8 Haziran 2018 Cuma

Giresun Kent Kültürü


Giresun Kent Kültürü

…kırsal nüfus başına düşen tarımsal ürünler üretimi ülke ortalamasının altındadır. Bunun temel nedeni, tarımsal verimliliğin düşük olmasıdır.

Giresun sahil kesimi besicilik için uygun bir yapıya sahip değildir. Mera alanları yoktur.

Taflan
Kurutulmuş meyvelerinin tohumları şeker hastalığına karşı kullanılır. Taze meyveleri taş düşürücü olarak da kullanılmaktadır (s. 33).

Fındık
Fındık genellikle ağustos başı ile ağustos sonu arasında, bahçenin bulunduğu yerin yüksekliğine ve konumuna göre olgunlaşır. Hasat, fındık dallarının silkelenmesine yere düşen zuruflu fındıkların yerden toplanmasıyla yapılmaktadır. Diğer bir hasat şekli ise dallardan tek tek toplanarak yapılandır.

1998 yılında belediye statüsü kazanan İnişdibi, yeraltı su kaynaklarıyla meşhurdur.

Alucra
Yaygın kanaate göre Alucra adı, yörede çok bulunan Aluç ağacından gelmiştir.

Çanakçı
Adı eskiden beri yapılmakta olan ağaç kap ve çanaklar nedeniyle çanak ustasının bulunduğu yer anlamına gelmektedir.

Geçmişi tam olarak bilinmeyen kuşdili, Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy köyü ve yöresinde yüzyıllardır kullanılmaktadır. Dilin kullanımının kökeninde dik ve yamaç alan üzerine kurulan mahallelerinin birbirine uzak olmasından kaynaklanan haberleşme ihtiyacıdır.

Espiye
Osmanlı öncesi dönemde muhafız gruplarının atlarını otlatmak amacıyla saldıkları yer anlamına gelen 'Esbiye' adıyla anılmıştır. Esb sözcüğü Farsça'da at olup Esbiye'nin Türkçe karşılığı at alanı, at meydanıdır.

Görele
Görele pidesi, koz helvası, dövme kar dondurması, hoşmak, yağlaş gibi yemekleri ünlüdür. Ayrıca Görele yöresinin el sanatları arasında beşik, minyatür, gemi yapımı, dövme, ağaç oymacılığı, kemençe, saz ve ud yapımı yaygın olarak devam etmektedir.

Keşap
Söylentiye göre yörede hüküm süren bir ağanın suçluları havuzuna su çekerek cezalandırması üzerine su çeken anlamına gelen Farsça 'Keşab' buraya ad olmuştur.

Osmanlı döneminin Trabzon 'Salnamesi kayıtlarına' düşülen notlarda, 1800'lü yılların ortalarına kadar, Giresun Kalesinin kuzey tarafında 'Amfi Tiyatro' bulunmakta olduğu yazılıdır.
1932 yılında Giresun'da Halkevi kuruldu. Çeşitli sanat faaliyetleri Halkevi bünyesinde icra edilmeye başlandı.
1970'li yılların başında Giresun İl Tiyatrosu (GİLT) kurulmuş.
1987 yılında (merhum) Mürsel Gülmez'in, öncülüğünde Bulancak Sanat Tiyatrosu kurulmuş.
1988 yılında ise Giresun Belediyesi Sosyal İşler Müdürü (merhum) Mustafa Dağ öncülüğünde Giresun Belediye Şehir Tiyatrosu kurularak, amatör oyunculuk çerçevesi içerisinde çalışmalarını sürdürmektedir. 2001 yılının başlarında Giresun'da, Emekli Öğretmen Şaban Karakaya profesyonel statü kapsamında 'Şaka Tiyatrosu' olarak ilk özel tiyatroyu kurmuştur.

Bulancak Sanat Tiyatrosu
…kuruluş çalışmaları 1981 yılında başladı. Mürsel Gülmez, Sezai Yeşiltepe ve Ömer Mustafa Yılmaz öncülüğünde kuruldu.

Müzik Dostları Derneği

Grup Medler
Giresun parklarında canlı müziği halkla buluşturan Medler, aileler arası dans yarışmaları, Türk halk ve Türk sanat müziği ses yarışmalarıyla kitlelerin aktif katılımını sağladı.

Halk Kültürü
Mayısın Yedisi
Sacayaktan geçme, dere taşlama ve adanın etrafını dolaşma olmak üzere üç ana motiften oluşmaktadır.
20 Mayıs günü şehir halkı, çevre ilçe ve köylerden gelenlerin de katılımıyla sabahın erken saatlerinde yanlarına aldıkları yiyecek ve içecekleriyle birlikte Giresun'un doğusunda bulunan Aksu Deresinin deniz ile kesiştiği yerde toplanır. Burası bir panayır yerine dönüşür.

Sacayaktan geçme töreninde, içinden insan geçebilecek büyüklükteki sacayağı şenlik alanına getirilir. Soyun sürdürülmesi geleneğine dayanan bu gelenekte, çocuğu olmayanlar dilekte bulunarak üç kez sacayaktan geçerler.

Aksu Deresi'nin denize döküldüğü yerde, "derdim belam denize", diyerek yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Bunu özellikle kadınlar, kızlar kendilerine uğur getirmesi amacıyla yaparlar. Dere taşlamadan sonra törene katılanlar, suya girip başlarından aşağıya maşrapayla ırmak suyunu dökerler (s. 210).

Adanın etrafında dolaşma ve ada turu geleneği de yine soyun devamı ve belaların uzaklaştırılması amacına matuftur. Ada turu Hamzataşı’nın önünde başlar ve yine başladığı yerde sona erer. Ada etrafındaki tur da daire şeklinde bir seyir izler, başladığı yerde sona erer.

Mart Kırma
Yerel takvimde 1 Mart, resmi takvimde 14 Mart’a denk düşer. 1 Mart yılın ilk günüdür ve başlangıç olması nedeniyle önemlidir.
İnsanlar bugüne nasıl başlarlarsa bütün yılın öyle geçeceğine inandıklarından çok dikkatli davranırlar.

Sabah erkenden kalkıp evin yakınındaki bir su kaynağından su alıp evimn her köşesine serpmek yaygın olarak uygulanan Mart kırma, yılbaşı adetlerindendir.

Yılbaşından evvel hazırlanan yiyeceğin içine mavi boncuk koyulur. Yemekte bu boncuk kimin kaşığına gelirse o kişi uğurlu, şanslı sayılır. Şanslı çıkan bu kişi yılbaşını kırar.
Yılbaşını kıracak kişi, kapının eşiğine gelir, içeriye girmez. Ayağının altına keskin balta yahut bıçak konur. Bunun amacı ev halkının işi keskin, iyi gitsin diyedir. Bundan sonra o kişi eviçine gider, İhlas suresini okur üç defa. Onun ardından bir başka kişi eviçinin her köşesine su serper.
Mart’ı kıracak olan kişiyi iyice doyurmak, dikkat edilen konulardan biridir. Bu kişi ne kadar tok olursa o yıl mahsul de bol ve bereketli olur.
Öğlen vaktinde ahırdaki ineklerin kuyruklarına kırmızı ip bağlanır. Bu kırmızı ipi ineğin kuyruğundan çıkarmazlar bir daha.

Halk Takvimi
Günün bölümleri
Seher (şafak): Günün yeni ağarmaya başladığı zaman.
Zabah (sabah) :Günün yeni ağarmasından kuşluk vaktine kadar olan zaman.
Guşluk (kuşluk): Sabah ile öğlen arası.
Öölin (öğlen): Kuşluk ile ikindi arası, gün ortası.
İkindi: Öğlen ile ikindi arası.
Aaşam (akşam): İkindi ile yatsı arası. Bu zaman dilimi uğursuz sayılır. Akşam ezanından sonra evden hamur mayası ve çiğ süt verilmez, verilirse içine bir kömür parçası atılır. Bunun sebebi bereketin kaçmamasıdır.
Yatsı: Akşam ile gece yarısı arası.
Gece: Yatsı ile şafak arası.

Yerel Ay İsimleri (s. 216)
Resmî
Yerel İsmi
Ocak
Zemheri
Şubat
Küçük / Gücük
Mart
Mart
Nisan
Abrul
Mayıs
Mayıs
Haziran
Kiraz
Temmuz
Orak
Ağustos
Ağustos / Harman ayı / Orak ayı
Eylül
İstavrit / Ceviz / Avacara
Ekim
Darı / Hac
Kasım
Üzüm
Aralık
Karakış

Hamile kadın yılan görürse doğacak bebeğin uzun zaman yürüyemeyeceğine, tavşan gördüğü takdirde ise çocuğun dudaklarının tavşan dudağı gibi delik olacağına inanılır. Bu durumda derhal hamile kadının gömleğinin yakası yırtılır.

Hamile bayanlara manda yoğurdu ve eti yedirilmez. Yedirildiği takdirde o kadının manda gibi bir yılda doğuracağına inanılır.

Hamile kadına el değirmeni çevirtilmez, aksi takdirde bebeğin şaşı gözlü olacağına inanılır. Hamile kadın hamilelik süresince saçını kesemez. Eğer keserse çocuğun ömrünün az olacağına inanılır.

Bebek doğduktan sonra eve ilk kim gelirse, çocuğun huyunun ona benzeyeceğine inanılır.

Bazı yerlerde ise bebekler doğduktan sonra ilk kez yıkanırken suyunun içine bir miktar tuz atılır. Daha sonraki yıkamalarda ise koltuklarının altına ve kasıklarına tuzlu su sürülür. Bu büyüdüğünde çocuğunun teninin kokmaması için yapılır.

Yeni doğurmuş bir kadına 15 gün çiçek koklatılmaz. Bilhassa lahana çiçeği koklatılmaz. Aksi takdirde o kadın ömrünün sonuna kadar çocuğunun olmayacağına inanılır (s. 221).

Düğün törenlerinden bir hafta önceki cuma günü bugün kaybolmaya yüz tutmuş düğünlük koyma merasimi yapılırdı.
Erkek evi, silahı olan yakınları ile birlikte, havaya ateş, ederek, bir kafile halinde değirmene zahire öğütmeye giderlerdi. …düğünde kullanılacak mısır öğütülür ve değirmenciye yüklü bahşiş, verilirdi.
Öğütülen unlar çuvallar halinde fırının yanına getirilir, fırının etrafında ayrıca düğün yemeklerini pişirmek için ateşler yakılırdı. Silahı olanların atışlarını müteakip, dualar okunarak çuvalların ağzı açılırdı. Bu âdete de çuval ağzı açma merasimi denir (s. 222).

Kemençe
Gövdenin en iyisi karadut ağacından yapılır.

Oyunlar
Horon oyunu Giresun ve ilçelerinde yaygın olarak oynanır. Giresun’la özdeşleşen oyun türü karşılamadır.

Tüfekli Çandır
Eski yıllarda düğünlerde tüfekle birlikte oynanırdı. Karşılama türünde bir oyundur.

Giresun Karşılaması
Kız ve erkekler birlikte ve karşı karşıya oynarlar. Hızlı ve coşkulu oynanır.

Gürcü Sallaması
Giresun merkezden Ordu iline doğru olan yerleşim yerlerinde, özellikle Bulancak ve Piraziz ilçesi ile yükseklerinde sıkça oynanır.

Klarnet: Bulancak ilçemizden başlayıp Ordu iline kadar olan bölgede görülür. Bu saza yörede "Gırnata" da denilmektedir.

Giyim-Kuşam
Cepkenler, bindallılar, entariler yörede görülmektedir. Kadınlarda başa örtülen, bele sarılan peştamalların değişik türleri vardır. Kadınlar başlarına "Keşan peştamalı" denilen gösterişli ve ince bir dokumayı, bellerine de düz çizgili, "direkli peştamal" olarak adlandırılan dokumayı sararlar (s. 248).

Acem Şalı: Daha çok yüksek kesimlerde oturan kadınların bellerine sardıkları kalınca bir kuşaktır. Kuşak, sırtında yük taşıyan kadının belinin incinmemesi bakımından bir yastık (arkalaç) görevi görür.

Yeme-İçme
Giresun doğası zengin bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu ortam mutfak kültürünü doğrudan etkilemiştir. Yörede yiyecekler genel olarak otsu bitkiler, yıllık bitki yaprakları, diken uçları, sebzeler ve mantarlardan oluşmaktadır. Yaz aylarında bunlar günlük, taze olarak tüketilir. Kışlık yiyecekler ise fırınlanmış kuruluklar, tuzlular, turşular, konserveler, pekmez ve reçeller, kompostoluk ve çerezlik olarak hazırlanır. Giresun mutfağında hamsi, mezgit, istavrit, palamut gibi deniz ürünlerinin yeri vardır.

Yaylalarda ve köylerde hayvancılığa bağlı olarak beyaz peynir(tecen), deri tulumu(tulum), küp peyniri ve çökelek yapılır. Küp peyniri ve çökelekler güveçlerde toprağa gömülerek kışa saklanırlar. Giresun ekonomisi ve kültüründe ağırlıklı yeri olan fındıktan çok çeşitli tatlı ve pastalar yapılmaktadır (s. 255).

Pekmezler: Taflan pekmezi, üzüm pekmezi, armut pekmezi…
Reçeller: İncir, üzüm, kiraz, ayva, vişne, kızılcık, elma.
Tuzlular: Fasulye, mantar, yeşil domates, hamsi.
Turşular: Fasulye, salatalık, yeşil domates, biber
Kuruluklar: Fırın fasulyesi, fırın darısı ve unları, soğan, sarımsak ve tahıllar
Salçalar: Biber, domates.
Baharatlar: Dere otu, kırmızıbiber, anuk (nane), kekik, reyhan.
Çerezler: Fındık, ceviz, kestane, pestil, çedenepıtlak mısırı, dut kurusu, kuru üzüm.
Sıcak İçecekler: Çay, ıhlamur, nane, kekik, kuşburnu, papatya.

Yemekler
Mendek Çorbası
Karalâhana / Pancar Çorbası
Etli Pancar (Karalâhana) Sarması
Isırgan Yemeği (Isırgan Yağlaşı)
Hamsi Böreği
Fasulye Diblesi
Karalahana Diblesi
Galdirik Diblesi
Sakarca Kızartması
Mantar Kavurması
Taflan Tuzlusu Kavurması
Merevcen
Kiraz Tuzlusu Kavurması
Samaksa( Bekmez Yağlaşı)

Halk Ağzı
Giresun ve çevresi Oğuzların Çepni boyuna mensup insanların ağırlıkla yerleştiği bir coğrafyadır. Dolayısıyla Giresun ağzı, Ordu ve Trabzon'un batı tarafı ağzıyla pek çok bakımdan ortaklık gösterir.

Giresun ağzının en önde gelen özelliklerinden birisi ünlü yuvarlaklaşmasıdır: ayu, denüz, eksük, gemük...

İç seste bulunan ğ, g, h, k, r, n (

Kurallı olarak görülen değişikliklerden biri -r->-l- değişmesidir: alullardı, çarpalardı…

Son sesi -n olan kelimelere -/ sesi ile başlayan ek getirildiğinde ekin ilk ünsüzü kurallı olarak n'ye değişmektedir: alışgannık, günnük, ennü, yünnü...

Ünsüz ikizleşmesi: güççük, zaddan, hille, nassı, aşşa döşşek, eşşek, azzık…

Teklik üçüncü şahıs zamiri kurallı olarak "u'"dur (unun, unu, una, unda, undan) (s. 264).

Sözlü Anlatılar
Ülkemizin diğer bölgelerinde anlatılan masallarda olduğu gibi, Giresun ve çevresinde anlatılan masallar da muhteva açısından insanı yücelten veya alçaltan değerleri işlerler.

Anadolu'da gezerken karşınıza çıkan hemen her dağın, taşın, ovanın, kuşun, ağacın, köyün kasabanın, şehrin bir efsanesi vardır.
Efsanelerin büyük bir kısmı dini niteliklidir.

Koyun Baba Efsanesi
Fatih Sultan Mehmet, Trabzon seferine giderken konakladığı bir yerde askerlerinden biri koyunlarını otlatan bir ihtiyardan askerler için koyun kesmesini ister. İhtiyar adamın 8-10 tane koyunu vardır. İhtiyar, sürüsünde hiç eksilme olmadığı halde bütün orduya yetecek kadar koyun keser. Askerler ihtiyar adamın evliya olduğunu anlar. Ona iltifat ederler. Zamanla bu olay çevrede duyulur. İhtiyar öldükten sonra mezarı ziyaret yeri olur. Mezarı Kelkit Çayı'nın batı yakasındadır. İsmi unutulduğu için koyun baba adıyla anılır (s. 266).

Bilmeceler
Dal ucunda bal lokması (İncir)
Dal ucunda kınalı parmak (Taflan/Kara yemiş)
Hanım içerde, saçı dışarıda (Mısır)
Kara kara yüzü var, doymak bilmez gözü var (Toprak)
Sesi çıkar canı çıkmaz, canı çıkar sesi çıkmaz (Kemençe)

Atasözleri
Acı acıyı, çay da sancıyı keser.
Ata arpa, yiğide arka gerek.
Ata dost gibi bak, düşman gibi bin.
Boş çuval dik durmaz.
Ebe çok olunca çocuğun gözü kör olur.
Elin yanında atın kuyruğunu kesme kimi uzun kimi kısa der.
Havlayan köpek değerini artırır.
Köpeğe gem vurma, kendini at sanır.
Ödünç mal güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir.

Türküler
Altın Yüzük
Kaynak: Biçoğlu Osman
Altın yüzüğüm var benim (anam)
Parmağıma dar benim
Giresun'un içinde (canım)
Kara gözlü yar benim

Altın yüzük yaptırdım (anam)
Kuyum ustalarına
Acep ilaç olur mu (canım)
Gel oynayı oynayı

(Nakarat)
Hop ninrıayı ninnayı aman
Gel oynayı oynayı
Hop ninnayı ninnayı canım
Gel oynayı oynayı

Mani söylemeye bahane olan darı ekme; ot, fındık, odun taşıma; darı, ot, fındık ayıklama, toplama gibi daha pek çok isin yapılış tarzı artık değişmiş, çoğu makineleşmiştir (s. 297).

Yörede söylenen manilerin kafiye şeması genellikle a a b a şeklindedir.

Derelerde saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur

Manilerde başta sevda olmak üzere hemen her tema işlenir ve bunların hepsi de sevda ekseni etrafında sıralanır.

Ahmet Kaçar: 1927 Görele Sağlık köyü doğumludur. Şiire küçük yaşlarda başlayan Kaçar, lise tahsilini yarıda bırakmıştır. 8, 11 ve 14 heceli şiirleri bulunan şair şiirlerinde mahlas kullanmamıştır. Biraz önce söz ettiğimiz gibi bazı şiirleri bestelenmiştir. Tek ve döner ayak kullanmada başarılıdır (s. 299).

---
Giresun Kent Kültürü, Giresun Valiliği Yayınları, Ankara 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder