19 Şubat 2018 Pazartesi

Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir Tabu Mu İdi?


Yaşar Kalafat - Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir Tabu Mu İdi?

…kelime veya kelimelerden olan "adlar" tabu olabilir miydi?

Ocak beyi ad verdiği ilgili balasına şükranını göstermek için adak kurban keser. Ad verilirken sağ kulağa Ezanı Muhammedi sol kulağına kamet okuyarak Allah'ın ekberliğini diliyle ve kalbiyle açıklar, verdiği ismi 3 defa tekrarlar.
Bu dönemde yapılan bu gibi hayırlar ad hayrı olarak bilinir. Tatar Türklerinde ad vermede, ad değiştirmede ve ad bozmada butka adı verilen pirinçten yapılmış özel bir ikram yapılır. Hazırlanılan butkadan bir kaşık alınır, artan butka çocuğun ismi söylenilerek kuşlara verilir. Butka yenilirken muhakkak, 'Bu butka falanın butkasıdır' denilerek yenilmelidir.
Özbek Türklerinde çocuğa ad verilirken bay yapılır, bayram olur. Bay'da aş ve pilav demlenip sofra serilir. Akraba ve eş dost mihman olarak davet edilir toy düzülür.
Sarıkamış Çerkezlerinde erkek çocuğa isim konulacağı zaman bir koç kesilir. Bu ziyafete sadece hısım akrabanın aile reisleri gelirler. Yemekten sonra davetlilerden saygın birisi hazırlamış olduğu isimi meclise teklif eder ve çocuğa o isim konur.
Toy kelimesi çok kere ikramlı, yemekli, katılımlı, mutlu bir olay etrafında yapılan şenliktir.
Karaçay Malkar'da çocuğa isim; 'Beşik Bölegen' merasiminin yapıldığı, yani çocuğun beşiğine ilk yatırıldığı gün verilir. (…) Çocuğa adını yakın akrabalarından biri verir (s. 138).

İnsanlara Cuma, Bayram, Kurban, Ramazan, Kadir, Kadriye Arif, Arife, Mevlit, Mevlide gibi kutlu günlerin isimlerinin verilmesi inanç kültürümüzde günlerde de kutsiyetin aranması ve buna bağlı olarak da koruyuculuğun olduğuna inanılmasındandır.
Karaçay Malkar Türk kültür coğrafyasında çocuğu Almastı/Albastı olarak bilinen kötü ruhlardan korumak, çocuğun bu ruh tarafından beğenilmemesini sağlamak için ona ayücük/ayıcık, karababus/karaördek, kucük/köpek yavrusu gibi kötü isimler konulurdu.
Türkistan'da Türkmen ve Özbeklerde eskiden çocuğun ismi sık sık söylenmezdi. Böylece çocuğun korunmuş olacağına inanılırdı.
Kazak ve Kırgız Türklerinde çocukları kötü ruhlardan ve nazar değmesinden korumak için onlara Ödemiş, Satılmış, Satılgan gibi isimlerin yanı sıra it, köpek gibi hayvan Ahbun Bay, Tezek Bay gibi pislik adları da verilebilmektedir.
Özbekistan'da (…) bebek ilk beşiğe konulunca, beşiğin karşı tarafında da bir kadın bulunur ve 3 defa sattım-aldım uygulaması tekrarlanıyordu. Saltuk Buğra Han isminin Saltık oluşu da bu izahla yapılmaktadır.
Noğay Türklerinde çocuğun doğduğu ilk gün, kendisine bir gömlek giydirilir. Bu gömlek 40 gün yıkanmaz. Bu gömleğe it kölek/it gömleği, denir. Çocuğun 40 günü dolunca bu gömlek ite atılır. Böylece çocuğun kötü ruhların olumsuz tesirinden kurtulacağına inanılır (s. 139).

Afganistan'daki Avşar'ın çocuğuna yaşaması için ona Tursun adı konması ile Samsun'daki çocuğa aynı niyetle Dursun veya Yaşar adının konulması aynı içeriklidirler.
Eski Türk isim verme geleneğinde bazı isimler konulmazdı. Cengiz bunlardandır.
"Cengiz adı Türkçe deniz gibi engin, büyük ve kudretli, manasında kullanılmıştır.
Romanya Müslüman Tatar Türkleri arasında çok sayıda kurt isimli, aile ve şahıs vardır.
Bu uygulama daha değişik örneklerle Kırım yöresi Dedem Korkut coğrafyasında görülebilmektedir. Burada da Kurt Nezir ismi vardır (s. 140).

Samsun ve çevresindeki ulu zatlardan Kılıç Dede, Geyik Baba (Alaçam), Şeyh Habil Veli (Çarşamba), Sunullah Paşa (Lâdik) Şeyh Habil Veli (Çarşamba) İslam'a savaşarak hizmet etmiş oldukları için, Emir Efendi (Bafra) emir olduğu ve ermiş oluğu için, Yeşil Tekke'deki Abdullah (Çarşamba) hasta çocukların şifa bulmaları için, Seyit Ahmet-i Kebir (Ladik) çocuğu olmayan ve çocuğu yaşayamayanlara yardımcı olduğu için, Gül Abdal Baba, düşük yapan, çocuğu olamayan ve çocuğu yaşayamayanlara yardımcı olduğu için, Hacı İzzettin Bereket (Havza) çocuk istemlerine yardımcı ve dertlilere şifa olduğu için, Seyit Senayi Baba (Çarşamba) ruhsal hastalıklara şifa olduğuna inanıldığı için, Saffe Dede (Ladik) evliya olduğu için, Kara Abdal (Ladik) ruh hastalarında tedavi kapısı olarak bilindiği, çocuksuzlara çocuk edinmelerinde himmet ettiğine inanıldığı ve afetlerden korunmasına yardımcı olduğu için ziyaret edilirler (s. 142).

Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında sık görülebilen "Allah Verdi, Huda Verdi, Hak Verdi, Tanrı Kulu" gibi isimler mutlak olanının dokunulmazlığı altına girme arzusunun bir sonucudur.

Ocağın büyük erkeği öldüğü zaman isminin yaşaması istenilerek yeni doğmuş erkek çocuğa onun ismi verilir.
Ad değiştirmenin daha doğru bir ifade ile "Ad bozma"'nın diğer şekli ise Aslan, Kurt, Gazel, Ceylan, Meral, Kartal, Çınar, Polat, Demir, Çelik, Rüzgâr, Güneş, Ay gibi isimlerin pagan dönemden kalma şirk içerikli olduklarından hareketle değiştirilmeleri istemi ile yapılmasıdır (s. 143).

---
Kalafat, Yaşar. (2011), Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir Tabu Mu İdi, Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, s. 137-145, Samsun 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder