Eden
Bulur
Eskiden iki arkadaş gurbete gidiyular tabi
eskiden araba yokta, ya tabi yörüme İstanbul, Ankara mesela gidiyular. Bi
müddet gurbettik yapiyular. Arkadaşının bi danesinin garısı, ailesi köyde, giderken
hamiliğimiş. Onlar tabi urda bi sene, iki sene galiyular, epiğ bi para yapiyu.
Bi danesi yapiyu, bi tanesi hiç para dutmadan parasını yemiş içimiş, berduç.
E, tabi gurbettik bitiyu, köye dönecekler, mesela
memleketine gelmek için gene yörüme geliyular dağdan dağa mesela böğle artuk
bir ayda, iki ayda neyse tabi yörüme geliyular. Gelüken dağda bi defa diyu ki
arkadaşına, “Ben seni öldüreceğem,” diyu, parası olmeyen parası olana, “Yağu
sen beni niye öldiriyun, arkadaşuk sen, ben yarusunu paranın veriyim sâ de sen
beni öldürme” diyu. “Yok” diyu, “imkânsız,” diyu “ben,” diyu, şindi köye varacağaz,
senin paran var benim yok. Bağa soracaklar, “Nıyaptın paranı,” Ben seni öldüreceğem,”
dıği Yağu, bi epiğ müddet bunlar münakaşa yapiyular ve en sonunda diyu ki, “tamam,”
diyu, “sen beni öldüreceksin, Yannız,” diyu, “köyde ailem,” diyi, hamiliğdi,”
diyi doğân çocuğun ismini, “Eden Bulur” dakın,” diyu.
“Eden Bulur” ismini verin,” diyu, “bunu
rica ediyum sağa, sen beni öldür,” diyu ve arkadaşını öldüriyu, bi dağda
öldürüp bırakiyu. U gene aynen geliyu köye, E köye geldükten sora, “hanı
arkadaşın,” diyular, buna soriyular tabi. “Arkadaşım öldü,” diyu. Yağu olur
mudu, gider midi, şöğle böğle derke, “yok,” diyu, “öldü,” diyu. “Yalnız,” diyu,
“bi fasiyeti var” diyu. “Burdaki çocuğun, doğan çocuğun ismini “Eden Bulur”
dakacâz.
Çocuk doğduktan bi müddet soğra çocuğun,
arkadaşının ailesini aliyu, bu aliyu, almış. Evlenmiş, evlenmiş, garısını almış.
Alduktan soğra bu, bi müddet tabi yaşiyular bunlar, çocuk büyüyü tabi, büyümüş
delügannu olmuş. Çocuk incelermiş, “yoğu benim ismim Eden Bulur neden olsun,
yağu, Eden Bulur tuhaf bi isim,” çocuk bunu incelemiş, Anasına sormuş, “Ana,”
demiş, “böğle böğle bi durum var. Benim ismim niye Eden Bulur olsun, başkasının
ismi düzennu isim var da benim ismim böğle bozuk niye?” Anası, “E, dur,” diyu,
“ben,” diyu gocasına, “bi soriğim bakalım bu nası olmuş.” Kadın alçaktan aliyu gocasına
tabi, “yağu bu Eden Bulur,” diyu, “nası oliyu bu isim, tuhaf isim. Benim eski
arkadaşım, senin kocan, gelüken bunu söğlemiş, Eden Bulur dakın diyi, bu neden
böğle oldu,” demiş. Adam gülmüş, bayağa da gülmüş. Adam gülünce kadın tabi unu
iyice kurcalamış, adam açılmış. “Ben,” diyu adam, “çaluşurkan,” diyu, “ben para
dutmadım,” diyu. “Senin,” diyu, “eski gocan,” diyu, “para duttu,” diyu, “parası
varidi, ben köye varamam, hanı paran, diyu soracaklar bağa, ben bunu mecbur
galdım öldürmeğe dağda öldürdüm,” diyu. “Sen beni öldürmeden bi faseğetim var,
bunu yapar, köye var bunu de, başka senden hiçbir şiğ istemiyum,” diyu. “Çocuğumun
ismini Eden Bulur dakacaksın,” diyu, “daktur,” diyu, u adama. Deyince, çocuğa
anası gelip söğliyu. Bundan ibareten babanı bu adam vurmuş. U çocuk da u adamı
yarındası artuk ne zamanısa, çekmiş vurmuş ve babasmın intikamını böğle almış.
Bu gadar.
(Ali Çelik - Çepni Kültürü – Trabzon – Şalpazarı, S. 180-181).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder