25 Ocak 2015 Pazar

Ralf Dahrendorf

Ralf Dahrendorf (1929-2009)

Alman bir politikacının oğlu olarak Hamburg’da doğdu. Felsefe ve filoloji tahsilinin ardından sosyoloji eğitimi aldı. Çalışmalarında toplumsal açıklamaların genel ilkelerini belirlemek ve çatışmayı oluşturan etkenleri ortaya koymakla ilgilenmiştir. Politik kariyere de sahip olan Dahrendorf, Alman parlamentosunun üyesi olmuş, Sir unvanı alarak Lordlar Kamarası’nın ömür boyu üyesi olmaya hak kazanmıştır. En önemli eserleri arasında;
Sanayi Toplumunda Sınıf ve Sınıf Çatışması (1959),
Almanya’da Toplum ve Demokrasi (1967),
Yeni Özgürlük (1975),
Yaşam Şansları (1979) ve
Modern Sosyal Çatışma (1988) sayılabilir.

Endüstriyel Toplumda Sınıf ve Sınıf Çatışması (1959) adlı çalışmasında toplumu,
bir yüzü çatışma bir yüzü konsensüs olan iki yüzlü bir madalyona benzetir. Biri olmadan diğeri de olamaz.
Konsensüs teorisi, toplumdaki değerler birliğini ve bu değerler birliğinin toplumsal düzenin oluşması ve korunmasındaki etkisini incelemelidir. Öte yandan, çatışma teorisi ise toplumdaki çıkar çatışmalarını ve de otoritenin zorlayıcı gücünün (coercion) toplumsal düzenin korunmasındaki etkisini incelemelidir.
Dahrendorf çatışmayı toplumsal yapının anlaşılmasında işlevselcilikteki konsensüs kavramından daha önemli bir kavram olarak görür.

Marksist Kuram Eleştirisi
Endüstriyel Toplumda Sınıf ve Sınıf Çatışması adlı çalışması Marx’ın çalışmalarının eleştirel bir okuması üzerine kuruludur.
Dahrendorf, endüstriyel toplumun sadece bir biçimi olarak gördüğü kapitalizmin, geçirdiği çok önemli bazı değişmelerin 20. yüzyılda Marx’ın analizlerini büyük ölçüde geçersiz kıldığını ve neticede Marx’ın yazılarının 20. yüzyılda çatışmanın temelini açıklama konusunda geçerliliğini yitirdiğini düşünür. Marx’ın ön göremediği bu değişimleri Dahrendorf post-kapitalist toplum şeklinde kavramlaştırır.
Emek ve sermaye sınışarı, Marx’ın giderek daha da kutuplaşacakları yönündeki iddiasının aksine, kendi içlerinde giderek daha da bölünmüşlerdir.
Endüstriyel kapitalist toplumda meydana gelen önemli dönüşümler:
1- Sermayenin ayrışması (decomposition of capital)
2- Emeğin ayrışması (decomposition of labour)
3- “Yeni orta sınıf”ın gelişmesi
4- Toplumsal hareketliliğin artması
5- Eşitliğin artması

Sermayenin ayrışması: Özellikle dev şirketlerin ortaya çıkmasıyla birlikte üretim araçlarının mülkiyeti ile kontrolü birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Büyük şirketler tıpkı işçiler gibi emek gücü kiralanan uzman yöneticiler (managers) tarafından yönetilmeye başlamış, böylelikle şirket sahipleri ile şirketi yönetip kontrol edenler, denetleyenler önemli ölçüde birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak burjuvazinin tanımlanması giderek zorlaşmaktadır.

Emeğin ayrışması: Teknolojinin gelişmesi ve uzmanlaşmanın artmasıyla birlikte üretim sürecinde farklı emek düzeyleri ortaya çıkar. İşçi sınıfı kendi içinde çeşitli kademelere ayrışır. Bu gelişmelerle birlikte işçi sınıfı birleşmeden ziyade ayrılma/parçalanmaya doğru gitmektedir. 

Yeni orta sınıf: Dahrendorf’a göre bu ad yanıltıcıdır çünkü bu kesim, yani “yeni orta sınıf” denilen sınıf daha ilk baştan ayrışık doğmuştur ve dolayısıyla ne bir sınıf, ne bir tabaka ne de bir grup oluşturmaktadır.

Toplumsal hareketliliğin artması: Dahrendorf’a göre toplumsal hareketlilik endüstriyel toplumların yapısının en önemli unsurlarından biridir.

Toplumsal eşitliğin artması: İktidarın sosyal devlet ve refah devleti uygulamaları toplumdaki bireyleri eşitleme noktasında çok önemli bir işleve sahiptir.
Çatışmanın kurumsallaşması (işçi ve işveren örgütleri gibi) emek ve sermayenin birbirlerini meşru birer çıkar grubu olarak tanımalarıyla başlamıştır.
Devrimci dönüşümü engelleyici nitelikteki tüm bu gelişmeler Dahrendorf’a göre, Marksist nitelikte bir devrimci dönüşümü artık imkânsız hâle getirmiştir.

Dahrendorf ve Çatışma Teorisi
Dahrendorf için postkapitalist toplumda meşru güç/kontrol anlamında kullandığı otorite (yetki) sahibi olmak artık üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmaktan daha önemlidir. Bu nedenle post-kapitalist toplumda çatışma, ona göre, artık otorite temeli üzerinde gelişmektedir. Böylelikle Dahrendorf’a göre otorite konumlarına katılma veya bu konumlardan dışlanma postkapitalist toplumda çatışmanın yeni temelidir.
Dahrendorf’a göre otorite normlar tarafından belirlenmiş belirli toplumsal rol ve mevkilere iliştirilmiş meşru güçtür.

Güç bireylerin kişiliğine bağlı iken, otorite her zaman rollerle ya da toplumsal konumlarla ilişkilidir.
Otorite ilişkileri ast-üst (super and subordination) ilişkileridir, meşru bir tahakküm ve boyun eğme ilişkisidir.
Marx’ın kuramında toplumu bölen, üretim araçlarının özel mülkiyeti iken Dahrendorf’un kuramında toplumu bölen meşru güç anlamındaki otoritedir.
Dahrendorf, otorite konumunda, yani egemen olanlarla tabi olanlar arasındaki ilişkileri yarı gruplar, çıkar grupları ve çatışma grupları kavramları çerçevesinde incelemeye çalışır.

Yarı Gruplar ve Çıkar Grupları: Her topluluk ve örgütte otorite konumundaki grubun çıkarları ile otoriteye tabi olan grubun çıkarları arasında bir gerilim ve çatışma vardır. Bu çıkar çatışması açık olabileceği gibi çok defa gizlidir.

Gizil çıkarlar üyelerin bilincinde olduğu açık amaçlar şeklinde geliştiklerinde açık çıkarlara dönüşür. Gizil çıkarlar açık amaçlar olarak ortaya çıkmadıkları müddetçe yarı grup (quasi group) ya da potansiyel grup (potential group) çıkarlarıdır. Gizil çıkarların bilinçli amaçlar olarak açığa çıkmaya başlamasıyla birlikte yarı gruplar çıkar gruplarına (interset groups) dönüşür.
Dahrendorf, çıkar gruplarının sosyolojik anlamda grup çatışmasının gerçek aktörleri olduğunu belirtir.

Çatışma grupları: Dahrendorf’un modelinde sınıf ve sınıfsal çatışma, çatışma grupları anlamında kullanılır. Sınıflar (mesela işçi sınıfı) zorunlu olarak eşgüdümlenmiş birliklerde (mesela işçi sendikası) otorite dağılımıyla ilgili yapısal koşulların ortaya çıkardığı çıkar grupları olarak analiz edilirler.
Postkapitalist toplumda otorite konumunda olanlarla bundan dışlananlar arasında, “zorunlu olarak eşgüdümlenmiş birlikler” aracılığıyla sürdürülen bir çatışma her zaman vardır ve bu çatışma Marx’ın kuramında sözü geçen sınıf çatışmasının yerini almıştır.

Dahrendorf’a göre çatışmanın toplumu bir arada tutma, demokrasilerde gücün kötüye kullanımının engellenmesi, bireysel haklar ve hukukun güçlendirilmesi ve de güç kullanma yetkisine sahip olanlar üzerindeki kontrolün sürdürülmesi gibi çeşitli işlevleri vardır.

Eleştiriler
Güç ve otorite yarışı dışında kalan toplumsal çatışmaların temellerine ilişkin ayrıntılı bir analiz geliştirmediği için Dahrendorf’un kuramı eleştirilir.
Marksist cephe ise, çağın gerisinde kalmakla itham edildikleri için Dahrendorf’a karşı çıkarlar.
Sosyolojik bir kuram olarak “çatışma teorisi” sınırlı bir yapı olduğu için geleneksel teorilerin yanında eksik görünmektedir. Çatışma teorisi toplumsal gerçekliği kısmî olarak açıklamada yararlı, ancak bir bütün olarak analiz etmede eksiktir.

Ritzer, temel sorunu “yapısal işlevselci kökeninden kendini hiçbir zaman yeterince kurtaramamış olmak” olan çatışma teorisinin en önemli katkısının ise Marx’ın çalışmalarına daha sadık teoriler için zemin hazırlaması olduğunu savunur.

---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur

Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304, Eskişehir, Ocak 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder