Tevfik Çavdar - Türkiye'nin Demokrasi Tarihi I (1839-1950)
Ankara İstiklal Mahkemesi şapka kanunuyla ilgili, 25 Kasım
1925 günü, Kayseri' de ilk yargılanmasını yaptı. Halkı sarık sarmaya teşvik
eden nakşibendi şeyhi Ahmet Hamdi Hoca ile dört arkadaşı yargılama sonunda,
Şeyh Sait İsyanıyla ilgili görülerek Doğu İstiklal Mahkemesi'ne havale
edildiler.
İkinci mahkeme Sivas'ta yapıldı. Şapka aleyhine kent
duvarlarına asılan ilanlar nedeniyle tüm muhtarlar ile belediye görevlileri
yargılandılar. Sonuçta İmamzade Mehmet idama, belediye başkanı Abbas Bey, oğlu
İsmail ve yirmiye yakın sanık beş-on yıl hapse mahkum oldular ( 1925 Kasım
sonu).
Erzurum'da ise bir topluluk "Kabalak" veya
"Ağniye" denilen bir serpuşu giymekte ısrar ederek önce Vilayete, sonra
da Kolordu kumandanlığına doğru yürüdü. Garnizon kumandanı Hasan Paşa
yürüyüşçülerin üzerine ateş açtırdı. Ona yakın kişi öldü. Vali olay üzerine
sokağa çıkma yasağı ilan etti, Bakanlar Kurulu da aynı gece sıkıyönetim ilan
etti. Şehirdeki "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" yanlıları ile
"Muhafaza-ı Mukaddesat Cemiyeti"nin önde gelen üyeleri tutuklandılar.
Erzurum Sıkıyönetim Mahkemesi aralarında Şeyh Hacı Osman olmak üzere yirmi bir
sanığı idama mahkum etti, kararlar anında infaz edildi (Aralık ayının ilk on
günü).
Ankara İstiklal Mahkemesi'nin Rize olaylarıyla ilgili
mahkemesi 11 Aralık'ta başladı ve üç gün sürdü. "Halkı şapka ve hükümet
aleyhine isyana teşvik" suçundan yüz kırk üç sanık yargılandı. 14
Aralık'ta açıklanan karara göre; Vaiz Farahçıoğlu Sabit (s. 324), lmam Şaban
Koliva, Muhtar Yakup, Peçeli Mehmet, Güneysulu Arslan Peçe, Bekçi Kadir Kokize,
Asliye Mahkemesi Başkanı Hafız Osman, kardeşi Avukat Hulusi idama, on dört
sanık on beşer, yirmi iki Sanık onar, on dokuz sanık da beşer yıl hapse mahkum
edildiler. Ölüm cezaları kararın verilmesinden yarım saat sonra infaz edildi.
Ankara İstiklal Mahkemesi Rize davası sonunda bütün
kalkışmaların, "Frenk Mukallitliği ve Şapka" isimli bir kitabın
yazarı İskilipli Atıf Hoca ve arkadaşlarının içinde bulunduğu "Gizli
Örgüt" tarafından yönetildiği hükmüne vardı. Mahkemenin Atıf Hoca ve
arkadaşlarının tutuklanması isteği üzerine gazetelere yansıyan şu haberi
okuyoruz:
"Cağaloğlu'ndan Bayezit'e, Hakkaklar'dan Fatih'e
eskiden beri muhafazakar tanınan bütün zevat ile, Hocayla yayıncılık işi dahil
her türlü münasebeti olanlarla, Atıf Efendi'yi eskiden beri tanıyanlar"
tutuklanıp Giresun'a gönderildiler. Bu arada Ankara İstiklal Mahkemesi bir
başka kararla, "Valiliklerin bölgelerinde irtica ile ilgili tahkikatlar yapmalarını
ve toplayabildikleri sanıkları dosyaları ile birlikte derhal Ankara'ya
göndermelerini" istedi.
Giresun davası yargılaması ilginçti. Kentte irticaya yönelik
önemli bir olay olmamıştı. Bu mahkeme bir anlamda lider ya da öncü oldukları
sanılan sanıkların davasıydı. Sanıklar arasında İstanbul'da ve kentlerin dini
çevrelerinde Giresunlu Hoca diye bilinen Şeyh Muharrem ile İskilipli Atıf Hoca
bulunmaktaydı. Yargılama tiyatro salonunda 16 Aralık günü başladı, karar 18
Aralık'ta açıklandı. Altmış sanıklı davada Şeyh Muharrem ile Abdullah Hoca
idama, on sanık ağır hapis cezasına çarptırıldı.
İstiklal Mahkemesi heyeti, İstanbul'dan getirilen sanıklarla
birlikte gemiyle İstanbul'a döndü. 26 Aralık'ta basına bir açıklama yapan
mahkeme başkanı Ali Bey ( Çetinkaya) şunları söyledi:
"inkılap düşmanlarına cumhuriyetin kahredici yumruğu
ile ağır bir darbe indirilmiştir. Yapılan muhakemeler ve tahkikat sonrasında,
İskilipli Atıf Hoca da dahil bütün İstanbul'lu sanıkların masumiyeti ortaya
çıktı. . . Tutuklanan bu sanıkların bahsedilen isyan olayları ile hiçbir
suçlarının olmadığı, yakında salınıverilecekleri..." Bu demecin
yayımlanmasından sonra Giresun'dan getirilen sanıklar, yeni tutuklananlarla
birlikte yargılanmak üzere Ankara'ya gönderilmişlerdir.
Ankara'da şapkaya yönelik iki dava görülmüştür. Maraş
olaylarında yargılanıp, idam kararları uygulananların dışında, Valinin
Başkent'e gönderdiği sanıklar yargılanmış; bunlardan Molla İbrahim, Bayraktar
Hamdi, İnşaallah-Maşaallah Ali ve Pekmezci Hüseyin idama, on dört sanık da on
beşer yıla mahkum olmuşlardır. İkinci mahkemede ise 5 Şubat 1926'da Babaeski
eski müftüsü Ali Rıza ile savcının üç yıl ceza istemesine karşın İskilipli Atıf
Hoca idama mahkum edildiler. Ankara İstiklal mahkemesinin yetmişin üzerinde
Vicahi, ellinin üzerinde giyabi idam kararı verdiğini biliyoruz. Ne var ki,
Divan-ı Harplerin verdiği ölüm kararları bunun çok üzerindedir (s. 325-326).
…
İmge Kitabevi Yayınları, 5. Baskı, Ankara, 2013
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder