3 Şubat 2018 Cumartesi

Doktor Abdullah Cevdet’in Samsun, Giresun, Ordu ve Trabzon Seyahat Notları


Ersin Müezzinoğlu - Doktor Abdullah Cevdet’in Samsun, Giresun, Ordu ve Trabzon Seyahat Notları

Tarih araştırmalarında seyahat yazıları birinci el kaynaklar olarak vazgeçilmez bir niteliğe sahiptirler.
Doktor Abdullah Cevdet 28 Eylül 1912’de Samsun, Giresun, Ordu ve Trabzon şehirlerini kapsayan bir inceleme seyahati gerçekleştirmiştir. Sahibi ve yazarı bulunduğu İçtihat dergisinin 67, 69 ve 70. sayılarında yayınlanan bu seyahat notlarında, bulunduğu şehirlerin iktisadi, coğrafi, toplumsal, sağlık, kültürel, yerel yönetim durumları hakkında gördüklerini, edindiği bilgileri ve düşüncelerini anlatmıştır.
Samsun bahsinde gerek gözlemler sonucu gerekse tapu kayıtlarının ışığında bir yakın tehlikeye dikkat çekilmiş ve Samsun’u Rumlar satın alıyor tespiti yapılmıştır (s. 1843).

Abdullah Cevdet 1869’da Arapkir’de doğdu. 1894’te Mekteb-i Tıbbiyeyi bitirdi. Okuldayken biyolojik materyalizm düşüncesinin etkisinde kaldı ve bu düşüncenin yer aldığı yabancı yayınları tercüme ve yayın işine başladı. Tıbbiyeden arkadaşları ile birlikte 1889 yılında daha sonra İttihat ve Terakki adını alacak olan İttihad-ı Osmani Cemiyetini kurdu. Siyasi faaliyetleri nedeniyle göz altılara, idari ve adli takibatlara uğradı. Öğrenimi sonrası bir süre doktorluk yaptı. Siyasi faaliyetlerini sürdürmesi Trablusgarp’a sürgün edilmesine neden oldu. Bu esnada önce Tunus’a ardından Paris’e kaçtı. Buradaki Jöntürkler’e katıldı. Çeşitli dergi, gazete ve risaleler yayınladı. 1904’te Cenevre’de içtihat mecmuasını yayınladı. Ardından Mısır’a geçti ve söz konusu dergiyi burada yayınlamayı sürdürdü. Kitap makale vs. yayın faaliyetlerini bırakmadı. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti liderleri ile anlaşmazlığa düştü ve Mısır’da kalmayı tercih etti. 1910 yılında İstanbul’a geldi ve İçtihat’ı kaldığı yerden yayınlamaya devam etti. Kısa süre Osmanlı Demokrat Fırkası hareketinde yer aldı. İçtihat ise yayınladığı din aleyhtarı makaleler nedeniyle birçok kez kapatılma kararlarına muhatap oldu.
1915 yılında İttihatçıların tehdidi üzerine İçtihat’ı temelli kapatmak zorunda kaldı. II. Meşrutiyet Dönemi boyunca tercüme faaliyetlerini sürdürdü Mütareke Dönemi’nde İçtihat’ı tekrar yayınlamaya başladı. İttihatçı aleyhtarlığıyla dikkat çekti. Bu arada İngiliz Muhipleri ile Kürt Teali Cemiyetleri içerisinde önemli roller üstlendi. Birkaç kez devlet hizmetine alındı ise de düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle görevlerinden alındı. Aynı nedenlerden İçtihat da kapatıldı. Kurtuluş Savaşı sonrası yeni yönetimi öven yazılarıyla İçtihat’ı tekrar yayınlamaya başladı. Fakat Mütareke Dönemi’ndeki faaliyetleri ve duruşu nedeniyle bir daha devlet hizmetine alınmaması kararlaştırıldı. Kendisini tamamen İçtihat’ın yayınlanması işine verdi. Bir kısmı devlet yayını olarak basılan önemli biyolojik materyalist eserler yayınladı. 29 Kasım 1932’de öldü. (Bkz. M. Şükrü Hanioğlu, “Abdullah Cevdet”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.1, İstanbul 1988, s.90-93).

Samsun
Samsun’un Mekteb-i İdadisi; Üç senesi rüşti, 2 senesi idadidir. 180 talebesi var 7 Hristiyan.
5 mekteb-i iptidai var.
Samsunda başlıca iki gazete çıkıyor (Doğru Ses, Aks-ı Sada).

Samsun önüne varılıncaya göze çarpan muazzam iki binanın her ikisi de Rumlara aittir. Bunlardan biri 250 yataklı bir Rum hastahanesidir. Diğeri mükemmel bir Rum mektebidir. Samsun’da Rumların mahallesi şehrin sol tarafında, ve en havadar yerindedir. Atina’nın bir parçası Samsun’a naklolunmuş zannolunuyor.
Samsun’da Defter-i Hakani İdaresi’nin kuyudatına nazaran musakkafât bey ü şirâ’ muamelatından yüzde seksenini Müslüman tarafından satılan ve Rum tarafından alınan musakkafât ve emlak muamelesi teşkil eder.

Samsun’un kadim ahalisinin kâffesi kayıkçı ve bahçıvandır.

Tüccarın kısm-ı azamı Trabzonlu ve Rizeli, Kayserili Rumlar ve Sivaslı Ermenilerdir (s. 1846).

Samsun şehrinin, bundan yirmi sene evvel nüfusu, 11,000 idi. Sülüsü Müslüman
sülüsânı Rum ve Ermeni idi. Şimdi yerli olmayanlarla beraber 50,000 raddesine çıkmış.
Sancağın nüfus-ı umumisi 1892 tarihinde şu miktarda şu suretle münkasem idi.
Müslüman               214,135
Rum Ortodoks           77,000
Ermeni(Gregoryen)  17,000
Ermeni Katolik              900
Ermeni Protestan           565
Katolik Latin                  150
Musevi                             250
Toplam                    310, 000

Samsun hattasının mürtefi mahallerinde demir, kurşun, gümüş damarları görülüyor. Bütün bu servetler metruktür.

Samsunun mühim bir saha-i araziyesi meşe, kayın, servi, çam ağaçları ile mesturdur. Hattanın münhatt aksamında her türlü âlâ meyve ağaçları vardır.

Samsun’da biri büyükçe olarak 7 cami, 40 mescit, 1 Rum, 2 Ermeni, 1 Katolik, 1
Protestan, 1 Frenk kilisesi vardır.

Samsun her sene on dört milyon kilo tütün mahsulü verir dünyanın her tarafında meşhur(dur). Bu kadar tütün takriben 35,450 dönüm arazi üzerinde istihsal olunur (s. 1847).

1897 senesinde ithalat miktarı 12,472,000 franga ve 1898’de 12,948,000 franga baliğ oldu. Aynı müelliflere nazaran (Samsun)un ihracatı 1898 senesinde 20,000,000 (yirmi milyon) frank raddesinde olmuştur. Bu miktarın 4,105,000 frankını tütün teşkil etmiştir.
Samsun-Sivas hattının ikmalinden sonra Samsun 5 Türkiye’nin en mühim bir şehri olacaktır. Fakat Türklerin ve Müslümanların değil.

(Kavak) nahiyesinde ve (Bafra)da frengi hastalığı hükümfermadır. Bu (Kastamonu)dan geliyor. Dizanteri, tifo, çiçek, verem eksik değildir. Koca Samsun’un belediye tabibinin maaşı 800 kuruştur.

Samsun Sancağı idareten (Samsun), (Teza), (Ünye), (Terme), (Çarşamba), (Bafra) kazalarıyla (Karaüç), (Alaçam), (Kavak) nahiyelerine münkasımdır.
Samsunda sanayi namına bir şey görülmez. Serrâclık, kunduracılık, çömlekcilik, kazancılık sanayiden mâ’dûd ise bunlar vardır.

Giresun
Yağmurlu bir gün seferberlik harekâtı sokakları dolduruyor. Ben bu şehirde hiç görülmemiş bir simayım. Benim yerimde bir casus olabilir, fişek sandıkları yığınının arasına bir dinamit, bir cehennem makinesi koyabilir, askerlerle konuşurken onları ifsat ve igvâ’ edebilir. Bu ne kayıtsızlık diyordum.

Ordu
Beş nahiyeyi muhtevidir: Perşembe, Bolaman, Sulubey, Ispaca yahut İbastı, Hapsamana.
Vilayetin 1322 sene-i rumiyesinde neşr olunan yegâne salnamesinde bu kazanın nüfusuna dair hiçbir söz söylenmemiştir. Vital Cuinet’in 1892 sene-i miladisinde neşrettiği La Turquie d’Asie unvanlı eser-i muteberinde (Ordu)nun nüfusu şu suretle taksim ve irâe olunmuştur (s. 1851).
Erkek            Kadın
Nüfus-ı ordu nahiyesi       16,415           15,681
Perşembe                             8,643              8,566
Bolaman                              6,946              6,383
Sulubey                                5,674              5,494
Hapsamana                         6,748              6,577
İbastı                                    5,460              5,206
Toplam                                 49,887           47,907
Bu miktara Çerkez muhacirlerin ve ecânibin miktarı da ilave edilirse her iki cinsin yani zükur ve inasın mecmu-ı nüfusu 105,000 miktarına baliğ olur.

Ordu kazası merkezinde 10 mektep var.

Tembellik, tevekkül, görenek, diğer sebeplerin inzimamıyla ahalinin iaşesi toprağın ve tabiatın inayetine bırakılmıştır.
…büyük miktarda mısır buğdayı ve fasulye hasat olunur. Bunlar memleketin başlıca iki mahsulüdür. Buğday, arpa, pirinç, çavdar, yulaf, kenevir, pamuk çekirdeği ilh. dahi zürû’ ve hasat edilir.
Külliyetli koyun vardır. Ala tereyağı peynir yapılır.
Yapağı memleketin başlıca servetini teşkil eder.
…ormanları meşe, ceviz, servi, çınar, huş(bouleau), dişbudak, kız ağaç, karaağaç, çam, şimşir ağaçları teşkil eder.
(Ordu) kasabasında sudan çok sıkıntı çekiliyor. Şehrin içindeki çeşmeler yazın kurur, ahali içecekleri suyu (Keçiköy)ünden getirmeye mecbur oluyorlar.

Vaktiyle mahalli madenlerden çıkan bakırdan hayli mamulat vücuda getirirlerdi. Ağaçtan kürek ve yaba imal ve ihraç olunur.
Başlıca ihracatı mısır buğdayı, fasulye, kenevir-i yük, ceviz, kenevir kendir tohumudur. İkinci derecede buğday, arpa, yulaf, pirinç, çavdar, balmumu, yumurta, elma ilh. çıkar.

(Ordu)da tütün az zürû’ olunur.
Şehrin etrafındaki bataklıklar ahaliyi kemal-i şiddetle kırmaktadır.

Trabzon
Bir demir fabrikası bir de şeker fabrikası var…
…Mazlum Bey isminde bir zat Rusya hükümetine yanlış işaratta bulunmuş, Trabzon’dan(Kars)a sevk olunan bu şekerler Türkiye malı değil Avrupa malıdır demiş. Bunun üzerine Rusya hükümeti bu Türkiye mahsulü üzerine Karadeniz havzasına mahsus gümrük tarifesini tatbik etmemeye başlamış gayet ağır gümrük vaz etmiş bu ihracat bu suretle kurutulmuş…

Trabzon’da Nüfus
İslam zükur                         289,752
Rum                                      49,669
Ermeni                                  10,516
Ermeni Katolik                          410
Protestan                                   575
Yekun-ı zükur                      350,722
İnas                                       338,619

---
Samsun şehrinden bahsedilerken, bataklıklara dikkat çekilmekte, buradan yükselen miyazmaların ahalinin kanını zehirlediği söylenmektedir. Ordu’nun sağlık durumu anlatılırken ise bataklıkların ahaliyi kırıp geçirdiğinden söz edilmektedir.
Samsun mutasarrıfının gündüz saat onda henüz uykudan kalkmadığına dikkat çekilmekte, yine memurların disiplinsiz çalıştıkları anlatılmaktadır.
---
Müezzinoğlu, Ersin. Doktor Abdullah Cevdet’in Samsun, Giresun, Ordu ve Trabzon Seyahat Notları, Turkish Studies, Cilt: 7, Sayı: 3, (s. 1843-1857), 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder