6 Aralık 2018 Perşembe

Trabzon ili Çarşıbaşı ilçesi halk bilimi monografisi - YLT - özet


İskender Keleş - Trabzon ili Çarşıbaşı ilçesi halk bilimi monografisi – Özet

Tarihi süreç içerisinde İskit, Hun, Sabir, Kıpçak, Bulgar, Hazar ve Oğuz Türklerinin hakim olduğu bu coğrafya şimdiye kadar bilimsel bir disiplinle araştırılmamıştır.


Çarşıbaşı ilçesinin eski adı "İskefiye", "İskefe'dir.


Çarşıbaşı Yer Adları
Kut Alan
Çarşıbaşı Kaleköy'ünde "Kut Alan" adında eski bir ziyaret suyu vardır. 

Çarşıbaşı/ Kaleköy mahallesinin eski ismi Makrinamoz'dur.

Arrıanus'un Karadeniz Seyahati adlı eserinde "Yoroz" "Yaros" olarak geçmekte "kutsal dağ”  anlamına gelmektedir

Hazer ismi Hazar Türkler'inin bölgeye bıraktığı bir mirastır.

Bondika / Kovanlı
Eski Yunancada "pontik" şeklinde yazılmış "bundık" sözü "hora için nazarda tutulan" anlamındadır. Rumcada ise fare anlamında "bondik" kelimesi kullanılmaktadır

Kolkantoz/ Kurgantas/ Serpilköy

Vuroz/ Varos/ Kadıköy
Vur-oz Vur, "vurmak" tan. Vuroz: Vurgun vadisi

Keramiya

Mudra/ Gülbahçe

Kaleköy'ünde eski bir mahalle adı olan "Zerdan" "Altınlık" anlamına gelmektedir.

Klita / kilit / anahtar

Samsun
Sam’ın oğlu / samsun

Yeniköy

Vaçanoz/ Şahinli

Saveriksa/ Savarka
Savarka: Savar'dan gelenler. "Savarlar, Hunların diğer adı"

Marzalli Obası

Sazak / Sazak adı verilen yerde saz bitkisinin yoğun olarak yetişmesinden dolayı bu isim verilmiştir.

Lakana / Tatarca Lakan: Dağlar.

Nayer / Na-yer > ne yer: Güzel yer.

Avaklı / Avaklı, Türk Boyu

Balbal Suyu
Balbal suyu Zeytinlik köyünde bir ziyaret suyunun adıdır.

Sözlü Edebiyat
Alkışlar - Kargışlar
Tekerlemeler
Atasözleri - Deyimler
Bilmeceler
Maniler

Türkü
İskefiye Deresi (s. 106-107)
İskefiye deresi
Aksın aksın bolansın
O incecuk bellere
Habu uşak dolansım
Habu uşak dolansın

İskefe deresinde
Oynayi uşacuklar
Sevdam da ne yapsın
Bakayı buzacuklar
Bakayı buzacuklar

Sabahtan kalktım baktım
Dağların güneşine
Aşkumuzi yazmişuk
İskefe deresine

Efsaneler
Memoratlar
Değirmenci (s. 137)
Adam gece yarısı yüklemiş çuvalini değirmene gitmiş. Değirmene doğru inerken değirmenin harkında bir kede görmüş. Kede adamın çuvalına atlamış. Adam sinirlenmiş. Çuvalı yere bırakıp kediye tekme atmış. Sonrasında kedi büyümüş. Adam korkmaya başlayıp değirmenciye bağırmış. Değirmenci gelene kadar kedi kaybolmuş. Değirmenci gelmiş. Adam değirmenciye yaşadığı olayı anlatmış. Değirmenci böyle şeyler olur demiş. Adamı okuyup üflemiş. Adam sabah olana kadar değirmencinin yanında değirmende kalmış. Sabah sakinleşince eve gitmiş.

Halk Hayatı 
Törenler

Çocuk Oyunları

Köy Seyirlik Oyunları / Köy Tiyatrosu
Petek Oyunu
Petek oyunu, Çarşıbaşı yöresinde geçmiş dönemlerde eğlencelerde, imecelerde oynanılan bir oyundu.
...oyuncular uzun boylu kişilerden seçilir. Ortada bulunan oyuncu Petek'tir. Petek karakterinin diğer oyunculardan daha uzun olması gerekir. Petek karakterinin  başında kukul,bere,kalpak gibi bir giysi olması gerekir. Petek karakteri burununa parmağı ile vurarak arı sesi çıkarır. Yanındaki kişiler onun başındaki kukulu almaya çalışır. Ama petek kukulu almamaları için onları tokatlar. Diğer iki oyuncu ise peteğin başındaki kukulu almak için uğraşır. Eğer Petek kukulu kaptırırsa petek unvanını kaybeder. Ve dayak yer. Yerine yeni Petek seçilir ve oyun böyle devam eder. Bu oyun uzun kış gecelerinde evlerde ve köy kahvehanelerinde oynanılan bir oyundur.
Petek (Arı), Ayı, Deve benzetmeleri görülmektedir (s. 194).

Obur Oyunu
Elektriğin olmadığı dönemlerde gece vakti köy yollarında insanların birbirlerini korkutmak için oynadığı oyunlardan biridir.
Köyün gençleri yol üzerinde olan bir mezarlığın yanında toplanıyordu. Beyaz bir çarşaf giyiyorlardı. Köylü tam mezarlığın yanına geldiği zaman gençler mezarlıktan yola atlıyordu. Köylüler bunları kıyafetlerinden dolayı efsanesi anlatılan obur zannediyordu. Obur oyuncuları" ob ob" diye bağırarak kişileri evine kadar kovalıyordu. Korkutulan kişi eve gidene kadar ödü kopuyordu. Bu kişiler eve gittiğinde dili tutulmuş bir şekilde yatıyordu. Ailesi ne olduğunu anlayamıyordu. Yörede bulunan hocalara götürüyordu. Sonra bu oyunu yapanlar gelip durumu açıklıyordu (Keleş, 132: 133). (s. 194-195)

Kuduk Oyunu
Kuduk oyunu imecelerde oynanılan bir oyundur. Kuduk oynamak için önce bir kişi seçilir. O ebe olur. Kuduk olacak kişi ebedir. Kuduk olacak kişiye bir çarşaf giydirilir. Kuduk kafasının üstüne odun (şimşir) kaşığı koyar. Böylece kafası kuduk gibi görülür. Sonra çarşafı üstüne alır. Ve ortaya gelir. Kuduğa soru sorulmaya başlanır. Bu sorular şu şekildedir: -Sevdiğin var mı? Kuduk sevgilim var demek için kafasını sallar. Kuduğun konuşması yasaktır. Bazı kişiler kuduğa karşı kötü sözler kullanır. Kötü şeyler sorar. Kuduk sinirlenerek kuduğunu sert bir şekilde sallar. Kuduk oyunu mısır imecelerinin azalması ile unutulup gitmiş bir oyundur (Keleş, 2015: 134). (s. 195-196)

Deve Oyunu
Deve oyunu için çeşitli malzemeler gereklidir. İskele adı verilen merdivenler bu oyunda kullanılır. İskelenin aralıklarına her bir kişi kafasını sokarak arka arkaya dizilir. Sonra üzerlerine bir örtü atılır. Ön tarafa bir çanta koyulur. Bu şekilde bir deve şekli ortaya çıkarılır. İskelenin altındakiler birbirlerine sözlü şakalar yapar ve kalabalığın üstüne saldırır. Seyredenler eğlenirken saldırıya uğrayanlar bazen sert tepkiler gösterir hatta kavga çıkarırlar (s. 196).

Arap Oyunu
Arap oyunu mısır imecelerinde mısırın soyulması sırasında oynanılır. Mısırı soyan kişilerden birkaç kişi evin dışına çıkarlar. Aralarından bir kişinin yüzünü kömür karasıyla boyarlar. Üzerine koyun postu giydirirler. Aşağıdan da eskilerin kendir zipka adı verdikleri kendirden yapılan giysiyi giydirirler. Başına korkunç görülsün diye mısır saçağı koyarlar. Sonra iki üç kişi önden gider. Arkalarından Arap karakteri gelir. Mısır soyulan yere gelirler. Arap yere eğilip sürüne sürüne gitmeye başlar. Mısır soyulma işlemi devam ettiği için etrafa atılan kodofladan (mısırın soyulan dış kabuğu) mısırı soyanlar Arap karakterini fark etmez. Sonra Arap karakteri ayağa kalkıp korkunç bir şekilde bağırır. Herkes bu ani çıkışla korkar. Sonra oyunu bilinler bu Araptır diyerek mısırı soymaya devam eder. Oyun bittikten sonra mısır soyanlar hem bir mola hem de eğlence olsun diye çalışmaya ara verip hepbirlikte horon oynarlar (s. 197). 

İbiş (Kız Kaçıran) Oyunu
İbiş oyunu Çarşıbaşı yöresinde "kocaman oyunu" adıyla bilinmektedir. Bu oyun genellikle mısır imecelerinde oynanmaktadır. Bunun yanında yaşlı insanların tertip ettiği eğlencelerde oynanılmaktaydı. İbiş oyunu yörede yaklaşık 40 yıl öncesine kadar oynanıyordu. Fakat bugün kız kaçıran oyunu oynanılmamakta hatta ne olduğu yeni nesil tarafından bilinmemektedir. Kız kaçıran oyunu şöyle oynanılır: İbiş oyununda Muhtar,Kız,Jandarma gibi belli tipler bulunurmuş. Bu kişiler düğün başlamadan önce kıyafetlerini hazırlarmış.Erkeklerden biri kız rolüne sokulurmuş. Kız rolüne giren erkek oyuncunun baş beyazı ve peştemal giydirilirmiş. Düğün başlayınca oyuncular düğün alanına gelirmiş. Horon başlayınca kız horona sokulurmuş. Kızı kollayan bir oyuncu bulunurmuş. Eğer biri kıza yanaşırsa kırbaçla ona vururmuş. Kızı koruyan kişi diğer kişiler tarafından horona alınırmış. O sırada kız horondakiler tarafından kaçırılırmış. Kızı koruyan kişi kırbaçla önüne gelene vurup "kızı kaçırdılar kim kaçırdıysa söylesin diye" bağırırmış. Sonra köylüler hiç alakası olmayan birini gösterip "bu kaçırdı." derlermiş. Sonra Jandarma rolündeki kişi gelip oyunla alakası olmayan kişiyi tutuklarmış. Tutuklanan kişi ne olduğuna şaşırıp feryat edermiş. O sırada birisi ortaya çıkıp kızı" şuraya kaçırdılar" gibi sözler söylermiş. Sonra gençler oraya doğru gidip kızı ararmış. Sonra kızı bulup düğün alanına getirirmiş. Kız bulununca oyun sona erermiş (Keleş, 2015: 137). (s. 197-198)

Yumurta Vurma
Yumurta vurma oyunu düğünlerde oynanılan bir oyundur. Düğünler geçmiş yıllarda çoğunlukla açık alanlarda yapılıyordu. Düğün alanında bulunan ağaçlara bir ipe bağlanıp yumurta asılıyordu. Düğüne gelen kişiler yumurtayı vurmak için birbiriyle yarışıyordu. Yumurtayı vuran kişiler bir başka düğüne kadar en iyi nişancı sayılıyordu. Bazı zamanlarda da ortaya bir ödül konulur onu kazanmak için yarışılırdı. Bu ödüller genellikle koyun, mermi veya para olurdu (s. 199).

İnanışlar

Halk Hekimliği

Ziyaret Yerleri

Halk Meteorolojisi

Halk Hukuku

Maddi Kültür
Giyim-Kuşam - El Sanatları - Yöre Mimarisi - Yöre Mutfağı

2 yorum:

  1. Halkiyat derlemelerinde aşina olunmayan ifadelerle karşılaşılır her zaman, anlatıların kaynağı genelde bir kişidir ve anlatılanı bir başkası daha farklı da anlatabilir. Hülasa uyduruk görünen ne ise onun "uygun" karşılığını belirtirseniz gören, öğrenen olur ve belki konuyla ilgili bir başka çalışmada istifade edilir.

    YanıtlaSil