Sevan Nişanyan - Yalnış Cumhuriyet
Şapka, alfabe ve medeni kanun gibi reformların, Batı
uygarlığının teknik, ekonomik ve askeri gücüne olan muhtemel katkılarından
ötürü benimsendiğini sanmak herhalde safdillik olur. Öyleyse bu reformların
gerekçesi nedir?
(…)
Bu soruların cevabını, bir yandan kişi faktöründe, öbür
yandan lslami kesime karşı girişilen siyasi mücadelede aramak gerekiyor (s.
295).
Atatürk'ün, "Batı kültürü" kavramından tam olarak
ne anladığı, modern Türk tarihçiliğinin yeterince üzerinde durmamış olduğu bir
konudur (s. 297).
"Laiklik" adı altında girişilen şey, bir tasfiye
hareketidir: Milli Mücadeledeki ortaklığı sayesinde Osmanlı devletinde yüz
yıldan beri sahip olamadığı bir güç ve ağırlığa kavuşan, devlet iktidarına
ortak olan popüler İslamiyetin, siyasi sahneden silinmesi hedeflenmiştir.
(…)
Düşmanı çökertmek için seçilen yöntem, onun iaşe ve mühimmat
kaynaklarına saldırmaktır. İslamcı siyasetin güç aldığı kaynak, Türk toplumunda
derin kökleri olan dini kültürdür. O halde bu kültürün - örgütsel yapıları,
dayanışma ve eğitim kurumları, literatürü, hukuku, ayırdedici simge ve
kıyafetleri, gelenekleri, tarih bilinci, sanatı ve müziği ile birlikte -
yokedilmesi gereklidir (s. 297).
Maksat, o halde, Batı kültürünü ilginç, güçlü ve güzel kılan
şeyleri benimsemek değildir: siyasi nedenlerle düşman sayılan bir kesimin
toplumsal dayanaklarını ortadan kaldırmaktır. İki hedef arasında mantıki bir
ilişki bulunmaz. İslam kültürünü reddetmek, Batılılaşmak değildir. İkisi ayrı
ayrı şeylerdir. Kemalist rejim Türkiye'de İslam kültürünün, İslami değer ve
alışkanlıkların bir kısmını tahrip etmiş olabilir. Ama bundan Türkiye'nin Batı
kültürüne yaklaştığı ya da Batı uygarlığına özgü fevkalade yaratıcılıktan pay
almaya başladığı sonucu çıkmaz.
Nitekim "Batılılık" adına getirilen şeylerin
olağanüstü yüzeyselliği, hatta anlamsızlığı oldukça erken bir tarihte
farkedilmiş olmalı ki, 1930'lardan itibaren Tek Parti rejiminin ideolojik
vurgusu artık "Batılılaşmak" değil, Ergenekon uygarlığının ihya
edilmesine yoğunlaşacaktır.
1930'lara doğru Reisicumhurun söylemine hakim olan kültürel
referans ise artık Batı değil, düşsel bir Orta Asya geçmişidir (s. 299).
…
Everest Yayınları, 6. Baskı, 2010
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder