M.
Mukadder Yakupoğlu – Entelektüel
Edebiyatın İflası: Enis Batur ve Acı Bilgi
Batur’un “Acı Bilgi”si diğer kitaplarındaki
temaların neredeyse aynısını işliyor. Gezilen şehirler, müzeler, tarihi eserler
ve bu şehirlerde yaşamış yazarlar, müzisyenler, ressamlar ve bunların arasına
yerleşen Enis Batur ve eşi.
…tüm bu saçmalıklar nasıl oluyor da bir
anda yazılabiliyor? Bunun tek bir açıklaması vardır: Ne olursa olsun yazmak ve
yeni bir kitap oluşturmak.
Bugüne kadar Enis Batur bu ve benzeri
metinlerle ülkemizin yazı alanını işgal etmiştir ve kimse de bu gidişe karşı
bir tek eylemde bulunmamış ve yazı yazmamıştır. Bunun nedeninin yayın
dünyasında veya pazarında olanlar farkındadır. Ama bu gerçeğin yazılması
gerekiyor. Çünkü güç ilişkilerine dayanarak yapılan bu işler değerli olabilecek
yapıtların ortaya çıkmasını, değerlendirilmesini engelliyor. Ben kişisel olarak
üzerimizde sürekli kara bulutların dolaştığı izlenimini ediniyorum. Ama acı
bilgi değil de acı gerçek şudur: Enis Batur yayın pazarındaki güç ilişkilerinin
içinde önemli bir konumdadır ve onun yazılarının değersizliğini açığa çıkaran
kişinin bu pazarda iş yapma olanağı kalmaz veya çok azalır.
“Fugue sanatı üzerine bir roman denemesi”
(...) kitabın başına bu adı yerleştiriyor.
Batur kitabına böyle karmaşık bir kavramı
ekleyerek okuyucuları anlamakta zorlanacakları bir metin karşısında bırakıyor.
Yazar Antonioni’nin Yolcu filmindeki kimlik
değiştirme olayından etkilenerek bir Portekiz adıyla sahte bir kimlik ediniyor.
Elviro Guarçez
Portekiz kimliğinin hiçbir işlevi yok. Enis
Batur her yerde statik bir şekilde varlığını gösteriyor.
Ego ruhun zenginleşmesini önleyen bir
duvardır. Bu duvar çok güçlü olduğu zaman kişi her yerde ve her durumda
öncelikle kendini, duygularını ve arzularını görür.
Batur’un yazılarında hemen onun egosu
ortaya çıkmaktadır ve bütün gördükleri yerler, iletişime girdiği kişiler onun
kaleminde bütün özelliklerini yitirmektedir. Bugüne kadar Batur’un bütün
yazılarında ve kitaplarında kendisi her yeri işgal etmektedir.
Enis Batur’un yazarlığının önünde bir duvar
vardır. Bu duvar onun egosudur. Egosu çevresini göremeyecek, diğer insanları
değerlendiremeyecek kadar çok şişmiştir. Kendisiyle bu kadar çok meşgul olan
bir insanın yaratıcı olması düşünülemez. Bütün yazdıklarında kendini ve
kendinin üstünlüklerini görmesi gerekmektedir. Böyle insanlar lider, komutan
olabilirler ama hiçbir zaman yaratıcı, yazar olamazlar. Yazarlığın olmazsa
olmaz koşulu egoyu parçalamak ve ruhun derinliklerine inmektir. (s. 141-156)
Doğu Batı: Edebiyat Üstüne
Sayı 22, Nisan 2003
Doğu Batı Yayınları
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder