İsmail Gülnihal – Hokka Gibi
Hattatların Hatıraları
İslam yazısı üzerine çalışan sanatkârlara önceleri kâtip,
küttâb (kâtibin çoğulu), verrâk ve ardından da hattat denilmiştir.
Eski İstanbul’un en övülen yanı terbiyesi, nezaketi,
diliydi.
Beylerbeyi, Babıâli…
Buralarda oturanlar adeta nezaket yarışına çıkarlardı.
Birçok hattatlar sağ elleriyle eşya taşımazlar.
Bu, elinin titrememesi ve onun neticesinde yazısının
bozulmaması içindir. (s. 36)
Eski İstanbullular tabiatın güzel yerlerini, güzel sesli
kuşlarla keşfederlerdi.
Eski İstanbullular şimdiki Kanlıca’ya yoğurt yemeye değil,
bülbül dinlemeye giderlerdi. (s. 39)
Kâğıdın yumuşağını, kalemin sert sırçalısını, mürekkebin
akarını ve iyisini kullan. Bunların adileri bir taraftan kalemin, diğer
taraftan senin, bir taraftan da yazının haklarını yerler. Emeğini kemirirler.
(s. 114)
L&M Yayınları
Mart 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder