9 Nisan 2014 Çarşamba

Paul Ricoeur – Edebi Eleştiri ve Felsefi Hermeneutiğin Bir Problemi Olarak Yazmak

Paul Ricoeur – Edebi Eleştiri ve Felsefi Hermeneutiğin Bir Problemi Olarak Yazmak

Yazmada gerçekleşen şey (…) söylenenin söyleyişten ayrılması olayıdır.

Şu halde sözlü mesajı, cümledeki olay ve anlamın diyalektik birliği oluşturmaktadır.

Yazma, sözlü mesaj durumunu yok olmaktan kurtarabilmektedir.

Konuşan kişi Dasein’ın gerçek anlamı olan “şurada-oluş” anlamında oradadır, varolmaktadır. Bunun bir sonucu olarak (…) konuşanın neyi kastettiğini anlamak ile onun sözlü mesajının anlamını kavramak aynı şey olmaktadır.

Metnin semantik özerkliği, olay-anlam ilişkisini daha karmaşık bir hale getirir ve bu anlamda onun diyalektik bir ilişki olduğunu ortaya koyar.

Maddesel bir destek olarak yazıya geçirme…

Bir metni anlamak
Dünya-olmayan’dan (Unwelt) bir dünya (Welt) çıkarıp oluşturan tüm anlamlandırmaları, durumumuzun yüklemleri arasına-ilave olarak dâhil etmektir.

Heidegger şöyle der: Bir mesajda ilk olarak anladığımız şey, diğer bir kişi değil, bir projedir, yani yeni bir dünyada varolma tarzının ana hatlarıdır.

İkon oluş, gerçekliğin yeniden yazılmasıdır. Kelimenin sınırlı anlamında yazma da, belli bir ikon oluş durumudur. Sözlü mesajın yazıya geçirilmesi, dünyanın ikinci bir nüshası ya da uyarlamasının yapılmasıdır; uyarlama ise bir tekrar değil, bir başkalaşımdır.

İçselleştirme ile metni yazarından koparıp ayıran semantik özerkliğin tamamlayıcı karşı kutbunu kastediyorum. İçselleştirmek yabancı olanı kendinin yapmaktır.

Uzaklaşma, niceliksel bir fenomen değildir; o kültürel yabancılaşmanın üstesinden gelmek için harcadığımız çaba, ilgi ve ihtiyacımızın dinamik olan tamamlayıcı karşı kutbudur.

Yazma ile okuma arasındaki ilişki, uzaklaşma ve içselleştirme diyalektiği arka planı üzerine yerleştirildiğinde en temel anlamına kavuşur. (s. 177-195)

Türkçeleştiren: Ramazan Ertürk
Doğu Batı: Edebiyat Üstüne
Sayı 22, Nisan 2003
Doğu Batı Yayınları

Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder