hale gelir.

Gösterinin kökeninde yatan şey, en eski toplumsal uzmanlaşma yani iktidarın uzmanlaşmasıdır. (s. 19)

Gösterinin kaynağı dünyanın birliğinin kaybedilmesidir.
Gösteri ayrı olanı birleştirir, ama ayrı olarak birleştirir.

İzleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar; kendisini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı ne kadar kabul ederse kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar.
…izleyici hiçbir yerde kendini evinde hissetmez, çünkü gösteri her yerdedir. (s. 22)

…imajlar seçkisinin bu duyumsal dünyanın yerine geçtiği gösteride tam anlamıyla gerçekleşen şey bu meta fetişizmi ilkesidir. (s. 25)

İktisadi büyüme, toplumları, ayakta kalmaları için doğrudan doğruya mücadele etmelerini isteyen doğal baskıdan kurtarmıştır, ama bu noktada toplumlar kurtarıcılarından kurtulmayı başaramamışlardır. 
Ekonomi dünyayı değiştirir, ama onu sadece ekonomi dünyası haline getirir. (s. 26)

Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır. Görülebilir olan sadece metayla kurulan ilişki olmakla kalmaz, ondan başka bir şey de görülemez: Görülen dünya metanın dünyasıdır. (s. 27)

Gösteri paranın öteki yüzüdür.

Bilinçli olan her şey yıpranır.

Yaşayan insanın gösterideki temsili olan ünlü kişi, olası bir rolün imajını kendinde toplayarak, aslında bu bayağılığı somutlaştırır. Ünlü kişi olmanın koşulu görünüşte yaşanmış olanda uzmanlaşmaktır; ünlü kişi fiilen yaşanmış olan üretken uzmanlaşmalardaki parçalanmayı telafi etmek zorunda olan derinliksiz ve görünür yaşamla özdeşleşme nesnesidir. (s. 34)

Dayatılan mal imajı, resmi olarak var olan her şeyin bütünlüğünü kendi kendisinde toplar ve genellikle totaliter bütünlüğünün garantisi olan tek bir insan üzerinde yoğunlaşır. Herkes bu mutlak ünlüyle ya olağanüstü bir şekilde özdeşleşmeli ya da yok olmalıdır. (s. 37)

Koleksiyon için üretilen anahtarlıkların koleksiyonunu yapan kişinin biriktirdiği şey metanın bağışlayıcılığıdır, bu onun sadık olanlar arasındaki gerçek mevcudiyetinin görkemli bir işaretidir. Şeyleşmiş insan, metayla olan samimiyetinin kanıtını herkese duyurur. (s. 38)

Reklamın her yeni yalanı aynı zamanda bir önceki yalanın ikrarıdır. Totaliter iktidarın gizden düşen her figürü, onu oybirliğiyle onaylanmış olan ve yanılsamasız bir yalnızlar yığınından başka bir şey olmayan aldatıcı cemaati açığa çıkarır.

Gösterinin ebedi diye sunduğu şey değişim üzerine kuruludur ve temeliyle birlikte değişmek zorundadır. (s. 40)

Faşizm (…) burjuva ekonomisinin kendini aşırı bir şekilde savunmasıydı. (s. 62)

İnsan, yani “sadece Varlığı ortadan kaldırdığı ölçüde var olan negatif varlık” zamanla özdeştir.
Zamanın bilinçsiz hareketi tarihsel bilinç içinde kendini gösterir ve doğrulanır. (s. 72)

“Yazılar devletin düşünceleri; arşivler ise hafızalarıdır.” Novalis

Yaşamı üzerinde tasarruf hakkından vazgeçen kişi artık ölümü kabul edemez.
Hayat sigortası reklamlarının yaptıkları tek şey, bu iktisadi kayıptan sonra, sistemin düzenini sağlama almadan ölmenin suç olduğunu ileri sürmektir.
Reklam bombardımanlarının geri kalan bütün cephelerinde ise yaşlanmak kesinlikle yasaktır.
Ölümün bu toplumsal yokluğu yaşamın toplumsal yokluğuyla özdeştir. (s. 89)

(Tanrı’nın ölümünün ilanı, geri dönüşsüz bir bilgi akışı üretir)
…bu noktada kültürün her sonucu kültürün çözülmesine doğru bir adımdır.

Kültür, eski dünyanın yaşam tarzını yok etmiş olan tarihin sonucudur,
Kültür, pek anlamı olmayan bir dünyanın anlamıdır. (s. 99)

Sanatın büyüklüğü ancak yaşamın gün batımında ortaya çıkmaya başlar.

Barok, merkezini yitirmiş bir dünyanın sanatıdır.
(Ortaçağ sonrası kilisenin merkezi otoritesinin çökmesi)
Sanat, “Sonsuzluğa karşı yaşamı seçmişti” der, Eugenio d’Ors (s. 101)

Dadaizm, sanatı gerçekleştirmeden ortadan kaldırmak istedi; sürrealizm ise sanatı ortadan kaldırmadan gerçekleştirmek istedi. (s. 103)

Bu toplumun hakikati (imajların yüzeysel hâkimiyeti altındaki toplum), bu toplumun yadsınmasından başka bir şey değildir. (s. 106)

Kültürün gerçek anlamda yadsınması, onun anlamını koruyacak olan tek şeydir. (s. 111)

İdeoloji, tarihin çelişkilerle yüklü gidişatında, sınıflı bir toplum düşüncesinin temelidir. (s. 112)

Tersyüz edilmiş hakikatin maddi temellerinden kurtulmak, işte çağımızın kurtuluşunu oluşturan şey budur. (s. 116)

“…her şeyden korkulacak durumlarda korkulacak hiçbir şey yoktur.” Sun Tzu  

Gösteri Toplumu
…modern gösterinin özünde ne olduğunu gösterdim: sorumsuz bir egemenlik statüsüne ulaşmış otokratik pazar ekonomisinin hükümranlığı ve bu hükümranlığa eşlik eden yeni hükmetme tekniklerinin tamamı. (s. 124)

Tepki görmeyen yalan, ilk olarak, sesini duyurma yeteneğini kaybeden ve hemen ardından da tamamen ortadan kalkan kamuoyunu yok etmeyi başardı. (s. 131)

Her uzman kendi efendisine hizmet eder,
Uzmana ihtiyaç duranlar, farklı güdülerle, tahrifçiler ve budalalardır. Birey, olayları kendi kendine idrak edemediğinde resmi olarak uzman tarafından güvenceye alınacaktır.
…birçok meşhur şarabın kimyasal yollarla taklit edilmesinin kârlı bulunduğu bir dönemin şarapları, ancak bu şarapların daha iyi ayırt edilebilen yeni kokularını sevmeye enayileri ikna edebilecek uzmanlar yetiştirmek koşuluyla satılabilir. (s. 133-134)

Gösterinin bilme ihtiyacını duymadığı bir tarihsel kanıt artık kanıt olmaktan çıkar.
Gösteri karşıtı olup ün kazanmak hemen hemen olanaksız hale gelmiştir. (s. 134)

Gösteri, iddialarını sadece dairesel hareketlerle ilerleyerek kanıtlar: geri dönüşler yapar, kendini tekrarlar ve herkesin tanıklık edebileceği tek şey kamuoyu önünde doğrulanabilen ve inanılabilen şey olduğundan bu şeyin bulunduğu yeri doğrulamaya devam eder.
İnsanlar babalarından çok, yaşadıkları zamana benzerler. (s. 135)

Tarihin Yunan’da, demokrasiyle birlikte ortaya çıktığı zannediliyor. Oysa tarihin dünyadan demokrasiyle birlikte silindiği kanıtlanabiliyor. (s. 136)

Olayların bir sonraki aşamasını öğrenmek amacıyla sürekli olarak seyreden kişi asla harekete geçmeyecektir: seyirci olmanın koşulu budur.
Asla cezalandırılmamış olan her şey gerçek anlamda serbesttir.
Bu durumda skandaldan söz etmek artık modası geçmiş kaçmaktadır. (s. 137)

Üstünlük için sırayla mücadele eden partiler, bu devasa devlet yapısını sahiplenmeyi, kazananların ganimeti olarak görmektedirler. (s. 138)

Ekonomi politik / insanın nihai yadsınması

…aldatıcı, yanıltıcı, sahtekâr, baştan çıkarıcı, kurnaz, dalavereci; bu kelimelerin tamamı birleştirildiğinde bugün gösteri toplumunun portresini yaparken kullanılabilecek bir renk paleti meydana gelir. (s. 151)

Dezenformasyon, kaçınılmaz olarak usta bir düşman tarafından kasten manipüle edilmek koşuluyla bir miktar hakikat taşımak zorundadır.

Kısacası dezenformasyon, hakikatin kötü kullanımıdır. Dezenformasyonda bulunan suçlu, ona inanan budaladır. (s. 153)

Gerçek anlamda altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır.” Hegel

…cehalet sadece sömürülmek amacıyla üretilmiştir. (s. 156)

(Cehalet, üretilmiş bir kavramdır. Sanayi sonrası toplumunun bu kavramının içeriğini ve kullanım alanını yeniden düzenlediğini iyice öğrenmek, başlangıç için gerekli ilk adımdır. Başlayabileceği bir şeyi olanlara…)

Herkes uzmanlara ayrılmış küçük bir sır alanının kaçınılmaz varlığını kabul eder, birçok insan çoğu şeyin bu sırrın içinde olduğuna inanır. (s. 163)

İşin içyüzünü bilmekten mutlu olan kişi, bu içyüzü eleştirmez ve kendisine açıklanan bütün gizli bilgilerdeki esas gerçeklik payının kendisinden daima saklanacağını bilmek istemez. Hile yapanların yardımsever koruyuculuğu sayesinde sahte de olsa biraz daha fazla oyun kâğıdını görebilir, ama hiçbir zaman oyunun kurallarını öğrenemez. Böylece kendisini derhal manipülatörlerle özdeşleştirir ve aslında onun da paylaştığı bir cehalete karşı aldırışsız kalır. Çünkü yalancı zorbalığa aşina olan bu kişilere sunulan bilgi kırıntıları, normal olarak yalanla zehirlenmiş, denetimsiz ve manipüle edilmiştir. Bu bilgi kırıntıları yine de kendilerine ulaşanları sevindirir çünkü bu insanlar kendilerini hiçbir şey bilmeyenlerden daha üstün hissederler. Zaten bu bilgi kırıntılarının tek işlevi tahakkümü daha saygın kılmaktır, asla onu anlaşılabilir kılmak değil. Bu bilgiler insanlara birinci sınıf seyirci ayrıcalığı sağlar: bu insanlar kendilerinden gizlenen şeyi kullanarak değil, ifşa edilene inanarak bir şeyleri anlayabileceklerine inanacak kadar budaladırlar. (s. 164)

Hukuk devleti kavramı, modern ve sözde demokratik devletin genelde de nu özelliklerinden vazgeçmesiyle birlikte yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. (s. 170)

Bir şey yapılabileceği sırada istenmelidir; zira ne mevsimler ne de zaman kimseyi bekler. (s. 180)

…dünyada, mevcut toplumsal düzene düşman olanlar ile fiilen bu durumdan yola çıkarak hareket edenler dışında hiç kimsenin benim kitabıma ilgi duyacağına inanmıyorum. (s. 187)

La Société du Spectacle
Türkçeleştiren: Ayşen Ekmekçi – Okşan Taşkent
Ayrıntı Yayınları

Şubat 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder