Umberto Eco - Açık Yapıt
Umberto Eco da “Batı uygarlığında İdeal'den Gerçek’e,
Gerçek’ten Soyut’a, Soyut’tan Olanaklı’ya doğru ilerleyen bir gelişim çizgisi
olduğuna ve, bunun, “Açık Yapıt" poetikalarının tarihsel oluşumunu
gösterdiğine” inanır.
Önsöz
Bu kitap, 1958’de XII. Uluslararası Felsefe Kongresi'ne
sunulan bir bildiriden doğmuştur
Kitabımızın birinci bölümünü oluşturan denemeler, aslında
bir araştırmaya çağrıdır
İkinci bölüm ise, Joyce'un poetikasının açımlanmasına
ayrılmış olup, tam bir inceleme girişimini oluşturmaktadır
Burada "yapıt" sözcüğünden şu anlaşılmalıdır:
Yorumların ardışıklığına, bakış açılarının evrimine olanak veren, ama aynı
zamanda bunları düzenleyen yapısal özelliklerle donanmış bir nesne.
Bu denemeler, genel olarak, (felsefi tanımları daha önceden
varsaysalar bile), kültür tarihi denemeleridir.
Poetika sözcüğünden ne anlamalı? / …yazınsal yapıtın
incelenmesini anlarlar.
(Yazara göre poetika) sanatçının belirtik ya da örtük olarak
kafasında düşündüğü şekliyle, yapılacak yapıttır.
Açık Yapıt Poetikası
(İcracının yorum hürriyeti)
…yaratıcı, kendi dilediği yolda tadılıp anlaşılabilmesi
için, tamamlanmış bir biçim ortaya koyar.
…her sanat yapıtı, / değişik yollarla yorumlanabilmesiyle, yine
"açık" bir yapıttır.
Yorumcu, yaratıcıyla işbirliği kurarak, yapıtı yeniden
yaratmaksızın anlayamaz.
Platon Sofist adlı yapıtında şöyle der: Ressamlar kişileri
tam olduğu gibi değil, bakılacakları açıdan resmederler
Sanat yapıtının düzeni, imparatorluk ve teokratik bir toplum
düzeniyle birbirine karışır; okumayı yönlendiren yasalar, varılacak hedefleri
göstererek (buyurarak) ve bunlara erişme yollarını sağlayarak, insan
edimlerinin her birinde kılavuzluğu elden bırakmayan otoriter bir yönetimin
yasalarıyla özdeşleşir.
(Mallarme) "Bir nesnenin adını söylemek, şiirden
alınacak hazzın üç çeyreğini gözden çıkarmak demektir; çünkü, bu haz, yavaş
yavaş keşfedip bulgulama mutluluğunda doğar: İşte bunu aşılamak... Düşümüz
bu." Tek bir yorumun okura dayatılmasından uzak durulmalıdır.
Kafka'nın yapıtı "açık" yapıta tam bir örnek
olarak gösterilebilir: Duruşma, Şato, Beklenti, Hüküm Giyme, Başkalaşım,
İşkence, onun sanatında gerçek anlamlarıyla alınmamalıdır.
Ulysses'in gücü, belli bir doğrultuyu izleyecek yerde, bir
ve aynı nokta çevresinde (zaman boyutu da içlerinde olmak üzere) bütün
boyutlarda yayılmasından ileri gelir. Ulysses'in dünyası bitip tükenme bilmeyen
ve karmaşık bir yaşamla devinir.
Burada bizim amacımız, yaratıların estetik değeri üzerine
bir yargıda bulunmak değil; çeşitli poetikaları hem yansımaları, hem de konuları
(matiere) oldukları kültürel duruma uygunluktan içinde karşılaştırmaktır.
(Mallarme) Kitap, "açık" ve devingen bir yapı
olmalıdır
Sanat Dilinin Çözümlenmesi
…çağdaş poetikalar, bakış açılarının devingen¬liğine ve yorumların
çokluğuna dayanan bütün bir dizi biçim önermektedir bize.
…sanat yapıtının niçin "açık" olduğunu, bu
açılışın onun yapısında nasıl yer aldığını ve açılış ayrımlarının hangi yapı
farklarına karşılık olduğunu anlamaya çalışacağız.
(Dewey) Sanat, kısaca, "bir bulanık fikri, bir coşkuyu
be¬lirli bir dolayıma (medium) dönüştürme gücüdür.
Açılış, Bildirişim, İletişim
…sorduğumda, olumsuz bir yanıt
alırsam, büyük bir bildirişim edinmiş olmam ve sözünün doğruluğu konusunda
kararsız kalırım. / …yanıtı olumlu olursa, kendi çıkarma ve tüm beklentilerine
karşın, önemli nicelikte bir bildirişim almış olurum ve beni ilgilendiren konu
üstüne fazladan bir şey bilirim gerçekten.
…entropi
(Norbert Weiner) bildirişim bir düzen ölçüsüdür,
düzensizliğin ölçüsü, başka bir deyişle entropi, bildirişimin karşıtıdır.
…bildirişim bildirinin çıktığı kaynağa da bağlıdır.
…bildirişim ne denli yüksek ise, onu iletmek de o denli
güçtür; bildirişim ne denli açıkça iletilirse, o denli az bilgi¬lendirir.
(Webem)
SATOR
AREPO
TENET
OPERA
ROTAS
Açık Yapıt Olarak Şekilsiz
Olasılık yasası, tonal gramerin yasasıdır, ortaçağ sonrası
batılı dinleyicinin duyarlığı buna alışıktır: Aralıklar, frekans
farklılıklarından öte bir şey oluştururlar, örgensel ilişkilerin ortaya
konmasını gerektirirler…
…canlılık, biçimin yadsınması olarak, güzelliğe yeğlenecek
olsaydı, güzellikten vazgeçmekte hiçbir sakınca olmayacaktı.
Rastlantı ve Dolantı
…televizyon estetiği
Toplumsal Bağlanma Olarak Biçim
Yabancılaşma
(Filozoflar) …ama, bir sözcüğün, bir anda müthiş bir biçimde
tutulduktan sonra yine birden ağıza alınmaz oluşuna kuşkusuz ilgisiz de
kalamazlar. Gerçekten, "ya¬bancılaşma" terimi 1960'ların başında ilk
ortaya çıkışından sonra, bu denli niçin tutulmuştu? Şimdiye değin iyi ya da
kötü kullanılmasının, kendi başına, uygarlık tarihinde en çirkin ama bilinmeyen
ya¬bancılaşma örnekleri olduğu söylenebilir mi?
(tanım) …başka bir şey adına kendinden vazgeçme, dışsal bir
güce kendini bırakma, kendi dışında bir şeyde başkası olma; dolayısıyla,
üzerinde bir etki yapılabilmesi için bir eyleyen (agent) olmaktan çıkma demeye
gelir.
İşçi ürettiği nesnelere bağlıdır; sonra, istesin istemesin,
bunları temsil eden paranın egemenliği altına girecektir; bundan sonra da,
üretmeyi ne denli sürdürüp götürürse, o da o denli ürettiği mallar gibi olur.
…ürün ne denli büyük ise (artarsa) o da o denli azalacaktır.
…yabancılaşma hem eylemle ve hem de bilinçle önlenebilir,
ama temelli önlenemez.
Hiçbir kurtuluş umudu yok mu? Yok gerçekten; gerilimin
olumsuz kutbunu yok etmek de olanaksız. İşte bunun için, bir yabancılaşma
durumunu betimlemeye kalkıştığımız her zaman, tıpkı kendisini saptamış
olduğumuzu düşündüğümüzde olduğu gibi, ondan nasıl kurtulacağımız bilmediğimizi
de anlarız.
…nesnelerle ve başkalarıyla olan ilişkilerimizde var olan,
yabancılaşmanın yinelenmesine ve kaçınılmaz olanağına dönük iki aşırı uç tutumu
saptıyoruz böylece: Birincisi, karamsar tutum; bu, nesneyi, içinde içerilmiş
olacağı korkusuyla, tahrip eder (ya da kötülük olarak reddeder); İkincisi ise, iyimser
tutumdur; buna göre de nesne ile bütünleşme, bir ilişkinin tek olumlu yanıdır.
…yalnız avant-garde sanatçılar içinde yaşadıkları dünya ile
anlamlı bir ilişki kurabilirler.
…bir müzisyen ancak yeni bir dünya görüşünü yeni bir müzikal
biçimde dile getirmeyi başarabildiği ölçüde "ilerici" olur, sayılır.
Pareyson'un Estetiği
Pareyson'a göre, tüm insan yaşamı biçim(ler) bulma ve
üretmedir.
…sanatçı yapıtta kendine biçim verir. Bir yapıtı anlamak,
fi¬ziksel bir nesnede yaratıcısına sahip olmak demektir.
Sanatın Ölümü Üzerine İki Deneme
(Francesco de Sanctis) Ne yazık ki artık inan göçüp
gitmiştir ve şiir de ölmüştür. Ya da daha doğrusu, inanç ile şiir ölümsüz
olduklarına göre, ölü olan şey, onların varoluş yollarından biridir. Günümüzde
inanç, inançtan kay¬naklanır, şiir de derin düşünmeden. Ölmedi onlar, yalnızca
farklılaştılar.
Kötü Beğeninin Yapısı
…kötü beğeni, bir ölçü, tanımlanması çok güç bir
"ölçü" eksikliğidir
Alman kültürü / bu olgunun incelenmesine ve tanımına özel
bir dikkat göstermiş ve / Kitsch ulamını bulmuştur.
Aristoteles'e inanırsak, Yunan ülkesinde, sanatın ruhsal bir
etki yaratma işlevi bulunuyordu; en azından, hem müziğin ve hem de tragedyanın
işlevi bu türdendi.
Sanatın teknik bir beceri sayılmadığı (eski Yunan'da ve
ortaçağda olduğu gibi) daha çok salt sanat adına yaratılmış bir şey gibi
göründüğü bir kültür bağlamında, bir etkinin üretimi Kitsch oluyor.
Clement Greenberg'in çok başarılı formülüne göre,
avant-garde, sanat süreçlerini izler, Kitsch ise onların etkilerini.
Dwight Mac Donald'a göre, kitle kültürünün en düşük düzeyi
(ki o buna kısaltılmış olarak "mass-cult" demektedir), kendi bayalığında,
köklü bir tarihsel itki, Marx ve Engels'in betimlemiş olduğu erken
kapitalizminkine benzeyen yabanıl bir kuvvet bulur.
mid-cult / Orta kültür
…o, "yüksek kültür"ün bir yozlaşmasıdır, mass-cult
üzerinde büyük bir üstünlüğü vardır, gerçekte "tümüyle seyirciye bağlı
bulunduğu halde", asıl gerçek kendisiymiş gibi geçinebilmektedir...
Eleştirel duyarlık ile snopluk arasındaki ayrım çok
küçüktür: Bir kitle kültürü eleştirisi, son uçta ve çok incelmiş bir kitle
kültürü ürünü olabilir; buna karşılık, sa¬dece başkalarının henüz yapmadığını
yapan soylu kişi gerçekte, yapılmayacak şeyi öğrenmek için onların neler
yaptıklarına bağlı kalır bütünüyle.
Kitsch terimi, a) daha önceden tüketilmiş görünen, b) daha
önceden tüketilmiş olduğu için, kitlelere ya da ortalama tüketiciye ulaşan, c)
büyük sayıda tüketici tarafından daha önceden kullanılmış olması, aşınmasını
hızlandırdığı için, çabucak yeniden tüketilebilecek her nesneye
uygulanabilecektir.
Başarılı sanat yapıtı bir model oluşturur ve öykünmeye yol
açar.
Ortalama tüketici, kendi yalanını tüketir.
Ama onu ahlâki bir yalancılık, toplumsal bir yalancılık,
ruhsal bir yalancılık olarak tüketir, çünkü aslında o, yapısal bir
yalancılıktır.
Yapı ve "Dizi
Dizisel düşünce, çok-değerli bir düşünce süreci olmuştur...
Bu durumuyla o klasik düşüncenin tam karşıtıdır; klasik düşünceye göre de
biçim, daha önceden varolan bir kendiliktir ve aynı zamanda, genel
biçim-bilimdir (morphology). Burada (dizisel düşüncede), önceden kurulmuş
ölçekler yoktur / özel bir düşüncenin içinde yer alabileceği genel yapılar
yoktur.
Grup 63'ün Ölümü
Grup ölmüştür artık. 1969'da ölmüştü.
Tel Quel - bir derginin ve bu dergi çevresinde çağdaş
filozofların ortak kurduğu kümenin adı.
1960'ların İtalyan avant-garde'ı üstüne ne söyleyebiliriz?
Yeni avant-garde hangi anlamda tarihsel avant- garde'tan
ayrılıyor ya da onunla boy ölçüşüyor.
…
Opera aperta
Türkçeleştiren: Yakup Şahan
Kabalcı Yayınları, 1992
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder