Sürmene
Sürmene
Tarihi
Humurgan, bu yörenin eski adlarından biri,
Farsça şaraphane, şarapevi anlamındadır.
Araklı çarşısı yakınlarındaki Araklı Kalesi
harabesi Arrianus’un eserinde Hyssos adıyla anılır (s. 20),
5. yüzyıldan sonra buraya Sürmene denilmiş
(s. 21),
Surm kelimesi Frygcede mor renkli toprak,
ağaç vs anlamındadır. “Anıa” …yan, taraf, bölge anlamındadır (s. 22).
-Tuzcuoğlu İsyanları, (282 vd.)
Kendir liflerinden ip ve bu iplerden dokuma
üretimi, bu bölgenin en eski ticari ürünlerindendir.
Kendir iplerinden dokumalar dışında balık
ağları ve halatlar üretiliyordu.
Şimşir ağcından kaşık, kepçe
Gürgen ve kestane ağacından takunya, tekne,
çanak, kavran, fıçı, yayık imal edilirdi (s. 347).
Ucu sivri ve oluklu bıçaklar “Sürmene Bıçağı” adıyla meşhurdu, Cumhuriyet’in
ilanından sonra bu bıçağın imalatı yasaklanmıştır.
-Rus İşgali-
Turba adı verilen orman altı toprak katmanı,
Sürmene’nin
bazı yaylarında 9000 bin yıl kadar evvel varolan gür ormanların gölgesinde o
dönemin orman altı bitkileri kurumadan/çürümeden birbirleri üzerinde birikerek
katmanlar oluşturmuş, bu bitki artıkları zamanla 2-3 metreye ulaşan bir katman
oluşturmuş, yakacak olarak kullanılabilen bu katmana turba denilmekte,
Tarım alanları için kıymetli bir gübre olan
turbanın yakacak olarak kullanımı ekonomik değil… (s. 480-481)
Şarap yapımı
Üzümün
tamamen olgunlaştığı dönem beklenir. Arılar bu dönemde üzüme hücum eder,
asmalardaki yapraklar da yarıya yakın dökülmüş olur bu dönemde,
Kuru
bir havada üzüm toplanır,
Çürükleri,
tozu, böceği seçilir,
Bu
esnada salkımların ıslanmamasına dikkat edilir,
Seçilen
üzümler geniş bir kapta salkımlarıyla birlikte ezilir,
Ezilen
üzümler olduğu gibi fıçılara doldurulur,
Üzümler
bu fıçılarda ağızları bağlı/kapalı halde 10-12 gün bekler, süreyi belirleyen
üzümün fıçıda kabarmasıdır, süre dolunca üzüm suyu dibe çöker, diğer artıklar
kabararak yüzeye çıkar,
Fıçının
dibindeki muslukla üzüm suyu tahliye edilir,
Üzüm
suyu 30-40 litre hacimli şişelere koyulur, ağızları kapatılır ve 2-3 ay bu
şişelerde bekletilir, bu defa süreyi belirleyen, üzüm suyunun kabararak şişenin
ağzını kapatmasıdır.
Sürenin
sonunda şişelerin ağzı mantarla kapatılır. İsteğe bağlı olarak beklemeye alınır (s. 511).
Üzüm
şırası
Seçilen üzümler ezilerek bir kazanda, çok
hafif ateşte pişirilir, soğuduktan sonra süzülerek şişelere doldurulur, 1-2 ay
beklenir, sürenin sonunda üzüm suyu kabararak şişenin ağzını kapatır, bu süre
sonunda şıra içilmeye hazırdır.
Şarap yapımında kullanılan üzüm suyu
fıçıdan tahliye dildikten sonra fıçıda kalan posanın üzerine su ilave edilip
1-2 ay beklenirse sirke elde edilir (s. 511).
Rakı yapımı
Olgunlaşan
üzümler toplanıp, ezilir ve fıçılara konur. 10-12 gün sonra fıçılarda dibe
çöken üzüm suyu alınır. Rakı yapımı için kullanılan özel tencereler vardır. Bu tencerelerin
kapağının ortasında 30-40 cm yüksekliğinde bir boru bulunur. Üzüm suyu bu
tencereye konur ve hava almayacak şekilde kapağı kapatılıp kapağın kenarları
çamurla sıvanır.
Yan
tahtaları delinerek içerisinden boru geçirilen bir tekneye devamlı suretle su
akıtılır. Teknenin içinden geçen boru bir dirsekle tencere kapağındaki boruya
eklenir.
Tencerede
pişen üzüm suyundan çıkan buhar borudan geçer, içinden su akıtılan teknenin
içindeki borudan geçerken, boru içindeki buhar soğuduğu için sıvıya dönüşür ve
borunun diğer ucundan bu sıvı halde akar.
Pişirme
işlemi akan sıvının ateşe atıldığına alevlenmeyip ateşi söndürdüğü zaman dek
devam eder. Su ateşi söndürürse tenceredeki üzüm suyunun kalanı boşaltılıp
tencereye yeniden üzüm suyu konularak işleme devam edilir.
Kaynatılacak
üzüm suyu bitince kapta biriken sıvı 350’de bekletilir, ısının bu
derecede tutulması gerekir, bu sırada anasonu ilave edilerek küçük şişelere
konarak saklanır (s. 512).
İpek böcekçiliği Osmanlı Devletinin son
dönemlerinde bölgede yapılıyordu, 1980’li yıllarda desteklenen bu faaliyet
ilerleme kaydetmemiştir.
Sosyo-Kültürel
Hayat
Gurbetçilik bu bölgede yaygın bir çalışma
tercihidir, bunun da etkisiyle yöre kadınlarını evin içinde ve dışında pek çok
işin sorumlusu olarak görürüz,
Atasözleri
Açuk boğaz aç kalmaz
Adam
olacak uşak bokindan belli olur
Al atlardan kır atlara kalduk kuyruksuz
atlara
Ajluk ayuya kaval çaldurur
Arsuz nerden arlanur, çulda giyse sallanur
Çopeği ang değneği hazirla
Elisi olan bir cun delisi olan her cun
ağlar
Eşeğun çektuğuni kayişi bilur
İşten artmaz dişten artar
Yiyen bilmez, kotaran bilur
Deyimler
Ander kalmak (Ander kalsun): Olmayıversin,
lanet olsun
İçi canli: Hamile kadınlar için söylenir
Kuyis etmek: Acı acı bağırmak, inlemek
Bilmece
Aj duru susuz durmaz (Güğüm)
Dağ başina kocakari, bacaklari yukari
(Ateşlik zinciri)
Hanum içerde saçi dişarda (Mısır)
Karni beyuk içi boş, dayak yer suçi yok
(Davul)
Salkım var üzüm değil, yaşlar var göz değil
(Bulut)
Mani
Bir muska yazduralum
Camedeki hocaya
Kaldun baba evine
Tez cidesun kocaya
Habu
başluk parasi
Oldi
yürek yarasi
Oni
icat edenler
Olsunlar
yuz karasi
Efsane
Mart
ayında çevresindekilerin ikazlarını dinlemeyen, inat edip yaylaya çıkan yaşlı
kadın, çıkan fırtınada malıyla birlikte taş kesilir. Bu yere yaşlı kadının ebe
olmasından dolayı “Ebeler” denir (s.
554-555).
Kış
mevsiminde yazı görebilirse diye adakta bulunan yaşlı kadın, Mart ayı çıkmadan
açan güneşi görüp mart çıkmadan yaz geldi diye çok sevinir.
Mart
çikti dert çikti,
Oğlaklarum
yaza çikti,
Mart
götine parmağum,
Fir
fir oynar oğlağum” diye türkü söyler.
Adadığı
kurban niyetine de başından bir bit ezer. Bunun üzerine Mart ayı ğezebe gelir.
Küçük aydan bir gün ister. Küçük ay bu yüzden küçük kalır. Mart ayı aldığı o
bir günde kopan fırtınayla yaşlı kadını boğar. Yaşlı kadın yanındaki
hayvanlarla birlikte taş kesilir. Kadının donduğu yerdeki kayalıklara “Kocakarı
Taşları” denir (s. 555).
Seslenme ünlemi: Ula
Oyunlar
Sallama oyunu, sallanarak ve yaylanarak oynanır, ismini de
buradan alır. Yalnız Sürmene yöresinde oynanır.
Erkek horonları daha hareketli ve
kıvraktır.
Oyunlar oynanırken el ele tutuşulur.
Erkek horonlarında kollar aşağıda,
yukarıda, yere paralel ve tam yukarıda tutulabilir,
Aşağı alma (kolların aşağıya alınması)
horonun en coşkulu bölümünü oluşturur. Bu esnada ayakların seri hareketleriyle
çıkardığı sesler ve omuz titremeleri horonun en dikkat çeken özellikleridir (s. 577).
Atlama
horonu: Sürmene’de en çok oynanan oyundur.
Giysi
(Erkek kıyafetleri) Başlık, gömlek, yelek, zıpka, çarık/çapula
Karadeniz
uşaği
Alçak
bağlar kuşaği
Şaka
maka dimmlemez
Çeker
vurur piçaği
(Kadın kıyafetleri) Çember, fistan,
peştamal, yelek, kuşak, çorap, çarık
Düğün
Kız istemeye giden kişilere gittikleri evde
şerbet ikram edilir, varsa şeker yoksa yoğurt ikram edilir.
Kız istemeye gitmezden evvel kız
arayan-beğenen, kız tarafının ağzını arayan, işin olup olmayacağına dair durumu
tartan kişiye miyancı denir (s. 594).
Hekimlik
Böcek ısırması: Isırılan yere sarılmak
üzere bir beze az miktarda yoğurt koyulur ve bez toprağın üzerine bırakılır.
Toprak yoğurdun suyunu emer, geri kalan posa ısırılan yerin üzerine sarılır.
Akrebin ısırdığı yere kızılağaç gövdesi
soyularak kızıl kısım kazınarak alınır. Suda pişirildikten sonra ısırılan yerin
üzerine sarılır.
Bakır zehirlenmesi: Lapaza bitkisinin kökü
dövülüp suyu içilir.
Takvim
Kalandar, küçük, mart, abril, mayis, kirez,
çürük, ağustos, istavrit, koç / biçin, üzüm, sığırkoyan/zemheri/husrinar (s.
609)
Kalandar gecesi aralarında bir ananın ilki
ile bir ananın küçüğü de bulunan 7 kişi evleri gezerek su, tuz ve un toplarlar.
Ev ziyaretlerinde bir ananın ilki ile bir ananın küçüğü hiç konuşmaz, bu
konuşmama mühim bir kuraldır. Yiyecek istenen evlerin sahipleri özellikle bu
kişileri konuşturmaya çalışırlar, konuşacak olurlarsa ev gezmeleri yeni baştan
yapılır.
Yiyecek toplama işi bitince üç yol ağzı bir
yerde toplanan malzemeler yoğrulur. Yakılan ateşte bu hamur pişirilir. Pişirilen
bu hamura kolos / golot denir. Bu kolostan yiyen kişi o gece evleneceği kişiyi
rüyasında görür diye umulur.
Küçük
Tarlalardan mısır sapları temizlenir,
tarlalar kazılır, düzenlenir.
Mart
Tarlalar bellenir,
Abril
Tarlalar kazılır,
Mayıs
Fidanların kopma (çehan) ayıdır. Halk
takviminde yazın başlangıcı 6 mayıstır. Yaylaya çıkış bu ayda başlar.
Kirez
Yaylada çayırlar temizlenir, İkinci kehan
yapılır,
Çürük
1-7 arasında bahçeye çıkılmaz, iş yapılmaz,
Bu günlerde ıslanan kişilerin vücutlarında su değen yerlerde yara çıkacağı
söylenir.
Ot biçme ayıdır,
Ağustos
Çayır biçme ayı, fındık bu ayda toplanır
İstavrit
Çayır kesimi devam eder, İnekler
yaylalardan mezralara alınır.
Koç / Biçin / Ohtomi
Çayırlar taşınır, mezralardan köylere
geçilir
Üzüm
Tarlalardan otlar tamamen temizlenir.
Zemheri
Dinlenme ayıdır
İnançlar
Eski ve yeni ayın ilk günü çamaşır yıkanmaz
Kalandarın ilk günü başkasının evine
gidilmez,
Ağustos 1’de tarlaya gidilmez,
…
Sargona / Yeniay / Mahno = Sahilden
bakıldığında Çamburnu ve Yeniay arasındaki bölge hilal gibi görünür. Mahno adı
buna işaret eder.
Çok eski zamanlardan bu yana, mahno, tekne
yapılan yerlerden biridir.
Gemi inşası tamam olunca kurban kesilir,
kurban geminin etrafında 7 defa döndürülerek dua edilir.
Nazarlık olarak üzerinde mavi boncuk
bulunan sarımsaklı eşyalar takılır,
Ustalardan helallik alınmadan gemi suya
indirilmez,
Hemençe
Dokumacılığı
Eskiden kendir ipleriyle hemençe, çul
dokumacılığı yapılır,
Bıçak
Soğuksu
mahallesi eskiden çok sayıda bıçak ustasıyla meşhurdu,
1952 yılında ateşli silah kabul edilerek
üretimi yasaklandı,
Ağaç işleri ürünleri
Tencere-yemek
kepçesi, Beşik, Yığ, Kerman, Sini, Hamur
teknesi, Bodes, Yayık, Sap, İskemle-Sandalye, Tavla pulu, Kaval, Sehpa-masa
vs., Sini altlığı-ayaklığı, Havan, Merdane, Oklava…
Boynuzdan tarak yapımı
Öküz
ve manda boynuzları daha iri oldukları için özellikle tercih edilir,
Boynuzun
ince ve dip kısımları kesilip atılır, ortada kalan silindirik kısmın bir yanı
dikey olarak kesilir. Isıtılarak mengenede düzleştirilir. Düz haldeyken
preslenerek soğumaya bırakılır. Soğuyan boynuz düz bir plaka şeklini alır.
Bundan sonra bu düz plakanın iki yanı tarak dişleri oluşacak şekilde
dilimlenir.
Üzerine
sıva, cila atılarak tarak kullanıma hazır hale getirilir (s. 627).
---
Sürmene Belediyesi Kültür Yayınları, Damla
Ofset, İstanbul, 1990
Hazırlayanlar: Mehmet Bilgin, Ömer Yıldırım