İlber Ortaylı – Türkiye’nin Yakın
Tarihi
Ahmet Cevdet Paşa; “İslam devletinin anayasası kelamdır”
demiş…
1877 Mebuslar Meclisi’nin üçte biri gayrimüslim üyelerden
oluşuyordu. (s. 16)
İttihatçılık bir şiar yani misyondur.
Celal Bayar, Demokrat Parti’nin baş kurucusudur ama “benim
partim” diye söz ettiği Demokrat Parti değil, “İttihat ve Teraki”idi ve o
Yassıada’da dahi İttihatçıydı. (s. 20)
1924-1960 meclisleri dış politikayı asla tartışmamıştır. (s.
34)
Eski Roma edebiyatı ezbere uygun bir üslup taşır.
Matbaa zamanla düz yazıyı hafıza dışına itti. (s. 78)
1946 demokrasisinin ilk muhalif partisi, Nuri Demirağ’ın
Milli Kalkınma Partisi’ydi. İsmet Paşa, Demirağ’ı fena harcadı. Sermayesi
battı, DP’liler de bu müdahaleyi sessizce tasvip ettiler. (s. 99)
27 Mayıs sabahı boyunca tekrarlanan NATO ve CENTO
bağlılığına rağmen darbeyi basit komplo ile izah etmek ne kadar yararlıdır
bilemiyorum. (s. 112)
12 Mart darbesi çok kimsenin tasvibi dışındadır ama ordunun
içine solun girmesine karşı yapıldığı açıktır. (s. 119)
Çok partili hayatın ilk seçimine şaibe karıştı.
Ankara kazalarının birinde kaymakam DP’ye rey veren
köylülere eşek semeri vurdurttu. Sonraki devrede bu zat CHP’den mebus oldu. (s.
123)
Herkes tarih ve sistem kendine göre yorumlanınca alkış
tutar. (s. 124)
Bugünkü Avrupa kıtasının kültüründeki ortak yön artık (…)
sadece Amerikan tarzı hayat, giyim ve yemektir. (s. 145)
Altınordu fütuhatı sırasında Rus devleti yaşamak için
kuzeybatıdaki ormanlık ötesine sığınmıştı.
Orman o zamanki Rus’un güvenliğiydi, yiyecek deposuydu,
yaşadığı alandı. Edebiyatı ve inancı bile ormana göre şekillenmişti.
19. yüzyılda Turgenyev gibi bir dehanın kaleminde (…) kelime
zirveye çıktı. (s. 150)
16 ve 18. asırlar boyu savaştığımızı tekrarladığımız
Avusturya İmparatorluğu (…) Almanya’nın (…) ta kendisidir.
Tarihi Türk-Alman dostluğu boş bir laftır. (s. 161)
Almanya’da çalışan insanlar her zaman kendinden emin; ama
işini kaybedeceğini hissederse de saldırgan ve totaliter idareye meyyal.
Nazizm’i işsizler ordusunun değil, işini kaybetmekten küçük burjuvalar
ordusunun destekleyip iktidara getirdiği tarihi bir gerçek. (s. 163)
Oeumenikon veya Yunancası oikoumene; dünyanın meskûn,
yaşanılan parçası demektir. Dolayısıyla Patrikhane bütün yaşanan coğrafyada,
beşeriyetin doğru inancını temsil ettiği iddiasındadır. (s. 181)
Timaş Yayınları
Eylül 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder