29 Ekim 2025 Çarşamba

Mekân Algısına Dair Hadislerin Tahric ve Değerlendirilmesi - Özet / Notlar

Filiz Yıldız - Mekân Algısına Dair Hadislerin Tahric ve Değerlendirilmesi - Notlar

Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2019

 

Tez eğitim, ticaret ve savaş alanları gibi farklı sosyal mekanların yanı sıra Mescid-i Nebevî ve Kâbe gibi kutsal yapıların taşıdığı dini önemi ele almaktadır.

 

Mekân ve Tarihî Gelişimi

Mekân, Arapça "olmak" anlamındaki "kevn" mastarından türetilmiş bir yer ismidir ve oluşun meydana geldiği yeri ifade eder.

 

Hz. Peygamber, toplumsal mekânlarda etik davranışlar sergilenmesi için bir takım kurallar ortaya koymuş, bir kişinin oturduğu yerden kaldırılmasını ve oraya başka birisinin oturmasını yasaklamış, oturduğu yerden herhangi bir ihtiyacı için kalkan kimsenin sonra oraya tekrar döndüğünde o yere oturmaya daha hak sahibi olduğunu söylemiştir.

Sahabe, Resûlullah bir yere oturduğunda etrafına oturur, Hz. Peygamber ise kalkıp yerine tekrar dönmek istediğinde ayakkabılarını ya da üzerinde bulunan bir şeyi çıkarır ve oraya bırakır, sahabileri geri döneceğini anlarlar ve yerlerinden ayrılmazlardı.

 

Bir rivayette Enesin (r.a) evinde Resûlullah’a bir içecek ikram edilmiş, Resûlullah ise içeceğin o mekânda bulunanlara sağdan sıra ile verilmesini tavsiye etmiştir.

 

Toplantıda oturup orada fazla ve boş sözler konuştuğu takdirde oradan kalkmadan önce bağışlanmayı dilemesi gerektiği meclisten kalkarken okunacak duanın mecliste (geçen süre içerisinde orada bulunanlardan sadır) olan hataları örteceği rivayet edilmiştir.

 

Dârülerkam / Kelime anlamı Erkamın evi olan bu tabir, Hz. Muhammedin (s.a.s) peygamber olarak gönderilmesinin ardından insanlara ilahi vahyi açıkladığı ve insanları aydınlatan bu kutlu dine davet ettiği mekândır.

Mekkeli müşriklerin zulüm ve baskıları yüzünden Hz. Peygamber, Mescid-i Harâm içinde Safâ tepesinin eteklerinde bulunan bu evi kendine ikametgâh olarak seçmişti.

 

Hz. Peygamberin (s.a.s), Mekkeden Medineye hicretinden hemen sonra yaptığı ilk icraatlarından birisi de Mescid-i Nebevî’nin inşasıdır. Başta eğitim merkezi olmak üzere siyasi, kültürel ve sosyal ve yardımlaşma ilişkilerine kaynaklık eden bir mekân olmasından dolayı bir hayli önemlidir.

Mescid-i Nebevî, Peygamberimizin, ücretini istemeseler de iki yetim kardeşten satın aldığı yere bizzat kendisi de çalışarak kurulmuştur. Bu yerin bir bölümünde müşriklerin kabirleri, bazı yıkılmış bina kalıntıları ve hurma ağaçları olduğu bilinmektedir. Buralar düzeltilmiş ve mescit inşa edilmiştir.

 

Hadis Rivayetlerinde Mekân

Hz. Peygamber (s.a.s), yeryüzünün mescit ve temiz kılındığını buyurarak, namaz vaktine erişen herkesin bulunduğu mekânda namaz kılmasını tavsiye etmiştir.

 

Her kim hakkı olmadığı halde bir karış yeri alırsa, Allah onu kıyamet gününde yedi kat yerden itibaren boynuna dolar.

 

Allah, yeryüzünde bazı bölgeleri ve mekânları kutsal ilan etmiştir. Hz. Peygamber’in kabri şerifi, Kâbe, Mekke ve Medine gibi mekânlar kutsal yerlerden en önemlileridir. En kutsal iki mekân olan Mekke ve Medine’ye “Haremeyn” denilmesinin nedeni de korunmuş yer olmalarından kaynaklanmaktadır.

 

Ev, insanın güven ve huzur bulduğu haremidir.

 

Dünya, ebedi yurt olan ahirete intikal etmeden önce insanın görevini, ibadetlerini vb. yerine getirmesi gerektiği geçici bir mekândır.

 

Ömrünü nerede harcadığı, gençliğini nerede yıprattığı, malını nereden kazanıp nereye harcadığı gibi şeylerin hesabı sorulmadıkça kişi, kıyamet günü hiçbir tarafa hareket etmeyecektir.

 

Sonuç

Namaz kılınmayacak yerler istisna yeryüzünün tamamı temiz ve mescit kılınmıştır. Çöplükler, hayvan kesim yerleri, mezarlıklar, yol ortası, hamam ve banyolar, deve ahırları namaz kılınmayacak yerlerdendir.

 

Çalışma, mekânın sadece fiziksel bir yapı değil, inanç, ibadet ve ahlakı şekillendiren bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.

... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder