Tuncer
Gülensoy - Anabasis'te adı geçen kavimler
Ksenophon M.Ö 400’lü yıllarda yaşamış Yunanlı
bir savaş muhabiridir. Yunan ordusu ile birlikte; Marmara denizi, Batı Anadolu,
Güneybatı Anadolu, Toroslar,
İskenderun, Fırat ve Dicle Boyları, Van gölü
çevresi, Trabzon ve Karadeniz sahillerini gezip dolaşmıştır.
Ksenophon, M.Ö. 401 yılında bir ordu ile
Lidya’nın Sardes kentinden yola çıkar.
Fırat üzerinde Kunaksa’da yapılan savaşta
Kyros, savaştan sonra mütareke görüşmeleri devam ederken de generalleri öldürülür.
KARDUKH’LAR Kelimenin etimolojisi
yapıldığında KAR+DUK’ tan oluştuğu görülür ki bu da KARLUK ( < Kar+luk) Türk
boyunun adından başka bir şey değildir. Kardukh’ların evlerinde “yığın yığın
tunç kap kacak vardı.” ifadesinden, bu halkın demiri işleyerek kalayla
karıştırıp tunç haline getirdikleri ve “ocak-örs ve çekiç”i bildikleri
anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu halkın dağlarda bir çember halinde pek çok ateş
yakıp, bu ateşle haberleşmeleri Türklerin Orta Asya’da uyguladıkları haberleşme
sisteminden başka bir şey değildir.
KHALYB’ler (Doğu Anadolu’da yaşayan halkların
en savaşçıları idiler ve
Yunanlılarla göğüs göğüse savaştan
kaçmıyorlardı.
BARBARLAR (“Barbarlar öyle ayağına tez insanlardı
ki çok yakından kaçsalar bile kurtuluyorlar üstelik bir YAY ve bir SAPANdan
başka silah taşımıyorlardı. OK atmada çok ustaydılar. Yaylarının uzunluğu dört
beş ayaktan, oklarınınki ise üç ayaktan daha fazlaydı. Oklarını sol ayaklarıyla
yayın aşağı kısmına basıp kirişi kendilerine doğru çekerek fırlatıyorlardı.
Okları, zırhları ve kalkanları deliyordu. Yunanlılar bu oklardan topladıklarını
harbe gibi kullanıyorlardı.” [118/27-28]) (Bu ok atma tarzı eski Türk
(İskit/Saka) tarzıdır. Ok uçları çelik olduğu için zırh ve kalkanları
deliyordu. Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yaşayan bu kavim Sakalar’ın en büyük boyu
Partlar olmalıdır.)
BARBAR SÜVARİLERİ (Barbar süvarileri kaçarlarken
bile hasımlarını yaralamaktaydılar; çünkü bineklerinin üstünde geri dönerek ok
atıyorlardı. [s.97./10]. Bu ifadeden barbar adı verilen kavmin TÜRK olması
muhtemeldir. Çünkü atın üzerinde giderken geri dönerek düşmana ok atmak
Peçenek, Kuman/Kıpçak ve İskit gibi Türk boylarının süvarilerine özgü bir
tarzdı.)
Ksenophon’un uzun gezisi boyunca tuttuğu notlara
dayanarak yazdığı tarihî bilgiler Amasyalı Strabon’un “Geographia” adlı eserinde
verdiği bilgilerle de örtüşmektedir. Özellikle Anadolu’da hala kullanılan
Giresun, Ereğli, Trabzon, İzmir, Silivri, Lapseki, Zap ırmağı, Sinop, Konya,
Tarsus vb. gibi onlarca yer adının M.Ö. 400 ve daha eskilere dayandığı,
Anadolu’nun fethinden sonra Türkçenin ahengine uygun olarak Türkçeleştirildiği
görülmektedir.
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder