29 Ekim 2017 Pazar

Necati Zengin - Osmanlı'dan Günümüze Trabzon'da Tiyatro

Necati Zengin - Osmanlı'dan Günümüze Trabzon'da Tiyatro


Trabzon Tarihi
…bölgede MÖ. 1500’lü yıllarda varlığı bilinen ilk topluluk (…) Gaşkalardır. Gaşkalardan başka bölgede sırasıyla Kolhis, Kimmer ve İskit halklarının yaşadığını biliyoruz.

Yunan kolonicileri MÖ. 785’te Sinop’a yerleşip doğuya doğru koloni kurmaya devam ettiler.
MÖ. 550’den itibaren Persler, MÖ. 332’de Büyük İskender, ardından da Pontus Devleti bölgeye hakim oldu. MÖ. 63’te Roma İmparatorluğu, 395’ten sonra da Doğu Roma İmparatorluğu bölgeye hakim oldu.
İslamiyetin yayılmaya devam ettiği dönemlerde bölge, Doğu Roma, Sasani ve Arapların mücadele alanı oldu.
1204 yılında Komnenos hanedanının varisleri Trabzon’da bir Rum devleti kurdular. Bu devlet çeşitli siyasi politikalarla 15. yüzyıla kadar varlığını sürdürdü ve 1461’de Fatih tarafından fethedildi.

Yavuz Sultan Selim’in valilik yapmağa başlamasından sonra şehir önemli imar faaliyetleri gördü. İlerleyen dönemde Osmanlı Devleti için lojistik merkezi olma özelliğini sürdürdü. 18. Yüzyıldan sonra başlayan Rus savaşları boyunca stratejik önemi daha da arttı. Yapılan harplerde zaman zaman Rus donanmasının bombardımanına maruz kaldı. 18 Nisan 1916 ila 24 Şubat 1918 tarihleri arasında Rus işgalini yaşayan şehir, tarihinin en kötü günlerini bu dönemde yaşadı. Yöre halkının tamamına yakını bu yıllarda evlerini terk ederek Anadolu’nun içlerine çekildi.
Mondros Mütarekesinden sonra İtilaf devletlerinin ülkeyi işgale başlaması ve bölgedeki Ermenilerin silahlı saldırı ve tacizleri nedeniyle 12 Şubat 1919 tarihinde Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet, Milli Mücadelenin nüvesini oluşturur. (s. 11-13)

  1. Bölüm
Osmanlı Dönemi Trabzon ve Yöresinde Tiyatro
6. yüzyılda Kommen dönemi imparatorlarından Adrien, Trabzon’a geldiğinde Kentpuar’daki (Kindinar) kral sarayının arkasına bir tiyatro yapılmasını emreder. Aynı imparatorun emriyle daha sonra başka tiyatrolar da yapılmıştır. Ancak günümüzde bu tiyatroların izlerine hiçbir şekilde rastlanmamaktadır.

Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında kenti fethedişinden 1922-1924 yılları arasında yaşanan “mübadele yılları”na kadar Geleneksel Halk Tiyatrosu varlığını sürdürür.
Bu tiyatronun genel özelliklerine gelince; Momoyeros denilen, kılık değiştiren, kurnaz, içten pazarlıklı, suçlayan veya kınama tanrısı rolüne giren kişiler tarafından sunulan bir gösteridir. (s. 17)

Saptanabilen 55 çeşitlemede (…) 350 role rastlanırdı.
56 rolle en çok ‘gelin’ görülür. Ardından şeytan tiplemesi gelir (30 rol), Doktor (29) Ev Sahibi (18), Seyirciler (12), İhtiyar Kadın (12), İhtiyar Adam (10), Momoyeron (10), Kral (18), Damat (10), Kizir (8)…
Kizir tiplemesi[1]: Türkçe otarı demektir. Birçok kumpanyanın başkişisidir. Gerçek Momoyeros’tur. Ayrıca beş kişinin atına ikinci ad olur. Bunlardan bazıları; Atlı tarafından öldürülen ve karısı yani gelin tarafından osurukla diriltilen damat ve kadı tarafından öldürülen doktor tarafından osurukla canlanan ayıdır.
Her yerde ve genellikle her zaman gruplara, çoğunlukla kemençeci olmak üzere, çalgıcılar, ayrıca horon oyuncuları, davulcu, zurnacı, tulumcu ve bazen de tahta kaşık ya da ‘trampet’ çalan kişiler yer alırdı.
Kumpanya üyelerinin arife günü tiyatro oyunları için köy meydanlarında bir çadır kurdukları, ateş yaktıkları ve orada uyudukları belirtilir. Gün doğumunda kalkarlar, giyinirler ve evleri dolaşmak için yola çıkarlardı.
Türk makamları, her kumpanyanın himayesine bir onbaşı ve dört asker atayarak Monoyeroslar’ın güvenliğini sağlarlardı. (s. 18)

Temsillerin zamanı (…) genel olarak noelde başlayıp, Kutsal Vaftiz günüyle biten ve on iki gün devam eden günlere denk düşerdi.

Temsillerin yapıldığı yerlerin ise, evlerin odaları, avlular, meydanlar, Dörtyol ağızları ve alanlar olduğu bildirilir.
Momoyeroslar’ın köylerde temsillerini verdikleri açık hava yerleri de vardı.
Temsillerin en önemli amacının eğlence olduğu görülür. İkinci amacı ise bahşişlerin toplanmasıydı.
Çeşitlemelerin içeriği ise genel olarak güldürücü idi. Hatta bazıları Momoyera temsillerini komedi olarak toplumsal boyuta ulaşır, ayrımcılığı ve Türk ileri gelenlerinin yargıçlarının, doktorların ve emniyet mensuplarının diktalığını ve baştakilerin basit, fakir insanlara ve en alt sınıftakilere takındıkları baskıcı tutumları konu alırdı. (s. 19)

55 Çeşitlemenin içeriğinde toplam 110 motif bulunmaktadır. Birkaç örnek verirsek, “İnsanın ölmesi ve dirilmesi motifi, gelinin kaçırılma motifi, gelinin osurma motifi, mahkeme motifi gibi”...
Bu tiyatro türünde ölüleri dirilten, hastaları iyileştiren yaraları kabuk bağlatan “Osurma” hareketinin ayrı bir önemi vardı. Çünkü doğa ya da toprak üzerine tohumun mucizevî etkisini sembolize eder ve sadece kadın, gelin ve bir kaç kez de ihtiyar kadın tarafından yapılmaktadır.
Gündüz ve gece evlerin içinde ya da dışında “defalarca tekrarlanan” Momoyeros temsillerinin sabit bir biçimi vardır. Ahlaksal ve toplumsal tragedya görünümünü alırlar. Böylece Momoyeroslar tiyatrolaşmışlardır ve Geleneksel Halk Tiyatrosunu oluşturduklarına kuşku yoktur.

Örnek Oyun
Atlı, köye gelir ve huzuruna Kizir’in gelmesini ister. Kizir korkar, zorla getirirler. Atlı, Kizir’i kamçılar ve emreder;
- Atıma saman getir. Arpa getir. Su, çivi, nal getir, atım için ahır bul!
Kizir, Atlı’nın yanına gittikçe ondan tekme yer, dayak yer. Sonunda Kizir baygın halde yere düşer. Doktor muayene eder ve Kizir’i ayıltmaya çalışır.

Davacı Kadı’nın yanına gelir. Atlı’nın cezalandırılmasını ister.
Soruşturma başlar;
- Kizir’i niçin öldürdün?
- Çünkü karısı güzeldi.
Kadı, diğerine de sorar ve Kizir’in karısının gerçekten güzel olduğunu öğrenir.
O zaman kararını açıklar:
-Senin yerinde olsam, bende aynı şeyi yapardım!

Aklanan Atlı, Kizir’in öldüğü yere gelir.
Kizir’in yakınında Kör Şeytan (Kizir’in ruhu için) ve Kizir’in karısı, yani gelin durmaktadır.
Kizir’le Gelin de alay eder ve Atlı’yla tatlı tatlı bakışmaya başlar. Fakat orada birden bire Kizir dirilir. Herkes heyecanlanır ve bağrışır.
Kalkışıyla birlikte horon da başlar ve ardından kumpanya başka bir mahalleye gider. (s. 20-22)

Bugün artık bu geleneksel gösteri “Kalandar Günü” olarak kutlanmaktadır.
Adları “Koncolos”a dönüşen oyuncular gece boyunca gündemdeki olayları ve geçmişten aktarılan bilgileri tiyatrosal bir dille sergilerler.

Direktör Ali Bey’in Trabzon’da vali olarak görev yaptığı dönemde il genelinde tiyatro faaliyetlerinde artış gözlenir. İstanbul’da oyunlar oynayan pek çok tiyatro gurubu turne kapsamında Trabzon’a gidip oyunlar sahnelemişlerdir.

Küçük İsmail Osmanlı’nın son dönemlerinde Trabzon’a turneler yapan sanatçılarımızdandır. Küçük İsmail 1854 yılında İstanbul’da doğmuştur. Kamil Ağa’nın yönetimindeki Süpürge Kolu’nu sık sık seyretmiş ve orada Kavuklu arkası olarak çalışmaya başlamış. Tovmas Fasulyeciyan’ın yanında sahne deneyimi kazandıktan sonra bir yaz süremi Trabzon’a gelip gösterimler veriyor ve on beş yıl boyunca gösterimlerini İstanbul’la Trabzon arasında devam ediyor.
Küçük İsmail 1931’de İstanbul’da ölmüştür. (s. 32)

Cumhuriyet’in ilanından sonra tiyatro alanında ilk faaliyetler spor kulüpleri vasıtasıyla oldu. 1922’de İdmanocağı[2] Temsil kolu (Tiyatro grubu) kurulur. Spor kulüpleri dışında 1930’lara kadar tiyatro alanında başka bir gelişme gözlenmedi Trabzon’da. (s. 37)

19 Şubat 1932'de Halkevleri resmen kuruldu. Halkevleri, halkın eğitim düzeyini yükseltmek, kültürünü geliştirmek, onu bilinçli ve ortak manevi değerlere bağlı kişilerden meydana gelmiş bir birlik haline getirmek amacıyla kurulmuştu.
Trabzon Halkevi'nin açılış tarihi, 24 Haziran 1932’dir. (s. 63)

Temsil Kolu, 29 Haziran 1933 Cuma günü, Yıldız Sineması’nda Akın piyesini sahnelemiş…
Kentin yetenekli gençleri şubeye üye yapılarak geniş bir oyuncu kadrosu oluşturulmuştur. (s. 63-64)

Halkevlerinin kapatılmasından sonra Trabzon’da tiyatro faaliyetleri durma noktasına geldi. Sadece turne için Trabzon’a giden oyunlar sahnelenebildi.

1963 yılında Amatör Tiyatro Kulübü Derneği kuruldu. Turgut Özakman’ın Duvarların Ötesi adlı oyunu Haluk Ongan’ın rejisiyle sahneye kondu. (s. 101)

Yeniden açılan halkevleri ve KTÜ bünyesinde öğrencilerin kurduğu tiyatro topluluklarıyla Trabzon’da pek çok oyun sahnelenir. 1987 yılında Trabzon Devlet Tiyatrosu kuruldu. Trabzon Belediyesi Denem Sahnesi de yine bu dönemde kuruldu.

Anadolu’daki diğer kentlerden daha köklü bir tiyatro geleneğine sahip olan Trabzon, 2000 yılından itibaren Uluslararası Tiyatro Festivali’ni yaşamaya başlar.

---
Trabzon Sanat Tiyatrosu Yayınları, 2009




[1] Kizir: Yaşlı, ahmak, gülünç bir tip. Keçi postu giyer. Atlının kırbaçlarına karşı, sırtında bir yastık olur. Boynundan aşağıya lahana, sarımsak, kayış sarkar. Ellerinde pancar ve kalın bir değnek tutar.
[2] Trabzon’da sarı-kırmızı renkler altında kurulan ilk resmi spor kulübü olan İdmanocağı’nın umumi nizamnamesinin ikinci maddesinde şunlar belirtiliyordu: “ocağın maksad-ı teşekkülü Trabzon gençliğine bedeni ve ruhî mükemmeliyeti temindir.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder