10 Nisan 2014 Perşembe

Stefan Zweig – Satranç

Stefan Zweig – Satranç


Her şeyden önce bir son yapıttır Satranç, Zweig’ın edebiyata ama aynı zamanda yaşama bir vedasıdır, eşi Lotte’yle birlikte 1942 yılının 22 Şubat günü intihar etmeden önce, tamamladığı son yapıttır. (s. 9)

…karşıt iki karakter Mirko Czentovic ile Dr. B. aracılığıyla çökmekte olan bir dünyanın içine yerleştiren yapıt, kendi simgeselliği içinde, Avrupa kültürünün ve Avrupalılığın çöküşü olarak da yorumlanabilir. (s. 12)

New York’tan kalkıp Buenos Aires’e gidecek olan büyük yolcu vapuru…
“Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu. Turnuva oyunlarıyla doğudan batıya bütün Amerika’yı bucak bucak dolaştı, şimdi de yeni zaferler kazanmak için Arjantin’e gidiyor.” (s. 13)

“her alanda evrensel bir kültürsüzlük içindeydi”

Sabit fikirli, kafasını tek bir düşünceye takmış her türlü insan, yaşamım boyunca beni çekmiştir, çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar. (s. 20)

McConnor piyonu son kareye sürmek için elini uzatmıştı ki, birisi kolundan yakaladı, alçak sesle ve heyecanla fısıldadı: “Tanrı aşkına! Sakın ha!” (s. 30)

Hesaplamasının hem hızlı hem de kesin olması bizi afallattı; hamleleri bir kitaptan okuyup söylüyordu sanki. (s. 31)

O âna dek hep ayakta oynayan Czentovic, duraksadı, duraksadı ve sonunda
ağır ağır oturdu; böylece o âna dek bize tepeden bakan Czentovic, bizimle aynı düzeye inmiş oldu. (s. 32)

Dr. B. En sonunda bir oyun oynamayı kabul etti. (s. 36)

İmparatorluk ailesinin bazı üyelerinin anamallarının yönetimi de bize verilmişti.

Nasyonal Sosyalistlerin ya para ya da önemli bilgiler koparmayı umdukları öteki küçücük gruba girdim.

İmparatorluk ailesine ve Avusturya’da monarşiyi canla başla destekleyen herkese karşı kanıtlar.
Önemli bilgi ya da para koparılacak benim gibi insanları bu nedenle toplama kampına göndermediler, özel bir uygulama yaptılar. Akrabalarından milyonlar
koparmayı umdukları Avukat Baron Rotschild’in kesinlikle dikenli tellerin ardındaki bir toplama kampına atılmadığını, belirgin bir kayırmayla bir otele, Gestapo’nun karargâhı olan Metropole Oteli’ne yerleştirildiğini ve özel bir odası olduğunu anımsarsınız belki. (s. 40)

Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.

Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla. (s. 41)

Kendime bir uğraş bulmak için, bir zamanlar ezberlemiş olduğum her şeyi yüksek sesle okumayı denedim,

Sözcüklerle anlatılamayacak bu durum dört ay sürdü.

Paltolardan birinin yan cebinin biraz şişmiş olduğunu ayrımsadım. Yaklaştım ve kabarıklığın dikdörtgen biçiminden, bu biraz şişmiş cebin içinde ne olduğunu anladım: bir kitap! (s. 47)

Bu kadar büyük bir tehlikeyi göze alarak ele geçirdiğim, bu kadar büyük bir beklentiyle sakladığım kitap bir satranç albümüydü, yüz elli ustanın oyunundan oluşan bir toplamaydı.

Satranç tahtasını taşlarıyla birlikte beynimin içine yansıtmıştım ve yalnızca formülleri kullanarak o anki konumu bir bakışta anlıyordum,

…bu mutlu dönemim aşağı yukarı iki buçuk ay sürdü.

Satrancın çekiciliği temelde bir tek şeyden kaynaklanır: stratejisinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.

O aylar boyunca hücremde bu çılgınca enerjiyle kendime karşı kaç tane oyun oynadığımı yaklaşık olarak bile söyleyemem,

Serbest bırakıldım. Kafamın iyi çalışmadığını söylemiş olabilirdi ya da belki de bu arada Gestapo için önemsiz olmuştum, çünkü Hitler o süre içinde Böhmen’i ele geçirmişti ve böylece Avusturya’nın işgali tamamlanmıştı.

Geriye dönüp baktığımda yalnızca dehşetle anımsadığım bu tutkulu, ateşli oyuna ikinci kez kapılmak istemiyorum.

Oyun uzadıkça Dr. B.nin giderek daha huzursuzca koltuğunda kıpırdanışını kaygıyla izledim,

Dr. B. Czentovic’in ata uzandığını görünce, sıçramak üzere olan bir kedi gibi büzüldü. Bütün bedeni titremeye başladı ve Czentovic atı oynar oynamaz, veziri sertçe ileri sürdü, zafer kazanmış gibi, “İşte! Tamamdır!” diye bağırdı,

Czentovic oyundan çekilmişti.

Schachnovelle
Türkçeleştiren: Ayça Sabuncuoğlu
Can Yayınları
37. Baskı, Ekim 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder