29 Ekim 2025 Çarşamba

Kur'ân'da Mülk Kavramı ve Allah'ın Hükümranlığı Açısından Değerlendirilmesi - Özet / Notlar

İdris Sami Sümer - Kur'ân'da Mülk Kavramı ve Allah'ın Hükümranlığı Açısından Değerlendirilmesi - Notlar

Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2023

 

Kur’ân, mülkün mutlak sahibinin Allah olduğu gerçeğini hatırlatarak "insan-mülk ilişkisinin doğru yapılandırılmasına dönük uyarı ve nasihatler" sunar.

 

Kur'ân-ı Kerîm'de ‘‘mülk’’ kavramı, iki esas noktada yoğunlaşmıştır. Bunlardan birincisi, ‘‘Mülkün Allah'a ait olduğu’’ hakikatidir ki, Allah'ın evrene ve içindekilere sahipliğini ve mülke mutlak hükümranlığını ifade eder. İkincisi ise insanların mülke sahip olmaları, mülk edinme yöntemleri ve ondan istifade etme davranışlarının olumlu ve olumsuz örnekleridir.

 

Giriş

Kur'ân'da mülk kavramı hem kâinatın tamamını (makro düzey) hem de insanlara verilen maddî imkân ve yönetim yetkisini (mikro düzey) kapsar.

Araştırmanın temel amacı, "Mülk Allah'a aittir" beyanının insan hayatına nasıl yansıması gerektiğini ve mülkün hangi ilkeler çerçevesinde kullanılması gerektiğini ortaya koymaktır.

 

Lügat ve Terim Anlamları Bağlamında Mülk Kavramının Anlam Alanı

Mülk Kelimesinin Anlamı

Kelime; sahip olmak, güç yetirmek, yönetmek ve mutlak tasarrufta bulunmak anlamlarına gelir.

Mülk, bir mutasarrıfın hükmen zapt-u rabt altına aldığı şeydir. Kur’ân’da mülkiyet kavramı geçmez; bunun yerine mülk ve melekût kavramları kullanılır.

 

"Milk" daha çok eşya üzerindeki geniş hâkimiyeti, "melekût" ise "duyuları aşan ğayb âlemini" ve Allah'ın yarattığı her şeyi kapsayan büyük mülkü ifade eder.

 

Melik "hükmeden", Mâlik "sahip olan" anlamına gelir. Kur'ân'da Melîk sıfatı sadece Allah için ve "saltanatında tam yetki sahibi" anlamında kullanılmıştır.

 

Kur’ân-ı Kerîm’de Hükümranlık Mülkü ile İrtibatlı Kelimeler

İdeal yönetimin esasları şu kavramlar üzerinden açıklanmıştır:

• Adâlet: Yönetimde istikameti sağlamak ve zulümden kaçınmaktır.

• Ehliyet: Emanetlerin ehline verilmesi, yöneticilerin liyakate göre seçilmesidir.

• Emânet: Mülkün ve yönetimin geçici birer emanet olduğu bilincidir.

• Meşveret: Karar alma süreçlerinde istişare etmektir.

• Maslahat: Barışın sağlanması ve fesadın engellenmesidir.

 

Kur’ân-ı Kerîm’de Mülk Olarak Belirtilen Hususlar

• Kâinat Mülkü: Yerlerin, göklerin ve içindekilerin tamamıdır.

• Yönetim ve Yetki Mülkü: Devlet liderliği ve otoriteyi ifade eder.

• Nübüvvet Mülkü: Bazı müfessirlere göre peygamberlik görevi "büyük bir mülk" olarak tanımlanmıştır.

• Dünyevî Nimetler Mülkü: Mal, meta ve insanların faydalandığı araçlardır.

• Ebedî Mülk Olarak Cennet: Ahiretteki sonsuz ve ulu saltanattır.

 

Kur’ân-ı Kerîm’e Göre İnsan ve Mülk İlişkisi

İnsan mülke hırslı ve düşkün yaratılmıştır. İlk insan Hz. Âdem’in kıssası, "ebedîlik ve sonu gelmez bir saltanat" arzusu üzerinden insanın mülkle imtihanını simgeler.

 

Müminler mülkün gerçek sahibinin Allah olduğuna ve mülkü O’nun verdiğine inanırlar. Mülkü paylaşmayı ve onun fâniliğini kabul ederler.

 

Kâfirler mülkün gerçek sahibi olduklarını iddia eder, mülkle ebedileşmek ister ve paylaşmaktan kaçınırlar.

 

Peygamberler ve Mülk İlişkisi

• Hz. Âdem: Yasaklarla sınanan ilk mülk imtihanıdır.

• Hz. İbrâhîm: Ona yerlerin ve göklerin melekûtu gösterilmiştir.

• Hz. Yûsuf: Mısır hazinelerinin başına liyakat ve emanetle geçmiştir.

• Tâlût: Hükümdarlık için servetin değil, ilim ve bedensel gücün önemli olduğunu göstermiştir.

• Belkıs: Mülkünü istişare ve akılla yöneten bir melikedir.

• Hz. Dâvûd ve Hz. Süleymân: Kendilerine "büyük bir mülk" verilmiş, ancak her zaman Allah'a şükretmişlerdir.

• Hz. Muhammed (s.a.v.): Devlet başkanı olmasına rağmen sade yaşamış, "Bir kavmin efendisi onlara hizmet edendir" düsturuyla hareket etmiştir.

 

Kâfir Liderler ve Mülk

• Firavun: "Mısır mülkü benim değil mi?" diyerek ilahlık taslamıştır.

• Nemrûd: Mülküyle şımararak Hz. İbrâhîm ile tartışmaya girmiştir.

• Kârûn: Servetini kendi ilmiyle kazandığını iddia ederek azgınlaşmıştır.

 

Allah’ın Mülkü Yaratması ve Mülke Mutlak Hükümranlığı

Allah'ın mülke egemenliği; yaratıcı olması, ezelî ve ebedî olması, noksan sıfatlardan münezzeh olması ve mutlak kudret sahibi olmasına dayanır.

"Dikkat edin, yaratmak da emretmek de yalnız O'na mahsustur".

 

Dünya hayatı geçicidir; mülk elden ele dolaşır. Allah her şeye varistir ve ahirette mülk bütünüyle O’nun yed-i kudretinde toplanacaktır.

Kıyamet günü "Bugün mülk kimindir?" sorusuna "Kahhâr olan tek Allah'ındır" cevabı verilecektir.

 

Sonuç

Mülk konusu Kur’ân-ı Kerîm’in üzerinde yoğunlukla durduğu konulardan birisidir. Kur’ân’da, genel olarak bütün varlık (kâinat), dünyevî imkânlar, hükümranlık ve nübüvvet mülk olarak konu edinilmiştir.

 

 

Mülk edinme arzusu insanın en büyük imtihanıdır.

Kur’ân, mülk edinmeyi yasaklamaz ancak mülkün Allah’a ait olduğu bilinciyle adaletli paylaşılmasını emreder.

Mülkün gerçek sahibinin Allah olduğu ve bir Türk atasözünde yer bulan mahkemenin kadıya mülk olmadığı hatırlatılmıştır.

Nihai çözüm, temel ihtiyaçların karşılandığı ancak ihtiyaç fazlasının muhtaçlarla paylaşıldığı bir düzendir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder