6 Aralık 2018 Perşembe

Trabzon Folkloru


Tevfik Vural Ciravoğlu - Trabzon Folkloru

Selamlık
Seferberlik öncesinde misafir kabul salonlarına selamlık denirdi. Şehrin sosyal, siyasi meseleleri selamlık sohbetlerinde konuşulurdu (s. 207).

Kır alemi / kız oynatma
Gözden uzak kırlarda ve mağaralarda düzenlenen fuhuş alemleridir.
Fahişe kadınlara erkek kıyafetleri giydirilir. Eğlencenin düzenleneceği mekânlara at, eşek vb. hayvanların sırtında yiyecek ve içecek taşınır (s. 208).
Erkeklerden biri bir kızla muhabbet eder ve bir başka erkek daha sonra o kıza yanaşacak olursa kavga çıkar. Bu nedenle cinayet dahi işlenir. Bu içki ve oyun alemi sabaha kadar devam eder.

Şarkı
Lazutlar salkım saçak
Alçak boylusun alçak
Seni küçük dediler
Sen doldurursun kucak

Oy diye diye diye
Eldum yar diye diye

Tüfeğim omuzumda
Armalar boğazımda
Yine nazarım kaldı
Şu gâvurun kızında

Helva muhabbeti
Soğuk kış gecelerinde kahvehanelerde veya geniş odalı evlerde tertip edilen bir toplantıdır. Mekânda büyük bakır bir mangalda buğday unu, tereyağında kavrulur. Ayrı bir kapta şekerden ağda hazırlanır.
Geniş bir siniye zeytinyağı sürülür. Şekerden hazırlanmış ağda siniye dökülür. Ağda siniye yayıldıktan sonra sininin ortasına boşluk açılır ve buraya kavrulmuş un dökülür.
Helvayı çeken usta muhabbete gelenleri sininin etrafına toplar. Sini etrafına toplananlar ağdanın ortasından sıkıca tutup sininin kenarına doğru ağdayı çekerler. İncelen ağdayı una bulayarak aynı işlemi tekrar ederler. Çekme işi bu şekilde devam eder ve iş tamam olduktan sonra helva soğumaya bırakılır. Beklerken bir çanak turşu ikram edilir. Helva muhabbetine soğuyan helva yenilerek devam edilir.
Sohbet devam ederken odada bulunanlardan birinin cebine gizlice bir top helva konur. Bunun anlamı bir sonraki toplantının o kişinin evinde yapılacağıdır.
Helva muhabbetinde türkü, mani söylenir, sohbet ortamı bu şekilde şenlendirilir.

Bayramdan bir gün önce top atışı yapılır.

Mahallelerde sokak çalgıcıları evlerin önünde çalgı çalarak ev sakinlerinden bahşiş alırlar.

Şehirde, köylerde belli günlerde kurulan Pazar yerlerine dernek deniyor.

Gemi töreni
Denizciler toplanır sıra halinde. Çocuklara şeker veya hazırladıkları çörekleri dağıtırlar. Yaşlı ve sözü dinlenen bir kişi dua okur. Geminin başı suya değdiği anda hazır bekleyen koç kurban edilir. Kurban eti çevreden gelenlere dağıtılır. Gemi suya indikten sonra kıyıdakiler geminin ardından küçük çakıl taşları atarlar (s. 221-222).

Hıdırellez
İç kesimlerde yaşayanlar kır yerlerinde toplanır. Sepetlerine yiyecek koyarlar. O günün akşamına kadar yer içer eğlenirler.

Ziyaret
Gırgır suyu: Değirmendere yakınında, Maçka’ya giden yolda, yolun üst tarafında Deliklitaş’ın az ilerisindeki bir sudur. Rivayete göre Mayıs Yedisinde bu su gırgır diye kaynarmış. Etrafında Hıdırellez eğlencesi de yapılan suya derdi olanlar, yaşlı-genç herkes giderdi (s. 226).
Suya kirli, pis olarak yaklaşılmaz. Aksi halde su kesilir.
Suya gelen üç yudum içer ve güğümünü doldurduktan sonra ardına bakmadan oradan ayrılır.
Ardına bakmaz çünkü eğer bakacak olursa dileği/duası tutmaz, basılır.
Buradan su alan kadınlar etraflarını peştamalla kapatarak suyu vücutlarına 41 defa sürerler. Bu suretle dertlerinin suyla birlikte akıp gittiğini umarlar. Yıkandıktan sonra iki rekat namaz kılar, oradaki bir çalıya çaput bağlayarak ayrılırlar. Çaputun nedeni dert ve sıkıntının bez parçasıyla birlikte orada kalacağına olan inançtır (s. 227).

Deliklitaş için Ferhat ile Şirin hikâyesi rivayet edilir. Taşın içinden “dertlerim burada kalsın” diye niyetlenerek geçenler, bu suretle taştan şifa umarlar.

Tören
Kız bakma işi kadınlarındır. Bunlara yenge denir. Etrafı gözler, uygun kısmet ararlar. Beğendikleri kişileri oğlanın anasına bildirirler. Kız beğenilirse yenge gidip kızın nüfus cüzdanını ister. İpek mendile sarılan nüfus cüzdanı oğlan evine ulaşınca söz kesilmiş kabul edilir.
Görücüler de kız arayabilir (s. 241).
Görücüler arasında oğlanın bir yakını (anası, bacısı, halası, teyzesi) mutlaka bulunur.

Sözden sonra nişan hazırlıkları başlar. Nişandan önce kız evine “sele” gönderilir (s. 243).

Selede nişan takımı bulunur.
Nişan davetine oğlan tarafının davetlileri toplu halde gider.
Davetliler vardıktan sonra kız evine, kız telli duvaklı şekilde ortaya çıkar. Kızın başının üzerine gümüş tel serpilir.
Nişan yüzüğünü görümce veya elti takar.
Bunun ardından oğlan evinden gelen selede bulunan şekerler misafirler dağıtılır.

Nişandan sonra oğlan tarafının hazırladığı çeyiz, kız evine gönderilir. Buna “ağırlık” da denir.
Ağırlık, kız evinde 3 gün teşhir edilir.
Ağırlığın içinde entari, basma, elbise, sabahlık, manto, çorap gibi eşyalar bulunur.
Ağırlık karşılığında kızın yakınlarına çamaşır/hediye gönderilir. Kadınlar için entari, erkekler için terliktir bu hediyeler.

Düğün
1. gün hamam günüdür. Kız ve oğlan yakınları hamama davet edilir. Gelin hamama telli duvaklı gelir. Diğer davetlilerin ellerinde mum bulunur.

Baş çatması: Gelini kurna başında yıkayan kadın gelinin başından aşağıya defalarca su döker. Diğerleri mani, türkü söyler. Hamam bitince Allah hayırlı etsin denilerek gelinin başı sarılır (s. 245-246).

Kına
Hamamdan sonraki gün kına gecesi tertip edilir. Kına yakıldıktan sonra zillimaşa, def, darbuka eşliğinde oyunlar oynanır.

Koltuk merasimi
Güvey evine gelen gelini güvey koluna takıp kapının eşiğinden geçirir. Evin içinde yatak odasına kadar geline kolunda eşlik eder. Bu sırada ev içindekiler başlarından aşağıya para, tohum, tane, kurdele gibi şeyler saçarlar. Gelin odasına girdiklerinde birer kahve içerler. Kahve merasiminin ardından güvey evden çıkar.

Akşam yatsıdan sonra güvey eve gelir. Odaya baklava ve şerbet konur.

Ertesi sabah güvey evden çıkarken yüz görümlüğü niyetine geline beşibirlik takar.

Gelin odadan bir süre odasında kalır. Hane sakinlerinden bir kadın gelinin odasına girip ihtiyaçlarını karşılar. Yemeğini yiyen gelin ev içine gelir. Gün boyunca gelini görmeye gelecek olan ziyaretçiler için ev içinde bir köşede oturup bekler.

Yediye çağırma
Düğünden sonraki 7-15 veya 20. günde kız evi gelin-güveyi yemeğe davet eder. Damat bu davette kayınpederiyle aynı sofraya oturmaz. Misafirler gider gelin-güvey geceyi kızın baba evinde geçirirler. Ertesi sabah ikisi birlikte evlerine dönerler.

Başlık
Geçmiş yıllarda başlık parası istenirdi ve bu para pazarlığa açık bir konuydu.

Köyde nişan yüzüğünün yanında küpe de verilir. Nişan takımına 7 çift çorap, çember/eşarp konulur.
Ağırlığın içinde beşibirlik, altın tepelik de bulunur.

Köy düğünlerinde manilerden mürekkep türküler söylenir.

Alaturbiya
Uğurlu sayılan Temmuz ayının ilk günlerine Alaturbiya denir. 3 Temmuz’dan sonra başlar bu günler ve bir hafta devam eder. Bunlar içinde sayısı tek olan günler daha çok uğurlu sayılır. Alaturbiya günlerinde şifa beklentisiyle deniz girilir, deniz suyuyla yıkanılır (s. 28). 

Çocuğu olmayan kadın anasının ilki bir kadından yardım alır. Yardımcı kadın büyük bir kabın içine teşbih koyar. Ardından kuduz tası adı verilen bir tasla denizden su alıp koyar bu kaba.
Kuduz tası: bir kenarına ipe bağlı 41 anahtar vardır. 41 dalgadan su alıp kaba konur. Bunun ardından suya dua okunur ve çocuğu olmayan kadın bu suyla yıkanır (s. 29).

Beşik töreni / Baramana: Davetlilere yemek verilir. Yemeğin ardından beşik takımları sergilenir. Ebe, bebeği yıkayıp yeni giysilerden giydirir. Beşik töreni tek sayılı günlerde ve özellikle doğumdan sonraki 7. günde yapılır (s. 274).

Ad koyma
Ana-baba değil de büyükanne-büyükbaba isim koyar. Ad olarak öncelikle artık hayatta olmayan aile büyüklerinin ismi tercih edilir.

Sünnet: Çocuğun başına etrafı süslenmiş fes giydirilir. Çocuğun entarisi de kurdelelerle süslenir.

---
Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı, İstanbul, 2009


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder