25 Ocak 2015 Pazar

İşlevselcilik

İşlevselcilik
İşlevselcilik 20. yüzyılda hem sosyolojide hem de antropolojide önemli etkiye sahiptir.
Toplum, birbirine ekli birçok parçadan oluşan bir bütündür. İşlevselcilik, toplumu oluşturan bu parçaların yapısı, işlevi ve birbirleriyle olan etkileşimini inceler. İşlevselcilerin temel ilgi odağı toplum düzenidir. Düzensiz toplumda, düzeni bozan parçayı özel olarak ele alıp incelerler (görüldüğü gibi, toplumu mekanik bir düzenek olarak ele alıyorlar).
İşleevselcilik köken olarak pozitivizme dayanır. Bu haliyle eleştirel ve yorumcu kuramlardan keskin biçimde ayrılır. Zira burada esas izlek, toplumdaki çatışmalar değil uyumdur.
İşlevselci kuramın ilk temsilcileri Comte, Spencer ve Durkheim’dir. Malinowski ve Radcliffe-Brown antropoloji alanında bu kurama katkı yapmıştır. Modern sosyolojide Parsons, Merton, Davis, Moore, Luhmann, Erikson, Smelser tarafından geliştirilmiştir.
İşlevselcilik, Parsons’ın sistem kavramı çerçevesinde yaptığı katkılarla birlikte yapısal işlevselcilik olarak anılmaya başlamıştır.

Comte, Spencer ve Durkheim’ın İşlevselciliğe Katkıları
Comte, toplumları tümleşik bütünler olarak görüp, toplumların incelenmesinde doğa bilimlerinin yöntemlerini kullanmak gerektiğini belirtmiştir. Comte’u izleyen Spencer, toplumları birer sistem olarak ele almak gerektiğini savunmuştur. Durkheim da toplumları karşılıklı ilişki içindeki sosyal ögelerden oluşan sistemler olarak görmektedir. Durkheim için ahlaki düzen bir zorunluluktur ve toplumsal olguların işlevleri de ahlaki bir nitelik taşır.

Sosyal Antropolojide İşlevselcilik
Malinowski (1884-1942) ve Radcliffe-Brown (1881-1955) Pasifik bölgesindeki bazı adalarda yaşayan kabile topluluklarını inceledikleri çalışmalarında yapısal ve sistemci analizi savunmuş, inceledikleri toplumlardaki kurumların veya geleneklerin kaynağının ne olduğunu irdelemekten çok, parçaların bütünle ilişkisine odaklanmış ve bu kurum ve geleneklerin daha genel bağlama nasıl uyum sağladığını incelemişlerdir.
Malinowski toplumların insanların temel ihtiyaçlarından kaynaklandığını, bu ihtiyaçlar nedeniyle oluştuğunu ileri sürmüştür.
Radcliffe-Brown’a göre bir toplumsal sistem işlevsel bir birlik, bir bütündür ve bu bütünün parçaları asgari bir uyum içerisinde, çözülemeyecek kalıcı çatışmalar yaratmadan bir arada işlemektedir. Bir toplumun meydana gelebilmesi için üyelerin bazı ortak değerlere sahip olması gerektiği konusunda Durkheim’a katılmaktadır.

Sistem Teorisi ve Sistem Kavramı
Herbert Spencer, astronomi, biyoloji ve psikoloji gibi çeşitli bilim dallarında aynı temel ilkenin geçerli olduğunu, varlıkların belirsiz, tutarsız bir homojenlik halinden belirli ve tutarlı bir heterojenliğe doğru evrildiğini belirtmiştir.
Genel Sistem Teorisi, farklı bilim dalları arasında karşılıklı iletişim ve bilgi alışverişini artırmayı amaçlayan bir teoridir.
Von Bertalanffy, sistemlerin temel ilkeleri üzerinde çalışarak bu ilkeleri sadece fiziksel dünyaya değil, toplumsal ve kültürel dünyaya da uyarlanabilecek şekilde genişletmiştir. Von Bertalanffy’a göre bu genişletme, sistem kavramının yeni ve genişletilmiş bir tanımını içeren Sibernetik teorisinin temel ilkelerinin kabul edilmesiyle mümkün olacaktır.
Sibernetik genel olarak kendi kendini kontrol edebilen karmaşık sistemler teorisi olarak tanımlanmaktadır.
Genel olarak sistem, birbirine bağlanan parçalara sahip olan bir bütündür. Sistemin parçaları canlı ya da cansız olabilir, aralarındaki ilişki de somut veya soyut bir ilişki olabilir.

İşlevselciliğin Genel Özellikleri
I- İşlevselci yaklaşımın en temel kavramları arasında sosyal sistem, toplumsal yapı, toplumsal kurum, işlev ve işlevsel açıklama olduğu söylenebilir.
a) Sosyal sistem (toplum)
b) Toplumsal yapı (toplum içi ilişkilerin biçimini ifade eder).
c) Toplumsal kurum: aile, din, ekonomi gibi kurumlardır. Bir toplum incelenirken öncelikle bu ilişkilere bakılmalıdır.
d) İşlevselci yaklaşımda işlev kavramı, parçanın bütünle ilişkisini ifade eder. İşlev = katkı.
e) İşlevsel açıklama, bir toplumsal olgu ya da eylemin sonuçları itibarıyla toplumsal istikrar ve bütünlüğün korunmasına yaptığı katkı açısından değerlendirilmesidir.

II- İşlevselciliği diğer bütüncül yaklaşımlardan ayıran en temel unsur parçanın bütünle olan ilişkisine özel önem atfetmesidir.

III- İşlevselci yaklaşım bireysel düşünceler, anlamlar ya da yorumlarla fazla ilgilenmez, bunların yerine toplumsal yapı üzerinde durur. İşlevselci yaklaşım, yapısalcı sosyoloji geleneğinin altında yer alan ve kökleri pozitivizme kadar uzanan makro bir teoridir, yapısal işlevselcilik olarak adlandırılmasının nedeni budur.

IV- İşlevselci yaklaşım, toplumsal düzene değer uzlaşımı aracılığıyla yani mevcut toplumsal düzeni meşrulaştıran birtakım ilkelerle ulaşılacağını varsayar. İşlevselciler, her toplumun, sosyalleşme sürecinde bireyler tarafından içselleştirilen uzlaşıya dayalı geniş çaplı bir değerler dizisi üzerine kurulduğunu, sürdürüldüğünü ve yeniden üretildiğini savunurlar.

V- İşlevselci yaklaşım, toplumu düzenli ve dengede olan bir sistem olarak görür. Bu nedenle de bir konsensüs (uzlaşma) yaklaşımı olarak adlandırılmaktadır.

VI- Sistemlerin temel özellikleri:
a) Sistem, birbirine bağımlı ve birbiriyle ilişkili parçalardan (sosyal yapı, kurum, rol gibi) oluşur.
b) Sistemin tüm parçaları, bir düzen içinde bütünün sorunsuz bir şekilde işlemesi için çeşitli işlevleri yerine getirirler.
c) Sistemler statik (durağan) olabilecekleri gibi, dinamik bir durumda da olabilirler.
d) Sistemler çevreleriyle olan sınırlarını korurlar ancak çevrelerine de uyum sağlarlar.
e) Sistemin parçaları da birbirleriyle uyum içindedir.
f) Bütün sistemlerin amacı, denge durumuna ulaşmak ve dengelerini korumaktır. Denge durumundaki toplum, çatışmanın olmadığı, herkesin kendi rollerinden ne beklendiğini bildiği ve bu beklentilerin sürekli olarak karşılandığı bir toplumdur.

VII- Toplumun mevcudiyetini sürdürebilmesi için karşılanması gereken bazı temel gereksinimleri vardır. Bunlar “işlevsel zorunluluklar” ya da “işlevsel ön gereklilikler” olarak adlandırılırlar.
---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304, Eskişehir, Ocak 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder