8 Haziran 2018 Cuma

Keşap - Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabasının Tarihi


Ayhan Yüksel - Keşap - Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabasının Tarihi
 
Keşap Kasabası
Keşap deresinin oluşturduğu alüvyal düzlük bütünüyle yerleşim alanı olmuştur.
Kasaba güneyde Uğurca Tepe’nin yamaçlarına doğru tırmanmıştır.

Osmanlı belgelerinde Keşap adına ilk defa 1486 tarihli Trabzon Vilayeti Tahrir Defteri'nde rastlanır. Burada Keşap, Düzyer adını taşıyan ve nüfusu kalabalık olan bir köy ile ilişkilendirilir (s. 31).

(Keşap) adının Vanazıt deresi de denilen “Keşâb” suyundan geldiği anlaşılmaktadır.
Muhtemelen söz konusu derenin suyunun özelliğinden hareketle, yani “keş-su/suyu kekremsi, çorak" anlamında bu ad Farsça “Keşâb” şeklinde ortaya çıkmış olmalıdır. Adının Farsça olması ise bölgeye yerleşen Türkmen gruplarının geldikleri coğrafyayla ilgili bulunmalıdır (s. 35-36).

Savaş Yıllarında Keşap (1914-1918)
Keşap'ta yer adları düzenlemeleri…
Eski adı
Yeni adı
Keşâp
Yuvacık
Çal
Göztepe
Frenk
Türk ili
Barça
Türkmenli
Vanazıt
Sungurlu

Keşap işgale uğramamış ve ahâlisi de savaşa yakın olmadığından başka yerlere nakledilmemiştir. Dolayısıyla Keşap muhacirlerin sığındığı yerleşim yerlerinden birisiydi.

Keşap’ta Sosyal Olaylar
“Celâli” tabiri, XVI. yüzyıl başlarında isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgilidir. Celâli isyanları başlangıçta Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şiî eğilimle Türkmen gruplarının Safevîler’in de tahrikiyle devlete başkaldırmaları şeklinde orta ya çıkmış…

Micanoğlu Efsanesi
Micanoğlu Hüseyin 1274 (1858) yılında Engüz köyünde doğdu.
Micanoğlu, kadın getirdiği için medreseden atılır (1296/1880). Tahsiline devam etmek için Erzurum’a gider. Başarılı olamaz, Giresun’a döner.
Erzurum Süvari Alayı’nda askerlik yaparken, nişanlısı Emine’nin Memiş Hoca’nın oğluna verildiğini duyunca firar eder. Tarih, muhtemelen 1882’dir.
Bir başka söylentiye göre Micanoğlu’nun gelişiyle köyde dedikodu alır yürür; gelinle ilişkisi olduğu etrafta söylenmeye başlar. …eski nişanlısı, bir akşamüstü eline bir değnek alarak Micanoğlu'nun yolunu keser, münakaşa başlar, Memiş Hoca da kavgaya karışınca, Micanoğlu onu öldürür. …on sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. Hapishaneden kaçan Micanoğlu, bir süre Giresun’da gizlenir.
Piraziz’e gelir. …köyün ileri gelenlerinden Tayyip Ağa tarafından ihbar edilir. Yakalanacağını anlayınca Tayyip Ağa’nın kızını yanına alarak köyden ayrılır.
Deli Reşid’in çetesiyle soygunlara katılır.
Micanoğlu kat’iyen adam öldürmez, bütün bu işleri Gotkile’ye yaptırır…
Micanoğlu, hükümet kuvvetlerinin yanında yer alarak kendisini takibe çıkanları teker teker yakalayarak öldürmeye başlar.
Ünü gittikçe yayılan Micanoğlu, Giresun-Şebinkarahisar yolu üzerinde bulunan maden işletmelerinden haraç almaktadır.
Micanoğlu, muhtemelen Nisan 1885'te cevher işleyen fabrikaya bir baskın gerçekleştirir. …hükümet kuvvetleri Micanoğlu’nun kardeşleri Mehmed ve Süleyman’ı yakalar.
İngiliz konsolosu onun peşine 470 jandarma, 150 asker ve 40 ağır süvari gönderilmiş olmasına rağmen yakalanamadığını rapor etmiştir (s. 117).

Karagül yaylasında Kel Seyid’in misafiri olan Micanoğlu’nun Kel Seyid’in gelini ya da yardımcı kadın ile aralarında bir gönül ilişkisi olduğu etrafta söylenmeye başlar.
Bir söylentiye göre Kel Seyid, hükümetle anlaşarak Micanoğlu ve arkadaşlarım tutuklar. Kaçmasını önlemek için ellerine ve ayağına kelepçe ve bukağı vurulur.
…namertliğe dayanamayan Kel Seyid’in gelini ya da yardımcı kadın bukağının anahtarını gizlice yoğurt çanağına atıp çoban hizmetçiyle Mican’ın yattığı odaya yollar. Micanoğlu dışarıya çıkınca köpeklerin saldırısına uğrar. Köpeklerden kurtulmak için yakındaki bir göle girer. Uzun süre suda kalan Micanoğlu, üşütür hasta olur, Çivriz yaylasına yakın Yassıalan’da ölür.
Diğer bir inanışa göre de Çivriz deresi içinde bir başka adamın ölüsü bulunur, müfreze bu ölüye müsademe edilmiş gibi üç beş el kadar silah atar ve bu kişinin Micanoğlu olduğu söylenilir.
Diğer bir söylentiye göre Kel Seyid’in geliniyle/ya da yardımcı kadınla olan ilişkisi sebebiyle Kel Seyid, Micanoğlu ile arkadaşlarını birbirine düşürür. Arkadaşları Micanoğlu’nu öldürüp bir duvarın üzerinden aşağıya atarlar (s. 118).

Micanoğlu 20 Temmuz 1887’de yakalanmıştır. Kel Seyid, maden müdürüyle saptığı anlaşma gereği paraya tamah ederek alacağı ödül için Micanoğlu’nu Dikbaş Mehmed’i yakalamış, ellerini bağlamıştır.
Ancak, iki gün sonra Micanoğlu’nun kaçmasına göz yumulmuştur. Takip sonunda Micanoğlu 5 Ağustos 1887’de Karahisar bölgesinde Uzundere’de bazı köylüler tarafından öldürülmüştür (s. 119).

Micanoğlu’nun hayatı efsanelere karışmış motiflerle öyle renklenir ki, vurularak öldüğüne kimse inanmaz.

Mehdi Meselesi
Keşap’ta kendisini mehdî ilân eden Elevlioğlu/Eleğülüoğlu Haşan Efendi takriben 1856 yılında Saraycık köyünün Kaşaltı Mahallesinde doğmuştur.
Hoca Efendi, mehdi olmayı çok önceden tasarlamıştır.
Bir gün apansız kendini mehdi ilan eder. Kendisine yaptığı işin doğru olmadığını söyleyen nâhiye müdürünü falakaya yatırtır.
II. Abdülhamid mehdi işinin halledilmesini Amiral Bozcaadalı Hasan Paşa’ya havale eder.
Böylece 67 gün süren “bâtın padişahlığı” sona erer. İstanbul’da mahkeme kurulur.

Keşap’ın Osmanlı döneminde ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanıyordu. Başlıca ürünler fındık ve mısır idi. Keşap fındığı ünlü idi. Üzüm de ekonomik getirisi olan bir meyveydi (s. 154).

---
Yüksel, Ayhan. (2016), Keşap - Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabasının Tarihi, Arı Sanat Yayınları, 2. Baskı, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder