1 Ekim 2024 Salı

Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla, Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm

Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla

Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm



 

Bu kitap 2000-2005 yılları arasında yazılmış çok sayıda makale ve konferans metninden oluşmaktadır.

 

…üçüncü binyılın başlangıcında pek çok yengeç yürüyüşüne tanık oluruz. Örnek olarak, elli yıllık Soğuk Savaş’tan sonra Afganistan ve Irak ile, gerçek savaşa ya da sıcak savaşa görkemli dönüşü, hatta 19. yüzyılda “zeki Afganlar”ın Hayber Geçidi’ne unutulmaz saldırılarının yeniden ortaya çıkmasını, İslamiyet ile Hıristiyanlık arasındaki çatışmayla Şeyhülcebel’in Haşhaşileri, ayrıca ihtişamlı İnebahtı Savaşı da dahil olmak üzere, yeni bir Haçlı Seferleri mevsiminin başlamasını sayabiliriz

 

Savaş, barış ve başka konular

Körfez Savaşı’nın patlak vermesinden sonra, savaş üzerine birçok yazı yazdım, ama geriye dönüp baktığımda savaş kavramı üzerine düşüncelerimi yeniden gözden geçirmem gerektiğini anlıyorum.

…savaş kavramı, son on yıl göz önüne alınarak, yeniden ve derinliğine incelenmelidir.

(eskiden) Beklenmedik bir anda düşmanın karşısına çıkıp isteklerimizi gerçekleştirmek için savaşıyorduk,

Oyun iki rakip arasında oynanıyordu.

…bir koşul daha vardı: Düşmanın kim olduğunu ve nerede bulunduğunu bilmek. Onun için de çatışma, genelde, göğüs göğüse ve bilinen iki ya da daha fazla alanda gerçekleşiyordu.

“dünya savaşı” kavramı, savaşanlar ile tarafsızlar arasındaki farkı ortadan kaldırmıştır. Atom enerjisi, savaşan taraflar hangi ülkelerden olursa olsunlar, tüm dünyanın zarar görmesine neden olmaktadır.

Soğuk Savaş, doğrudan savaşı ya da barışçıl bir savaş durumunu düşündüren bir gerilim, ortada önemli bir istikrar sağlayan korku dengesi yaratıyordu,

Sovyet imparatorluğunun yıkılmasının ardından Soğuk Savaş koşullan geçerliliğini yitirince, Üçüncü Dünya’da asla bitmeyen savaşların doğurduğu sorunlar tek tek su yüzüne çıktı. Kuveyt’in işgaliyle yeniden, geleneksel savaşa geri dönülmesi gerektiği anlaşıldı

 

Yeni Savaş çokuluslu kapitalizmin doğası nedeniyle artık göğüs göğüse gerçekleşemezdi.

Ülkelerin denetiminden kurtulan olgun kapitalizmin mantığı işte budur. (iki tarafa da silah satmak)

 

Yeni Savaş ile / Enformasyon kuruluşları sürekli olarak rakibe söz hakkı veriyor

Enformasyon düşmanı geriye alır. Körfez Savaşı ile birlikte, günümüz savaşlarında düşmanın aramızda olduğu saptanıyordu.

 

Savaş sahnesindeki güçlerin artışı / nedeniyle, Yeni Savaş’ta beklenmeyen olaylarla da karşı karşıya kalınabiliyordu.

…savaş başka araçlarla siyasetin devamı olursa, bir sona ulaşılabilir, bu nedenle savaş ancak, siyasete dönüş yapmaya izin veren bir dengeye ulaşıldığında biter.

Batılı güçler Kuveyt’i işgalden kurtardılar, ama sonra durdular, çünkü düşmanı tamamen yok edemezlerdi.

Eski Savaşların amacı, çok kişi kaybetmek pahasına, mümkün olduğunca çok sayıda düşman yok etmekti.

Körfez Savaşı’yla birlikte iki ilke belirlenmiştir: (1) Bizden kimse ölmesin ve (2) mümkün olduğunca az düşman öldürülsün.

Baudrillard, savaşın gerçek olmadığını yalnızca televizyonda temsil edildiğini işte bu nedenle söyleyebildi. Medya acı değil mutluluk sattığı için, savaş mantığına büyük mutluluk ilkesi ya da çok az özveri ilkesi eklemek zorundaydılar.

 

Gazeteciler Belgrad’da kalıyor, İtalya Sırbistan’a uçak yolluyor ama Yugoslavya ile diplomatik ve ticari ilişkilerini de sürdürüyordu

 

11 Eylül ile birlikte savaş mantığı yeniden altüst oldu.

Küresel enformasyon kanalı, Pentagon’dan daha güçlüydü

 

Kesin bir fetihle sonuçlanan tek Haçlı Seferi, Ortadoğu’da Batı Krallıklarının kurulmasını sağlayan ilk seferdir. Daha sonra, bir yüzyıldan daha az bir süre içinde Kudüs yeniden Müslümanların eline geçmiştir ve yüz elli yıl boyunca hiçbir çözüme ulaştırmayan başka Haçlı Seferleri yapılmıştır.

 

Haçlı Seferleri sırasında Hıristiyanların kılıçları için Arap çeliğine, Müslümanların da Hıristiyan çeliğine gereksinimi yoktu. Bugün ise en ileri teknoloji bile petrole bağımlı yaşıyor ama petrol kimde

 

Batı tüm teknolojisini petrol kullanımına gerek olmayacak bir şekilde yeniden düzenlemek zorundadır.

 

Büyük Paces [Barışlar] bir askeri gücün sonucudur.

Amerika’nın bilimsel gelişimi artık Avrupalı değil, Asyalı beyinlerin -Hindistan’dan Çin’e ve Japonya’ya kadar- ithaliyle sağlanacaktır.

Bu da Amerikalıların tüm dikkatlerini Atlantik’ten Pasifik’e kaydırması demektir.

 

…yalnız bırakılan Avrupa / ya Avrupalı olacaktır ya da parçalanacaktır.

Parçalanma varsayımı gerçekdışı görünmektedir ama ne olacağını da belirtmek gerekir: Avrupa Balkanlaşacak ya da Güney Amerikalılaşacak.

 

Captatio malevolentiae / dinleyiciyi rahatsız edip konuşmacıya karşı olumsuz bir tavır takınmasını sağlamak.

 

polygenesis mi (aynı düşünce aynı anda farklı yerlerde farklı insanların akına geldiğinde ortaya çıkar)

 

Retorik bir ikna yöntemidir

Retorik onay ister; onun için de anında fikir ayrılığına yol açacak başlangıçlardan hoşlanmaz.

Eğer bir şeyi güç kullanarak kabul ettireceksem, onay beklemem: Hırsızlar, ırza tecavüz eden kişiler, yağmacılar, Auschwitz’teki hapishane çavuşları kapo’lar asla retorik teknikler kullanmaya gereksinim duymamışlardır.

Baskı yapan önce kendini temize çıkarmaya çalışır.

 

Neyse ki elli milyon insanın yaşamını yitirdiği İkinci Dünya Savaşı oldu da, Birinci Dünya Savaşı, Tarihe en korkunç çılgınlık olarak geçmedi.

 

Peloponnesos Savaşı’na başlamak üzereyken Perikles’in yaptığı konuşma

Bu söylev, yüzyıllar boyunca demokrasinin bir methiyesi olarak kabul edilmiştir,

 

Genellikle insan hoşuna giden her şeye sahip olmak ister. Bunun için de, o arzuladığı şeyi, aynı şeyden hoşlanan birinin elinden almak zorundadır. O başkası önce davranıp istediğini elinden almasın diye izlenecek en kolay yol, o kişiyi öldürmektir. Homo komini lupus, insan insanın kurdudur, iyi olan kazansın. Ama bu yasa genelleştirilemez; çünkü herkesi öldürmeye kalkarsan sonunda tek başına kalırsın, oysa insan sosyal bir hayvandır.

 

Bir gazete, aniden “Manzoni’nin Nişanlılar adlı başyapıtını okumak gerekir” diyemez. Kitabın yeni bir basımının yapılmasını beklemek zorundadır

 

İçinde yaşadığımız uygarlığın özelliklerinden biri, yaşamı tamamen Karnaval haline getirmesidir.

 

İnsanların dünyanın başka yerlerinde az eğlenip açlıktan öldüklerini keşfedince de, sahte vicdanımızı, zenci çocuklara, paraplejik ve bir deri bir kemik kalmış insanlara para toplamak için düzenlenen eğlenceli bir yardım gösterisiyle rahatlatırız.

 

Gizliliğin Kaybı

Çağımızın sosyal trajedilerinden biri, genellikle yararlı bir rahatlama aracı olan dedikodunun değişime uğramış olmasıdır.

Köyde, evlerin önünde ya da meyhanede yapılan klasik dedikodu sosyal bir bağlantı öğesiydi. Dedikodu sağlıklı, şanslı ve mutlu bir insan hakkında yapılmazdı; bir kusur, bir yanlış, bir talihsizlik üzerine konuşulurdu.

Dedikodu konusu olmak, yavaş yavaş sosyal statü simgesine dönüşmektedir.

Eskiden özel yaşam o kadar gizliydi ki

 

Günümüz küresel televizyon köyünün zavallısı, ekrana çıkıp karısını sadakatsızlıkla suçlayan eş gibi sıradan bir insan değildir. Sıradanın da altındadır.

 

Bu teşhircilik, kamuoyunu, hiçbir şeyin, en utanılacak uğursuzlukların bile gizli kalmaması gerektiğini ve çirkinliğin teşhirinin ödüllendirildiği gerçeğini kabul ettirir.

Televizyon zavallısı gururla şunu ileri sürer: Ego sum. [Ben varım.]

Buna benzer bir olay internette de yaşanmaktadır. Ana- sayfa [homepage] araştırmaları, bir site kurmaktaki amacın, yalnızca insanın kendi iğrenç normalliğini -anormallik değilse- sergilemek olduğunu göstermektedir.

 

Gizliliğe saldırı, herkesi gizlilik diye bir olayın olmaması düşüncesine alıştırır. Bir sırrın gizli kalması için onu herkese açıklamak gerektiğine inanlar çoğalmaya başlamışlardır

…gizleyecek bir olay kalmadığında da, hiçbir davranış ayıp olarak nitelendirilemez.

 

Benzerlerimizi üzecek terimleri dilimizden çıkarmanın insancıl ve uygar bir davranış olduğu ilkesini unutmamak gerekir diye düşünüyorum.

 

Pitigrilli (Dino Segre), bir zamanlar, ne düşünmesi gerektiğine karar verebilmek için her sabah çalıştığı gazetenin başmakalesini okuduğunu yazmıştı.

 

Bilim, teknoloji ve sihir

…teknoloji bilimin bir uygulaması ve bir sonucudur, asla özü olamaz.

Teknoloji size her şeyi hemen verir, oysa bilim ağır ilerler.

 

…televizyonlarımız sihirli bir biçimde bereketli topraklan gösteriyor, böylece çaresiz insanlar, tıpkı bir zamanlar Eldorado’nun vaatlerini duyup koşan denizciler gibi sahillerimize ve çirkin kenar semtlerimize koşuyorlar.

 

Bir rejimin kronikleri

Ülkesinin tüm enformasyon kaynaklarını denetimi altına alma olanağına sahip olan her insan, kim olursa olsun, ermiş bile olsa, o sistemin mantığına göre ülkeyi yönetme isteğinden kendini alamaz

 

…demokratik rejim (en iyi yönetim biçimi olmasa da, diğer tüm yönetimlerden daha iyidir) vatandaş oylarının çoğunluğunu elde edenin ülkeyi yöneteceğini belirtir. Söz konusu olan halkın değil, vatandaşların çoğunluğunun oylarıdır

 

…vaatlerini simgeleyen övüngenlikle çelişen zulüm kurbanı rolü oynamak önemli bir tekniktir.

…kurban rolü oynamak popülizmin tipik bir özelliğidir.

 

Hitler, Avrupa’yı fethetmek için işe koyulduğunda, başkalarının Alman toplumunun elinden yaşamsal alanı almak istediklerini iddia etmişti. Bu kurdun kuzuya uyguladığı bir taktiktir. Her baskı, sana karşı yapılan bir haksızlığın bildirilmesiyle kanıtlanmalıdır.

Üçüncü Dünya ülkelerinin dışında, bir hükümeti düşürmek için artık askeri tankların sıralanmasının gerekli olmadığı, radyo televizyon istasyonlarının işgal edilmesinin yeterli olduğu ileri sürülüyordu

 

Bir yasa tartışılıyorsa, bu açıklanır ve söz, görüşlerini bildirmesi için hemen muhalefete verilir. Ardından hükümet yanlıları itiraz eder. Sonuç bellidir: Son konuşan haklıdır. Tüm televizyon haberlerini dikkatle izleyin, şu stratejiyi fark edersiniz: Bir plan açıklandığında, hiçbir zaman hükümet yanlılarının görüşleri önce, muhalefetin itirazları sonra verilmez. Hep tersi olur.

 

Seçmenlerin sesinin, popülist hareketin ortaya koymak istediği “halkın isteği” ile hiçbir ilgisi olmadığını belirtmek gerekir. Popülizm, yöneticilerin insanlara doğrudan seslenişidir (ya da halk isteğinin olası yorumudur); meydan gösterileri insanların genel sesini değil, grupların, partilerin ve vatandaş derneklerinin özgür ifadesini yansıtır.

 

Birçok ilkel toplumda, hükümdar, belli bir yaşa geldiğinde, bir ormana götürülür ve orada tanrılara kurban edilirdi.

 

Büyük Oyun’a geri dönüş

Diktatörlükler onay üretirler ve o onaya dayanırlar.

Tarihin bize verdiği ikinci ders, bir diktatörlükte, muhalifler olsa da, yabancı bir düşmanla karşı karşıya gelindiğinde, ülkeyle özdeşleşme dürtüsünün devreye girdiğidir.

Savaş insanı katılaştırır, sağduyusunu yok eder.

 

Haçlı Seferleri’ne geri dönüş

Pazarlık ilkesi

 

Hepimiz her şeyin en iyisini isteriz, ama bazen her şeyin en iyisi, iyinin düşmanıdır, onu için bir pazarlık yapıp en az kötü olan seçilmelidir.

 

Summa ve gerisi

Avrupa yalnızca Hıristiyan kültürüyle mi gelişmiştir?

Yahudi tektanrıcılığı olmadan bir Hıristiyan geleneği düşünülemez.

Avrupa kültürünün dayandığı metin, ilk matbaacının basmayı düşündüğü ilk yapıt, Luther’in tercüme ettiği ve Alman dilinin ortaya çıkışını kolaylaştıran metin, Protestan dünyasının en önemli metni Kitabı Mukaddes’tir.

Hıristiyan Avrupa, ilahiler söyleyerek, peygamberlerin çalışmalarını okuyarak, Eyüp ve İbrahim üzerine düşünerek doğmuş ve gelişmiştir.

 

Tommaso’ya göre hayatın ilk düzeyindeki bitkiler, bitkisel ruha sahiptir, bitkilerin üzerinde hayvan yaşamı yer alır ve duyu algısıyla belirlenir, insanlarda ise bu iki işlev akıl sahibi ruh tarafından özümsenir.

 

Tapınak Şövalyeleri üzerine kitap bulmaktan daha kolay bir şey yoktur. Tek sorun bu kitapların yüzde doksanının (düzeltiyorum, yüzde doksan dokuzunun) uydurmaca olmasıdır

…edebiyatı kötü bir biçimde kopya edip yeniden sunan Da Vinci Şifresi için de geçerlidir.

Tapınak Şövalyeleri üzerine yazılan bir kitabın ciddi olup olmadığını anlamak için yapılacak tek şey, bu topluluğun 1314 tarihinde kesin olarak ortadan kalkıp kalkmadığını anlayabilmektir. Bu, Büyük Liderlerinin yakılarak öldürüldüğü tarihtir.

 

Bu kitap, içeriği çürütülse de, neden kendi kendini üret-meye devam ediyor? Çünkü insanlar gizemlere (ve komplolara) açtır, onlara düşünecekleri bir gizem daha sunduğunda (bazı kurnazların uydurması olduğunu söylesen bile) hemen inanıverirler.

 

Bugün bildiğimiz entelektüel antisemitizm, modern dünyada doğmuştur.

Siyon Bilgelerinin Protokolleri'nden başlayarak yavaş yavaş şekillenmiştir.

Protokoller, roman malzemelerinin yeniden işlenip kullanılmalarıyla oluşmuştur, bu nedenle de güvenilmez oldukları kendiliğinden ortaya çıkar; çünkü “kötüler”in korkunç planlarını böyle utanmadan dile getirmiş olmalarına inanmak pek mümkün değildir.

Siyon bilginleri çalışan sınıfı sersemletmek için spor ve görsel iletişimi teşvik edeceklerini bile açıklamaktadırlar

 

Yeni binyılın çöküşü

Devlerin omzunda…

 

Ölümün sakıncaları ve yararları…

Ben gençliğini özleyen insanlardan değilim (gençliğimi yaşamış olmaktan memnunum, ama baştan başlamak istemem) çünkü bugün kendimi eskisinden daha zengin hissediyorum. Tüm bu birikimimin öldüğüm anda yok olacağı düşüncesi, üzülmeme ve korkmama neden oluyor.

Bu hüzünü yenmenin yolu çalışmaktır.

 

A Passo di Gambero / Guerre calde e populismo mediatico

Türkçeleştiren: Şemsa Gezgin

Doğan Yayınları, 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder