1 Ekim 2024 Salı

Umberto Eco - Beş Ahlak Yazısı

Umberto Eco - Beş Ahlak Yazısı

 


Giriş

…bu yazılar, neyi yapmanın iyi olacağı, neyi yapmamak gerektiği ve neyin hiçbir biçimde yapılamayacağı hak-kındadır.

 

“Savaşı Düşünmek”, Körfez Savaşı günlerinde 1 Nisan 1991'de La Rivista dei Libride yayımlandı.

 

“Ebedi Faşizm”, Columbia Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı ile Fransız Dili ve Edebiyatı bölümlerinin Avrupa'nın özgürleşmesini kutlamak üzere düzenledikleri 25 Nisan 1995 tarihli sempozyumda İngilizce olarak sunulmuştur.

 

“Basın Hakkında”, Carlo Scognamiglio başkanlığında İtalyan Senatosu'nun düzenlediği bir dizi seminer sırasında, senato üyelerine ve önde gelen İtalyan gazetelerinin yöneticilerine sunulan bir değerlendirme yazısıdır

 

“Öteki Sahneye Girdiğinde”, Liberal dergisinin düzenleyip yayımladığı dört mektupluk bir yazışma sırasında Kardinal Martini'ye verdiğim yanıtlardan biridir.

 

“Göçler, Hoşgörü ve Hoşgörülemezlik” çeşitli yazılarımdan derlenmiştir.

 

Savaşı Düşünmek

Bu yazıda büyük S harfiyle yazılmış Savaş’tan, ulusların açık onayı alınarak yapılan, çağdaş dünyada edindiği biçimiyle "sıcak” savaştan söz edilmektedir.

 

Körfez Savaşı

Savaş başladı başlayalı, bu dram karşısında gerekli konumu almadıkları için "entelektüeller”i suçlayan konuşmalara veya yazılara tanık olduk.

 

…entelektüel, devrim çığırtkanlığı yapmamalıdır

…bağlılık ahlaksal bir kategoridir, hakikat ise kuramsal bir kategori.

 

Entelektüel işlev duygusal açıdan katlanılması olanaksız sonuçlara da yol açabilir, çünkü kimi zaman bazı sorunları çözümsüz olduklarını ortaya koyarak çözmek zorunda kalır insan.

 

Entelektüeller savaştan söz ettiler; üstelik öyle misyonerce bir bağlanımla söz ettiler ki, dünyanın savaşı görme tarzı kökten değişti.

 

Atom bombası atan (veya denizi kirleten) kimse, yalnızca yansızlara savaş ilan etmekle kalmaz, tüm dünyaya savaş ilan etmiş olur.

 

…artık savaş, çokuluslu kapitalizmin doğası nedeniyle savaşan cephelerle sınırlı kalamaz.

 

Clausewitz zafere ulaşılabilmesi için savaşanların manevi bütünlüğünün şart olduğunu söylüyordu

…bilgi akışı yurttaşların inancını sarsmakla kalmamakta, onları düşmanların ölümüne duyarlı hale getirmektedir

 

…iktidar merkezleri yarar sağlarlar, ama olsa olsa başkalarının zararına. Eski savaş silah

 

Savaşta bazı ekonomik güçler başka ekonomik güçlerle rekabet halindedir ve bu rekabetin mantığı ulusal güçlerin mantığını aşar. Devletlerin tüketimi (örneğin, silah satın alma) gerilimi gerektirirken, bireysel tüketimler mutluluğu gerektirir. Çatışma ekonomik açıdan oynanır.

 

Ebedi Faşizm

Tüm çocukluğum Mussolini’nin büyük tarihsel söylevlerini dinleyerek geçti…

 

İtalyan faşizmi / tam anlamıyla totaliter değildi; ılımlı oluşundan değil, ideolojisinin felsefi zayıflığı yüzünden.

Mussolini’nin bir felsefesi yoktu; yalnızca belagati vardı.

 

Nazizm, özü itibarıyla pagan, çoktanrılı ve Hıristiyanlık karşıtıdır, aksi takdirde Nazizm değildir. Bunun tersine, faşizm oyunu çok değişik tarzlarda sahnelenebilir ve oyunun adı değişmez.

 

"Faşizm” terimi her şeye uyarlanabilir hale gelmiştir, çünkü bir veya daha fazla özelliği ortadan kaldırılsa bile faşist bir rejim faşist olarak tanınabilir.

 

Kök-faşizm, bireysel ya da toplumsal düş kırıklığından doğar.

…günümüzde, faşizm yandaşlarını bu yeni çoğunlukta bulacaktır.

…bir ulusa kimlik verebilecek tek bir grup vardır: düşmanlar.

 

Sürekli savaş da, kahramanlık da oynanması zor oyunlar olduğundan, kök-faşist irade gücünü cinsel konulara aktarır. Kadınları küçük görmek ve bekârlık ye-mininden eşcinselliğe sıradışı cinsel alışkanlıkları mahkûm etmek demek olan machismo nun kökeni budur. Cinsellik de oynanması zor oyunlardan biri olduğu için, kök-faşist kahraman fallusun ikamesi silahlarla oynar; onun savaş oyunları sürekli bir penis hasedinden kaynaklanır.

 

Özgürlük ve kurtuluş, asla sonu gelmeyecek bir görevdir. Sloganımız şu olsun: "Unutmayın.”

 

Basın Hakkında

…siyaset dünyasıyla ilişkileri üzerine bir tür “şikâyetname”

 

…kitle iletişim araçları ülkenin siyasal yaşamını yalnızca kamuoyu oluşturarak etkileyebilir. Buna karşılık, geleneksel erkler, medyayı yalnızca medya aracılığıyla denetleyip eleştirebilirler; aksi takdirde, müdahaleleri, ister yürütme ister yasama ister yargı yoluyla olsun, bir yaptırıma dönüşür

 

İtalyan basını bir ecnebi gazetenin adını verdiğinde, gazete adının önüne her zaman "güvenilir” sıfatını yerleştirir,

 

"temalaştırma” (aynı sayfa üzerinde bir biçimde birbirleriyle bağlantılı haberlerin verilmesi)

 

İtalya’da siyaset dünyası televizyonda bir şeyler söyleyerek (hatta söyleyeceklerinin neler olduğunu bildirerek), gazetenin öncelikler gündemini belirlemektedir ve basın ertesi gün ülkede olanlardan değil, olanlarla ilgili televizyonda ne söylenmiş veya söylenebilecek olduğundan söz etmektedir.

 

Basın gösteriyi gereğinden çok siyasallaştırdı.

 

Bilgi birçok özerk kanaldan yayılıyor, sistem başsız ve dene-timsiz, herkes herkesle tartışıyor,

 

Öteki Sahneye Girdiğinde

Hiç kuşku yok ki, her insan algılamanın, anımsamanın, arzu, korku, üzüntü veya rahatlama, zevk veya acı duymanın ve bu duyguları dile getiren sesler çıkarmanın ne olduğu konusunda belirli görüşlere sahiptir.

 

Öyleyse nasıl oluyor da geçmişte veya günümüzde katliamı, yamyamlığı, ötekinin bedeninin aşağılanmasını onaylayan kültürler var olabiliyor? Bu sorunun basit bir yanıtı var: Bu kültürler "öteki” kavramını kabile cemaati (veya etnik köken) ile sınırlandırıyor ve "barbarlar”ı insanlık dışı varlıklar olarak görüyorlar da ondan; ama haçlılar da "kâfirler”i büyük bir sevgiyle sevilecek yakınları gibi görmüyorlardı.

…inanç çatışmalarında, üstün gelmesi gereken iki tutum vardır: sevgi ile sağduyu.

 

Göçler, Hoşgörü ve Hoşgörülemezlik

…farklı kültürler bir arada yaşıyorlar

"Beyaz” denen nüfusun bir azınlık haline gelmeye yüz tuttuğu New York’ta, beyazların yüzde kırk ikisinin Yahudi, kalan yüzde elli sekizinin ise son derece farklı kökenlerden olduğunu anımsatmak isterim…

 

Göç söz konusu olduğunda artık gettolar yoktur ve karışım denetlenemez.

 

Üçüncü Dünya, Avrupa’nın kapılarını çalmakta ve Avrupa istemese de içeri girmektedir.

 

Bununla birlikte, ırkçılar (kuramsal olarak) nesli tükenmek üzere olan bir ırk olsa gerektir.

 

Etnik ve dinsel nedenler yüzünden birbirlerini vuran yetişkinlere hoşgörüyü öğretmek boşa yitirilmiş vakittir.

 

Cinque scritti morali

Türkçeleştiren: Kemal Atakay

5. Basım, 2012, Can Yayınları 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder