1 Ekim 2024 Salı

Umberto Eco - Budalalıktan Deliliğe

Umberto Eco - Budalalıktan Deliliğe

 


Umberto Eco’nun ölmeden önce hazırladığı son seçki olma özelliğini taşıyan ve 2000-2015 yılları arasında kaleme aldığı yazılarından derlenen bu kitap, içinde yaşadığımız dönemin akışkan doğasını yansıtıyor.

“Toplum kavramındaki krize paralel, insanların birbirini bir yol arkadaşı değil de, aksine sakınılması gereken rakipler olarak gördüğü frenlenemeyen bir bireysellik doğar. Bu ‘öznelcilik’, modernitenin temellerine bomba döşemiş ve onu kırılganlaştırıp hiçbir referans noktasının bulunmadığı, her şeyin bir tür akışkanlık içinde eridiği bir konuma sokmuştur.”

 

Önsöz        

1985 yılında Espresso dergisinde / köşemi yazmaya başladım.

 

Akışkan Toplum

"Akışkan" toplum veya modernite düşüncesi, bilindiği üzere Zygmunt Bauman'a aittir.

Halen sürmekte olan bir olguyu belirtmeye yaramış ve moderniteden, henüz adı konulmamış bir şimdiki zamana uzanan yolu betimlemiştir.

…birey, amaçsız bir doyumsuzluk misali bir tüketimden diğerine koşar

 

Yengeç Adımlarıyla             

Gündelik hayatımızda kullandığımız her şey 19. yüzyılda icat edildi.

Gelişme, her ne pahasına olursa olsun ileriye gitmek anlamına gelmiyor illa ki.

 

Görünür Olmak

…çocuğa, görünür olmanın öncelikli değer (artık cinsellik ve paradan daha önemli bir hal aldığı düşünülürse) kabul edildiği bir dünyada yaşamak son derece olağan gelecektir muhtemelen.

 

Tanrı her zaman, kendisinden hiçbir şey kaçmayan göz olarak tasavvur edildi, görüyor olması en gri ve anlamsız yaşama bile mana kattı.

 

Bu kadiri mutlak Şahit kaybolunca, yok edilince geriye ne kaldı? Anonimliğin kara deliğine düşmemek, unutuluşun girdabına kapılmamak için, don giyip birahanedeki masanın üzerinde dans eden kasabanın delisi rolüne bile razı olma paha-sına kendinizi göstermek zorunda olduğunuz toplumun gözü, ötekinin gözü... Ekranda görünmek de aşkınlığın tek ve nihayetinde son derece ödüllendirici çözümü.

 

…görülme çılgınlığı (ve her halükârda, hatta bir zamanlar utanan simgesi sayılan durumlarda dahi tanınma arzusu) utancın ortadan kalkması sonucu oluşan bir olgudur ya da utanmak pahasına tanınmak baskın değer haline geldiği için utanç hissi yitirilmiştir. İkinci kurama daha sıcak bakıyorum.

 

Twit atıyorum öyleyse varım

 

Mahremiyetin yitimi

…insanlık tarihinde ilk kez, gözetlenenler işlerini kolaylaştırmak için casuslarıyla işbirliği yapıyor ve bu şebekede bir tür tatmin güdüsü buluyor zira bir cani ya da bir geri zekâlı olarak var olsalar bile, bu varoluşları birilerince "görülüyor

 

…devlet mekanizmasının işleyebilmesi için elçilik yazışmaları ve bazı hükümet belgeleri gizli kalabilmelidir.

 

Yaşlılar ve Gençler

…kitaplardan öğrenemeyeceğim bazı dersler de aldım.

…insanın kendisine aşırı güvenmemesi gerektiğini öğretmiş oldu.

 

…bir öğretmenin her zaman öğrencilerinin akıllarım karıştırması ve onları gereğinden fazla takdir etmemesi gerektiğini bildiğine ve bunu bana öğrettiğine inanıyorum.

 

Kitle iletişim araçları sayesinde günümüze ait uçsuz bucaksız miktarda bilgi yayılmaya başladı.

Tüm bu bilgiler aynı potada eritiliyor veya her halükârda hayali ve gerçek arasındaki tutarlılık yitiriliyor.

Churchill'in hayali bir karakter olduğuna inanan salak bir İngiliz'le on beş günde her şeyi halledeceğine inanarak Irak'a giren Bush arasında muazzam bir fark bulunduğu düşünülebilir ama işin aslı hiç de öyle değil.

Bir zamanlar altmışlı yaşlarda ölünürken artık yaşam doksanlı yaşlara uzadı. Bu da otuz yıl daha fazla emeklilik anlamına geliyor.

Gençler vârisleri bulunmayan yaşlılar için bir tasfiye listesi hazırlamak zorunda kalacaklar.

Çok zor olsa da bir kere alışılınca kolaylaşır. Altmış yaşında mısın? Hiçbirimiz ölümsüz değiliz babacığım, "güle güle dedeciğim," diyen torunlarınla birlikte hepimiz seni tasfiye kampına yapacağın son yolculuğuna uğurlamaya geliriz. Yaşlılar başkaldırırsa da, ispiyoncular eşliğinde yaşlı avı başlar. Yahudilerin başına geldiyse yaşlıların başına neden gelmesin ki?

 

Online       

Agartha, Foucault Sarkacı adlı kitabımda söz ettiğim ünlü okült afabülasyon olup Dünya Kralı'nın başkentidir.

 

Humbert, Lolita'nın meşhur karakteri, evden genç bir kız eşliğinde uzaklaşacak olsaydı bugün hakkında her şeyi biliyor olurduk.

 

Sürekli yerlere saçılan ve üzerine notlar aldıktan sonra belki de attığımız (biz araştırmacılar bile yaptığımıza göre bir de öğrencileri düşünün) kısa ömürlü basılı sayfalar anılarımızda iz bırakmazken, ders kitapları öğrencilik yıllarımızın yararlı ve acı tatlı anısı olarak kalır.

 

…kopya çekmek de zor bir sanattır ve iyi kopya çekebilen öğrenci iyi bir notu hak eder.

 

Papa bile artık Twitter kullanıyor

 

Cep Telefonları Üzerine

Ceptelefonsuz bir yaşam mümkün mü? "Ceptelefonu-için-yaşamak" tamamen şimdiki zamana mahkûm olmayı ve her tür kafa dinleme imkânından yoksun kalma korkusunu beraberinde getiriyor,

Telefonla konuşmak ile ceptelefonuyla konuşmak arasında temel bir fark bulunuyor. Telefonda, evde konuşulmak istenilen kişinin olup olmadığım sorabiliyorken ceptelefonunda (hırsızlık vakaları dışında), eğer açıyorsa (ki bizim "mahremiyet" durumumuzu etkiler) kimin cevap vereceğinden eminsinizdir.

Yüzyıllar boyu insanları büyü yapmaya yönelten neydi? Tabii ki acele etme isteği. Büyü, kısa devre yaparak ara evreleri geçirmek zorunda kalmaksızın bir anda nedenden sonuca geçiş imkânı vaat ediyordu.

 

Komplolar Üzerine

11 Eylül'le ilgili bir yığın komplo teorisi…

 

Komplo sendromu dünyanın kendisi kadar eskidir

 

Bir komplo, eğer etkiliyse, eninde sonunda kendi sonuçlarım üretir ve aleniyet kazanır. Aynı şey sırlar için de geçerlidir.

Komplolar ve sırlar ifşa olmadıklarında, ya beceriksiz komplolardan ya da içi boş sırlardan bahsediliyor demektir.

Bir sır sakladığım ilan eden kişinin gücü bir şeyleri saklamaktan değil de, bir sır olduğuna inandırmasından kaynaklanır. Bu bağlamda da sır ve komplo, buna inanmayanların elinde güçlü birer silaha dönüşebilirler.

Bilinmeyen karşısında insanın duyduğu doğal endişe ve bilinmeyeni idealize etme güdüsü aynı amaç için işbirliği halindedir: Bilinmeyeni hayal aracılığıyla büyütmek ve genellikle aleni gerçeklere atfedilmeyen bir boyutta olduğunu kanısı uyandırmak.

 

Sırları ifşa etme arzusu insan doğasının derinlerinde yatar

 

Medya Üzerine

Öyle bir noktaya geleceğiz ki gürültüye dayanamayan, Scala'daki koltuk fiyatına bir paket sessizlik, Proust'unki gibi döşenmiş bir odada bir saat satın alabilecek.

 

(BBG programları) Söz konusu programın, / te­levizyon seyircisinin röntgenci yanım tahrik ettiğine şüphe yok.

Seyirci Büyük Birader adının, Orwell'ın 1984 romanında betimlediği bir alegori olduğunu muhtemelen bilmez. Büyük Birader bir diktatördür (bu isim Küçük Baba yani Stalin'e bir göndermedir).

 

Açıkça söylemek gerekirse, mesele tahammül edilemez boyutlara ulaşmış durumda ve bunu sonlandırmanın tek bir yolu bulunuyor: Bir sokağa, yüz yıldan yakın zamanda ölmüş olan bir şahsiyetin adının verilmesini yasaklayan bir yasa!

 

Irkçılığın Çeşitli Biçimleri  

Tüm Rumenler tecavüzcü olmadığı gibi, tüm papazlar pedofil ve tüm Heidegger araştırmacıları da Nazi yanlısı değildir.

 

Yontulmamış ebeveynler kendileri gibi yontulmamış çocuklar yetiştirir.

 

Nefret ve Ölüm Üzerine

…nefret kolektif bir hal alabilir ve totaliter rejimlerde olması gereken de budur.

…nefret toplumları birleştirir ve içlerinde aynı ateşin yanmasını sağlar. Sevgi kalbimi az sayıda insan için ısıtırken, nefret içimi ve benim yanımda olanlarınkini milyonlarca insana, bir ülkeye, bir ırka, ten rengi ya da dili farklı insanlara karşı yakar.

 

Biz, bu çağın insanları, ölümle yüzleşmeyi beceremez hale geldik.

 

Din ve Felsefe Arasında

Her kültür yakın ya da uzaktaki farklı kültür öğelerini asimile eder, ama bunları içselleştirme biçimiyle nitelik kazanır.

 

Olgular, hatalı bir yoruma yöneldiğimizde bize bu şekilde ilerleyemeyeceğimizi gösteren şeylerdir.

 

Çoktanrılı dine inanan hiçbir toplum, kendi tanrılarım dayatmak için asla büyük çaplı savaşlara kalkışmadı.

 

İyi Eğitim

 

Kitaplar ve Başka Şeyler Üzerine

Para kazanmaya ihtiyacı olan bir yayınevi olsanız, salt ticari kazanç peşinde olan bir uzmana Tapınak Şövalyeleriyle ilgili bir kitap yazdırırsınız. Tarihsel bağlamda ispatı zor ne kadar olay eklerseniz de o kadar çok sayıda gizeme aç, satın almaya hazır okur bulursunuz. Ama Tapınakçılarla ilgili bir kitabın güvenilir olup olmadığını anlamak isterseniz içindekiler bölümüne bakın. Eğer Birinci Haçlı Seferleri'yle başlıyor ve Tapınakçıların 1314 yılında yakılmasıyla bitiyorsa (en fazla belli bir kinayeyle sonraki olayların da anlatıldığı bir ek olabilir) muhtemelen ciddi bir kitaptır. Günümüz Tapınakçılarına kadar uzanıyorsa, bilin ki safsatadır.

 

Akademik jargonda Festschrift, bir bilim insanının doğum gününü kutlamak için dostları ve öğrencilerinin bilimsel paylaşımlarından meydana gelen bir cilt anlamım taşır.

 

Metaforu, hem Poetika'da hem de Retorik'te, ilk kez tanımlayan kişi Aristoteles oldu

Poetika'da, iyi metaforları anlamanın, "benzer olanı ya da benzer kavramı fark etmeyi bilmek" anlamına geldiğini açıklar.

 

Antik Yunanlar Oedipus'un başına gelenlerin gerçek olduğuna inanmışlardı, bu nedenle de alınyazısıyla ilgili düşünmeye yönelmişlerdi

 

Dördüncü Roma

…içinde bulunduğumuz yüzyıl / Dördüncü Roma

 

Birinci Roma'nın çöküş nedeni, barbarlara karşı savaşarak ölmeye pek de gönüllü olmayan paralı ordulara emanet edilmiş olmasıydı; öte yandan Dördüncü Roma, paralı askerlerin hiçbirinin ölmediği ve en azından görünürde, hiçbir barbarın öldürülmediği bir model geliştirmişti. İşte Dördüncü Roma'nın dramı, savaş kaybetmese de kazanamayan bir imparatorluk karşısında pes etmesiyle başlamıştır.

 

Budalalıktan Deliliğe

Eski bir deyiş, savaşın askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir şey olduğunu söyler.

 

Her teknolojik yenilik, gelişme yolunda ileriye doğru atılan her adım daima işsizlik doğurmuştur

 

Saçmalığı aptallıktan ayıran, kesinlikle hatalı ve bizi bir şeylere inandırmak için söylenmiş olan bir söz oluşu ve doğruyu söyleyip söylemediğini bilmenin söyleyen kişinin umurunda olmamasıdır.

 

Pape Satan Aleppe

Türkçeleştiren: Feza Özemre

Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder