Umberto Eco - Devlerin Omuzlarında (Milano Dersleri)
Umberto Eco’nun burada yayımlanan on iki metni, her birinin
bitiminde yer alan tarihte, özel olarak Milanesiana için yazılmış ve festivalde
yazar tarafından ve görsellik katılarak lectio magistralis biçiminde 2001
yılından 2015 yılına kadar okunmuştur.
Metinlerde yer alan güncel duruma ait göndermelere yer
vermedik.
…
Devlerin Omuzlarında
Cüceler ve devler konusu beni her zaman büyülemiştir.
Oğulların babalarını öldürmeye meyilli olduklarını kabullenmek
için psikanalistleri rahatsız etmeye gerek yoktur
Catullus döneminde modernus sözcüğü henüz yoktu ama Latin
geleneğine karşı çıkmak için Yunan lirizmine eğilen şairlere novi (yeni) deniyordu.
Modernus terimi, bizim için
antik dönemin bitmesiyle yani I.S. V. yüzyıla doğru, Avrupa’nın Karolanj
Rönesansı’ndan önce gelen -ve bize hepsinden daha az modern gibi görünen- ciddi
anlamda karanlık parantezin içine düştüğü dönemde sahneye çıkar.
V. yüzyılın sonlarına doğru halk artık Latince değil
Gal-Roman, İtalo-Roman, İspano- Roman ya da Roman-Balkan gibi diller konuşuyor.
Ortaçağ düşünürü sadece kendinden önce gelenlerin
düşüncelerinin şurasında burasında ufak değişiklikler yapmanın doğru olacağını
düşünüyor, selefleri sayesinde daha açık seçik düşünceler üretebildiğine
inanıyordu.
[Bernardo di Chartres, bizlerin devlerin omuzlarında duran
cüceler gibi olduğumuzu söylerdi; bu sayede onlardan daha uzaklan görebilirdik
ama bunu boyumuz ya da keskin gözlerimiz sayesinde değil, omuzlarında dikilerek
onlardan daha yukarıda olduğumuz için başarabilirdik.]
…geleceğe uzanan gelişim hareketi olarak / tarih, Kilise
babalarının icadıdır
Bilgisayar kuşakları bölmez, tam tersine birleştirir.
Güzellik
…eserler yapabilselerdi, / atlar tanrılarını at, öküzler de
tanrılarını öküz gibi resmederlerdi
Ortaçağ ışığın ve rengin güzelliğini nasıl görüyordu?
Ortaçağ insanı kendini son derece aydınlık bir ortamda
temsil ediyordu (ya da şiir yazdığında, resim yaptığında böyle yansıtıyordu).
Barok resmi incelediğimizde, La Tour resminde nesneler ışık
darbesi altındadır,
Dante ışığı mistik ve kozmolojik bir olgu olarak kutsayan
ilahi geleneğin izinde ilerliyordu
“şeytan imgesi, şeytanın çirkinliğini iyi sergilediğinde
güzeldir”
Çirkinlik
Marx / Ben çirkinim ama en güzel kadını satın alabilirim.
Demek ki ben çirkin değilim çünkü çirkinliğin etkisi, itici gücü, para
tarafından yok edilmiştir.
Güzel için evrensel ifadeler var mıdır? Hayır, çünkü güzel,
mesafeli olandır, tutkunun yoksunluğudur. Çirkin ise tutkudur.
Yani estetik bir hükümde bir mesafe vardır. Ben ona sahip
olmasam da bir şeye güzel derim; tutkularımı sustururum.
…on yedinci yüzyıldan başlayarak, sonra on sekiz ve on
dokuzuncu yüzyılda anlatılan ilk masallarla birlikte çocukların küçüklükleri
karabasanlarla doldu; Kırmızı Başlıklı Kız'dan Pinokyo'nun Ateşyiyen'ine,
gizemli ve rahatsız edici ormanlara kadar her şey ürkütücüydü.
…çok sayıda yazarın, sanayi dünyasının çirkinliklerini
tanımlamış olması etkileyicidir.
Kitsch zevk yoksunluğu olarak tanımlanabilir
Kitsch’in özü ahlaki kategorinin estetik kategoriyle yer
değiştirmesinde yatar.
(Broch ) “O sanatçıya ‘iyi bir iş’ değil de ‘güzel bir iş”
buyurur; onun için önemli olan güzel etkidir.”
Camp, bir şeylerin güzelliği ile değil onun yapaylık ve stilize
oluş derecesiyle ilgilidir. En iyi örnek Art Nouveau’dur; o aydınlatma
araçlarını çiçekli ağaçlara dönüştürür; bir oturma odasını mağara ya da
mağarayı oturma odası yapar, orkideler döküm demirdir
Camp, zevk sadece zevk değildir, der; zevksizliğin de bir
zevki vardır. Camp güzeldir çünkü korkunçtur.
Mutlak ve göreceli
…mutlak ve göreceli kavramları üzerine ciddi bir ders en
azından iki bin beş yüz yıl sürmeli
Gerçek bir şeyler olduğuna güven, insanoğlunun hayatta
kalabilmesi için temel koşuldur.
Alev güzeldir
Havayı her gün soluyor, suyu gündelik yaşantımızda
kullanıyor, toprağı daimi olarak çiğniyoruz ama ateşle yaşadığımız deneyim
giderek daha fazla azalma riski taşıyor.
…ateş, doğmak ve büyümek için onu yaratan iki odun parçasını
yutuverir -ateşin bu doğuşu güçlü bir cinsel değer taşır, çünkü alevin tohumu
bir sürtünmeyle atılır- …ateş pek çok şeydir, -fiziksel olgunun yanı sıra-
sembol haline gelir,
Kutsal Kitap'ta ateş daima Tanrı’nın görünür hale gelmesinin
imgesidir
Ateşin ele geçmesiyle birlikte sanatlar; en azından Yunan
deyişiyle teknikler doğdu ve böylelikle insanoğlu doğanın egemenliğini kazandı.
Herakleitos ve Empedokles felsefelerinde ateş sadece
yaratıcı güç olarak değil ama aynı zamanda yok edici ve yeniden canlandıncı güç
olarak da kimlik kazanıyor.
Hava karbondioksit ile kirlenmekte, su bir yandan kirleniyor,
bir yandan giderek azalıyor. Sadece ateş gücünü koruyor, ısı fobunda Yeryüzü’nü
korutuyor ve mevsimleri altüst ediyor, buzlan eriterek denizlerin topraklan ele
geçirmesine neden oluyor.
Görünmez olan
Yazınsal kişiler değişken semiyotik nesnelerdir çünkü
kimliklerini yitirmeden bazı özelliklerini yitirebilirler; öyle ki hayal
dünyasında ünlü D’Artagnan bir şövalyedir ama Üç Silahşörler için o sadece bir
acemidir.
Paradokslar ve aforizmalar
En klasik antinomi, yalancınınkidir: “Ben yalan söylüyorum”
cümlesi ne doğru olabilir ne yanlış.
Chamfort’un şu sözünü analım: "Tutumlu, insanların en
zenginidir; cimri de en yoksulu.”
Edebiyat tarihi aforizma bakımından zengindir ve paradokslar
da onlardan biraz daha azdır. Aforizma sanatı kolaydır (atasözleri de
aforizmadır, anne her yerde annedir, ısıran köpek havlamaz) oysa paradoks
sanatı zordur.
Mutluluk zevklerimizde değil şeylerdedir.
Mutluluk zevklerimizdedir, şeylerde değil.
Bu ters yüz aforizmalar için ben "yengeç adımı
aforizma” terimini kullanıyorum. Yengeç adımı aforizma Witz meyilli bir
hastalıktır, bir başka deyişle, esprili görünmesine rağmen, zıddının eşit
biçimde gerçek olmasını dert etmez.
Öğrenmeyi beceremeyenlerin hepsi öğretmeye koyulmuştur.
Sınavlarda budalalar bilgelerin yanıtlayamadığı sorular yaratırlar.
Asla yengeç adımına dönüştürülemeyecekmiş gibi görünen
yegane paradokslar Stanislaw J. Lec.’e aittir.
Taksitle uyumakla ölümden indirim yapılabilse!
Rüyamda gerçeği gördüm. Uyanmak ne büyük rahatlık!
Hatalı bilgi vermek, yalan söylemek, sahtecilik yapmak
Ptolemaios, Güneş’in Dünya’nın çevresinde döndüğünü
söylerken bu elbette var olan bir olgu değildi ve yanıldığı için böyle diyor
ama yalan söylemiyordu.
Aldatanlar ve aldatılanlar vardı. Ne var ki tek yüzlü bir
yalan ve üç yüzlü yalan da vardır.
Tek yüzlü yalanda söz konusu olan onursuzluktur, gerçeği
bilen biri kendi kendine yalan söyler - ve genellikle sonunda kendi de inanır.
Onursuzluk durumunda yalan söyleyen ve yalan söylenen, aynı kişidir
Üç çehreli yalanda -şart olmasa da- ironi olabilir.
…ironi ancak söze muhatap olan kişi gerçeğin ne olduğunu
bilirse işlevini yerine getirir.
…ironi yazılı olarak yapılıyorsa tırnak işareti, italik yazı
ve hatta (ne utanç) üç nokta kullanılır.
Siyon Bilgeleri Protokolleri
…bu metnin yazarları sahte belge düzeniediklerinin
bilincindeydiler ama bunun kutsal olduğunu, metnin Yahudilerin gerçek
projelerini yansıttığını düşünüyorlardı.
Sanatta bazı kusurlu biçimler üzerine
Kusur hakkında çok konuşulur ama kavramın kendi kusurlu
kalma riski taşır.
…insan bedeni kusurludur ve bu nedenle de evrimleşme
yeteneğine sahiptir.
Takoz, yüce bir sonuç elde etmek için vasat bir araçtır.
Monte Cristo yazılmış olan tüm romanların en tutkulu
olanlarından biridir ve öte yandan tüm zamanların ve tüm yazınlar en kötü
yazılmış romanlarından biridir. Monte Cristo her yandan dökülür. Sıfatı bir
satır sonra yineleme yüzsüzlüğü gösterir, bu sıfatları arsızca üst üste yığar,
Dumas'ınn neden böyle yaptığını bilmiyoruz. Yazmayı
bilmediğinden değil. Üç Silahşörler daha yalın, hızlıdır, belki kendi
psikolojisinden kaynaklanan nedenler vardır ama rahatça akar ve okumak bir
zevktir. Dumas para nedeniyle böyle yazıyordu; satır başına ödenti alıyordu ve
bu nedenle uzatmak zorundaydı.
Bir hikâyenin nasıl işleneceği bilinemiyorsa, daha önce
başka yerlerde işe yaramış benzer durumlara başvurulur.
Sır hakkında bazı açıklamalar
Modern çağda, Avrupa devletlerinin kuruluşuyla, orduların ve
askeri operasyonların giderek genişleyen topraklar yüzündeki karmaşık
organizasyonlarıyla (Otuz Yıl Savaşları) kriptografi sanatı gelişir.
Gizli olarak sunulan her doktrinin kısmetinde Gülhaç
hikâyesi vardır.
Sonra, bir şekilde Gülhaç geleneğine bağlı olarak 18. yüzyılda
sembolik masonluk doğdu
Masonluk sırrı, doğası gereği ihlal edilemez: Mason onu
öğrenmeden, ancak sezgisel olarak idrak edebilir.
…sırrı olmayan Masonluk, Rotary kulübüdür.
…açıklandığı zaman insanı hayal kırıklığına uğratan başka
sözde sırlar…
Gülhaç mensubu bir okültist olan Josephine Peladan’ın
söylediği gibi açıklanmış inisyatik sır hiçbir işe yaramaz.
Bir giz olduğuna inan; kendini erginlenmiş biri gibi duyarsın.
Bir komplonun komplo olması için bir giz olması gerekir.
Ele geçmesi ve ulaşılması mümkün olmayan bir sırra her ne
pahasına olursa olsun ulaşmanın tek yolu dehşetli arzudur.
Komplo
…sır ne kadar güçlü ve baştan çıkartıcıysa içi o kadar
boştur.
11 Eylül konusunu ele alalım…
Komplo sendromu dünya kadar eskidir ve bunun felsefesini
müthiş bir biçimde işleyen de Kari Popper olmuştur.
…internette rastladığım bir site son iki yüzyılda yaşanan
her türlü uğursuzluğu Cizvitlere bağlıyordu.
Çakma bilgiler neden başarı kazanır? Çünkü başkalarından
saklanan bir bilgi vaat ederler
Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi kitabının bir
parodisini yazdım.
Kutsal olanın temsili
…
Sulla spalle dei
Giganti
Türkçeleştiren: Eren Yücesan Cendey
Doğan Kitap, 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder