1 Ekim 2024 Salı

Umberto Eco - Açık Yapıt

Umberto Eco - Açık Yapıt


Umberto Eco da “Batı uygarlığında İdeal'den Gerçek’e, Gerçek’ten Soyut’a, Soyut’tan Olanaklı’ya doğru ilerleyen bir gelişim çizgisi olduğuna ve, bunun, “Açık Yapıt" poetikalarının tarihsel oluşumunu gösterdiğine” inanır.

 

Önsöz

Bu kitap, 1958’de XII. Uluslararası Felsefe Kongresi'ne sunulan bir bildiriden doğmuştur

Kitabımızın birinci bölümünü oluşturan denemeler, aslında bir araştırmaya çağrıdır

İkinci bölüm ise, Joyce'un poetikasının açımlanmasına ayrılmış olup, tam bir inceleme girişimini oluşturmaktadır

 

Burada "yapıt" sözcüğünden şu anlaşılmalıdır: Yorumların ardışıklığına, bakış açılarının evrimine olanak veren, ama aynı zamanda bunları düzenleyen yapısal özelliklerle donanmış bir nesne.

 

Bu denemeler, genel olarak, (felsefi tanımları daha önceden varsaysalar bile), kültür tarihi denemeleridir.

 

Poetika sözcüğünden ne anlamalı? / …yazınsal yapıtın incelenmesini anlarlar.

 

(Yazara göre poetika) sanatçının belirtik ya da örtük olarak kafasında düşündüğü şekliyle, yapılacak yapıttır.

 

Açık Yapıt Poetikası

(İcracının yorum hürriyeti)

 

…yaratıcı, kendi dilediği yolda tadılıp anlaşılabilmesi için, tamamlanmış bir biçim ortaya koyar.

 

…her sanat yapıtı, / değişik yollarla yorumlanabilmesiyle, yine "açık" bir yapıttır.

 

Yorumcu, yaratıcıyla işbirliği kurarak, yapıtı yeniden yaratmaksızın anlayamaz.

 

Platon Sofist adlı yapıtında şöyle der: Ressamlar kişileri tam olduğu gibi değil, bakılacakları açıdan resmederler

 

Sanat yapıtının düzeni, imparatorluk ve teokratik bir toplum düzeniyle birbirine karışır; okumayı yönlendiren yasalar, varılacak hedefleri göstererek (buyurarak) ve bunlara erişme yollarını sağlayarak, insan edimlerinin her birinde kılavuzluğu elden bırakmayan otoriter bir yönetimin yasalarıyla özdeşleşir.

 

(Mallarme) "Bir nesnenin adını söylemek, şiirden alınacak hazzın üç çeyreğini gözden çıkarmak demektir; çünkü, bu haz, yavaş yavaş keşfedip bulgulama mutluluğunda doğar: İşte bunu aşılamak... Düşümüz bu." Tek bir yorumun okura dayatılmasından uzak durulmalıdır.

 

Kafka'nın yapıtı "açık" yapıta tam bir örnek olarak gösterilebilir: Duruşma, Şato, Beklenti, Hüküm Giyme, Başkalaşım, İşkence, onun sanatında gerçek anlamlarıyla alınmamalıdır.

 

Ulysses'in gücü, belli bir doğrultuyu izleyecek yerde, bir ve aynı nokta çevresinde (zaman boyutu da içlerinde olmak üzere) bütün boyutlarda yayılmasından ileri gelir. Ulysses'in dünyası bitip tükenme bilmeyen ve karmaşık bir yaşamla devinir.

 

Burada bizim amacımız, yaratıların estetik değeri üzerine bir yargıda bulunmak değil; çeşitli poetikaları hem yansımaları, hem de konuları (matiere) oldukları kültürel duruma uygunluktan içinde karşılaştırmaktır.

 

(Mallarme) Kitap, "açık" ve devingen bir yapı olmalıdır

 

Sanat Dilinin Çözümlenmesi

…çağdaş poetikalar, bakış açılarının devingen¬liğine ve yorumların çokluğuna dayanan bütün bir dizi biçim önermektedir bize.

…sanat yapıtının niçin "açık" olduğunu, bu açılışın onun yapısında nasıl yer aldığını ve açılış ayrımlarının hangi yapı farklarına karşılık olduğunu anlamaya çalışacağız.

 

(Dewey) Sanat, kısaca, "bir bulanık fikri, bir coşkuyu be¬lirli bir dolayıma (medium) dönüştürme gücüdür.

 

Açılış, Bildirişim, İletişim

…sorduğumda, olumsuz bir yanıt alırsam, büyük bir bildirişim edinmiş olmam ve sözünün doğruluğu konusunda kararsız kalırım. / …yanıtı olumlu olursa, kendi çıkarma ve tüm beklentilerine karşın, önemli nicelikte bir bildirişim almış olurum ve beni ilgilendiren konu üstüne fazladan bir şey bilirim gerçekten.

 

…entropi

 

(Norbert Weiner) bildirişim bir düzen ölçüsüdür, düzensizliğin ölçüsü, başka bir deyişle entropi, bildirişimin karşıtıdır.

…bildirişim bildirinin çıktığı kaynağa da bağlıdır.

…bildirişim ne denli yüksek ise, onu iletmek de o denli güçtür; bildirişim ne denli açıkça iletilirse, o denli az bilgi¬lendirir.

 

(Webem)

SATOR

AREPO

TENET

OPERA

ROTAS

 

Açık Yapıt Olarak Şekilsiz

Olasılık yasası, tonal gramerin yasasıdır, ortaçağ sonrası batılı dinleyicinin duyarlığı buna alışıktır: Aralıklar, frekans farklılıklarından öte bir şey oluştururlar, örgensel ilişkilerin ortaya konmasını gerektirirler…

 

…canlılık, biçimin yadsınması olarak, güzelliğe yeğlenecek olsaydı, güzellikten vazgeçmekte hiçbir sakınca olmayacaktı.

 

Rastlantı ve Dolantı

…televizyon estetiği

 

Toplumsal Bağlanma Olarak Biçim

Yabancılaşma

(Filozoflar) …ama, bir sözcüğün, bir anda müthiş bir biçimde tutulduktan sonra yine birden ağıza alınmaz oluşuna kuşkusuz ilgisiz de kalamazlar. Gerçekten, "ya¬bancılaşma" terimi 1960'ların başında ilk ortaya çıkışından sonra, bu denli niçin tutulmuştu? Şimdiye değin iyi ya da kötü kullanılmasının, kendi başına, uygarlık tarihinde en çirkin ama bilinmeyen ya¬bancılaşma örnekleri olduğu söylenebilir mi?

 

(tanım) …başka bir şey adına kendinden vazgeçme, dışsal bir güce kendini bırakma, kendi dışında bir şeyde başkası olma; dolayısıyla, üzerinde bir etki yapılabilmesi için bir eyleyen (agent) olmaktan çıkma demeye gelir.

 

İşçi ürettiği nesnelere bağlıdır; sonra, istesin istemesin, bunları temsil eden paranın egemenliği altına girecektir; bundan sonra da, üretmeyi ne denli sürdürüp götürürse, o da o denli ürettiği mallar gibi olur.

…ürün ne denli büyük ise (artarsa) o da o denli azalacaktır.

 

…yabancılaşma hem eylemle ve hem de bilinçle önlenebilir, ama temelli önlenemez.

 

Hiçbir kurtuluş umudu yok mu? Yok gerçekten; gerilimin olumsuz kutbunu yok etmek de olanaksız. İşte bunun için, bir yabancılaşma durumunu betimlemeye kalkıştığımız her zaman, tıpkı kendisini saptamış olduğumuzu düşündüğümüzde olduğu gibi, ondan nasıl kurtulacağımız bilmediğimizi de anlarız.

 

…nesnelerle ve başkalarıyla olan ilişkilerimizde var olan, yabancılaşmanın yinelenmesine ve kaçınılmaz olanağına dönük iki aşırı uç tutumu saptıyoruz böylece: Birincisi, karamsar tutum; bu, nesneyi, içinde içerilmiş olacağı korkusuyla, tahrip eder (ya da kötülük olarak reddeder); İkincisi ise, iyimser tutumdur; buna göre de nesne ile bütünleşme, bir ilişkinin tek olumlu yanıdır.

 

…yalnız avant-garde sanatçılar içinde yaşadıkları dünya ile anlamlı bir ilişki kurabilirler.

…bir müzisyen ancak yeni bir dünya görüşünü yeni bir müzikal biçimde dile getirmeyi başarabildiği ölçüde "ilerici" olur, sayılır.

 

Pareyson'un Estetiği

Pareyson'a göre, tüm insan yaşamı biçim(ler) bulma ve üretmedir.

 

…sanatçı yapıtta kendine biçim verir. Bir yapıtı anlamak, fi¬ziksel bir nesnede yaratıcısına sahip olmak demektir.

 

Sanatın Ölümü Üzerine İki Deneme

(Francesco de Sanctis) Ne yazık ki artık inan göçüp gitmiştir ve şiir de ölmüştür. Ya da daha doğrusu, inanç ile şiir ölümsüz olduklarına göre, ölü olan şey, onların varoluş yollarından biridir. Günümüzde inanç, inançtan kay¬naklanır, şiir de derin düşünmeden. Ölmedi onlar, yalnızca farklılaştılar.

 

Kötü Beğeninin Yapısı

…kötü beğeni, bir ölçü, tanımlanması çok güç bir "ölçü" eksikliğidir

 

Alman kültürü / bu olgunun incelenmesine ve tanımına özel bir dikkat göstermiş ve / Kitsch ulamını bulmuştur.

 

Aristoteles'e inanırsak, Yunan ülkesinde, sanatın ruhsal bir etki yaratma işlevi bulunuyordu; en azından, hem müziğin ve hem de tragedyanın işlevi bu türdendi.

 

Sanatın teknik bir beceri sayılmadığı (eski Yunan'da ve ortaçağda olduğu gibi) daha çok salt sanat adına yaratılmış bir şey gibi göründüğü bir kültür bağlamında, bir etkinin üretimi Kitsch oluyor.

 

Clement Greenberg'in çok başarılı formülüne göre, avant-garde, sanat süreçlerini izler, Kitsch ise onların etkilerini.

 

Dwight Mac Donald'a göre, kitle kültürünün en düşük düzeyi (ki o buna kısaltılmış olarak "mass-cult" demektedir), kendi bayalığında, köklü bir tarihsel itki, Marx ve Engels'in betimlemiş olduğu erken kapitalizminkine benzeyen yabanıl bir kuvvet bulur.

 

mid-cult / Orta kültür

…o, "yüksek kültür"ün bir yozlaşmasıdır, mass-cult üzerinde büyük bir üstünlüğü vardır, gerçekte "tümüyle seyirciye bağlı bulunduğu halde", asıl gerçek kendisiymiş gibi geçinebilmektedir...

 

Eleştirel duyarlık ile snopluk arasındaki ayrım çok küçüktür: Bir kitle kültürü eleştirisi, son uçta ve çok incelmiş bir kitle kültürü ürünü olabilir; buna karşılık, sa¬dece başkalarının henüz yapmadığını yapan soylu kişi gerçekte, yapılmayacak şeyi öğrenmek için onların neler yaptıklarına bağlı kalır bütünüyle.

 

Kitsch terimi, a) daha önceden tüketilmiş görünen, b) daha önceden tüketilmiş olduğu için, kitlelere ya da ortalama tüketiciye ulaşan, c) büyük sayıda tüketici tarafından daha önceden kullanılmış olması, aşınmasını hızlandırdığı için, çabucak yeniden tüketilebilecek her nesneye uygulanabilecektir.

 

Başarılı sanat yapıtı bir model oluşturur ve öykünmeye yol açar.

Ortalama tüketici, kendi yalanını tüketir.

Ama onu ahlâki bir yalancılık, toplumsal bir yalancılık, ruhsal bir yalancılık olarak tüketir, çünkü aslında o, yapısal bir yalancılıktır.

 

Yapı ve "Dizi

Dizisel düşünce, çok-değerli bir düşünce süreci olmuştur... Bu durumuyla o klasik düşüncenin tam karşıtıdır; klasik düşünceye göre de biçim, daha önceden varolan bir kendiliktir ve aynı zamanda, genel biçim-bilimdir (morphology). Burada (dizisel düşüncede), önceden kurulmuş ölçekler yoktur / özel bir düşüncenin içinde yer alabileceği genel yapılar yoktur.

 

Grup 63'ün Ölümü

Grup ölmüştür artık. 1969'da ölmüştü.

 

Tel Quel - bir derginin ve bu dergi çevresinde çağdaş filozofların ortak kurduğu kümenin adı.

 

1960'ların İtalyan avant-garde'ı üstüne ne söyleyebiliriz?

 

Yeni avant-garde hangi anlamda tarihsel avant- garde'tan ayrılıyor ya da onunla boy ölçüşüyor.

Opera aperta

Türkçeleştiren: Yakup Şahan

Kabalcı Yayınları, 1992


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder