22 Nisan 2014 Salı

Jean-Michel Besnier – İmkânsızın Politikası

Jean-Michel Besnier – İmkânsızın Politikası
İsyanla Bağlanma Arasında Entelektüel

Georges Bataille ve onun entelektüel etkinliği hakkında bir araştırmadır.

“Eğer bilseydim ki girişimlerimden bir teki bile beni hayatım boyunca bağlamayacak (…) kendimi sulara atmayı tercih ederdim.”
Paul Nizan

Böylece entelektüellerin tarihinde geçicilik, uzun süre eylemin cesaretiyle birleşik bir vaziyette kalır. (s. 17)

Heidegger: “Düşünmek, Varlık tarafından Varlık için bağlanmadır.”

Nietzsche’nin yaptığı büyük etki:
...anlam yokluğunun yakalanması gereken bir şans olduğunu belirtiyor, ereklerin olmadığını bilirseniz, hiç rastlantı olmadığını da bileceksiniz. (s. 36-37)

Fransız felsefe camiası,
Çeşitli Hegeller ile yüzleşti.
Sonunda gerçeği kavradı ve kendini tanıdı
Kendisini radikal biçimde Hegelci olmayan biri olarak tanıdı. (s. 54)

Batailla: “Kojeve’nin dersleri beni on kere altüst etti, ezdi, öldürdü.”

Jean Wahl
Heidegger, tanrıtanımaz eksiksiz bir felsefeye girişen ilk kişidir. Fakat bu girişimi, Sein und Zeit’ın ilk cildinde girişilen fenomenolojik antropolojinin ötesine götürememiş…
Bu antropoloji temelde, Tinin Görüngübilimi’nin antropolojisine yeni hiçbir şey katmıyor. (s. 57-58)

İnsan
Bir fail haline gelmeyi kabul ettiği anda (…) tarih perdesi açılır.
Bu tarih trajediden kaçamayacaktır. (s. 63)

Kojeve şöyle yazar: Hegel, Tanrı olarak adlandırılan şeyin gerçekte tarihsel evrimin sona ermiş bütünlüğü içinde alınmış insan olduğunu anlıyor ve ilan ediyor. Tarihin sonu fikri Tanrıda söz konusu olanın insanlıktan başka bir şey olmadığı şeklindeki bir yanlış anlayış ile aynı çağa aittir; Hegel’in sonlu bilincin sonlu olmayı bıraktığını ve aklın doğa içindeki yabancılaşmasının, getirdiği sistemle birlikte sona erdiğini göstererek açıkladığı gibi. Sonuçta Hegelcilik, nihayet kendinin ölümlü olduğunu bilmekte ve tarihini özgürleşmesinin tarihi olarak anlamakta özgür olan insanlığın tanrılaştırılmasıdır. (s. 71)

Tarihin sonunda insanın yok olması, evrensel bir felaket değildir.
O halde
İnsan, Doğa ile verili Varlık ile uyum içindeki hayvan olarak hayatta kalır. Yok olan gerçek anlamıyla İnsandır. (s. 90)

İmkânsız öncelikle, tam da tamamlanmamışlık anlamına gelir.
Bir savaş dönemi, tarihin tamamlanmamışlığını ortaya koyar. (s. 93)

Yapacak hiçbir şey yokken eyleme isteğiyle kıvranan insan ne yapabilir? Amerikalılar gibi yaşamak! (s. 97-98)

Kişilerin (…) toplumsala karşı direnen bir yakınlık içinde ve sevgi kaygısı içinde birbirlerini buldukları bir dünya… (…)Le Bleu du ciel ve kitabın iki kadın arasında kararsız kalmış kahramanı, tüm özgünlüklerini bundan alırlar. (s. 123)

Politika, din, mistisizm; fakat aynı zamanda erotizmin ortak noktası, varoluşu imkânsızın yüksekliğine çıkarmak, yani onu istila etmektir, o derece ki orada sınırlarını kaybedecek ve ona musallat olan farklılaşmamışın içinde eriyecektir. (s. 127)

Tarihin sonunda, topluluğun “aylak” kalması kaçınılmazdır ve umutsuzluğa ve düzensiz etkinliğe maruz bulunan bir dünya içindeki gücü tam da buradan gelir. Şu halde eğer bu topluluk eylemde bulunuyorsa, bu aşırılıkladır, ölçüsüzlükledir. (s. 129-130)

İmkânsızın politikası, mümkünün politikasını keşfetmek için en iyi yoldur. (s. 137)

Felsefe, imkânsızın anlamıdır. (s. 197)

La Politique de l'impossible: L'intellectuel entre révolte et engagement
Türkçeleştiren: Işın Gürbüz
Ayrıntı Yayınları

Mayıs 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder