Mustafa Duman - Trabzon Halk Kültürü
Mayıs yedisi denize kıyısı olan yerleşimlerde
görülür. Denizin birçok hastalık ve illete iyi geldiğine inanılır. Kayık ve
motorlarla 7 dere ağzı gezilir. 7 Mayısta vurulan yayığa “kayıp yağı” denir. Bu yağ ilaç olarak saklanır.
7 Mayısta kimseye görünmeden pınarlardan
alınan suya da “kayıp suyu” denir. Bu su yağ toplamayan yayıklara katılırsa
yayığın yağ tutacağı, yağ toplayacağına inanılır (s. 458).
Beşik dermanı
Yürümesi geciken çocuklar için bir parça
bezin üzerine okunmuş toprak ve balmumu karıştırılır. Bu karışım çocuğun
beşiğine konur. Bu sayede çocuğun kısa süre içinde yürümeye başlayacağına
inanılır (s. 459).
Maçka’nın Kusera yaylasına giden yolda
tabakalar halinde üst üste dizilmiş görünümü veren bir kayalık vardır. Yayla
yolundaki kişiler buraya vardıklarında mola verip, tabakaların üzerine yerden
aldıkları küçük taşları koyarlar. Bu sırada “yorgunluğum burada kalsın” demek
suretiyle yorgunluklarının geçeceğini umarak yola devam ederler (s. 460).
Kalandar gecesinde ayı kılığına giren
oyuncuya Momoyer denir (s. 463).
Bu oyunun bir benzeri geyik oyunu adıyla
oynanır.
Çanta atmak
Evlerin kapısından içeriye çuval veya çanta
atılır. Çanta bir ipe bağlıdır. Çantayı evin içine doğru atan kişi kapının
dışında, ipin bir ucu elinde, ev sahibinin çantaya hediyeler koymasını bekler
(s. 464).
Ev gezmesi
Genç kızlar komşu evleri dolaşarak un, tuz
ve yağ alırlar. Topladıkları malzemelerle çörek yahut kuymak yapıp yerler. O
gece rüyalarında evlenecekleri kişiyi görmek umuduyla uykuya yatarlar. Tuzlu
çöreğin yapılma nedeni rüya görmeye yardımcı olmasıdır.
…
Yağmur
Duası
Maçka ilçesinde kurak dönemlerde kâfir
mezarlığından bir kurukafa alınıp dereye bırakılır. Kurukafa dere içinde
durdukça yağmur yağacağı umulur. Yağmur eğer çok fazla yağarsa kurukafayı sudan
çıkararak yağmurun dineceği umulur (s. 468).
(Şalpazarı) Köylüler 70 bin tane küçük taş
toplar. Bunları bir çuvala koyup çuvalı, dualar ederek dereye bırakırlar.
Yağmur eğer çok yağarsa çuvalı sudan çıkarmak suretiyle yağışın duracağı umulur
(s. 468-469).
Güneş
Duası
Kuçkuçura / Gusgus dera
(Yomra) Guza guza / Gus guruza tekerlemesi
Allah’tan güneş isteriz
Hatunlardan gaymak isteriz
Verenin teknesine bereket
Vermeyenin teknesine
Başum kada bir kokmiş siçan duşsun (s.
474-475)
Sis
kovma
(Sürmene)
Sis uzun sürünce gençler kapı kapı dolaşır;
öncü olan elindeki süpürgeden insan kuklası yapar, diğerlerinin elinde boş
kaplar olur. Evlerden yağ, peynir, un alırlar. Güneş duası / tekerlemesini
söylerler. Gezme işi bitince bir yerde toplanıp ateş yakarlar. Topladıkları
malzeme ile kuymak yaparlar. Kuymak üzerinde biriken yağın bir kısmını
kaşıklarla alıp sise doğru savururlar (s. 477-478).
Tütün
Takatuka: tütün içilen, salonun ortasında
bulunan küllüğe denir.
Enfiye: çürütülmüş tütünden elde edilen
toz. Burunotu olarak da bilinir.
İlaç
Suda kaynatılan tütün suyu bit, uyuz ilacı
olarak kullanılır.
Üzerine bal sürülen tütün yaprağı boğaza
sarılarak ağrı kesici olarak kullanılır.
Tütün
iğnesi: 30/40 cm uzunluğunda, 1 cm
eninde, ucu sivri, dip kısmı delikli bir iğnedir. Kurutulması istenen yapraklar
bu iğneyle ipe dizilir. İpe dizilen tütün yaprakları damlarda, serenderlerde,
evin saçaklarında asılarak kurutulur. Kuruyan yapraklar havanda dövülerek
kıyılmış tütün elde edilir. Kıyılmış tütün tabakalara koyularak
taşınır/kullanılır.
Çatalkuyruk denen uzun boylu hamsinin
kılçığı kurutulup yeni doğan çocukların başına takılırsa, çocuğun saçlarının
gür olacağına inanılır (Hamsiname, 42).
Üzerinde hamsi taşıyana cin-peri yaklaşamaz
(Hamsiname, 42).
Hamsi başı yakılıp tütsü yapılırsa yılan ve
akrepler kaçar.
Göz ağrısı olanların gözüne hamsi suyu
damlatılır, ağrıyan göz hamsi suyuyla yıkanır (s. 560).
Zehirlenen hayvana hamsi suyu içirilir.
Sıksara: eller havada, kemençe ile oyun
başlar. Sağ ayak ileri, öne-arkaya, her iki yana sağ ve sol adımlarla oyun
devam eder. Oyun yavaş tempoda başlayıp giderek hareketlenir. Sona doğru dizler
yarım kırılır, kollar yukarıya kaldırılıp aşağıya iner…
---
Heyamola
Yayınları, İstanbul, 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder