19 Şubat 2018 Pazartesi

Çarşamba Ayakkabısı


Aytek Ersan - Çarşamba Ayakkabısı
Çarşamba Ayakkabısı, halk arasındaki tanımıyla Basık'ın, Çarşamba ve civar yerleşim birimlerinde yaklaşık 100 yılı aşkın bir süredir kullanılmakta olduğu söylenmektedir.

…Uygur metinlerinde var olan edik kelimesi ayakkabı için kullanılan en eski kelimedir ve Orhun Yazıtları, Kutadgu Bilig, Süheyl ü Nevbahar, Karacaoğlan, Dede Korkut Kitabı, Tarih-i Al-i Selçuk, Kısas-ı Enbiya gibi tarihsel yazılı kaynaklarda geçmektedir (Çelik, 2010: 4). Bu nedenle Türklerde çeşitlilik gösteren ayakkabılar için başmak, çarık, çedik, çizme, edik, sokman, terlik, tomak ve daha pek çok tanım bulunmaktadır. Bunlardan çarık, tuzla terbiye edilerek gölgede kurutulmuş tek parça gönden yapılan, Osmanlıdan cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ülkemizde köylünün giydiği en yaygın ve makbul ayakkabıydı (s. 176).

Anadolu'da ayakkabının tarihsel gelişimi tıpkı dericilik gibi Mısır'dan başlamış, Mezopotamya ve Anadolu'ya doğru, farklı kültürlerin farklı işlev ve biçimlerinin etkileşimlerine tanıklık etmiştir.

Bir sanat eseri olarak Çarşamba Ayakkabısında el emeğine dayalı bölgesel nitelik izlenmektedir.

Anadolu toprakları üzerinde geçmişte üretilmiş ancak günümüzde üretilmeyen ayakkabılardan olan filar için Çelik; burnu hafif sivri, sayası ince sahtiyan, küçük yüzlü ve arkası ayağı saran, tabanı kösele, 18. yüzyılda yangın tulumbacıları tarafından giyildiği için de tulumbacı yemenisi adını almış olan ökçeli hafif erkek ayakkabısı tanımını yapmıştır (2010: 73). Bu tanım ve yöre ustalarının aktarımları, fiların Çarşamba Ayakkabısı'na benzediğini doğrulamaktadır.

Ustalar, daha eski bir ayakkabılardan olan çarık ve kara lastiğin tek parça olmasından esinlenerek, deriyi tek dikişle bağlayıp, tek parça olarak kestiler. Tek parça saya ile meydana gelen Basık'ın hiç şüphesiz en belirgin özellikleri; pürüzsüz, işlemesiz ve bağcıksız olmasıydı.

Çarşamba Ayakkabısının yoğun olarak üretildiği ve henüz herhangi bir isimle anılmadığı dönemlerde halk, ayakkabıyı topuk kısmındaki sayayı katlayarak kullanmaya başlamıştı. Bunun özel bir nedeni yoktur. Sayanın katlanarak kullanılması ayağın ayakkabıya temas eden kısımları hariç, topuğun tamamen açıkta kalmasına ve ayağın hava ile temasının artmasına neden olmuştur. Ayrıca terliğe benzer bu kullanımda ayakkabılar, ayaktan kolay kolay çıkmamaktadır. Halkın bu buluşu, yörede yaygınlaşmış ve ayakkabının topuk bölgesindeki sayanın bastırılarak kullanılmasından ileri gelerek Basık tanımlaması benimsenmiştir (s. 177).

Osmanlılarda ayakkabı imal edip satan kimselere başmakçı denmekteydi. Farsça bir kelime olan kefşger de ayakkabıcı anlamındadır. Bu kelime Anadolu'da köşger olarak bilinmektedir. Ayrıca Arapça kavvaf kelimesi, ayakkabıcılık mesleği ile ilgili diğer kelimelerdendir. Ülkemizde yakın tarihe kadar babadan oğula geçen bir zanaat dalı olan ayakkabı üretimi; 1950'lerde küçük sanayi görünümü kazanmış, 1970'lerde de sanayileşmeye çabaları başlamıştır. 1980'li yıllarda küçük atölye üretim şeklinden sıyrılarak, fabrikalaşma sürecine girmiştir.

1900'lerde yapımına başlanan Basık, 1930'larda yaygınlaşmış ve yeni ustaların yetişmesine olanak tanımıştır. 1950'lerde tam anlamıyla yöreye özgü bir ayakkabı olmuş ve adı yavaş yavaş civar bölgelere de yayılmaya başlamıştır. 1980'lerde ise ayakkabı ustalarının gece gündüz çalıştıkları ve zaman zaman siparişleri yetiştiremedikleri bilinmektedir. Bu kısa geçmiş ve yoğun ilgi, Çarşamba ilçesinin ayakkabısı ile anılmaya başlamasına neden olmuştur (s. 178).


Danalya: Daha çok sayanın kalıba giydirilmesinde ve dikiş hattının birbirine tutturulmasında kullanılır.
Filo: Köselenin kalıba oturtulması sırasında kalan fazlalıkların alınmasında kullanılır.
Raspa: Taban astarında oluşan yapıştırıcı lekelerini temizlemede kullanılır.
Neoprem: Sayanın taban astarına tutturulmasında kullanılan kimyasal yapıştırıcıdır. Polikloropren olarak da bilinir (s. 179).


(a) çekiç, (b) danalya, (c) kerpeten, (d) çark, (e) filo, (f) raspa ve (g) neopren. Ayakkabı malzemeleri; (h) taban astarı, (i) kalıp, (j) saya, (k) bombe, (I) monta çivisi, (m) kasaburuk, (n) ağaç çivi, (o) beldemiri, (p) astar, (r) ağaç ökçe, (s) ökçe kapağı, (t) ökçe çivisi, (u) mostra ve (v) bir çift Çarşamba Ayakkabısı.

Taban astarı: Sayayı ve tabanı birbirine tutturan ana malzemedir.
Saya: Ayakkabının üst bölümüdür. Çarşamba Ayakkabısında tek parçadır, işlenmiş olarak kullanılır, astarlıdır. Daha çok dana derisi, özel siparişlerde de keçi derisi kullanılır. Parlak ve pürüzsüz olanı tercih edilir.
Bombe: Hafif sert, kâğıttan kalın bu malzeme ayakkabının burun bölgesinde saya ve saya astarı arasına konularak ayakkabının burun kısmının sert olmasını sağlar.
Monta çivisi: Sayayı kalıba tutturmada kullanılır.
Beldemin: Taban astarı ve tabanın ortasına yerleştirilerek, ayakkabının bel kısmının sağlam olmasını sağlar.
Ağaç ökçe: Çarşamba Ayakkabısının en bilinen özelliği olan yumurta topuk tanımlaması, bu ökçeden ileri gelir. 35 mm civarındadır. Ayakkabının yürüyüş esnasında dengesini sağlar, estetik görünüm verir. En dayanıklısı kayın ağacından olandır.
Mostra: Kalıbın alınmasından sonra oluşan ayakkabının taban astarı üzerine yapıştırılan ve kendi stampasıyla kesilen ince deriden malzemedir.

…sayanın elde edilebilmesi için ayak numaralarına göre stampanın hazırlanması gerekir.
Stampa (…) ayak numarasına göre boyutlandırılan, ’n ve ' u' harfine benzeyen, altındaki derinin kolay kesilmesi için gerekli bir araçtır.
…bir profil oluşur ve profil kâğıda aktarılır.
…profilin simetriği kadar olan alan, stampa alanını oluşturmaktadır.

…stampa deri üstüne yerleştirilir, uygun kesim alanına sahip deri bölgesi seçilerek kesilir.
Daha sonra küçük deri parçalarından fileto kesilir. Fileto; oluşacak sayanın arka kısmında, dikilerek sayanın birbirine bağlanmasını sağlayan önemli bir elemandır. Tıpkı derinin kesilmesi gibi, kumaş da kesilerek saya astarı elde edilir. Astar malzemesi ter geçirmez kumaştır. Derinin kıvrılacağı bölgeyi inceltmek için fileto ve sayaya traşlama yapılır. Astar, traşlanan hat üzerinden sayaya dikilir. Dikiş hattına yapıştırıcı sürülür,
Astar, saya üzerine kıvrılır ve çekiçle dövülür. Birbirine yapışmış saya ve astarın arka kısımları dikilerek birbirine bağlanır ve çekiçle dövülür. Son olarak fileto, arka bölgeye dikilir (s. 181).

…taban astarı yeteri kadar çiviyle kalıba montalanır.
Sayanın kalıba geçirilmesinden sonra, uç kısımda saya ile saya astarı arasına bombe yerleştirilir…
…sayanın taban astarına yapışmasını sağlayan çivilerin tamamı sökülür. Taban astarına yapışmış haldeki sayaya yapıştırıcı sürülür…
Beldemiri taban astarına yapıştırılır, çekiç ile dövülür. Taban; taban astarı, saya ve beldemirine yapıştırılır, çekiç ile dövülür.
…taban, saya ve taban astarının birbirlerine tutturulması sağlanır.
Ökçe tabana yapıştırılır (s. 189).
…parlatma aşamasında döner fırçaya dolgu cilası ve kemik mum sürülür…

Kullanan kişinin biçimini alması, çok az sayıda eşyanın özelliğidir. Kullanılmış bir ayakkabının içi incelendiğinde, bilhassa parmakların ve topuğun izleri dikkat çeker. Taban; kullanıcının duruşu, yürüyüşü ve yaşam biçimi hakkında ipuçları verir. Sadece bu özelliğiyle ayakkabı, bir eşya olmaktan çok ileri bir anlam kazanmaktadır (s. 191).

2007 yılında tescillenen ve bir marka hâline gelen Çarşamba Ayakkabısının en iyi bilinen modeli yumurta topuk-yumurta burundur. Bu modelin yanı sıra kesik burun-yumurta topuk, yumurta topuk-5 bağcıklı ve yılan saraç-3 bağcıklı modelleri de imal edilmektedir.

---
Ersan, Aytek. (2011), Çarşamba Ayakkabısı, Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, s. 175-193, Samsun 2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder