29 Ekim 2025 Çarşamba

Modern Evin Doğası Richard Neutra'nın Mesken Mimarisi - Özet / Notlar

Behiyye Yılmaz - Modern Evin Doğası Richard Neutra'nın Mesken Mimarisi - Notlar

Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020

 

Bu eser 20. yüzyıl modern mimarlığında evin doğa, duyular ve mesken kavramları üzerinden geçirdiği dönüşümü Richard Neutra’nın çalışmaları odağında inceliyor.

 

Giriş

Viollet-le-Duc, toplumsal yapının en iyi gözlemlendiği mimari tipolojinin ev olduğunu iddia eder

 

Literatür

İshak Arslan’ın “Çağdaş Doğa Düşüncesi”

Fritjof Capra’nın “Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası”

Neil Smith’in “Eşitsiz Gelişim: Doğa, Sermaye ve Mekânın Üretimi”

 

James Wines’ın “Green Architecture” (2000)

Roberto Masiero’nun “Mimaride Estetik”

 

Hilde Heynen’in “Architecture and Modernity/Mimarlık ve Modernite”

Nur Altınyıldız Artun ve Roysi Ojalvo’nun “Arzu Mimarlığı: Mimarlığı Düşünmek ve Düşlemek”

Nilüfer Talu’nun “Bir Arzu Nesnesi Olarak Ev”

 

Pallasmaa’nın “The Eyes of the Skin/Tenin Gözleri”

Beatriz Colomina’nın “Privacy and Publicity/Mahremiyet ve Kamusallık”

Colomina’nın “Privacy and Publicity/Mahremiyet ve Kamusallık”

Adolf Loos’un “Mimarlık Üzerine”

 

Richard Neutra’nın “Survival Through Design” / “Mystery and Realities of the Site” (1951), / “World and Dwelling” (1962), / “Building With Nature” (1971)

 

…çalışmanın amacı “modern çağda meskenin varlığını” sorgulamaktır.

 

Doğa, Mesken ve Duyular Mimarlığı

Avrupa’da ve birçok medeniyette 1500’lü yıllara kadar hâkim dünya görüşü organik temeller üzerine kuruludur. Doğa, toplulukların gündelik yaşantıları içerisinde deneyimleyebildikleri, doğrudan ilişki kurabildikleri bir unsurken / Descartes’la birlikte insan-doğa-Tanrı bütünlüğünün ayrı tözler olma düşüncesi hâkim olur. Çözümlenen bu ilişki bütünlüğünün etkisiyle artık insan aklı 17. yüzyılda doğanın kontrol altına alınması için aracılık etmeye başlar

 

Heidegger’e göre mesken tutmak, yeryüzünü özüne uygun şekilde özgür bırakarak korumaktır.

 

Adorno, artık evin barınak olma halinin imkânsızlığından söz edenler arasındadır. Ev yitirilmiştir ve yeni üretilen modern konutlar ancak “yaşama kutuları”dır. Bu kutular zevksiz insanlar için üretilmiştir. Dahası, kutular ve içinde yaşayanlar arasında bir ilişki yoktur. Evin yeni karşılığı olan bu kutular ancak kullanılıp atılacak tüketim nesneleridir. Tüketim nesnesinin geçiciliği, içinde yaşayanların bu kutularda evinde hissetmesine engeldir. Ev, geçmişe ait bir gerçekliktir ve yitirilmiştir (Adorno, Minima Moralia).

 

Rasyonelleşme süreci evi bir "kusursuz boş nesne" haline getirmiştir.

 

Yeni mimarinin görülmek üzere planlanmış düz çatısına karşılık, görme duyusunun baskın tavrını ortaya çıkaran yeni yapı öğesinin pencere olduğunu söylemek mümkündür.

Pencerenin modern mimarlık bağlamında şeklinin değişmesiyle anlamı da değişir.

Yeni pencere sistemi aslında görme odaklı mimari tasarım anlayışının nedeni ve aynı zamanda sonucudur.

Le Corbusier yapılarındaki pencere, bir mercek görevi üstlenmektedir.

Merceği barındıran ev, doğayı fotoğraflayan, doğadan kopuk ve hareketli bir fotoğraf makinesidir.

 

İnsan-mesken-doğa ilişkisi yerini insan-makine-doğa ilişkisine bırakır. Bir başka deyişle, toplumun düşüncesindeki “doğa” kavramının yerini alan makine olgusu, evi de bir makineye çevirerek meskensizlik söylemlerini destekler. Tam burada, meskensizlik söylemlerinin üçüncü maddesi olan görmenin hegomonik unsur olması durumu bağlama dâhil olur. Görme çağı olarak anılan modern çağ, evi de bir görme makinesine çevirir.

 

Modern çağın temel olayı dünyanın resim olarak fethedilmesidir.

 

Richard Neutra Mimarlığının Oluşumu: Loos ve Wrıght Etkisi

Loos, modern dünyada geleneksel manada mesken kavramının artık mümkün olmadığının farkındadır. Metropol, meskenin bünyesinde taşıdığı dinamiklere sahip olmayan, bunlarla zıt düşen bir ortamın ifadesidir. Bu bağlamda Loos, mesken kavramını reddetmek yerine, ev tasarımında metropolden, dolayısıyla çevreden bağımsız ve ondan izole olmayı hedefleyen “anonim ve gizli” bir mesken kurma çabasındadır.

 

Loos’a göre dış, kamusalın ve kültürsüzlüğün alanıdır. Loos evinin kurgusunun iç mekân üzerine yoğunlaşmasının ve şekillenmesinin bir başka nedeni, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra kentte yaşayan insanın kültürsüzleşmesiyle iç mekânın kültürün mekânı haline geldiği düşüncesidir. Loos’un iç mekânı detaylandırma ve tasarımı iç mekânda yoğunlaştırma ilkesi, herhangi bir ev kurgusunda gözlemlenebilen avlu ve öngeçiş gibi kademeli hazırlıkları da evin içerisinde kullanmasına neden olur. Loos evinin temel ilkesi olan “raumplan” bu kurguya imkân verir

 

Frank Lloyd Wright yapıyı toprağa yakınlaştırarak ve doğal malzemeler kullanarak "organik mimarlık" anlayışını geliştirmiştir.

Wright mimarın, makineye muktedir olduğu takdirde, ondan güzellik elde edebileceğine inanır

 

Neutra, Avrupa’nın rasyonalizmi ile Amerika’nın teknolojik imkânlarını sentezlemiştir. "Teknoloji sihirbazı" olarak anılmasına rağmen teknolojiyi doğayla ilişki kurmak için bir araç olarak görmüştür.

 

Loos’un modern ev düşüncesi, iç mekân-dış mekân ayrımı doğrultusunda şekillenmiştir. Loos, meskenin iç mekânını, kültürün mekânı olarak niteler. Modern çağ, kültürsüzlük çağı olduğu için modern kent de kültürden bağımsızdır. Bu bağlamda, mesken ve modern kent birbirinden uzak kavramlardır. Dolayısıyla, meskenin mümkünlüğü ancak iç mekânın dıştan kesin olarak ayrılması ile mümkün olur.

 

Neutra’nın Wright mimarlığıyla tanışma isteğinin başlıca nedeni, Wright’ın mekân tasarımında kullandığı iç-dış birlikteliği prensibidir.

 

Richard Neutra’nın Mesken Mimarisi

Neutra, tasarımı insanın hayatta kalması için bir araç gören "biyorealizm" ilkesini benimser. Kaufmann Evi gibi projelerinde yapıyı topografyanın bir parçası kılmıştır.

 

Sadece görmeyi değil; koku, işitme ve dokunma duyularını da tasarım girdisi yapar. Çevrel görme sayesinde kullanıcıyı mekânın içinde tutar.

 

Ev, insanı dünyaya bağlayan bir "ankraj" (demirleme noktası) işlevi görür. Miller Evi’ndeki şömine, su ve rüzgâr oyunları bu yerleşme hissini destekler.

 

Neutra evi, Corbusier’nin "görme makinesi"nden farklı olarak doğayla geçirimli bir ilişki kurar ve Wright evindeki gibi "ziyaretçi" değil, "sakin/özne" olan bir kullanıcı tanımlar.

 

Neutra; doğayı, duyuları ve meskeni bir bütün olarak ele alarak modern mimarlıkta özgün bir yer edinmiştir.

 

Bazı durumlarda kolonların görsel baskınlığının... görsel olarak engelsiz hissetmenin doğal hazzını engelleyebileceğini ileri sürer.

 

Sonuç

…mimari tasarımı şekillendiren, temel olgulardan ikisi “insanın kendi doğası ve kendi dışındaki doğa”dır.

İnsan, dünyaya veya doğaya güven duyar ve bu doğrultuda onunla arasında mesafe oluşturmayacak, onunla bağlantı kurmasına imkân verecek evi tasarlar.

 

Neutra, teknolojinin imkânlarını tasarımlarında kullanan bir modernist olmakla birlikte, Corbusier gibi mutlak bir makine iddiasına sahip değildir. Ev içerisinde, yapay iklimlenmeden ziyade, doğal iklimlenmeyi önceler. Doğaya ait rüzgâr, ateş vb. verileri ev içerisinde iklimlendirme ve atmosfer oluşturmak için kullanır.

 

Çalışmanın önerisi, Neutra mimarlığındaki çözümleri bir reçete olarak görüp günümüz mimarlığında birebir kullanmak değildir. Tüm çıkarımlar doğrultusunda, günümüz insanının ve tasarımcı mimarının “kullanıcı insan-mekân-doğa” ve hatta yapıyı oluşturan diğer faktörler arasındaki kurulumu yaparken mevcut hiyerarşiyi tekrar gözden geçirmesi, Neutra evlerindeki biyorealist kurguya başvurması önerilmektedir.

 

Richard Neutra’nın mimarlığı, kökleri derinlerde olan bir ağacın, rüzgârı (havayı), güneşi (ışığı) ve toprağı dalları aracılığıyla gövdesinde (iç mekânda) hissetmesi gibidir; yapıyı doğadan ayıran bir engel değil, doğayı insan yaşamına süzerek dâhil eden geçirimli bir "zar" vazifesi görür.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder