23 Ocak 2021 Cumartesi

Niyazi Berkes - Türkiye'de Çağdaşlaşma

Niyazi Berkes - Türkiye'de Çağdaşlaşma

 

Fesin Müslümanlığa özgü bir başlık olduğu sanısı dinciliğin güçlendiği Abdülhamit döneminde gelişmişti (s. 198).

 

Kur'an ya da hadiste fes hakkında tek söz olmadığı halde, yani başa giyilecek şey şeriat dışı bir konu olduğu halde ve fes giymek şunun şurasında ancak 75-80 yıllık bir gelenek olduğu halde, onun yerine şapka giyilmesine şeriat cevaz veremezdi! / s. 420

 

Din düşünceleriyle değil, sadece askerlik kıyafeti düşünceleriyle alınan fes, çağdaşlaşma süreciyle atbaşı giden gelenekçilik süreci boyunca özellikle bu ikinci sürecin doruğu olan II. Abdülhamit döneminde bir din sembolü haline gelmişti. Meşrutiyet dönemi tartışmalarında, Avrupa'ya gönderilen öğrencilerin orada şapka giydiklerinin fotoğraflarla tespit edilmesi bir kâfirlik olayı olarak ele alınmıştı. Meşrutiyet döneminde fesin yalnız püskülünün tartışma konusu yapılabildiğini gördük. Birinci Dünya Savaşı yıllarında tekrar askerlik düşünceleriyle fes yerine kalpak (ya da "enveriye") giyilmesi girişimleri olduğu gibi, ilk BMM'de de kalpak giyilmesi önerisi bir din sorunu haline getirilmişti. Fes hem Müslüman olmanın, hem Türk olmanın kutsal bir sembolü haline getirilmişti. Meclis üyelerinin yumruk yumruğa gelişini, "Fes-kalpak tartışması zamanı mı? İsteyen başına ne isterse giysin!" diye haykıran başkanın bu sesi, herhalde Mustafa Kemal'e, "Bunların başına şapkayı oturtmadıkça kafalarına sağduyu girmeyecektir" yargısını verdirmiştir (s. 547).

 

Yapı Kredi Yayınları, 4. Baskı: İstanbul, 2003


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder