23 Ocak 2021 Cumartesi

Tevfik Çavdar - Türkiye'nin Demokrasi Tarihi I (1839-1950)

 

Tevfik Çavdar - Türkiye'nin Demokrasi Tarihi I (1839-1950)

Ankara İstiklal Mahkemesi şapka kanunuyla ilgili, 25 Kasım 1925 günü, Kayseri' de ilk yargılanmasını yaptı. Halkı sarık sarmaya teşvik eden nakşibendi şeyhi Ahmet Hamdi Hoca ile dört arkadaşı yargılama sonunda, Şeyh Sait İsyanıyla ilgili görülerek Doğu İstiklal Mahkemesi'ne havale edildiler.

İkinci mahkeme Sivas'ta yapıldı. Şapka aleyhine kent duvarlarına asılan ilanlar nedeniyle tüm muhtarlar ile belediye görevlileri yargılandılar. Sonuçta İmamzade Mehmet idama, belediye başkanı Abbas Bey, oğlu İsmail ve yirmiye yakın sanık beş-on yıl hapse mahkum oldular ( 1925 Kasım sonu).

Erzurum'da ise bir topluluk "Kabalak" veya "Ağniye" denilen bir serpuşu giymekte ısrar ederek önce Vilayete, sonra da Kolordu kumandanlığına doğru yürüdü. Garnizon kumandanı Hasan Paşa yürüyüşçülerin üzerine ateş açtırdı. Ona yakın kişi öldü. Vali olay üzerine sokağa çıkma yasağı ilan etti, Bakanlar Kurulu da aynı gece sıkıyönetim ilan etti. Şehirdeki "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" yanlıları ile "Muhafaza-ı Mukaddesat Cemiyeti"nin önde gelen üyeleri tutuklandılar. Erzurum Sıkıyönetim Mahkemesi aralarında Şeyh Hacı Osman olmak üzere yirmi bir sanığı idama mahkum etti, kararlar anında infaz edildi (Aralık ayının ilk on günü).

Ankara İstiklal Mahkemesi'nin Rize olaylarıyla ilgili mahkemesi 11 Aralık'ta başladı ve üç gün sürdü. "Halkı şapka ve hükümet aleyhine isyana teşvik" suçundan yüz kırk üç sanık yargılandı. 14 Aralık'ta açıklanan karara göre; Vaiz Farahçıoğlu Sabit (s. 324), lmam Şaban Koliva, Muhtar Yakup, Peçeli Mehmet, Güneysulu Arslan Peçe, Bekçi Kadir Kokize, Asliye Mahkemesi Başkanı Hafız Osman, kardeşi Avukat Hulusi idama, on dört sanık on beşer, yirmi iki Sanık onar, on dokuz sanık da beşer yıl hapse mahkum edildiler. Ölüm cezaları kararın verilmesinden yarım saat sonra infaz edildi.

Ankara İstiklal Mahkemesi Rize davası sonunda bütün kalkışmaların, "Frenk Mukallitliği ve Şapka" isimli bir kitabın yazarı İskilipli Atıf Hoca ve arkadaşlarının içinde bulunduğu "Gizli Örgüt" tarafından yönetildiği hükmüne vardı. Mahkemenin Atıf Hoca ve arkadaşlarının tutuklanması isteği üzerine gazetelere yansıyan şu haberi okuyoruz:

"Cağaloğlu'ndan Bayezit'e, Hakkaklar'dan Fatih'e eskiden beri muhafazakar tanınan bütün zevat ile, Hocayla yayıncılık işi dahil her türlü münasebeti olanlarla, Atıf Efendi'yi eskiden beri tanıyanlar" tutuklanıp Giresun'a gönderildiler. Bu arada Ankara İstiklal Mahkemesi bir başka kararla, "Valiliklerin bölgelerinde irtica ile ilgili tahkikatlar yapmalarını ve toplayabildikleri sanıkları dosyaları ile birlikte derhal Ankara'ya göndermelerini" istedi.

Giresun davası yargılaması ilginçti. Kentte irticaya yönelik önemli bir olay olmamıştı. Bu mahkeme bir anlamda lider ya da öncü oldukları sanılan sanıkların davasıydı. Sanıklar arasında İstanbul'da ve kentlerin dini çevrelerinde Giresunlu Hoca diye bilinen Şeyh Muharrem ile İskilipli Atıf Hoca bulunmaktaydı. Yargılama tiyatro salonunda 16 Aralık günü başladı, karar 18 Aralık'ta açıklandı. Altmış sanıklı davada Şeyh Muharrem ile Abdullah Hoca idama, on sanık ağır hapis cezasına çarptırıldı.

İstiklal Mahkemesi heyeti, İstanbul'dan getirilen sanıklarla birlikte gemiyle İstanbul'a döndü. 26 Aralık'ta basına bir açıklama yapan mahkeme başkanı Ali Bey ( Çetinkaya) şunları söyledi:

"inkılap düşmanlarına cumhuriyetin kahredici yumruğu ile ağır bir darbe indirilmiştir. Yapılan muhakemeler ve tahkikat sonrasında, İskilipli Atıf Hoca da dahil bütün İstanbul'lu sanıkların masumiyeti ortaya çıktı. . . Tutuklanan bu sanıkların bahsedilen isyan olayları ile hiçbir suçlarının olmadığı, yakında salınıverilecekleri..." Bu demecin yayımlanmasından sonra Giresun'dan getirilen sanıklar, yeni tutuklananlarla birlikte yargılanmak üzere Ankara'ya gönderilmişlerdir.

Ankara'da şapkaya yönelik iki dava görülmüştür. Maraş olaylarında yargılanıp, idam kararları uygulananların dışında, Valinin Başkent'e gönderdiği sanıklar yargılanmış; bunlardan Molla İbrahim, Bayraktar Hamdi, İnşaallah-Maşaallah Ali ve Pekmezci Hüseyin idama, on dört sanık da on beşer yıla mahkum olmuşlardır. İkinci mahkemede ise 5 Şubat 1926'da Babaeski eski müftüsü Ali Rıza ile savcının üç yıl ceza istemesine karşın İskilipli Atıf Hoca idama mahkum edildiler. Ankara İstiklal mahkemesinin yetmişin üzerinde Vicahi, ellinin üzerinde giyabi idam kararı verdiğini biliyoruz. Ne var ki, Divan-ı Harplerin verdiği ölüm kararları bunun çok üzerindedir (s. 325-326).

İmge Kitabevi Yayınları, 5. Baskı, Ankara, 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder