Filiz Yıldız - Mekân Algısına Dair Hadislerin Tahric ve Değerlendirilmesi - Notlar
Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya, 2019
Tez eğitim, ticaret ve savaş alanları gibi farklı sosyal
mekanların yanı sıra Mescid-i Nebevî ve Kâbe gibi kutsal yapıların taşıdığı
dini önemi ele almaktadır.
Mekân ve Tarihî Gelişimi
Mekân, Arapça "olmak" anlamındaki "kevn"
mastarından türetilmiş bir yer ismidir ve oluşun meydana geldiği yeri ifade
eder.
Hz. Peygamber, toplumsal mekânlarda etik davranışlar
sergilenmesi için bir takım kurallar ortaya koymuş, bir kişinin oturduğu yerden
kaldırılmasını ve oraya başka birisinin oturmasını yasaklamış, oturduğu yerden
herhangi bir ihtiyacı için kalkan kimsenin sonra oraya tekrar döndüğünde o yere
oturmaya daha hak sahibi olduğunu söylemiştir.
Sahabe, Resûlullah bir yere oturduğunda etrafına oturur, Hz.
Peygamber ise kalkıp yerine tekrar dönmek istediğinde ayakkabılarını ya da
üzerinde bulunan bir şeyi çıkarır ve oraya bırakır, sahabileri geri döneceğini
anlarlar ve yerlerinden ayrılmazlardı.
Bir rivayette Enes’in
(r.a) evinde Resûlullah’a bir
içecek ikram edilmiş,
Resûlullah ise içeceğin o mekânda bulunanlara sağdan sıra ile verilmesini
tavsiye etmiştir.
Toplantıda oturup orada fazla ve boş sözler konuştuğu
takdirde oradan kalkmadan önce bağışlanmayı dilemesi gerektiği meclisten
kalkarken okunacak duanın mecliste (geçen süre içerisinde orada bulunanlardan
sadır) olan hataları örteceği rivayet edilmiştir.
Dârülerkam / Kelime anlamı Erkam’ın
evi olan bu tabir, Hz. Muhammed’in
(s.a.s) peygamber olarak gönderilmesinin ardından insanlara ilahi vahyi
açıkladığı ve insanları aydınlatan bu kutlu dine davet ettiği mekândır.
Mekkeli müşriklerin zulüm ve baskıları yüzünden Hz.
Peygamber, Mescid-i Harâm içinde Safâ tepesinin eteklerinde bulunan bu evi
kendine ikametgâh olarak seçmişti.
Hz. Peygamber’in
(s.a.s), Mekke’den
Medine’ye hicretinden
hemen sonra yaptığı ilk icraatlarından birisi de Mescid-i Nebevî’nin inşasıdır. Başta eğitim
merkezi olmak üzere siyasi, kültürel ve sosyal ve yardımlaşma ilişkilerine
kaynaklık eden bir mekân olmasından dolayı bir hayli önemlidir.
Mescid-i Nebevî, Peygamberimiz’in,
ücretini istemeseler de iki
yetim kardeşten satın aldığı yere bizzat kendisi de çalışarak kurulmuştur. Bu
yerin bir bölümünde müşriklerin kabirleri, bazı yıkılmış bina kalıntıları ve
hurma ağaçları olduğu bilinmektedir. Buralar düzeltilmiş ve mescit inşa edilmiştir.
Hadis Rivayetlerinde Mekân
Hz. Peygamber (s.a.s), yeryüzünün mescit ve temiz
kılındığını buyurarak, namaz vaktine erişen herkesin bulunduğu mekânda namaz
kılmasını tavsiye etmiştir.
Her kim hakkı olmadığı halde bir karış yeri alırsa, Allah
onu kıyamet gününde yedi kat yerden itibaren boynuna dolar.
Allah, yeryüzünde bazı bölgeleri ve mekânları kutsal ilan
etmiştir. Hz. Peygamber’in kabri şerifi, Kâbe, Mekke ve Medine gibi mekânlar kutsal yerlerden en
önemlileridir. En kutsal iki mekân olan Mekke ve Medine’ye “Haremeyn” denilmesinin nedeni de
korunmuş yer olmalarından kaynaklanmaktadır.
Ev, insanın güven ve huzur bulduğu haremidir.
Dünya, ebedi yurt olan ahirete intikal etmeden önce insanın
görevini, ibadetlerini vb. yerine getirmesi gerektiği geçici bir mekândır.
Ömrünü nerede harcadığı, gençliğini nerede yıprattığı,
malını nereden kazanıp nereye harcadığı gibi şeylerin hesabı sorulmadıkça kişi,
kıyamet günü hiçbir tarafa hareket etmeyecektir.
Sonuç
Namaz kılınmayacak yerler istisna yeryüzünün tamamı temiz ve
mescit kılınmıştır. Çöplükler, hayvan kesim yerleri, mezarlıklar, yol ortası,
hamam ve banyolar, deve ahırları namaz kılınmayacak yerlerdendir.
Çalışma, mekânın sadece fiziksel bir yapı değil, inanç, ibadet ve ahlakı şekillendiren bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder