Oktay
Belli & Gündağ Kayaoğlu - Trabzon'da Türk Bakırcılık Sanatının Tarihsel Gelişimi
İran’ın kuzeyinden gelen kervan yolu
Zigana’yı geçip Trabzon’a iner, Suriye’nin kuzeyinden ülke topraklarına giren
bir başka kervan yolu yine Trabzon’a iner. Limana gelen gemiler Karadeniz’in
batısı ve kuzeyinden eşyalar getirir. Böyle bir ticaret noktasıdır Trabzon (s.
1)
Bölgede maden yatakları metal işçiliğinin
gelişmesi neticesini vermiş,
Tel haline getirilen altın ve gümüşten
yapılan örgü biçimindeki hasır bilezikler, Trabzon bileziği adıyla meşhur
olmuştur (s. 1).
Zengin orman örtüsü dülgerlik zanaatının
gelişmesini sağlamıştır.
Şebinkarahisar’dan çıkarılan şap, yüzyıllar
öncesinden ihraç malı olarak bilgeye katkı sağlamıştır.
Trabzon’un güneybatısında missyoniklerin
pirinç imal ettikleri eşyalar meşhur. Ergiyen bakırın içine % 20 oranında çinko
ilave ederek pirinç elde ediyorlardı. Özellikle su taşıyan eşyalar için pirinç
tercih ediliyordu (s. 8)s.
F. B. Pegolotti / Ticaret ajanı / 1335’te
Trabzon’da
Cevhername / Mehmed Bin Mansur / Doğu
Karadeniz’in bakır madenlerinden söz eder.
Osmanlı dönemi / bakırın askeri alanda
bronz top dökümü için kullanılması, bakır üretimini daha da arttırmıştır (s.
25).
Trabzon’da bakırcı, kazancı, dökümcülerin
oluşturduğu iş kolu öncelikle şehrin ve çevre illerin ihtiyaç duydukları eşya
ve kapların üretimini yapmıştır.
Harp zamanlarında ordu ihtiyaçlarından
dolayı hammadde İstanbul’a tophaneye gönderilir, bu durum zanaatkârların üretim
için bakır bulmasını zora soktu.
1486’da Trabzon’da Müslüman nüfus, toplam
nüfusun: % 19,22’si
1523’te (…) : % 14,32’si
1553’te (…) : % 46,72’si (s. 36)
16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
Trabzon’daki en yaygın meslek dalı bakırcılık (s. 37).
Mesleğin icracıları ağırlıkla Hıristiyanlar
(s. 40)
Isınma / Trabzon mangalları
Şehrin bakır ve kazan ustaları daha sonra
başka illere giderek mesleklerini oralarda icra etmişlerdir.
19. yüzyılda bakır işçiliği halen en önemli
işkoludur. Ancak artık bakır madenlerinin birçoğu kapatılmış ve hammadde yurtdışından
gelmektedir (Cuinet). (s. 44)
İşgal yıllarında (1916-1918) şehirlerdeki
bakır eşyalar yağmalandı
Mübadele ile Yunanistan’a gönderilen Rum
bakırcıların birçoğu Selanik, Atina ve Yanya’da mesleklerini icra etmeye devam
ettiler (s. 45).
Bakır eşyanın formu değişmeden yüzlerce yıl
üretilmiş…
Eşyalar gösterişli değil, tasarımları
sadedir, işlevsellik ön plandadır.
Üretilen
eşyaların biçim bakımından bölge mimarisiyle uyumlu olduğu tespit edilmiş,
ibrik ve güğümlerin gövdelerini kilise, cami vs. ye benzetmiş (s. 49)
Güğümler
Trabzon testisi: yuvarlak gövdeli ve kısa
boyunludur. Keramik kap gövdelerine benzer (s. 50).
Stemli: Sivri kapaklı, dar boyunlu, geniş
gövdelidir. Su taşımada kullanılır.
Trabzon güğümü: Ağız kısmında gaga biçimli
su oluğu vardır. Kapağı sivri değil, gövdesi düz, geniş değil.
Kelkit güğümü: Bayburt’ta üretilirdi. Boynu
silindirik, gövdesi şişmancadır.
İbrikler: Su oluğu ince güğüm ve testi
formundadır. Doğu Karadeniz’de Giresun İbriği namıyla tanınır (s. 53).
Bakraç,
Halkosuplar: Yuvarlak gövdeli, geniş kısa
boyunlu, kapaklı ve saplıdır. Bu kaplarda yemek de pişirilir. Bu yüzden
kapaklarında delik bulunur.
Maşrapa: Uzun boyunlu, yuvarlak gövdeli ve
saplıdır.
Mangallar: Ters üçgen biçiminde, sadece
bakırdan yapılırlar. Kapakları yoktur ancak kullanılırken üzerlerine sac
örtüldüğü görülür.
Kazanlar: Tutma kolu üstte olur. Böylece
ateşlik zincirine asılabilir. Büyük boy olanlarına yal kazanı (lahmi kazani) da
denir.
Tavalar: Hamsi tavaları kapaklı yapılır.
Tutma yerleri demirden yapılabilir (s. 59).
Tencereler, Sahanlar, Taslar, Hamur
tekneleri
…
---
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder