Umberto Eco - Budalalıktan Deliliğe
Umberto Eco’nun ölmeden önce hazırladığı son seçki olma
özelliğini taşıyan ve 2000-2015 yılları arasında kaleme aldığı yazılarından
derlenen bu kitap, içinde yaşadığımız dönemin akışkan doğasını yansıtıyor.
“Toplum kavramındaki krize paralel, insanların birbirini bir
yol arkadaşı değil de, aksine sakınılması gereken rakipler olarak gördüğü
frenlenemeyen bir bireysellik doğar. Bu ‘öznelcilik’, modernitenin temellerine
bomba döşemiş ve onu kırılganlaştırıp hiçbir referans noktasının bulunmadığı,
her şeyin bir tür akışkanlık içinde eridiği bir konuma sokmuştur.”
Önsöz
1985 yılında Espresso dergisinde / köşemi yazmaya başladım.
Akışkan Toplum
"Akışkan" toplum veya modernite düşüncesi,
bilindiği üzere Zygmunt Bauman'a aittir.
Halen sürmekte olan bir olguyu belirtmeye yaramış ve
moderniteden, henüz adı konulmamış bir şimdiki zamana uzanan yolu
betimlemiştir.
…birey, amaçsız bir doyumsuzluk misali bir tüketimden
diğerine koşar
Yengeç Adımlarıyla
Gündelik hayatımızda kullandığımız her şey 19. yüzyılda icat
edildi.
Gelişme, her ne pahasına olursa olsun ileriye gitmek
anlamına gelmiyor illa ki.
Görünür Olmak
…çocuğa, görünür olmanın öncelikli değer (artık cinsellik ve
paradan daha önemli bir hal aldığı düşünülürse) kabul edildiği bir dünyada
yaşamak son derece olağan gelecektir muhtemelen.
Tanrı her zaman, kendisinden hiçbir şey kaçmayan göz olarak
tasavvur edildi, görüyor olması en gri ve anlamsız yaşama bile mana kattı.
Bu kadiri mutlak Şahit kaybolunca, yok edilince geriye ne
kaldı? Anonimliğin kara deliğine düşmemek, unutuluşun girdabına kapılmamak
için, don giyip birahanedeki masanın üzerinde dans eden kasabanın delisi rolüne
bile razı olma paha-sına kendinizi göstermek zorunda olduğunuz toplumun gözü,
ötekinin gözü... Ekranda görünmek de aşkınlığın tek ve nihayetinde son derece
ödüllendirici çözümü.
…görülme çılgınlığı (ve her halükârda, hatta bir zamanlar
utanan simgesi sayılan durumlarda dahi tanınma arzusu) utancın ortadan kalkması
sonucu oluşan bir olgudur ya da utanmak pahasına tanınmak baskın değer haline
geldiği için utanç hissi yitirilmiştir. İkinci kurama daha sıcak bakıyorum.
Twit atıyorum öyleyse varım
Mahremiyetin yitimi
…insanlık tarihinde ilk kez, gözetlenenler işlerini
kolaylaştırmak için casuslarıyla işbirliği yapıyor ve bu şebekede bir tür
tatmin güdüsü buluyor zira bir cani ya da bir geri zekâlı olarak var olsalar
bile, bu varoluşları birilerince "görülüyor
…devlet mekanizmasının işleyebilmesi için elçilik
yazışmaları ve bazı hükümet belgeleri gizli kalabilmelidir.
Yaşlılar ve Gençler
…kitaplardan öğrenemeyeceğim bazı dersler de aldım.
…insanın kendisine aşırı güvenmemesi gerektiğini öğretmiş
oldu.
…bir öğretmenin her zaman öğrencilerinin akıllarım
karıştırması ve onları gereğinden fazla takdir etmemesi gerektiğini bildiğine
ve bunu bana öğrettiğine inanıyorum.
Kitle iletişim araçları sayesinde günümüze ait uçsuz
bucaksız miktarda bilgi yayılmaya başladı.
Tüm bu bilgiler aynı potada eritiliyor veya her halükârda
hayali ve gerçek arasındaki tutarlılık yitiriliyor.
Churchill'in hayali bir karakter olduğuna inanan salak bir
İngiliz'le on beş günde her şeyi halledeceğine inanarak Irak'a giren Bush
arasında muazzam bir fark bulunduğu düşünülebilir ama işin aslı hiç de öyle
değil.
…
Bir zamanlar altmışlı yaşlarda ölünürken artık yaşam
doksanlı yaşlara uzadı. Bu da otuz yıl daha fazla emeklilik anlamına geliyor.
Gençler vârisleri bulunmayan yaşlılar için bir tasfiye
listesi hazırlamak zorunda kalacaklar.
Çok zor olsa da bir kere alışılınca kolaylaşır. Altmış yaşında
mısın? Hiçbirimiz ölümsüz değiliz babacığım, "güle güle dedeciğim,"
diyen torunlarınla birlikte hepimiz seni tasfiye kampına yapacağın son
yolculuğuna uğurlamaya geliriz. Yaşlılar başkaldırırsa da, ispiyoncular
eşliğinde yaşlı avı başlar. Yahudilerin başına geldiyse yaşlıların başına neden
gelmesin ki?
…
Online
Agartha, Foucault Sarkacı adlı kitabımda söz ettiğim ünlü
okült afabülasyon olup Dünya Kralı'nın başkentidir.
Humbert, Lolita'nın meşhur karakteri, evden genç bir kız eşliğinde
uzaklaşacak olsaydı bugün hakkında her şeyi biliyor olurduk.
Sürekli yerlere saçılan ve üzerine notlar aldıktan sonra
belki de attığımız (biz araştırmacılar bile yaptığımıza göre bir de öğrencileri
düşünün) kısa ömürlü basılı sayfalar anılarımızda iz bırakmazken, ders kitapları öğrencilik yıllarımızın yararlı ve acı
tatlı anısı olarak kalır.
…
…kopya çekmek de zor bir sanattır ve iyi kopya çekebilen
öğrenci iyi bir notu hak eder.
…
Papa bile artık Twitter kullanıyor
Cep Telefonları Üzerine
Ceptelefonsuz bir yaşam mümkün mü?
"Ceptelefonu-için-yaşamak" tamamen şimdiki zamana mahkûm olmayı ve
her tür kafa dinleme imkânından yoksun kalma korkusunu beraberinde getiriyor,
Telefonla konuşmak ile ceptelefonuyla konuşmak arasında
temel bir fark bulunuyor. Telefonda, evde konuşulmak istenilen kişinin olup
olmadığım sorabiliyorken ceptelefonunda (hırsızlık vakaları dışında), eğer
açıyorsa (ki bizim "mahremiyet" durumumuzu etkiler) kimin cevap
vereceğinden eminsinizdir.
…
Yüzyıllar boyu insanları büyü yapmaya yönelten neydi? Tabii
ki acele etme isteği. Büyü, kısa devre yaparak ara evreleri geçirmek zorunda
kalmaksızın bir anda nedenden sonuca geçiş imkânı vaat ediyordu.
Komplolar Üzerine
11 Eylül'le ilgili bir yığın komplo teorisi…
Komplo sendromu dünyanın kendisi kadar eskidir
Bir komplo, eğer etkiliyse, eninde sonunda kendi sonuçlarım
üretir ve aleniyet kazanır. Aynı şey sırlar için de geçerlidir.
Komplolar ve sırlar ifşa olmadıklarında, ya beceriksiz
komplolardan ya da içi boş sırlardan bahsediliyor demektir.
Bir sır sakladığım ilan eden kişinin gücü bir şeyleri
saklamaktan değil de, bir sır olduğuna inandırmasından kaynaklanır. Bu bağlamda
da sır ve komplo, buna inanmayanların elinde güçlü birer silaha dönüşebilirler.
Bilinmeyen karşısında insanın duyduğu doğal endişe ve
bilinmeyeni idealize etme güdüsü aynı amaç için işbirliği halindedir:
Bilinmeyeni hayal aracılığıyla büyütmek ve genellikle aleni gerçeklere
atfedilmeyen bir boyutta olduğunu kanısı uyandırmak.
Sırları ifşa etme arzusu insan doğasının derinlerinde yatar
Medya Üzerine
Öyle bir noktaya geleceğiz ki gürültüye dayanamayan,
Scala'daki koltuk fiyatına bir paket sessizlik, Proust'unki gibi döşenmiş bir
odada bir saat satın alabilecek.
(BBG programları) Söz konusu programın, / televizyon seyircisinin
röntgenci yanım tahrik ettiğine şüphe yok.
Seyirci Büyük Birader adının, Orwell'ın 1984 romanında
betimlediği bir alegori olduğunu muhtemelen bilmez. Büyük Birader bir
diktatördür (bu isim Küçük Baba yani Stalin'e bir göndermedir).
Açıkça söylemek gerekirse, mesele tahammül edilemez
boyutlara ulaşmış durumda ve bunu sonlandırmanın tek bir yolu bulunuyor: Bir
sokağa, yüz yıldan yakın zamanda ölmüş olan bir şahsiyetin adının verilmesini
yasaklayan bir yasa!
Irkçılığın Çeşitli Biçimleri
Tüm Rumenler tecavüzcü olmadığı gibi, tüm papazlar pedofil
ve tüm Heidegger araştırmacıları da Nazi yanlısı değildir.
Yontulmamış ebeveynler kendileri gibi yontulmamış çocuklar
yetiştirir.
Nefret ve Ölüm Üzerine
…nefret kolektif bir hal alabilir ve totaliter rejimlerde
olması gereken de budur.
…nefret toplumları birleştirir ve içlerinde aynı ateşin
yanmasını sağlar. Sevgi kalbimi az sayıda insan için ısıtırken, nefret içimi ve
benim yanımda olanlarınkini milyonlarca insana, bir ülkeye, bir ırka, ten rengi
ya da dili farklı insanlara karşı yakar.
…
Biz, bu çağın insanları, ölümle yüzleşmeyi beceremez hale
geldik.
Din ve Felsefe Arasında
Her kültür yakın ya da uzaktaki farklı kültür öğelerini
asimile eder, ama bunları içselleştirme biçimiyle nitelik kazanır.
Olgular, hatalı bir yoruma yöneldiğimizde bize bu şekilde
ilerleyemeyeceğimizi gösteren şeylerdir.
Çoktanrılı dine inanan hiçbir toplum, kendi tanrılarım
dayatmak için asla büyük çaplı savaşlara kalkışmadı.
İyi Eğitim
Kitaplar ve Başka Şeyler Üzerine
Para kazanmaya ihtiyacı olan bir yayınevi olsanız, salt
ticari kazanç peşinde olan bir uzmana Tapınak Şövalyeleriyle ilgili bir kitap
yazdırırsınız. Tarihsel bağlamda ispatı zor ne kadar olay eklerseniz de o kadar
çok sayıda gizeme aç, satın almaya hazır okur bulursunuz. Ama Tapınakçılarla
ilgili bir kitabın güvenilir olup olmadığını anlamak isterseniz içindekiler
bölümüne bakın. Eğer Birinci Haçlı Seferleri'yle başlıyor ve Tapınakçıların
1314 yılında yakılmasıyla bitiyorsa (en fazla belli bir kinayeyle sonraki
olayların da anlatıldığı bir ek olabilir) muhtemelen ciddi bir kitaptır.
Günümüz Tapınakçılarına kadar uzanıyorsa, bilin ki safsatadır.
…
Akademik jargonda Festschrift, bir bilim insanının doğum
gününü kutlamak için dostları ve öğrencilerinin bilimsel paylaşımlarından
meydana gelen bir cilt anlamım taşır.
…
Metaforu, hem Poetika'da hem de Retorik'te, ilk kez
tanımlayan kişi Aristoteles oldu
Poetika'da, iyi metaforları anlamanın, "benzer olanı ya
da benzer kavramı fark etmeyi bilmek" anlamına geldiğini açıklar.
…
Antik Yunanlar Oedipus'un başına gelenlerin gerçek olduğuna
inanmışlardı, bu nedenle de alınyazısıyla ilgili düşünmeye yönelmişlerdi
Dördüncü Roma
…içinde bulunduğumuz yüzyıl / Dördüncü Roma
Birinci Roma'nın çöküş nedeni, barbarlara karşı savaşarak
ölmeye pek de gönüllü olmayan paralı ordulara emanet edilmiş olmasıydı; öte
yandan Dördüncü Roma, paralı askerlerin hiçbirinin ölmediği ve en azından
görünürde, hiçbir barbarın öldürülmediği bir model geliştirmişti. İşte Dördüncü
Roma'nın dramı, savaş kaybetmese de kazanamayan bir imparatorluk karşısında pes
etmesiyle başlamıştır.
Budalalıktan Deliliğe
Eski bir deyiş, savaşın askerlere bırakılmayacak kadar ciddi
bir şey olduğunu söyler.
Her teknolojik yenilik, gelişme yolunda ileriye doğru atılan
her adım daima işsizlik doğurmuştur
Saçmalığı aptallıktan ayıran, kesinlikle hatalı ve bizi bir
şeylere inandırmak için söylenmiş olan bir söz oluşu ve doğruyu söyleyip
söylemediğini bilmenin söyleyen kişinin umurunda olmamasıdır.
…
Pape Satan Aleppe
Türkçeleştiren: Feza Özemre
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder