12 Ekim 2017 Perşembe

Zeki Koday - Fındıklı İlçesinin Coğrafyası

Zeki Koday - Fındıklı İlçesinin Coğrafyası


Fındıklı, oldukça engebeli bir topografyaya sahip olup bol yağışı, gür ormanları, sık akarsu ağı, yoğun çay ziraatı ve çok çeşitli türde meyve yetiştiriciliği ile dikkat çekmektedir.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesi ve kalkınması öncelikle coğrafi potansiyellerinin tespiti ile mümkün olabilir. (s. I)

Bitki örtüsü bakımından ülkemizin en gür vejetasyonun görüldüğü sahada kıyı şeridinde daha çok geniş yapraklı, yükselti arttıkça iğne yapraklı ağaçların sayıca arttığı orman örtüsü görülmektedir.

Fındıklı ilçesinde yerleşmeler vadi yamaçlarında ve sırtlarda yoğunlaşmıştır. İlçeye bağlı bütün köy yerleşmeleri topografik engellerden dolayı dağınıktır.

Fındıklı ilçe merkezi (…) şehirsel fonksiyonları oldukça gelişmiş bir yerleşmedir. (s. 4)

İnsan, içerisinde yaşadığı ve karşılıklı etkileşim halinde bulunduğu doğal ortam içerisinde kendi amacına uygun birtakım düzenlemeler yapmakta ve böylece beşeri ortamı inşa etmektedir. Doğal ortam ile insanın inşa ettiği beşeri ortamın birbiri ile kaynaşması sonucunda coğrafi ortam ortaya çıkmaktadır. (s. 6)

Fındıklı ilçesinde 750-800 m yüksekliklere kadar geniş yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar hakimdir. Karadeniz’in doğusunda sınırlarımız dışında Kafkas Dağlarının etekleri boyunca da yayılmış bulunan bu orman sahasına, Kafkasların güneyindeki tarihi “Kolşid” ülkesine atfen verilmiş isimle “Kolşik Flora” denilmektedir. Kolşik flora, muhtelif yapraklı ağaçlardan müteşekkil ve zengin bir alt formasyona sahip orman topluluğu şeklinde tarif edilebilir.

Bu flora bölgesi Karadeniz’in doğusunda (…) başlayarak Kafkaslar’ın güney yamaçları boyunca (…) Trabzon civarına kadar uzanır. (s. 50)

Kolşik flora tür bakımından oldukça zengin bir ağaç topluluğuna sahiptir. Bu sektörün hakim ağacını sakallı kızılağaç (Alnus barbata) oluşturmaktadır. Bunun yanında (…) bulunan türlerden bazıları şunlardır: Kayın (Fagus oriantalis), kestane (Castanea sativa), ıhlamur  (Tilia rubra, Tilia multiflora), Kafkas kanatlı cevizi (Pterocarya caucasica), akçaağaç (Acer tataricum), dişbudak (Fraxinus oxpyhlla), karayemiş (Prunus lourocerosus), karaağaç (Ulmus campestre, Ulmuş montana), yabani Trabzon hurması (Diospyrus lotus), söğüt (Salix alba, Salix campera) adi gürgen (Corpinus betulus), çınar (Platanus oriontalis), yabani kiraz (Prunus avium), kızılcık (Cornus songuina), adi fındıktır (Corylus avellana). (s. 52)

Yörede yaşayan başlıca yabani hayvan türleri ayı, domuz, çakal, tilki, tavşan, porsuk, karakeçi ve yılandan ibarettir.
Kafkas engereği (Vipera koznakovi) Türkiye’de sadece Hopa, Arhavi ve Fındıklı civarında bulunur. (s. 67-68)

İnceleme alanında yaşayan başlıca kuş türleri ise; güvercin, karga, ispinoz, karatavuk, bıldırcın, atmaca, serçe, ördek, martı, karabatak ve çulluk gibi türlerden oluşmaktadır. (s. 68)

Çoruh nehri 216 m3/sn debisiyle, Kızılırmak (195 m3/sn) ve Yeşilırmak’tan (192 m3/sn) daha fazla su ve alüvyon taşımasına rağmen bu nehrin önünde akıntıyı uzaklaştıran bir çıkıntı olmadığından, nehrin getirdiği alüvyonlar akıntının da yardımıyla denizin dibine taşınmaktadır.

Kızılırmak üzerinde yapılan barajlar ve akıntının kesintiye uğraması nedeniyle kıyının yavaş yavaş fakat sürekli bir erozyona uğraması sonucu deltanın sediment bütçesi bozulmuştur. Bunun sonucunda binlerce yıldır devam eden deltanın büyümesi durmuş ve ırmağın ağız kısmından itibaren bir gerileme başlamıştır. (s. 74)

Karadeniz bölgesinde yaşayan, geçimini gemicilik ve balıkçılıktan sağlayan birçok insan bu denizde boğularak ölmüştür. “Karadeniz’de gemilerin mi battı?” sözü bu denizin memleketimiz insanına verdiği acıyı, ıstırabı ifade etmektedir.

1461’de Osmanlı devletinin egemenliğine giren Fındıklı 1886 yılına kadar karye olarak yönetildi. Eski adı Viçe olan Fındıklı, 1887 yılında Hopa’ya bağlı bir nahiye oldu. (s. 91)

Atmaca Avcılığı Geleneği
Doğu Karadeniz kıyı şeridinde Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Arhavli Hopa ve iç kısımdaki Murgul ilçesinde bu avcılık faaliyeti yüzyıllardan beri yaygın olarak yapılmaktadır.
Atmaca avcılığı kısaca şu şekilde yapılmaktadır. Sabunlu su hazırlanmakta daha sonra bu su taşların altına ve böcekler tarafından kazılmış toprağa dökülmektedir. Böylece sabunlu sulardan hoşlanmayan danaburnu (Gryllotalpa gryllotalpa) olarak adlandırılan böceklerin deliklerinden dışarı çıkarılarak yakalanması sağlanmaktadır.
Yakalanan danaburnu “ragi” olarak adlandırılan bir tuzağın içinden iple bağlanarak sallandırılmaktadır. Danaburnu yem olarak kullanılarak atmaca kuşu ya da “gaçu” olarak adlandırılan “Accipiter nisus” çekirge kuşunun yakalanmasına çalışılmaktadır. Göçmen ve ötücü bir kuş olan gaçu ya da kızıl sırtlı örümcek kuşu Eylül ayı ortasına kadar Doğu Karadeniz’de görülebilir.
Yakalanan atmaca kuşu asıl av olan atmacayı yakalamak için yem olarak kullanılır.
Avcı, kendini çalıların arasına gizler. “Opice” adı verilen atmaca ağı gerilir. Atmaca kuşu, ayağına ip bağlı olarak bu ağın üzerinde uçurtulmaktadır.
Atmaca, kuşu yakalamak için hamle yaptığında opice kuşun üzerine bırakılmakta ve böylece atmaca yakalanmaktadır. (s. 179)

Atmaca yırtıcı bir kuş olmasına karşın 10-15 gün içinde evcilleşebilmektedir. Atmacayı evcilleştirebilmek için sık sık et yedirilir. İnsanlara alıştırılması için kalabalık yerlerde tutulur.
Evcilleştirilen atmaca bıldırcın avlamak için kullanılır. (s. 180)

Mısır
Toprağa Mart ayında ekilen mısırlar 3-4 ay sonra koçan bağlayıp olgunlaşmaktadır. Olgunlaşan mısırlar bazen tarlada koparılmakta, bazen de sapı ile koparılıp evde, koçanlar sapından ayıklanmaktadır. Tarlada mısır ekimi genelde salatalık, karalahana, fasulye gibi sebzelerle birlikte yapılmaktadır.
Sapından koparılan mısırların taneleri elle ayıklanmaktadır. Tane haline getirilen mısırlar daha sonra köydeki değirmenlerde öğütülerek un haline getirilirler. Eskiden köylerde çok sayıda değirmen bulunurken günümüzde bu sayı her bir köy için 4-5 âdete kadar düşmüştür. Kalan değirmenlerin de birçoğu kullanılmaz durumdadır. (s. 211)

Teleferik sistemi
Karayolu ancak belli yerlere kadar ulaştığı için yöre insanı kurmuş olduğu basit teleferik sistemi ile yolun olmadığı yerlerdeki boşluğu doldurmuştur.
Teleferik sistemi ağırlıkla çay bahçeleri üzerindedir. Daha çok çay taşımacılığı için kullanılırlar. (s. 255)

Teleferik sistemi 12 mm veya daha kalın çelik halatların gerilmesiyle oluşturulmaktadır. Halatın uçları kalın ağaçların gövdelerine veya kazılıp içerisine beton doldurularak dikilen demir direklere bağlanmaktadır. Teleferikler her ne kadar yük taşımak için inşa edilse de zaman zaman insanları da taşıdığı için halatların sağlam olmasına ve uçlarının iyi bağlanmasına ayrı bir özen gösterilir. (s. 256)

---
Atatürk Üniversitesi Yayınları

Erzurum 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder