Fatih Sultan Kar – Rize’nin Yüzü
Sabit Tarakçı biyografisi
İstiklal Savaşandan başarıyla çıkılsa da, savaş sonrası bir
otorite boşluğu oluşmuştu. Hükümet hâkimiyetini her tarafta sağlayamamış, bu
durum Güneysu’da da baş göstermişti. Bazı hain kişiler silahlı çeteler
oluşturmuş, milletten haraç yemek suretiyle kendilerini ağa ilan etmişlerdi.
Mazlumlara, fakir fukaraya her türlü eziyeti reva görmüşlerdi. Zalime boyun
eğmeyen Güneysu’nun şahsiyetli delikanlıları bir araya gelmek suretiyle sekiz
kişilik bir kuvvet oluşturdular. Sabit Tarakçı’nın da aralarında bulunduğu bu
gençler ağaların bu zulmüne boyun eğmediler. Zor durumdaki insanların yardımına
koştular, savaş sonrası dul kalan hanımların namusunu korudular,
Güneysu kaynamaya başladı
Ağalar
bu gidişattan hiç memnun olmadılar. Silah gücüyle ortadan kaldıramadıklarını
hükümet kuvvetiyle ortadan kaldırmaya karar verdiler. Güneysu’da yaşanan ve “Şapka
İsyanı” diye adlandırılan olaylar bu ağaların imdadına yetişmişti. Güneysulular
Ankara’da gerçekleşen tepeden inme dayatmaları kabul etmediler. Güneysu
nahiyesi kaynamaya başladı. Olayları
protesto etmek için şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Protesto
gösterileri on gün sürdü. Rize’ye gelen askeri birlikler Güneysu’ya sevk
edilince bütün direnişçiler tutuklandı. Sabit Tarakçı ve arkadaşları ağır
hakaret ve işkenceye uğradılar. Seyyar İstiklal Mahkemesi tarafından
Sabit Tarakçıoğlu, Şaban Koliva, Yakup Peçe, Hacı Hasan Efendi, Kadir Koliva,
Muhammet Peçe, Hafız Mahmut Kamburoğlu ve Hasan Külünkoğlu için idam cezası
verildi.
Güneysu, Güneysu olalı böyle zülüm görmedi
Bu sekiz kişiye İstiklal Mahkemesi tarafından söz hakkı
verilmedi. Hiçbir yüz kızartıcı suçu olamayan, sadece dayatmaya karşı koyan ve düşüncesi uğrunda
mücadele eden Güneysu’nun sekiz delikanlısı idamla cezalandırılırken,
aynı olayda jandarmayı vuran, Ağreyimoğlu Mahmut, sırf ağaların adamı
olduğundan ceza almadı. 10 Aralık 1925 tarihinde başlayıp 14 Aralık tarihinde
neticelenen, seksen celse süren Rize’deki İstiklal Mahkemesi sonucu idam
cezasına çarptırılan Sabit Tarakçı ve yedi arkadaşı yargılamaların
sonuçlanmasından iki saat sonra Rize Dalyan Camii önünde infaz edilen
idamlardan sonra aynı yerde deniz kenarında defnedildiler. İdamlardan üç buçuk
ay sonra Sabit Tarakçı’nın naaşı ailesi tarafından gece yarıları gizlice
bulunduğu yerden alınarak Güneysu’daki aile kabristanlığına taşınmıştır.
(yazının devamında Sabit Tarakçı’nın idamından bir saat
önce bir de destan yazdığından söz ediyor)
Sabit Tarakçı’nın idamından bir saat önce yazıp, ailesine
ulaştırdığı “destanı” ibret verici sözler içermektedir.
Destan Sabit Tarakçı tarafından idamından bir saat önce
yazılıp, ailesine ulaştırılmıştır. Rahmetimin kendi el yazısıyla yazdığı destan
metni, torunu Sabit Turan Tarakçı ve onun oğlu Kemal Sadık Tarakçı’dan temin
edilmiştir.
…
RİDEF Yayını, İstanbul, 2014
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder