31 Ocak 2015 Cumartesi

Svetlana Uturgauri - Boğaz’daki Beyaz Ruslar 1919-1929

Svetlana Uturgauri - Boğaz’daki Beyaz Ruslar 1919-1929


Kitabın esas özelliği, Rusya’yı terketmek zorunda kalan ve Türk topraklarında tutunmaya çalışan sivil mültecilere daha fazla yer verilmesidir.
Kitap sadece Boğaz’daki Ruslarla sınırlı değil; Çanakkale ve Anadolu’daki Rus mültecilerin durumu hakkında da bilgi vermektedir.

Türkiye’deki Beyaz Rusların temel figürü, General Baron Petr Nikolayaeviç Vrangel idi.
Vrangeller ailesi çok sayıda asker yetiştirmiş bir aileydi. Rusya’da Vrangel ailesinden 18 general ve 2 amiral vardı.

Ekim Devriminden sonra Rusya’da devam eden iç savaşta Kızıl orduyla savaşan askeri kuvvetler, Beyazlar veya Beyaz Ordu olarak adlandırılır. Beyaz Ordu’nun başında General Denikin bulunuyordu.

1919’da Kafkas ordusu, General Vrangel’in yönetimine girdi.

Savaş Kızılların lehine dönünce Vrangel ile Denikin’in arası açılmaya başladı.

Vrangel 27 Ocak 1920’de Denikin’e istifa dilekçesini verir.
Denikin, başta Vrangel olmak üzere onu destekleyen diğer generalleri görevden alır ve en kısa sürede ordu sınırlarını terk etmesini ister.

Askeri Konsey, 22 Mart 1920’de Vrangel’i Güney Rus ordusunun Başkomutanlığına atadı.

Vrangel’in ilk hedefi Kırım’ın kurtarılması ve ordunun canlandırılmasıydı.

İngilizler bu dönemde Beyazlara Sovyet Hükûmetinden af dilemelerini önerdi. İngilizlerin desteğini kaybeden Vrangel Fransızlara yöneldi.

Güney Ukrayna’da Tavriya’da cesur bir harekâta girişti. Kızıllara ağır bir darbe indirip orduya moral depolamayı planlamıştı. Kızıllara ait Polonya sınırındaki 130 bin kişilik bir ordu Tavriya’da Vrangel’in kuvvetlerini bozguna uğratıp Kırım’a yöneldi.

Kasım ayında Kırım’daki Fransız Yüksek Komiseri De Martel, Rus ordusunun Kırım’dan acil olarak tahliye dilmesi gerektiğini bildiren telgrafı çeker.

Tahliye Türk topraklarına yapılacaktır. Bunun ilk nedeni coğrafi yakınlıktır. Diğer bir sebep de İstanbul ve çevresinin 16 Mart 1920’den beri Çarlık Rusyası’nın müttefiki olan devletlerin denetiminde olmasıdır.

Ordunun yanı sıra sivillerde tahliye edilmiştir.

Kırım – Türkiye yolcuğu hiç de kolay olmadı. Su ve yiyecek yeterli değildi. Çiğ balık yiyip deniz suyu içtiler. 50 kişi bir ekmeği paylaştı. (s. 55)

Vrangel’in Kırım’dan ayrılmasından sonra Kırım’da baskı hüküm sürmeye başladı.
1920 Kasımından 1921 Nisanına kadar kurşuna dizilen ve denize atılan insanların sayısı 117 bin ile 170 bin arasındaydı.

23 Kasım’a doğru Boğaz ve Marmara Denizi’nde müttefik gemileri de dâhil olmak üzere 126 gemi demir atar.

Fransızların tahminlerine göre Türk başkentine 30 bin kişi gelmeliydi fakat 150 bin kişi geldi. 

Ankara’da yeni kurulan hükumet bu dönemde Moskova ile yakınlaşmak için ilk adımlarını atmaya başlamıştı. Bu durum Rus mültecileri de doğrudan etkileyecekti.

Osmanlılar 1492’de İspanyollardan kaçan Yahudilere, 1849’da da Habsburg Hanedanından kaçan Macarlara kapılarını açmıştı.
Türk toprakları 1920’li yıllarda da Ruslar için sığınma yeri oldu. (s. 69)

Sivil mültecilerin bir bölümü İstanbul’a geldikten hemen sonra Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan’a gittiler.
1921 Haziran’ında kendi olanaklarıyla İstanbul’a yerleşenler hariç yurtlarda, otellerde ve kamplarda hâlâ 38 bin sivil mülteci vardı.

Rusların üç yıl boyunca İstanbul’da bulunmaları, kültür açısından oldukça önemlidir. Ruslar gelirken birçok uzmanlık ve zanaatkârlık bilgi birikimini de yanlarında getirdiler.
Ruslar sanayiyi oldukça canlandırdı.

Vrangel o zamanlar hâlâ silahlı savaşın devam ettirilmesine ve eninde sonunda başarıya ulaşılacağına inanıyordu.
…hiç zaman yitirmeden Rus Konseyi Tüzüğü çalışmalarına başlar. Tüzük 12 Mart 1921 tarihinde Başkomutanlık Karargâhı olan Lukull yatında hazırlanır ve Vrangel tarafından imzalanır.

Rus Konseyi’nin esas amacı Bolşevik iktidarının en kısa sürede çökertilmesiydi.

27 Mart 1921, Fransız hükûmeti 1 Nisandan itibaren mültecilere yiyecek ve içecek yardımının kesileceğini bildirir. Bunun yanı sıra tüm askeri personelin rütbelerinin sökülmesi ve Brezilya ve başka ülkelere mülteci olarak götürülmek üzere hazırlık yapılmasını ister. (s. 105)

1921 Mayısından itibaren küçük birliklerin sevkiyatı başlar.
Odessa ve Novorossisk’e gönderilen 7.600 kişinin çoğunluğu yurttaşlarının kurşunlarıyla öldürüldüler, sağ kalanlar da sürgüne gönderildi. (s. 111)

Yat, yaklaşık bir yıl karargâh olarak hizmet verdi. 15 Ekim 1921 günü (…) İtalyan gemisi Adria yata çarptı. Çarpmanın etkisiyle yat, 2 dakika içinde sulara gömüldü.
Çarpma, Başkomutan’ın çalışma ve yatak odalarının olduğu bölümde meydana geldi.
Başkomutan, karargâhını yeniden elçiliğe taşımak zorunda kaldı. (s. 113)

Kovuşturma sonucunda çarpmanın tasarlanmış ve taammüden olduğu sonucuna varıldı. Ancak İtalyan tarafı art niyet konusunu reddetti (Gemi Batum’dan yola çıkmıştı). (s. 117)

General Slaşçov’un İstanbul’dan ayrılıp Bolşevik Rusya’ya gitmesi General Vrangel’e bağlı orduyu ve mülteci topluluğunu paramparça eder.

Mülteciler sanki bu anı bekliyorlarmış gibi ikiye bölündüler.

1923 yılı sonbaharında İstanbul’da silahlı tek bir Rus askeri dahi kalmadı. (s. 134)

1922 yılı Şubat ayında Vrangel İstanbul’u terkeder. Karargâhıyla birlikte Sırbistan’a gider.

1927’de Brüksel’e geçti. 25 Nisan 1928’de öldü. (s. 142)

Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul, 1921 yılı başlarında yabancı işgaline uğramıştı.

O yıllarda İstanbul’da iş bulmak bırakın binlerce Rus’u, yerli halk için bile çok zordu.

Mülteciler ellerin gelen her işi yaptılar.

Rus kızları Pera’da çiçek satıyordu.
Fransız ve İngiliz askerler onlarla konuşurken biraz ileri gittiler mi, kızlar hemen Sait Paşa Geçidi’nden kaçıveriyorlardı. Zamanla burada birçok çiçekçi açıldı ve Çiçek Pasajı olarak anılmaya başlandı.

İstanbul Ansiklopedisi’nde Rus Mülteciler makalesini yazan Reşat Ekrem Koçu şöyle diyor: “İstanbul tarihinde Beyaz Rusların önemli bir yeri var (…) genel olarak Çarlık Rusyası’nın elit tabakası temsilcileriydiler. İstanbul’a geldiklerinde ilk yaptıkları iş, oldukça çok eğlence mekânı açmak oldu. Böylece Türkler de gerçek sanatla haşır neşir oldular. (s. 191)

1923’de Saray sineması karşısında açılan kafe-pastane “Petrograd” (…) hem Ruslar hem de İstanbullular için iyi bir dinlenme yeriydi. (s. 193)

Yazlık sinema (…) anlayışı da Beyaz Rusların sayesinde gerçekleşmiştir.
1920’li yıllarda Büyükada’da (…) ilk plaj açılmıştı. (s. 195)

Rus mültecilere Türk vatandaşlığı verildiğine dair son gazete yazısı 1936 yılına aittir. (s. 282)

Türkçeleştiren: Uğur Büke
Tarihçi Kitabevi

Ocak 2015

3 yorum:

  1. Ruslar 1917 yılında patlak veren devrimle iç savaşa sürüklendiler. Kızıllar ve Beyazlar olmak üzere ikiye bölündüler. Çarlık Rusyası yanlılarının da aralarında olduğu Beyazların kuvvetleri ağırlıkla Moskova’nın Batısında konuşlanmışlardı. 1919 yılına gelindiğinde Beyazların durumu hiç de iç açıcı değildi. Kızım ve çevresine kıstırılmışlardı. Bu dönemde General Vrangel tam da bu dönemde Beyaz Rusların Başkomutanı seçilir. Kırım’n kurtarılması ve ordunun canlandırılması için çalışmalar yapar. Tavriya’da Kızıllara karşı giriştiği ilk harekâtta ordusu ağır bir yenilgi alır. Daha fazla kayıp vermemek için ordusunu Kırım’dan tahliye etmeyi kabul eder. Fransızların destek verdiği plana göre Beyaz Rus ordusunun tamamı deniz yoluyla İstanbul’a geçirilecektir. Vrangel askerlerin yanı sıra sivilleri de gemilere alır. 1920 Martında başlayan tahliye işleminin sonucunda yaklaşık 150 bin Beyaz Rus İstanbul’a ulaşır.
    Askerlerin büyük çoğunluğu Gelibolu’da ve Limni adasında kurulan kamplara yerleştirilir. Sivillerin ise neredeyse tamamı İstanbul’da kalır.

    İstanbul o dönemde işgal ordularının kontrolü altındaydı. Ruslar, Fransa ve İngiltere ile müttefiktiler ancak bu durum mültecilere güven telkin etmez zira o tarihlerde Anadolu’da kurtuluş hareketi başlamış ve Ankara’da kurulan yeni hükûmet, Kızılların kontrolündeki Moskova hükûmetiyle yakınlaşmak üzere adımlar atmaya başlamıştı. Bu belirsizlikler, Rus mültecileri olumsuz yönde etkiliyordu.

    Rus mültecilerin bir bölümü ilk bir yıl içinde İstanbul’dan ayrıldı. 38 bin kadar mülteci ise yaklaşık üç yıl süreyle İstanbul’da kaldı. Rusların üç yıl boyunca İstanbul’da bulunmaları, kültür açısından oldukça önemlidir. Savaş yıllarında İstanbul’da iş bulmak yerli nüfus için bile hiç de kolay değildi. Ancak Ruslar, İstanbul’a gelirken birçok konuda uzmanlık, zanaatkârlık ve bilgi birikimini de yanlarında getirmişlerdi. Beyaz Rusların İstanbul’daki varlığı yeme-içme kültüründen eğlence hayatına kadar pek çok alanda İstanbul’un gündelik hayatına katkılar yaptı. Pera’da çiçek satan Rus kızlarının varlığı Sait Paşa Geçidi’nin Çiçek Pasajı olarak anılmasına sebeptir. Yazlık sinemanın ilk örneğini Beyaz Ruslar gerçekleştirdi. Modern anlamda ilk plajı da Büyükada’da Beyaz Ruslar açmıştır.

    YanıtlaSil
  2. 1923 yılının sonlarına gelindiğinde İstanbul’da kalan mültecilerin birçoğu Türk vatandaşlığına geçmişti. O mültecilerin torunları bugün Türk vatandaşı olarak ülkemizde yaşamaya devam etmektedirler.

    YanıtlaSil
  3. General Vrangel
    Türkiye’deki Beyaz Rusların temel figürü, General Baron Petr Nikolayaeviç Vrangel idi. Ordusuyla birlikte İstanbul’a sığınan Vrangel, o tarihlerde silahlı mücadelenin devam ettirilmesine ve bu yolla eninde sonunda başarıya ulaşılacağına inanıyordu. Lukull adlı yatında karargâh kurup Kızılların iktidarını çökertmek üzere çalışmalar yapar. Generalin karargâhı, 1921 yılının Ekim ayında İtalyan bandıralı bir geminin çarpması sonucu sulara gömülür. Suikast şüphesi taşıyan bu kazadan o sırada gemi dışında bulunan General sağ kurulur. General Vrangel, 1922 yılının Şubat ayında İstanbul’dan ayrılıp Sırbistan’a gider. Bir süre Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde Kızıllara karşı askeri güç oluşturmaya çalışır. 25 Nisan 1928’de Brüksel’de öldü.

    YanıtlaSil